hesabın var mı? giriş yap

  • mevzu kendi hayatları olunca ne kadar da anlayışlı talepkarlar. ulan sen subay eşlerine söylediklerini ne çabuk unuttun terbiyesiz

  • askeri silah ve ekipmanlara özel ilgi duyan biri olarak birkaç fikir beyan etmek istiyorum.

    öncelikli olarak tanklar uzun menzilli savaşlarda kullanılmak üzere tasarlanmış, zamanla yakın çatışmalara da girdiklerinden dolayı bu konuda evrilmişlerdir.peki bu ne demek oluyor, şu demek oluyor:
    tanklar belirli mesafedeki hedefleri vurmada etkindir, yakın mesafe hedefler için üzerlerinde küçük top ve ya makineli tüfekler mevcuttur. bu araç gereçler yakın mesafede olan tehtilere karşı kullanılır. yoksa 10 m önündeki bir hedefi ana silahla vurmak ne akıl karıdır ne de güvenlidir.

    diğer bir durumda genelde tanklar yerleşim yerleri gibi alanlarda yakın piyade ve ya zırhlı araçlardan (genelde küçük top ve ya makineli tüfek taşıyan araçlar) destek alırlar, bu düşmanı patlayıcı atma mesafesinden uzak tutmak için veya omuzdan atılan güdümsüz roket menzillinden uzak tutmak içindir. bunun akabinde çevrede piyade desteği alınarak tank yakın mesafe korumaya alınabilir.

    günümüz yeni nesil tankları 360 çevre görüş farkındalık sistemi denilen özellikle üretilmeye başlanmıştır. bunu altay, yeni leopart ve armata da görmek mümkün. bunun en büyük nedeni tankların şehir içi savaşlarda zafiyet göstermeleridir. düşman belirli mesafeye yaklaşarak patlayıcı atım veya roket menziline girerek tankı ekarte edebilmekte. bundan dolayı yeni nesil tanklar otomatik atış kontrolü küçük top ve makineli tüfekler ile desteklenmiş, güdümlü ya da gümüzsüz roketler için otomatik karşı roket sistemleri ile donatılmaktadır. bu sistemler düşman tarafından atılan bir roketi algılayarak, koruma roketini otomatik olarak fırlatarak, tanka ulaşmadan önce düşman roketini imha etmektedir.
    2.dünya savaşında teknik olarak böyle bir sistem yapılamadığı için, ne kadar kalın zırh, o kadar korunma mantığı ile hareket edilmiş. ilerleyen zamanlarda zırh delici mermi ve roket teknoloji geliştiği için zırhlarda değişime uğrayarak, kompozit, reaktif, modüler ve pasif patlayıcılı olmak üzere evrimleşmiştir. yine de özellikle güdümlü füzelerdeki tahribat derecesi tölere edilemeyecek duruma gelmesinden dolayı, yukarıda bahsettiğimiz akıllı koruma sistemleri tasarlanmıştır.

    yukarıda bu kadar bilgi verdikten sonra tankların motor ve eksoz sistemlerine değinelim. çok fazla teknik ayrıntı ya da özellik vererek kafa karıştırmak istemiyorum. genelde ana muhabbete tankları v12 motor ve 1200-1600 beygir güçünde olan canavarlardır. gelişmiş havalandırma ve eksoz sistemlerine sahiplerdir. tanklar bilindiği üzere sualtında hareket yeteneğine de sahiptir, uzun bir süre olmamakla beraber sualtında kalabilir ve hareket edebilirler,burada özel hava bölgelerini kullanırlarlar, daha derin ve uzun süreli su altında kalma durumlarında şnorkel kullananılarlar.bu şnorkeller motoru hava ile besleyerek uzun süreli durumlarda kullanılır.tabikide tanklar sualtında devamlı kullanılmak için tasarlanmamıştır. ancak hem suda hem de karada sorunsuz hareket edebilen tank benzeri araçlarda mevcuttur, bunlar her iki alanda da rahatça hareket edebilen ve yüzebilen anfibi olarak adlandırılan araçlardır. aksine anfibik olmayan tanklar yüzemez, dipten batarak ilerler.

