hesabın var mı? giriş yap

  • (bkz: paraya sadık kal)

    kaynak

    --- spoiler ---

    sinan oğan’ın ankara’nın gölbaşı ilçesindeki ballıkpınar mahallesinde seçimden sonra yaklaşık 30 milyon değerinde 6 dönüm arazi daha aldığı, bulunduğu bölgedeki arsaların planlarını hukuksuz bir şekilde değiştirdiği, karayollarına ait yolu da yaptırdığı kapıyla kapatıp zimmetine geçirdiği ortaya çıktı. oğan’ın kapattığı yolun bitişiğindeki arsanın ise yakın arkadaşı akp milletvekili cantürk alagöz’e ait olduğu öğrenildi. oğan böylece seçim sonrası toplamda 120 milyonluk yeni mülk edinmiş oldu.

    --- spoiler ---

    haberde şurası önemli:

    seçim çalışmalarında emekli maaşıyla geçindiğini söyleyen sinan oğan’ın seçim sonrası 90 milyonluk mülk alımını veryansın tv ortaya çıkarmıştı. oğan yine gölbaşı’ndan 30 milyonluk malikane, aynı ilçeden tarla vasfında henüz imara girmemiş 30 milyonluk arazi ve çankaya beysu konakları’ndan 1 milyon dolar değerinde ev satın almıştı.

  • riviera beach, amerika birleşik devletleri'nin florida eyaletinde yer alan bir şehirdir. west palm beach'in kuzeyinde yer alan şehirde yaklaşık 35.000 kişi yaşamakta.

    bugüne kadar bu yerle ilgili hiçbir şey yazılmamış olması da bir hayli ilginç. benim yazma nedenime gelince bu şehrin belediye meclisi bu hafta şehrin bilgisayar sistemlerini tamamen çökerten bilgisayar korsanlarına 600.000 dolar fidye ödemeyi kabul etmiş.

    bilgisayar korsanları amerika'da bu günlerde çok ciddi sıkıntılara yol açıyor. daha önce benzer bir ransomware (fidye yazılım) saldırı, baltimore'ye sistemdeki zararı onarıp eski haline getirmek için 18 milyon dolara mal olmuş. yeni kurban ise riviera beach.

    saldırı 29 mayıs'ta bir polis departmanı çalışanının virüslü bir e-posta ekini açmasıyla başlamış. oradan e-postalar, bazı telefonlar ve hatta su şebekesi istasyonları da dahil olmak üzere şehrin tüm çevrimiçi sistemlerine nüfuz etmiş. o günden beri vatandaşlar elektrik, su, doğalgaz gibi hizmetlerin faturalarını ancak bizzat elden ya da eski usül posta yoluyla nakit olarak ödeyebiliyormuş.

    bu pazartesi günü belediye meclisi sigorta şirketinin hackerlara, takibi zor bir dijital para birimi olan bitcoin ile 65 bitcoin'lik bir ödeme (yaklaşık 592.000 dolar) yapmasını oybirliğiyle kabul etmiş. tabi korsanların ödemeyi aldıktan sonra verileri serbest bırakmalarının garantisi de yok bu arada.

    daha önce riviera beach'ten daha büyük şehirlerin bu rakamdan çok daha azını ödeyerek verilerini kurtardığı olmuş. fidye ödemelerini izleyen ve benzer saldırıların mağdurlarına yardım eden jason rebholz, "riviera beach'ten talep edilen bu göreceli olarak büyük fidye, bilgisayar korsanlarının devlet kurumlarını hedef alma konusunda giderek daha cesaretlendiklerini ve sofistike yetenekleriyle daha da güçlendiklerini gösteriyor" demiş.

    hacker'lar, verileri rehin tutmanın kamu ve özel kuruluşlardan hızlı bir şekilde para koparmada çok etkili olduğunu öğrendiklerinden, hükümetlere ve şirketlere yapılan fidye yazılım saldırıları dünya genelinde sinir bozucu derecede yaygın hale geldi. siber suçlulardan bazılarının, national security agency (ulusal güvenlik ajansı) tarafından geliştirilen eternal blue adlı bir programı kullandığı biliniyor. ulusal güvenlik ajansı programın kontrolünü kaybetmiş ve şimdi bir siber silah haline gelmiş.

    jason rebholz'un dediğine göre, kurbanlar istenilen fidyeyi ödese bile her zaman tüm verilerini kurtaramayacaklarını farketmişler ve sistemi yeniden kurmak için yaptıkları masraflar genellikle fidye için istenen rakamdan bile çok daha yüksek oluyormuş. atlanta, geçen yıl şehrin işleyişini zayıflatan sürekli bir saldırıdan kurtulmanın yaklaşık 17 milyon dolara mal olacağını hesaplamış.

    yine riviera beach'e dönecek olursak, 4 haziran 2019'da 900.000 doların üzerine para harcayarak yeni bilgisayar donanımları satın almışlar. belediyenin bilgi teknolojisi personeli de riviera beach web sitesini geri yüklemeyi ve tüm çalışanlar için yeni e-posta adresleri oluşturmayı başarmış. 5 haziran tarihli üç satırlık çevrimiçi bir bildiri ile halka, “şehrin bir veri güvenliği olayı yaşadığını” bildirmişler.

    insan bizim e-devlet sisteminin başına da aynısı gelir mi acaba diye düşünmeden edemiyor.

