hesabın var mı? giriş yap

  • nedense devamini okuyayim rezilligine deginilmemis aciklama.

    ha bi de neymis entryleri teknik bir aksaklik yuzunden silemedik. ondan dolayi dakikada 2 tane silebiliyoruz. ay kiyamam serverlarin uf mu oldu .s..s.s.s ayda milyonlarca request alan site dayanamadi oyle mi?

    (bkz: biz de bunu yedik)

  • çıldıran vardır da çoğunluk sakin görünüyor. kendilerine türlü türlü uğraşlar buluyor insanlar. insanlar ölümsüzlüğü bulamamışlar ama, ölümden sonra yaşamı icat etmişler. ölüyorsun da geri geliyorsun.

    aslında anlamıyor oluşumuza bağlıyorum bunu. sonsuzluğu almıyor benim zihnim söz gelimi. ölmeyi de anlamlandıramıyorum. ayrılık yaşayana kadar ayrılığın bile nasıl hissettireceğini kestiremezken ölümü nasıl alsın şu zavallı insan aklım zaten. işte bu yüzden çıldırmıyor olduğumuzu düşünüyorum.

    bir de anlamlar buluyoruz yaşama. kendi minicik varlığımızı değerli hale getiriyoruz. insan ölümlü olduğunun bilincinde olan tek canlı. ölüm bizde bir dehşete yol açıyor. inanılmaz bir anksiyete hissediyoruz. ölüm anksiyetesiyle başa çıkmak için de yollar buluyoruz. boşa geçirmemeye çalışıyoruz ömrümüzü. tüm yaşamımızı bir arayışta geçiriyor, yaşamımıza anlam katmaya uğraşıyor, bunu da bizden daha büyük ve daha değerli bir şeyin parçası olarak yapmaya çalışıyoruz. dinler neden var sanıyorsunuz? insanlar tanrı'ya neden inanıyorlar sizce? boşa yaşamamak için. yaşamlarını kendilerinden daha büyük bir şeye adadıklarında yaşamları da bir anlam kazanıyor. yaşamına anlam bulan insanlar "yaşadım" diyor. "sahip olduğum, ait olduğum değerler doğru" diyor. bazen de milliyetine sarılıyor. türk olmak çok önemli hale geliyor. kendilerini diğer gruplardan daha üstün görmeye başlıyorlar. türk olarak doğmuş olmaktan gurur duyuyorlar. bazen de erkek olmak bu işe yarıyor. ne de olsa erkekler daha üst bir konumda şu dünyada. bazı insanlar ait oldukları değerlerle fazlasıyla özdeşleşip farklı değerlere karşı saldırganlaşarak onları yok etmeye de çalışıyorlar; çünkü kendilerinden farklı birilerinin varlığı onları yanlışlanabilir kılıyor onların gözünde. söz gelimi, tanrı'ya inanmayan biriyle karşılan inançlı biri için bu deneyim dehşet verici oluyor; çünkü kişinin kendisini adadığı değer hiçe sayılmış oluyor. bu nedenle de karşıdakine şiddet gösterebiliyor. böylesi tutum sergileyen insanlar genelde sağ görüşlü insanların arasından çıkıyorlar. daha tutucu ve farklılıklara kapalı oluyorlar. böyle insanları ölüm fikri değil belki ama, boşa yaşamış olma fikri çıldırtıyor. sonrası mı? türkiye'ye bakarsanız anlayacaksınız rahatlıkla.

    dediğim gibi, benim kafam basmıyor ölüme. ölüm düşüncesi bende eskiden büyük bir korkuya yol açardı. artık pek bir etkisi yok. ölmek; doğmak ve yaşamak kadar doğal geliyor. yaşamın anlamını bulamadım. olmayan şeyi nasıl bulayım ki zaten; ama kendi yaşamıma kendi anlamlarımı kattım ve yalnızca kendim olarak da bir değere erişebileceğimi gördüm. rastlantısal olarak türkiye'de bir kadın olarak doğdum. japonya'da bir erkek olarak da doğabilirdim. suudi arabistan'da aşırı dinci bir ailenin beşinci çocuğu olarak da doğabilirdim, isveç'te ateist bir anne babanın tek çocuğu olarak da. yani demek istediğim, bunlara neden büyük anlamlar yükleyeyim ki? neden kendimi dine ya da milliyete adayayım ki? buradan kimliklerimi sevmediğim anlamı çıkmasın; ama sahip olduğumuz şeyleri gurur verici unsurlar olarak görmekten ziyade sıradan özellikler olarak görmemiz ve başkalarının farklılıklarını da kendimizi kabullendiğimiz gibi kabullenip saygı göstererek yaşamaya devam etmemiz gerektiğini söylemek istiyorum aslında.