    tanklar her hava koşuluna karşı korumalı eksoz sistemlerine sahip oldukları için kutuplardan, çöllere ve vadilere kadar her yerde kullanılabilir. şimdi v12 motor ve 1200-1600 bg gücünde bir canavarın çok büyük havalandırma ve eksoz sistemlerine sahip olduğunu hayal etmekte güçlük çekmeyeceksinizdir. bilinenin aksine eksozlar hava almak için değil,motorda yanmadan dolayı çıkan gazları dışarı atmak içindir. içeriye hava almak için manifold olarak bildiğimiz elemanlar vardır, tanklardaki bu sistemler araçlardan daha gelişmiş olduğundan dolayı su altında belirli süreler hareket etmektedir. araçlarımız da bulunanlar atmosferik manifold olduğundan havasız kalma durumda motor durur, aynı zamanda turbo şarjlı manifoldlarda olduğu gibi bunlar içinde aynı durum geçerlidir. nitekim tanklardaki sistem belirli hava gözlerine ve çok gelişmiş filtrelere sahiptir.bundan dolayı tankların hava kapaklarını kapatmak pekte kolay değildir. eksoza sıkıştırılmış herhangi birşey v12 ve 1500 bg gücü karşında sadece devede kulak kalır.

    aynı şekilde paletlere battaniye sarma ve ya çubuk sokma mitleride boştur, çünkü müthiş bir tork ve beygir gücünden bahsediyoruz.

    burada bahsedilen şey iki şekilde olmuş olabilir;

    1. sürücü, topçu ve komutan periskopkarı battaniye ile kapatılmış olabilir, aynı şekilde gelişmiş periskopik gözleri olan yeni nesil tanklar içinde dijital algılayıcılar bu şekilde kapatılabilir.

    2. zpt dediğimiz zırhlı araçlar daha ufak ve farkı motor sistemlerine sahip olduğu için bu araçlara müdahale etmek daha kolaydır, ancak %100 havalandurmaları kapatılabilir diyemiyorum, ama eski nesil zpt bu şekilde durdurulabilir, çünkü bazıları gerçekten çok eski. yinede kesin bişey demek güç, çünkü gözümle görmedim.

    ancak çocuk iken arabanın eksozuna patates sokmuşluğum var, 90 bg gücündeki bir araç gaz verildiğinde patatesi roket gibi fırlatabiliyor. artık 1500 bg siz düşünün.

    son olarak tankları üzerine birileri çıksın, orasına burasına battaniye sokulsun diye yapılmış şeyler değiller. zaten imkan verilmese, üstüne herhangi bir kimsenin çıkması söz konusu dahi olamaz. çünkü tanklar düşmanı bomba atım ve roket attım mesafesinden uzak tutmak üzere hareket eder.
    çok az baba yiğit düşman tankına hamle yaparak yakınına gelebilir. genelde bu tanklar yakın çevre desteği almayan tanklardır ya da uykudadır.
    yakın mesafeden top içerisine ve ya motor eksozuna bırakılan el bombası ile saf dışı bırakılabilirler. merak edenler suriye de bu şekilde durdurulan tankları görebilirler.

  • yarımadanın* gerçek hikayesi şudur:
    eskiden manhattan'da ikiz kulelerin bulunduğu alanda kızıldereli pazarları kurulur..bu pazarlarda beyaz adama sattığı şeyler karşılığında boncuklar, süs eşyaları alırlar..bir gün beyaz adam satışta hile yapar ve aralarındaki anlaşmaları bozulur..ve beyaz adam kızılderelilere saldırır..kızıldereli kabilesinin başıda onları ve bölgeyi lanetler ve "kötü beyaz adam" anlamına gelen "manhattan" olarak bölgeyi sonrasında adlandırılır (bkz: budur).

    edit1: 11 sene sonra hikayeyi ilk defa okumuş gibi oldum.
    edit 2: 11 sene mi dedim!yuh.

  • erkekler sıcaktan iç organlarını yaksın isteyen klima teröristidir bazıları.

    (bkz: üşüd militanı)

    edit: kadınların bir kısmı olarak, biz de sıcak ülkelere göçe zorlamak istiyoruz bunları. pes arkadaşım pes! ben de kadınım, ben de üşüyorum, ama şakaklarından boncuk boncuk terleyen yandaki erkek arkadaşı görünce, pısıp % 70 wool % 10 acrylic % 20 lycra bileşimli hırkamı üzerime geçirip çalışmaya devam ediyorum.