  • ural ile altay dilleri arasında doğrudan organik bağ bulunmadığı gerekçesiyle, yani bir proto ural-altay dili bulunmadığı veya saptanamadığı için 1960'lardan beri artık kabul görmemekte olan dil ailesi hipotezidir.

    şimdi ural ve altay dilleri çok net birtakım benzerlikler göstermektedir. her ikisindeki ortak dil bilgisi özellikleri çok belirgindir ve temel noktalardadır:
    her iki grupta da:
    1- sondan ekleme/türetme(agglutinasyon)
    2- ünlü uyumu
    3- özne-nesne-fiil(sov) dizilimi
    4- cinsiyetsizlik(feminen-maskülen yokluğu)

    görülür.

    velhasıl sıkıntı kelime dağarcığı noktasında başlar. ural ve altay dilleri arasında aynı kökten olduklarını belirtecek bir kökensel dağarcık benzerliği sözkonusu değildir. (hint-avrupa dilleriyle karşılaştırınız: farsça - birader, almanca- bruder ; ingilizce - star, farsça - sitare)

    gramer benzerliğine rağmen kelime kökleri aynı veya benzer değildir, genelde tamamen farklılık gösterirler. belli başlı birtakım benzer kelimeler vardır. ancak bunlar loanwords(kiralık kelimeler) olarak tanımlanmaktadır. zira altaik ve uralik insanların birbirine yakın bölgelerde, benzer yaşam tarzıyla yaşadığı bilinmekle beraber, bunların birtakım bir arada yaşam yahut ticaret ilişkileri içine girdiğine dair kuvvetli bulgular vardır.

    bu kadar gramer benzerliği bir yandan, akla şöyle bir olasılığı getiriyor:

    ural-altay insanları tarihin bir noktasında belli bir ortak dili konuşurken bir noktada dağılarak ayrılmış ve bu gruplardan biri, başka insan gruplarıyla karşılaşmak suretiyle benzer gramer üzerine farklı ve yeni bir kelime dağarcığı inşa etmiş olabilirler.

    japon ve kore dillerinin altaik statüsü halen bir ölçüde tartışmalıdır. ancak bu iki dil hakkında pek detay bilmediğim için buna girmekten kaçınıyorum.

  • kendisiyle ilgili bir alıntı;

    "fikret orman fb, diego'ya bizden 7 milyon euro fazla verdi demiş. biz diego'yla 3,5 milyona anlaştığımıza göre demek ki bunlar 3,5 istemiş diego'dan!"

  • - yemekleri beğendin mi?
    - çok beğendim. zaten ben yurtdışındayken ne kadar kalitesi başka da olsa özellikle bu sofralara hasret kaldım.
    - anladım. bir şey içer misin üstüne?
    - türk kahvesi. bir fincanı için neler vermezdim yurtdışındayken inan.
    - sade mi olsun?
    - lütfen. ayrıca insanın geleneklerine bağlı olması çok mühim. yurtdışında daha da bir iyi anlıyor insan.
    - neredeydin ki sen?
    - kuzey ırak.
    - peki.

  • ceplerinde çok fazla paralarının olmamasıdır.
    özellikle anneleri için yapmak istedikleri çok şey vardır, ama yapamazlar.

    gökyüzünün mavisinden çok, eskimiş ayakkabılarına bakarlar.

  • her sene aynı hikaye amk.

    tüm doğu illerinin geçmiş sınavları incelenmeli ama elbette öyle bir şey yapılmayacak. yine çoban ahmetler, köylü ayşeler romantik birer başarı hikayesi olarak gazetelerde manşet olacaklar. okuyanlar da "bak görüyo musun onca imkansızlıklara rağmen..." geyiği çevirecek.

    sıkıldım valla ülkeden.

  • sözü edilen kız kemal kılıçdaroğlu'nun kızı olsa başbakan mitinglerde "kızına, evladına sahip çıkamayan, onlara edep, terbiye veremeyen zihniyet nasıl olacak da ülkesine sahip çıkacak. işte bizim bunlarla aramızdaki fark bu." diyecekti.

    en azından bana öyle geliyor.

  • cast away'de tom reyis ile wilsın reyis tipidir benim için. öyle bağlanmak istiyorum işte.

    edit:
    bilmeyenler için söyleyelim yanlış anlaşılmasın. tom reyis erkek wilsın reyiz toptur.

    edit2: tekrar düzeltelim. wilson reyiz gerçekten toptur. voleybol topu.