ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
en az sorun çıkaran otomobil
-
arkadaşın otomobilidir, tadından yenmez.
iranlı genç kıza polisin feci tesettür dayağı
-
en büyük atatürk hayranı kitlenin türk kadını olması gerekliliğini ispat eden çağdışı hadise.
ibrahim tatlıses
-
hani bir sorsalar;
- sence fetö mü yoksa ibrahim tatlises mi ortadan kaldirilsa turkiye daha yasanilir bir memleket olur?
diye,
karar vermeden önce saçımı başımı yolarım. o kadar nefret ettigim bir karakteri var.
8 mart 2018 çaylak onay rezaleti
-
sözlük yönetiminin yazar alımları hususunda sabırla sırada bekleyen bütün çaylaklardan ivedi bir şekilde özür dilemesi gereken, o da olmadı açıklama yapılması gereken dumur edici bir rezalettir.
lafı fazla uzatmayacağım. daha dün yazarlığı onaylanmış birinin çaylakken girdiği entryleri görünce ne demek istediğim anlaşılacaktır. buyrunuz;
https://i.hizliresim.com/a18onr.jpg
https://i.hizliresim.com/bbzok0.jpg
ve bu arkadaşın yazarlığı onaylanıyor.
https://i.hizliresim.com/p6m70q.jpg
garip ama böyle onlarca haksız bir şekilde yazar alımı olurken tüm kurallara uyup senelerce sıra bekleyenler acaba neden bekliyor anlamış değilim.
ve yukarıdaki linkleri gördüğü halde sessiz kalıp susan, kılını dahi kıpırdatmayan yazar arkadaşlara da sesleniyorum.
unutmayın aga. daha dün burada hepimiz çaylaktık. o yüzden haksızlık karşısında susan, dilsiz şeytandır düsturu asla unutulmasın. bu büyük bir rezalettir. koy kendini çaylağın yerine. asgfrssf kıjfırjsh sırfjsghsyr... falan diye entry giren yazar oluyor ama bilgi yüklü destan yazanlar senelerce bekliyor. blah blah...
susmayın!
müstakil ev hayattır
-
mimari ve sosyoloji/psikoloji üzerine yaptığım uzun okumalar sonucu ulaştığım kanaat. üstelik yalnızca sosyolojik ve psikolojik açıdan değil; deprem gibi afetlere karşı da müstakil bahçeli evler diğerlerine göre daha güvenli.
türk televizyonlarındaki unutulamayan anlar
-
okan bayülgenin zamanında (ne akla hizmet bilmiyorum) çıktığı esra ceyhanla a'dan z'ye programında esra ceyhana dakika başı laf sokması üzerine esra ceyhanın "o kadar dalga geçiyor, ama sevgili seyirciler, buraya kadar gelmiş, demek ki onu da buraya çeken bişey var!" diye yorum yapması...
akabinde okan bayülgenin gözlerini açarak aniden "evet!!! cinayet arzusu!" diye cevap vermesi...
bunun üzerine esra ceyhanın hafiften ürkerek stüdyodaki diğer konuk olan hayvan eğitmeninin getirdiği ördek, köpek, vs. 'ler ile "amaaan burda başka konuklarımız da varmış, nasılsınız?" diye hayvanlara dönerek konuşmaya başlaması...
ülkü ocakları'nın kimseye saldırmadık açıklaması
beşiktaş
-
çok yazdık çok çizdik ama hakikaten bu sene taraftarıyla ve futbolcularıyla çok güzel takım olduk. taraftar canını dişine takan futbolcusunu bağrına bastı, sonuna kadar mücadele eden futbolcusunu ayakta alkışladı.
takım içi arkadaşlık da süper. sevinci de paylaşıyorlar, kederi de. yeri geliyor hakemi de yenmek zorunda kalıyoruz, ama öyle daha tatlı oluyor zaferin kutlaması.
hak edene ayarı veren, ama insan oğlu insan bir teknik direktörümüz var. futbol bilgisi, adamlığı ve karizması tartışılmaz, tek kelimesiyle kötü niyetli bir insanı diri diri gömebilecek kapasitede bir futbol direktörümüz var. stadımız da hayırlısıyla yakında bitecek, daha ne olsun.
güneşli günler yakın.
tavuk döner
-
2000'li yılların başında deli dana hastalığı (bse-bovine spongioform ensefalopati) denen hastalık hortlayınca millet danasını itlaf etti ve korkudan et yiyemez oldu. bunun üzerine tavuktan döner yapılmaya başlandı ve zaman içinde de tuttu çünkü görünüşte dönerdi, etten yapılıyordu ve fiyatı da uygundu. ondan önce türkiye'de tavuk döner pek bilinen bir yiyecek değildi.