  • "tercihen çocuk yapmasa da her kadın içgüdüsel olarak çocuk ister. ilerleyen yaşlarda bu his daha da baskın hale gelir. bence yaşı itibariyle bunun pişmanlığını yaşıyor. gerginliğinin sebebi de o."

    gerginliğinin sebebi çocuk yapmamış olması ve geç kalması filan değil. kadın orada istiyor ki projeyle ilgili soru sorulsun fakat 56 yaşında kadına "sizden de bebek gelecek mi?" diye densizce bir soru soruluyor. kadın soruyu "o konuya girmeyelim" diye savuşturunca muhabirler "çocuklardan bahsetmeyeceksek o zaman seninle konuşacak bir şeyimiz de yok" der gibi can bonomo ve eşine dönerek bu sefer onlarla çocuk geyiği yapmaya başlıyor ve laklakın bir türlü sonu gelmeyince de erener haklı olarak sinirleniyor.

    kadın tam benim vereceğim türden bir tepki vermiş. bazen benim de eş dost ortamımda çocuk muhabbeti açılıyor ve "ay gece uyutmuyor, aman derdi bitmiyor" diye yarım saat aynı terane devam ediyor. ben hâlâ çocuk yapabilecek yaştayım ama yapmıyorum. şimdi benim de gerginliğim çocuk yapmamış olmamdan ötürü mü? değil kardeşim. istemiyoruz sizin sevimsiz çocuklarınızın bıkkınlık veren hikayelerini dinlemeyi. ilgimizi çekmiyor. bazı insanlardaki herkes çocuk sahibi olmak istiyormuş da yapamıyormuş algısından gına geldi artık cidden.

  • sabah sabah yarabilen insan bu.

    satici1: hosgeldiniz... kampanyamiz var! simdi alin ekimde odeyin!

    satici2: hosgeldin... bizde kampanya yok! simdi alirsaniz ekime, almazsanız sikime kadar ödeyin!

    musteri: (satici2ye parmagini uzatarak): siz biraz daha samimi gibisiniz...

    satici2: elbette yarraaaam

  • bende bir gün torpili evin salonunda yakıp, fitilini filmlerdeki gibi söndürürüm sanmıştım.

    ev ahali patlamanın şokunu atlatır atlatmaz öyle güzel dövdü ki, hala unutamam.

  • en basit tanımıyla negatif enflasyondur.

    türkiye gibi şirketlerin finansmana erişimi kolaylaşsın ve millet kredi çeksin gibi söylemlerle faiz indiren ve dövizin fırlamasına sebebiyet vererek üretici için her şeyi daha da zorlaştıran, faiz teorisini reddeden, başkanı sürekli değişen, enflasyon jeneratörü, bağımlı bir merkez bankasının var olduğu ülkelerde değil japonya gibi memleketlerde görülür.

    deflasyonun temelde iki nedeni vardır:

    - arzda artış
    - talepte düşüş

    enflasyonun yüksek olduğu ülkelerde ürünlerin, hizmetlerin fiyatlarında düşüş görülmesi arzulanan bir durum olsa da bazen vaziyet bunun tam tersidir. deflasyon ekonomisinde talep arz karşısında yetersiz kaldığından ötürü ürünlerin ve hizmetlerin fiyatları düşer. nihayetinde kar marjları düşen firmalar üretim maliyetlerini düşürme ereğine yöneldiğinde bu durum istihdamın düşüşü ile sonuçlanır.

    faiz oranlarını düşürmek 90'larda japonya'nın deflasyon ile verdiği savaşta uyguladığı bir strateji olmuştur. bankacılık sektöründe ortaya çıkan problemler bankaların sermayelendirilmesiyle hafifletilmeye çalışılmış olsa da sürdürülebilir olmayan politikalar 97'de patlamıştır.

    deflasyonun sebebiyet verdiği çıkmaz harcama yerine birikimi ödüllendirmesidir ki bu da ekonominin canlılığını yitirmesine sebebiyet verir.

    japon ekonomisiyle ilgili video:
    the economy of japan: how a superpower fell from grace in four decades

  • böyle bir saçmalık olabilir mi ya. yemin ediyorum artık tiksindim şu ülkeden.

    ulan benim zamanında 100 100 para biriktirerek, sana da vergisini vererek alın terimle aldığım telefonumu sen şimdi ne hakla iletişime kapatıyorsun. sen kimsin ya. senin varlık sebebin bana hizmet mi etmek bana eziyet mi etmek.
    gece gece bütün sinirlerimi zıplattılar yemin ediyorum