ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
must ile have to arasındaki fark
-
en kolayı aynı cümlenin olumsuz halini söylemek.
must'ta "mamalı" anlamı olur, have to'da "zorunda değil" anlamı olur.
örnek:
you must fill this form: bu formu doldurmalısın.
you have to fill this form: bu formu doldurmalı/doldurmak zorundasın.
olumsuz:
you mustn't fill this form: bu formu doldurmamalısın.
you don't have to fill this form: bu formu doldurmak zorunda değilsin.
görüldüğü üzere olumluda anlamlar birbirine çok yakınken olumsuzda anlam farkı ciddi boyutlara geliyor. ayrımı bence en güzel bu şekilde yapılabilir.
20 senedir ingilizceyle haşır neşirim ve şunu söyleyrbilirim ki must ile have to arasındaki en bariz süzgeç bu.
fenerbahçe ne istiyor sorunsalı
-
kupa istiyorlar ama kupayı kazanmak istemiyorlar. kupa onlara verilsin istiyorlar.
anne replikleri
-
-acikmana yarim saat kala soyle,tamam mi?
bayram harçlığı isteyen çocuğa fatiha okutturmak
-
bayram süresince kapıma gelip bayram harçlığı isteyen çocukları tabii tuttuğum sınav.
ezbere okuyamayanlara harçlık vermedim. ezbere okuyabilenlere de vermedim.
ama ezbere okuyanlar ne kazandı? sevap kazandı. ben ne vermedim? para vermedim.
iki taraf da kazançlı çıktı yani. ben kazandım, çocuk kazandı, türkiye kazandı.
kapitalizmi anlatan en iyi söz
dani alves'in türkiye'ye soykırımı tanıyın demesi
-
böyle şeyleri çok dert ediyorsa önce atalarının neden portekizce konuşmaya başladığını araştırması gerekmekte. sonra başkalarının meselesine karışsın.
14 ocak 2015 cumhuriyet'in charlie hebdo vermesi
-
gidip iki tane cumhuriyet alarak müslümanları duble kışkırtacağım eylem. adamlar içine mentos atılmış kola gibi. kışkırıyor.
trakya ağzı
-
kendine özgülüğün tavana vurduğu bir yöre lehçesi. doğal komikliği ve sempatikliğinin altını çizebilmek için aşağıdaki olayı örnek olarak aktarıyorum sizlere..
trakya'dan gerçek bir hikayedir!
yaşlı bir amca eşeğinin üzerinde karayolunda seyretmektedir.
bunu gören trafik polisleri amcaya takılmak isterler ve
durdururlar.
polis- be amca, necin dakman golani? (golan: emniyet kemeri)
amca- dakmam be işte!
polis- e bak gördün mü, şimdi ceza keseceyik.
amca- kes bakalım ne keseceysan da gidecem, acele işim var.
polis- peki amca, cezayı sana mı yazalım yogsam eşeğe mi?..
amca- ???
polis- yani cezayı sana yazarsak 5 milyon deycen, eşeğe 3 milyon deycen.
amca- bana kes o zaman.
polis- neden sana keseyoz amca?
amca- onun sicili temiz ossun, polis yapcez onu!
vedat milor'un mansplaining ile suçlanması
-
bi bok anlamadım ama şuraya yazalım dursun.
vedat milör kırmızı çizgimizdir.
18. yüzyıl ekşi sözlük başlıkları
-
(bkz: rusların sıcak denizlere inememesi)
yüzyıllarca devam eden bir başlık olabilir
neden pahalı olduğu anlaşılamayan şeyler
-
(bkz: makaron)