bugünse heryerde tavuk dönerci var. tavuk olayına biraz temkinli yaklaşmak gerek çünkü tavuk eti çok hızlı bakteri üretebilen bir ettir. bu bakterilerin en tehlikelilerinden biri salmonella olup kümes hayvanları ve yumurtadan bulaşabilir. çiğ ette de bu bulaşma riski yüksektir. maruziyet sonrası 12 ila 48 (bazen de 72) saate kadar bir sürede mide krampı, baş ağrısı, bulantı, kusma, gibi şikayetler başlar. ağır seyredebilir. bir diğeri de campylobacterdir. bu da benzer şikayetler oluşturabilir.
bu nedenle tavuk etinden üretilen döneri güvendiğiniz yerden yemeniz önemlidir, yeterli hijyenin olmadığı bir yerden yediğiniz tavuk döner başınıza olmadık işler açabilir. bunları et de yapabilir ama tavukta bakterinin daha hızlı üremesinin sebebi şudur:
bakterilerin yaşamak için suya ihtiyaçları vardır ve en az 0.85'lik bir nem ortamı olması gerekir. birçok taze et gibi tavuk etinin 0.99'luk bir su aktivitesi vardır. salmonella, campylobacter ve e.coli gibi bakteriler tavukla birlikte yaşar ve hayvan öldükten sonra da etinde bir süre yaşamaya devam ederler. tavuk eti dana etine oranla daha delikli (poröz) bir yapıya sahip olduğu için bakteriler de daha derine yerleşebilir ve nemi daha uzun süre muhafaza edebilirler. uygun soğuklukta muhafaza edilmemiş, yeterli ısıda yeterli miktarda pişmemiş bir tavuk etinde bakteriler daha çabuk üreyeceği için daha tehlikelidir (tekrar belirteyim ki benzer tehlike tüm çiğ etlerde mevcut ancak tavuk etinin yapısı bakteri üremesine daha uygundur). özellikle bol sosa bulanmış (etteki bozulmaları göstermez, kokuyu engeller) etlere dikkatli yaklaşmakta fayda vardır. he ama iyisi varsa da lezzetli, ona da birşey demem, afiyet olsun:)
dip not: tavuk yumurtasına dokunduktan sonra bile ellerinizi yıkamanız, tavuk eti kesmek için kullandığınız bıçak ve aparatı çok iyi yıkamanız yukarıdaki sebeplerden ötürü şiddetle tavsiye edilir.
soylu'nun saat satan afrikalılara dair açıklaması
-
insani açıdan en düzgün ve ahlaklı grup bu insanlar sığınmacıların içinde. aferin.
tus'u verememiş ezik pratisyen
-
bir tanesi yan komşum olup, aile hekimliği yapmaktadır ve aylık maaşı 7 bin liradır.
çok ezik gerçekten.
fatiha
-
ben: baba bana elhamı öğret, öğretmen istiyor
babam:
elhamdürüsiyle
kızlar sürüsiyle
hergün birisiyle
yarabbi şükür allahım
ben: aman be baba
babam: oğlum ne var, hocanız bile bilmez bunu, hem bir tutarsa duan, ehi ehi
ben: ablam gibi dayak yiyeyim sonra değil mi* ? .. anneee , bana elhamı öğret...
babam: dur ben sana elemtereyi de öğreteyim.
elemtere ellipara
babam gider kochisara.... nereye gidiyon, daha bitmediki
annem: offf bey offf, cocukların hepisini göndereksin cehenneme, günaha giriyorsun
babam: ehi ehi ehi he
* ablam ilkokul birde "kuran kursuna gideceğim" diye tutturur, bizimkiler her zamanki kayıtsızlıkları ile aman gidersen git derler. ablam ilk gün gelir ve babama, "baba bana sübhanekeyi öğret, hoca istedi" der, ertesi gün kursa giden ablam biraz sonra yüzünde şamar iziyle kıpkırmızı şeklide eve döner. şimdi babamdan ablama öğretilen sübhanekeyi dinliyoruz:
sübhaneke
sümbülteke
anam eke
babam teke
diye gidiyordu hatırladığım kadarıyla. bu arada babamın 9 yaşından beri beş vakit namazını kılan, orucunun birgünün bile kaçırmayan bir insan olduğunu belirteyim
(bkz: niye benim babam herkesin babası gibi değil)