    konuyu fazlasıyla dağıttım. söylemek istediğim tek şey, yalnızca kendi olarak anlamlı hisseden biri için ölümün pek de korkutucu olmadığıydı.

    düzeltme: anlatım bozukluğu giderildi. uyari icin zexilion'a cok tesekkuler.

  • özlem türeci biontech se.'nin tıbbi sorumlusu, kurucusu ve sahibi.

    "özlem türeci ve eşi misafirimiz olacak" dense yeridir.

  • hayatında on kişilik ekip yönetmemiş bebeler, bir kriz anında yetkili kişilerin tamamının isitfa etmesinin onurlu bir davranış olduğunu sanıyor. peki o kriz, sona erene kadar koordinasyon nasıl sağlanacak? kurumsal hafıza ne olacak? en yetkili kişinin yerine tüm kurumu koordine edecek yetkinlikte birini hemen nasıl bulacaksın? yönetim kurulunda sadece huzur hakkı alıp işlerden anlamayan adamlar mı yönetecek şirketi? boş boş, mal mal konuşuyorsunuz. krizin ortasında istifa edip gitmenin onurlu bir davranış olduğunu sanıyorsunuz. eğer krizin sorumlusu sen isen de, tüm yükümlüklerini yerine getirirsin, işi sahipsiz bırakmazsın, çekil dendiğinde çekilirsin ya da çekildiğinde işi yürütebilecek bir ekip olduğundan emin olursun bırakırsın. kriz anında çekilen adam dünyanın en berbat yöneticisidir ya. sen o anda işin başında olmayacaksın da ne zaman olacaksın?

  • kaynak

    erdoğan’ın yapacağı mitinge 4 kişi getirmeyenler işten çıkarılmakla tehdit ediliyor.muz cumhuriyetinde sıradan bir gün.

    edit:bir yazarın verdiği bilgileri aynen aktarıyorum

    “olay menemen belediyesinde gerçekleşiyor . miting yarın 16.00da . saat 2de toplanacaklar . çalışan imza atacak ve yanında getirdiği 4 kişinin isim soyismi ile telefonunu verecek . vermeyen pazartesi gelmesin denilmiş . bu açıklamayı yapan belediye temizlik işleri amiri göksel arsoy . her birime aynı uyarı yapılmış . belediye aslen chpli belediye . belediye başkanı tutuklu yargılandı bu esnada meclis başkan vekilini seçti . chpnin başkanvekili adayının çıkmasına akp itiraz etti . mahkeme kurayı yeniledi akp adayı çıktı . % 30 oyla belediyeyi yönetiyorlar . ki asıl başkan serbest bırakıldı ancak içişleri geri dönüş dilekçesini işleme almıyor aylardır.”

  • kısacık zamanda teknolojinin nasıl uçtuğunu da görmüş nesildir.
    avm, konser salonu gibi kalabalık ortamlarda bluetooth aracılığıyla çeşitli fotoğraf veya videolar göndererek birileriyle tanışmaya çalışan nesildir aynı zamanda.
    *

  • konuşmadaki taraflardan biri olduğum için mi bana bu kadar komik geldi bilmiyorum ama bir örneğini bugün yaşadım. 4 yaşındaki anaokulu öğrencisi küçük kaselerde verilen ve suyu fazla olan barbunya yemeğini kaşığıyla karıştırırken düşünceli gözlerle dalıp gitmiştir. haliyle merak eder ve sorarım.
    ben: göksu ne düşünüyorsun?
    göksu: bu çorbayı ısırarak mı yemeliyim onu düşünüyorum.