hesabın var mı? giriş yap

  • adının atla gel niyazi olması gereken ancak posterleri yanlış basıldığı için atla gel şaban olarak yayınlanan 1984 tarihli film. senaryosu aydemir akbaş'a ait olan filmin yönetmenliğini natuk baytan yapmıştır. başrollerde kemal sunal, nevra serezli ve dinçer çekmez vardır.

    geçim derdi ile, mahalle esnafına borçları ile uğraşan niyazi'nin at yarışı tahminlerindeki balarısını keşfetmesi ile mafya babası kazım'ın radarına giren niyazi, at yarışı oynadığı ortamın, kazım'ın adamlarının taklit edilmesini sağlar. ortam, normalde at yarışı kuponlarını yaptığı minibüse benzedikçe niyazi'nin kuponları da tutmaya başlar. sonunda niyazi kazım'a yanlış kupon oynatarak tüm servetini kaybetmesine neden olurken kendisi de 200 milyon lira ikramiyeyi kazanır...

    peki bu 200 milyon lira'nın bugünkü ederi nedir. enflasyon, asgari ücret ve dolar hesabı ile bakalım.

    enflasyon hesabımızı tcmb'nın enflasyon hesaplayıcısı ile kolayca yapabiliyoruz. 200 milyon liranın 1984 haziran'dan bugüne değerine baktığımızda 20.899.292 tl olduğunu görüyoruz.

    asgari ücret hesabı için 01.04.1984-31.12.1984 arasındaki asgari ücret olan 24.525 lirayı kullanacağız. bu durumda paranın o günkü karşılığı 8.155 asgari ücret ediyor.

    bugünkü güncel asgari ücret olan 4.250 tl ile hesapladığımızda karşılığı 34.658.750 tl yapıyor.

    dolar hesabımız için hem kuru, hem de dolar enflasyonunu kullanacağız. haziran 1984 sonu dolar kurumuz 368,10 lira, 200 milyon lira ise 543.330 dolara karşılık geliyor. bu tutarı dolar enflasyonu hesaplayıcısına girdiğimizde bugünkü dolar karşılığının 1.514.770 dolar olduğunu görüyoruz.

    1.514.770 doların bugünkü karşılığı ise 17.25'lik kur ile hesapladığımızda 26.129.782 tl'ye denk olduğunu görüyoruz.

    bu arada niyazi'nin çantasına 200 milyon lira sığmasının imkanı yoktur. tokatçı filmi için daha önce yaptığım hesaplamaya göre maksimum alabileceği 50 adet deste (10.000 liralık) yani 50 milyon liradır. oysa niyazi kaynanasına tam olarak şunu demektedir: "bunun içinde tam 200 milyon lira var" görsel

    video

    tokatçı filminde osman ve şefket'in tokatladığı paraların bugünkü karşılığı nedir?

  • yine brezilya: karim benimle tanismadan once bir turkiye seyahati yapmaya niyetlenmis, denyo seyahat acentacisi "gitme" demis "seni kacirir, deve karsiligi sultana satarlar!" .. korkmus, gitmemis tabii .. peru'ya gitmis. biz daha cikarken bunu anlatip dogru olup olmadigini sordu. ben de soyle yukaridan asagiya bir suzdum, "8 deve edersin" dedim. hala dalga mi gectim dogru mu soyledim bilmez.

  • çoluk çocuk, iş güç sahibi bir galatasaraylı olmama rağmen ve galatasaray'ı buradaki çoğu ergen galatasaray taraftarı gibi uefa kupasından sonra değil monaco maçından beri tutmama rağmen hiç bir zaman matematiksel olarak kesinleşmedikçe şampiyon ilan etmeyeceğim takımım. belki ergenler hatırlamaz 2007-2008 sezonundaki şampiyonlukta son maçta kaybetseydik yine fener şampiyon olacaktı ama ben o maçta dahi rahat edememiş biri olarak özellikle tribünde olduğunu iddia eden "abi"lere sesleniyorum buradan. takımı adam gibi destekleyin. maç boyunca arabesk şarkı söylemeyin, gaza getirin ve şampiyonluk garanti havası ile maça gitmeyin. oyuncuları da bu psikolojiye sürüklemeyin. sakın şampiyon olmuş bir takımın maçı gibi maç öncesi şovlara girişmeyin. şu an lig tv'deki çakallar başlarını ellerinin arasına almış, nasıl bu yarışı son haftaya taşıyabiliriz diye düşünüyorlar. siz de şampiyonluk zaten bizim havalarına girerseniz ve takımı da bu havaya sokarsanız nah şampiyon oluruz.

  • geleneksel bir adamım sanıyorum. çocukken evde pide veya lahmacun içi hazırlanırdı. babamla pideciye giderdik. babam sosyal becerisi yüksek biriydi ve pideci ustaların onu hemen tanımaları, sohbet etmeleri ve bana ilgi göstermeleri hoşuma giderdi. pidelerimizi alır, eve dönerdik ve evde ayranı, turşusu, salatası ile muhteşem bir sofra bizi beklerdi. dumanı tüten pideleri yerdik. o günler zihnimde baya yer etmiş. seneler sonra ben de bu geleneği devam ettiriyorum baba olarak. hemen hemen her pazar içimizi hazırlar, oğlumla pide yaptırmaya gideriz. ustalarla sohbet eder, hamurun açılışından pişmesine kadar tüm aşamaları oğluma yakından gösteririm. ikimiz için de anlamlı bir rutine dönüştü artık. evde de o yıllardaki gibi ayran, turşu ve salata bizi bekler. dediğim gibi geleneksel bir babayım ve çocukken iyi hissettiğim anlara dair aklımda ne kalmışsa oğluma da yaşatmaya çalışıyorum. çünkü bir çocuğa gelecekte iyi hatırlayacağı hoş anılar bırakmanın kıymetini en çok kendimden biliyorum.

  • --- spoiler ---
    kaza, saat 22.30 sıralarında aksaray-ankara kara yolunun 12’nci kilometresinde meydana geldi.

    ...

    ardından jandarma ve polis ekipleri çağrıldı. ekipler, muhammed melih'in üzerinden geçen araç veya araçların belirlenmesi için çalışma başlattı.

    --- spoiler ---

    gece karanlığında ailenin kendisinin sebep olduğu cinayet için bebeği o karanlıkta ezenleri bulacaklarmış...

  • 893 kişiye 1 cami olan ülkede hesaplanması saçma olan istatistiki bilgi. caminin maliyetiyle heykelinkini karşılaştırmaya hiç girmeyelim.

  • 20-25 yıl önceki şehir ve şehir hayatı. trafiğin az ya da hiç olmadığı, bisiklet kullanımının daha fazla olduğu, insanların daha fazla yürüdüğü, daha az arabaya bindiği, nüfusun daha az olduğu, fastfood restoranların en az sayıda ya da hiç olmadığı, sanayinin daha az ya da hiç olmadığı, tarım ve el sanatlarının daha fazla olduğu, asfaltdan ziyade doğal taş parke yolların olduğu, çevre kirliliğinin olmadığı şehirler için daha doğrusu bu hayale yakın şehirler için kullanılan tanımdır cittaslow.

    çocukların internet kafelerden ya da evindki bilgisayarlardan ziyade sokakta vakit geçirdiği şehirlerdir. çocuklara bu alanlar bırakılmıştır. bu şehirleri 20-25 yıl önce yaşadık, bitirdik ve kirlettik. ne kadar sahici bilmiyorum ama bu özlediğimiz şehirleri yeniden meydana getirme hevesi var cittaslow'da.