hesabın var mı? giriş yap

  • (bkz: amerika hapşırırsa dünya nezle olur)

    kriz her ne kadar abd'de başlasa da, dünya ekonomisi ikinci dünya savaşının sonuna kadar kendine gelememiştir. (komplo teorisi sevenler derneğine göre, zaten 2. dünya savaşı sırf bu bunalımdan sıyrılabilmek için başlatılmıştır). krizin avrupa için külfeti hem ekonomik, hem siyasi hem de insani açıdan ağır olmuştur.

    avusturya: yeryüzünün ensesi en kalın ailelerden biri olan rothschild ailesinin 1855 yılında kurduğu kreditanstalt bankası -ki avusturya'nın en büyük bankasıdır- kapanmıştır. 1931

    almanya: kanımca krizden en büyük darbeyi yiyen ülke olmuştur. amerika, alman markına verdiği desteği çektiği için ülkeden büyük bir sermaye kaçısı başlar. rivayet edilir ki, 6 ayda ülkeden çıkan para miktarı 1 milyar marktır. danat bank 1932'de iflas bayrağını açar. işsiz genç ordusu, umutsuzluk içinde nazi partisi saflarına katılmaya başlar.

    ingiltere: 1931 yılında ingiltere merkez bankası (boe) sterlin'in değerini yüzde 40 düşürür. george orwell ingiltere'nin durmunu özetler: "sokaktaki insanın ekmek bulma şansı, bir uçak sahibi olma şansına eşitti"

    fransa: işsiz sayısı 1931'de 400 bin iken, 1934 yılında 3 milyon 250 bine yükselmiştir. sosyal yardım kurumları insanları aç bırakmamak için çırpınmaktadır.

    brezilya: brezilyalılar artık kahvelerini satamadıkları için, kahveler tren lokomotiflerinde kömür niyetine kullanılmaya başlanmıştır.

    küba: küba'nın toplam ihracatının yüzde 80'inin oluşturan şeker ihracatı, 375 milyon dolardan 90 milyon dolara düşmüştür.

    sovyetler birliği: bak işte burası ilginç. krizden etkilenmeyen tek ülkedir.(valla tam tez konusu)

    bir de türkiye'ye etkisi var ki, o da iki kelimeyle geçiştirilemez elbet.

  • 13 yaşında olup 28 kişi tarafından tecavüze uğramak ve güvendiği devlet erbaplarının ona "kendi isteğiyle yaptı" demeleri. işte bu yara kapanmaz.
    (bkz: n. ç.)

    edit: başlık başa.

  • bu konudaki son sözü dostoyevski söylemiştir zamanında :

    "insanların birbirini tanıması icin en iyi zaman, ayrılmalarına en yakın zamandır."

    budur.

  • sen aksaray'ın kaynağını açıkla da ben akepe'ye oyumu vereyim şeklinde karşılık verdiğim açıklama.

  • canlıya saygı kadar önemli değildir kuşkusuz.

    kütüphanede eşşekler gibi anırarak konuşuyorsanız mezarlık yanından geçerken müziğin sesini kısmanız nazarımda beş para etmezdir.

  • asistan olarak başladığım klinikte ilk iş günüm, sabah saat 8 sularıdır. günaydın dedim, işe yeni başlayan, henüz kimseyi tanımayan ama tanışmak isteyen hevesli kız olarak, sadece soğuk bir günaydın dedi. ne asık suratlı nemrut bir adam dedim içimden.
    büyük konuşmamak lazım demekki, kocam oldu sonra.

  • vakti zamanında (bkz: düşün ki o bunu okuyor) başlığına bir entry girmiştim. o entryden sonra 4-5 tane mesaj geldi. mesajlardan bir tanesinde kadın bir yazar yazdığım şeylere dayanarak kendisinin eski erkek arkadaşı olduğumu iddia etti.

    ilk 2 gün falan dalga geçtiğini zannettim, sonra ciddi ciddi bana ".....'sın işte kıvırma" , "bu başlığa yazacağını biliyordum" , "çok özledim seni, bir kere daha deneyelim" vb gibi abuk subuk mesajlar atmaya başladı. kendimi ispat etmek için ne yaptıysam inandıramadım. fotoğraf gönderdim " başkasının fotolarını atıp beni vazgeçiremezsin" diyerek iyice bokunu çıkarmaya başladı.

    sonra ver numaranı arayacağım diyerek numarasını istedim, arayıp da sesimi duyunca başkasına mı arattın dese de ikna oldu sonunda. bu sefer de 3 gündür konuşuyoruz bir kahve içeriz artık di mi deyince, durduk yere diyaliz merkezi aramamak adına her yerden engelledim.

  • bu durumda "anne are you ok?"* diye sorulursa kendisiyle verimli bir şekilde iletişim kurulabilir.