hesabın var mı? giriş yap

  • valla haşmetli reis-ül cumhurumuz kendi konvoyundaki s600'leri değiştirsin önce; biz de vatandaş olarak üzerimize düşen görevi yaparız.

    ey mercedes; sen kimsin yaa?

  • bu başlık altında oluşan ve oluşabilecek gündelik hayat teorileri yanında konuyu bilimsel olarak incelemiş olan insanlar da bir iki şey söylemiş, onları aktaralım dilimiz döndüğünce. önce ne olmadığına bakarsak: telefonla konuşurken oraya buraya yürümek, insanın kendisine meşgul süsü vermesi ya da zihin ve beden arasındaki bağlantının kopması sonucu olarak ortaya çıkmaz. hiperaktif insanlarda değil, insanların çoğunda görülen ortak bir davranış.

    şu örnek üzerinden adım adım gidelim ki kolay anlaşılsın: masaya birini oturtuyor, hemen önüne oyuncaklar koyuyorsunuz, farklı renkleri şekilleri olsun. insanlara bunlar hakkında konuşun diyorsunuz, konuşmaya başlıyorlar. bunlar yapılmış bilimsel deneyler. bu deneylerin görüntü kayıtlarını incelerseniz insanların el kol hareketi yapmadan konuştuğunu görürsünüz. bu arkadaşa parasını verip güle güle dedikten sonra ikinci kişiyi çağırıyorsunuz ancak oyuncaklar 50 cm. kadar uzakta bu sefer, yine masanın üzerinde. bu arkadaş konuşurken arada gösteriyor oyuncakları. bu arkadaşa da güle güle dedikten sonra diğer arkadaşı çağırıyor, masanın öteki ucundaki oyuncaklar hakkında konuşmasını istiyorsunuz, el kol hareketleri coşuyor. son arkadaşa masadaki oyuncakları bir süre gösterip başka bir salona alıyorsunuz, burada az önce gördüğü oyuncaklar hakkında konuşmasını istiyorsunuz, el kol hareketleri ziyadesiyle sapıtmış durumda, ama farkında değil. bundan sonra telefonla yapılan deneyleri hayal ediverin artık, uzamasın.

    bu tür davranışlar, yani aşırı el kol beden hareketleri, yürüme vb. insanlar görmediği şeyler hakkında konuşurken ortaya çıkıyor. özellikle soyut kavramlarla uğraşan insanlarda görülmesi de tesadüf değil, zira aristo felsefesi peripatetizm adıyla da bilinir. biraz internette dolaşıp felsefecilerin ders kayıtlarını seyrederseniz bu yürüme hareketlerinden bolca görürsünüz. telefonda konuşurken oraya buraya yürümenin nedeni de bu davranışın özel bir biçimi oluyor.

    bugünkü masalımız da burada bitiyor sevgili sözlük. tüm yazarcanların gözlerinden öperim.

  • baz modeli için istenen rakam doğru ise dacia satışlarını arttıracak modeldir a3.
    3 renk dacia alır onlara binerim, panpalara konvoy yaparım, fransa boykotu olursa rengi ilk solanı yakarım, bir şey daha yapabilirim ama teknik olarak zor, o derece.

  • yıldo'nun, programına bağlanan bir kadının star tv'nin evlerinde çekmediğini ve yıldo'yu göremediğini söylemesi üzerine o geceki konuğu billur kalkavan'ı kastederek "türkiye'nin en büyük vericisi burada, nasıl çekmez?" dediği video.

  • mimarisini cok iyi bildigim, acik uygulamanin ne demek oldugunu teknik altyapasiyla birlikte anladigim; hem objective c, hem de swift dillerinde uygulama gelistirdigim telefon.

    bence, gecin o ayaklari. uygulamalarin uyumasi diye bir sey var ios'te, cok sukur ki. android'de bunun telefonu nasil patlattigi da belli ki, bir suru "close all" butonlari, "task manager" gibi uygulamalari var.

    uygulamalarin uyumasi, gerektiginde background job calistirabilmesi, ios'in sizin "kullanim tarziniza adapte" olmasi gibi ozellikleri var. ornegin, facebook'u sadece geceleri kullaniyorsaniz, ios gunduzleri o uygulamaya cok cok az kaynak ayirir ama geceleri o uygulamayi daha sik background job olmaktan cikarir ve islemlerini yapmasina izin verir gibi.

    bu telefon icin 1gb ram yeterli. otesini tartismaya gerek yok. ios ile android'in isletim sistemi mimarileri cok farkli. buraya gelip de, teknik hicbir sey bilmeden, baglanti yavasken youtube iki kere takilmis diye "android'deki gibi 4gb ram gelsin yeaaa" demek kadar sacma ve teknik bilgi yoksunu bir yorum yoktur.

    herkes yazilim muhendisi, herkes teknoloji uzmani olmus amk.

    ek: he yavrum he, seri kotuleyince apple mimari degistirecekmis. level 5'te.

  • yine full aksesuar bi erkek başrolle karşı karşıyayız. müzisyen, klasik araba kullanıyor, hoca olacak kadar zeki ve de aynı zamanda zengin ama idealist de olan kalın dudaklı bir adet şükrü. yaaa yapmayın allah aşkına sonra kızlarımız bunları gerçek zannedip fanpage açmaktan şaşı oluyor.

  • dün gece the 100 izliyoruz. "post apokaliptik dawson's creek" olarak tanımladığım bu dizinin replikleriyle arada dalga geçiyoruz. bir sahnede bir karakterin ağzından şunu dedim:

    - but.. how? how!!?

    o sırada sessizce oturan ve normalde hiç havlamayan köpeğimiz birden ayağa kalktı bana dönüp çıkıştı:

    - hav! hav!

    gülmekten diziyi izleyemedik bir süre. sonra aynısını sevgilim denedi ona yapmadı. köpek de the 100'la dalga geçiyor bence, bilerek espriye katıldı. arada diziyi izlerken sıkıntıdan derin bir iç çektiği de oluyor "hay sizin izleyeceğiniz diziyi..." diye.

  • adamin biri sinemaya gider. tam sinemada film baslarken önüne saçini kazitmis biri oturur ve sinemanin isiklari bu saçini kazitmis adamin kafasina vurur... arkasindaki adam bir turlu filmi izleyemez. adam içinden "sunun ensesine bi tane yapistirayim" der sonra "oglum adam iri yari... ellese bile beni parçalar" diyip vazgeçerken yanina temel oturur..
    adam temel'e donup "su kafasini kazitmis adamin ensesine bi tane vur sana 5 milyon verecem" der.
    temel de dayanamaz adamin ensesine bi tane yapistirir ve devam eder "ulan hasan sen burada miydin" der. adam donup ;
    "ne hasani kardesim" der
    temel de "pardon kardesim karistirdim" der ve adam onune donunce 5 milyonunu alir.
    adam dayanamaz ve temel'e donup "kardes bi tane daha yapistir sana 10 milyon verecem" der.
    temel bi tane daha adamin ensesine vurur ve ilave eder "hasan sensin be yeme beni"
    adam donup "hasan degilim kardesim be " diyip on koltuklardan birine oturur. temel'in yanindaki adam artik filmi birakip bu kafasini kazitan adami aramaya baslar ve bulur hemen temel'e donup "bak kardesim iste oraya oturmus. git ensesine bi tane daha vur sana cebimdeki tüm parayi verecem" der.
    temel hemen kafasini kazitmis adamin arkasina geçip ensesine bi tane yapistirip
    "ulan hasan burda miydin, ben de yarim saattir arkadaki adami sen sanip ensesine vuruyorum"