hesabın var mı? giriş yap

  • ''istediğim yerde kutlarım'' diyen medeni trabzonlulara bak sen.
    sizin şehir merkezlerinizde fenerbahçe şampiyonluğu kutlanacak olsa silahlarla savunmaya geçmeyeceksiniz sanki.

    ''ufak bir engelleme bir faciaya dönüşür'' denmiş fakat, sadece oraya gelen trabzonlular için faciaya dönüşür.

    kırk yılda bir şampiyon oluyorsunuz, efendi gibi kutlayın işte. sırf inadına bağdat caddesinde kutlarsanız, çıkacak kavgaların akacak kanın da vebalini alırsınız.

  • plaza köpeği olmak niye ezikleniyor onu anlamadım, birinin malına mı göz koyduk, birini birinden mi ayırdık, birinin parasına mı çöktük. ulan namusumuzla çalışıp paramızı yiyoruz, hiçbir şey yapmadan yiyen bizden daha mı doğru oluyor ahaha

  • sevdiğinizi belli edin. hatta kör kütük aşık olduğunuzu farkettirin sonra geri sayıma başlayın...

  • metro istasyonunun bile metroya yüreme mesafesinde olmadigi bir sehirde söylenince gülünc kacan laf. ulan taksim meydanindanki metro girisinden trene varincaya kadar taksi tutsan 20 lira yazar be.

  • beşinci sezon üçüncü bölümde, saul ile balkonda bira içtikleri bir sahne var. bence wexler ve saul'un en minimize edilmiş hâllerini orada görmek mümkün.

    saul, bira şişesini balkon demirinin üstüne koyar. bu, saul için çok normaldir zaten. doğal bir davranış biçimidir. bira şişesi oraya konulabilir, çünkü saul umursamazdır. bir aksilik olma ihtimaline olası cevabı ''neden olsun ki?'' olacaktır. bir şekilde o bira oradan düşebilir, ama saul onu oraya düzgün koyduğu sürece böyle bir şeyin olmaması gerekir. bu düşünce saul'un gizli kibri ve umursamazlığının göstergesidir.

    wexler ise bira şişesi demirin üstündeyken tedirgindir. gözü sürekli şişeye kayar. çünkü o her ihtimali önceden düşünür, hazırlıklı olmayı sever, sürprizlerden hoşlanmaz. kontrolü elinde tutmak ister. hiç hesap etmediği bir rüzgar esip geçtiğinde olası bir sürprizle karşılaşma ihtimalini düşünerek kontrolü eline alır ve şişeyi de oradan indirir.

    daha sonra yine benzer bir sahnede, saul bu sefer şişeyi boşlukta sallayarak kendince wexler'ı tedirgin etmeye çalışır. onun bu küçük ve önemsiz gördüğü tedirginliği üzerine oynar. bir nevi egosuna. wexler ise bu hamleye, elindeki şişeyi yola fırlatarak cevap verir. çünkü canı sıkkındır, muhtemelen zaten zarar görmüş egosuna oynanması, onu çizginin karanlık yanına taşır. benim açımdan kim wexler'ı en güzel anlatan sahnelerden biri budur. şişenin düşme ihtimalinden tedirginlik duyacak kadar duyarlı ve kontrol meraklısı, ama aynı şişeyi yola fırlatacak kadar öngörülemez, gözü kara ve kararlı bir karakter. saul için şişeyi demirin üstüne koymak doğaldır, ama aklına o şişeyi yola fırlatmak gelmez. wexler ise şişeyi asla demirin üstüne koymaz, ama alıp yola fırlatabilir.

    saul'un doğal sınırları yer yer aşırılığa kaçtığı için tedirgin edici olabilir. wexler'ın doğal sınırlarıysa normal bir insana normal gelir. ancak o sınırlardan çıktıkları zaman wexler'ın yapabilecekleri saul'un yapabileceklerinden dahi fazladır. saul tedirgin eder, wexler ise ürkütür.

  • sırt çantalı bir otostopçu görürseniz arabanıza alın. helvanızı yeriz, cenazenizde dostluklar kurarız.

  • "ilkokul 1 den 2 ye geçtiğimiz yaz tatiliydi. göcekte teknedeydik. bendeniz kolluklarla yüzüyorum o aralar. dedim ben bu kollukları ayağıma takarsam suyun üstünde yürürüm aq. taktım ayaklarıma kollukları atladım tekneden tabi ayaklar yukarda gövde suyun içinde kaldık öyle. boğuluyodum birader çok fenaydı. allahtan peder bey görmüş çekti çıkardı ayaklardan."