hesabın var mı? giriş yap

  • sadece türkiye'de yaşanabilecek olay değildir. ihmaldir doğru. türkiye'de yaşanabilecek olay pilotun haritasız da giderim lan demesidir, çok şükür ki böyle bişey olmamış.

  • "vasattan farklı, çekici***, karizmatik bir tipe sahip olarak doğmak."

    evet bu rehberin ilk kuralı bu bence. zira;
    *berkcan selam vermez "cool çocuk" olur, babür selam vermez "odun" sayılır.
    *pelin kimseyle samimi olmaz "cool kız" olur, ayşe kimseyle samimi olmaz "asosyal" sayılır.
    *selin erkeklere yüz vermez ya da hiç vermez "cool hatun" olur, fatma erkeklere yüz vermez "sorunlu" olur.
    *bora etrafa küçümseyici bakışlar atar "cool adam" olur, mahmut öyle baksa "gıcık, uyuz" sayılır.
    *koray bir köşeye çekilip çevreyi süzer "cool çocuk" olur, necati böyle yapınca "depresyonda" sanılır.
    yalan mı?!

  • bir çalgı.

    şahsım için burada yazılanlar oldukça faydalı olmuştu, bu enstrüman hakkında bilgisi olan ya da çalabilen herkes yardımcı olmuştu, bu nedenle de ben de naçizane görüşlerimi bildirmek istedim.

    - öncelikle eğer bu enstrümanla ciddi düşünüyorsanız tavsiyem adam akıllı bir flüt almanızdır. ben çok da hoş olmayan ve pek de kaliteli olmayan bir flüt ile başlamıştım ve kişinin ilerleyişine ne kadar olumsuz faktörlerle etki edeceğinden habersizdim. tabi alete yabancı olma, üflemeyi bilememek de engel oluşturuyor düzgün ses çıkaramamanıza fakat flütün rolünü de es geçmemek gerek.

    uyduruk flütüm ile geçirdiğim (komşulara, aileme, arkadaşlara geçirttiğim) lanet olasıca anlardan sonra, belki de tüm sorun bende değil diye düşündüm. sahiden de flütümün dandik olduğunu yumuşatarak söyleyen birkaç kişiye bir de bakım yapılmasını söyleyen kişiler eklendi (daha alalı ne kadar oldu da). dandik flütüme bakım yaptırdıktan sonra biraz düzelir gibi olsa da, yine de istediğim ses(ler)i vermiyordu. bu nedenle acaba sorun benden mi kaynaklı yoksa flütten mi diyerek daha kaliteli bir flüt ile yaptığım mini si-la-sol testi sonucunda anladım ki benim flüt sahiden dandik. evet kısaca flütün kalitesi çalma kalitenizi de etkilemektedir.

    - doğrudan enstrümana zıplamayı ben de çok istedim ama bunun için önce bedeninizi hazırlamanız gerekiyor. nefes açma egzersizleri, diyaframı kullanmayı öğrenmek gibi ön hazırlıklar istiyor. zamanında yoga ya da pilates gibi sporlar yaptıysanız çok büyük avantajınız var demektir. ayrıca dik durmayı, nefesinizi tasarruflu ve doğru bir şekilde kullanmayı da öğrenmelisiniz.

    -bir ayna karşısında çalışmak ilk başlarda yardımcı olmuştu. ama aynayı parmaklara bakmak için değil de, ağzınıza bakmak için kullanmak daha yararlı sanki. çünkü fark etmeden flüt aşağıya doğru kayabiliyor ağzınızdan ya da fazla yukarı çıkarabiliyor, ya da flütü eğri tutabiliyorsunuz. ayna, bu yanlışları görmeniz için güzel bir fırsat ama çok da alışmamak lazım.

    -ilk başlarda yine sürekli yanlış yunluş üflemekten, havadan çok delikten içeriye tükürük akabilmekte. flütünüzün altından su geliyorsa bilin ki o tükürüğünüz. ağzınızı ne kadar aralayacağınızı, dilinizi ne kadar kıvırıp ne edeceğinizi bilememekten, flütün içine tükürüp durabilirsiniz sürekli, oluyor öyle ne yapalım. çok tükürük dolması da sesi bozacağından içini temizlemekte yarar var.

    - bunun dışında her gün yılmadan çalışmak istiyor. ama öyle de güzel bir enstrüman ki sizin çabalarınızı hiç karşılıksız bırakmıyor. biraz nazlı ilk başlarda direniyor ama hemen akabinde istediğiniz sesi ya da ona yaklaşık bir sesi çıkarmanıza müsaade ediyor. emeklerinizin meyve veriyor olması kısa bir zaman diliminde en sevdiğim özelliğini oluşturuyor.

    - flütünüzle işiniz bitince bir kenara atmayın, açıkta bırakmayın. tükürük bastınız içine, onu temizlemeniz gerekiyor. içinin ıslak ve nemli kalmaması gerekiyor, aynı şekilde dışındaki parmak izleri, ya da oluşmuş bir lekeyi de temizlemelisiniz. flüt temizliği ihmal edilecek bir mevzu değil, bir müddet sonra bakımsız flüt düzgün ses vermemeye de başlar.

    - eğer flütünüz hala istediğiniz sesi vermiyorsa tuşlarına bakın. bazen gevşeyebiliyorlar, ve aralarından hava kaçırabiliyorlar, bu da yine istenilen sesi elde etmenizi engelleyecektir.

    - bir metronom ile çalışın, uzun nefes alıp, uzun nefes vermeye çalışın. mesela 5 vuruşluk nefes alıp 7 vuruşta vermeye çalışın.
    değişik üfleme türlerini çalışın. tam vuruş, yarım vuruş gibi. evet sıkıcı olabilir ama çok da verimli.

    evet eyyorlamam bu kadar.

  • 2006-2008 yılları arasında kara kuvvetleri komutanı 2008-2010 yılları arasında genelkurmay başkanıdır. bu iki dönemde de harp okulu kendisine bağlıdır atatürkçü subay adayları bu yıllarda kıyıma uğrarken hiç bir şey yapmamıştır, 2009 yılında harp okulları tarihinin atılma rekorunu kırıp 465 subay adayı harp okulundan atılırken ne oluyor lan burada ne yapıyorsun lan siz dememiştir. ardılları ve öncüleri o kadar kötü ki kendisi iyi gözüküyor gözünüzde kendisini fazla büyütmeyin.

  • yıllar önceydi. mojo'da takılıyoruz, ortam o biçim. güzel bir kız vardı, ben de hafif çakırkeyfim yanaştım, "buraya bir melek mi düşmüş" dedim. hıh, dedi saçlarını savurarak. mojo başıma yıkıldı gardaşlar.

  • hep gülesim geliyor lan... böyle o normal hallerini, o kayseri pastırması-erzincan tulumu-cağ kebabı-misis ayranı-adana şalgamı tadındaki konuşmalarını duyduğum "anneminen babamın" arkadaşlarımla tanışırken kibarlaşmasını, adeta bakingım sarayından yıllık izne çıkmış iki asilzade moduna geçmelerini gördükçe hep gülesim geliyor. aslında bu tavır, sanırım biraz evlada duyulan sevginin, biraz da tanışılan çocuğun ailesine "anne babası da çok kibar insanlar" şeklinde bir mesaj gönderme kaygısının sonucu. bir açıdan şaşırmamak gerek belki de: sonuçta yeni tanışılan insanlarla, hepimiz böyle bir "resmi" eda ile konuşuyoruz. mamafih, anne-babada bu "resmi" eda daha bi' komik duruyor gibi. yakından bakalım:

    aile içi yaşamdan gündelik bir kesit:

    - anne halı saha maçına gidecem, formam nerde?

    - cehennemin dibinde... yeteri bilirseniz yeterin galan. her işe ben koşuyorum, usandım be...

    - baba bende bozuk yok ya...para verir misin maç için?

    - anne hizmetçi, baba uşak.. yiyin pezevenkler yiyin...

    ***

    anne babanın arkadaşla tanışma seramonisinden bir kesit:

    - anne bakın bu enver...

    - merhaba enver, nasılsın canım? annenler nasıl? bizim canip hep bahsederdi senden, tanışmak bugüne kısmetmiş... ne içersin enverciğim? pastayla çay güzel olur diye düşündüm ama?

    - baba, enver'ler de beşiktaşlı ailece...

    - ooo demek öyle enver'ciğim? muazzam bir duygu olsa gerek...

    ***

    tamam, bu "muazzam bir duygu olsa gerek" kısmını salladım... ama anlayın işte, bunun gibi böyle gündelik hayatta size söylendiğine pek şahit olmadığınız kibarlık şahikası şeyler... ne bileyim lan, bana komik geliyor valla...

  • oldukça seçkin görünüşlü bir bayan uçakla isviçreden
    dönmekteydi. yanında oturmakta olan rahibe
    -"özür dilerim peder, sizden bir iyilik
    isteyebilirmiyim?" diye sordu.
    -rahip "elbette kızım, senin için ne yapabilirim?"
    diye cevapladı.
    kadın açıkladı: "işte problemim; kendime yeni bir
    epilasyon aleti aldım ve buna oldukça yüklü bir para
    saydım. sanırım limitlerin oldukça üzerine çıktı ve
    gümrükte elimden alırlar diye korkuyorum. acaba
    gümrükten geçişte bunu cübbenizin altına saklayabilir
    misiniz?"
    -rahip "tabi ki yapabilirim evladım ama biliyorsunuz
    ki ben yalan söyleyemem." diye yanıtladı kadın "çok
    temiz ve dürüst bir yüz ifadeniz var peder, eminim ki
    size soru filan sormazlar" dedi ve pahalı epilasyon
    aletini pedere verdi. uçak havaalanına vardı. peder
    gümrükten geçeceği sırada görevli
    -"peder, bildireceğiniz herhangi bir yükünüz var
    mı?"diye sordu. bunun üzerine peder "
    -başımdan kuşağıma kadarki bölümde açıklayacağım
    herhangi birşey yok, evladım" der
    bu yanıtı garip bulan görevli
    -"peki kuşağınızın altında kalan bölümde neyiniz var?"
    diye sordu.
    peder yanıtladı:
    -kadınların kullanımı için dizayn edilmiş mükemmel,
    küçük bir alet var,
    ancak şimdiye kadar hiç kullanılmadı!!"
    görevli kahkahadan kırılarak:
    -"tamam peder geçebilirsin, sıradaki!.."