hesabın var mı? giriş yap

  • kamu kurumu mülâkatlarında görülmesi mümkün notlardır.

    adam nasıl oluyorsa sözlü mülakata 67.821, 72.045 gibi küsuratlı puan veriyor. e tabi, torpiline göre adam sıralamak da kolay iş değil.

  • eger illa cevap verecekseniz daha once serserilere karsi denenmis cevaplari durumunuza gore modifiye ederek baslayabilirsiniz:

    - hey yavrum be, ne isi var o cariklinin yaninda (erol tas gibi gul, grupca gul...)
    + bana bak çarıklı sensin
    - bana mı dedin
    + sana, sana, sana, hepinize be! rezil, iğrenç yaratıklar! hiç mi insanlık yok sizde ha? nedir bu laflar, ha nedir? nasıl dersiniz bu pislikleri bu tertemiz kizlara! onlar sevgi istiyor, ilgi istiyor, siginmak, sevilmek istiyor... onlara gonlunuzu acacaginiza birde utanmadan, sıkılmadan alay ediyor, meta görüyorsunuz... aslında alay edilecek, küçük görülecek birileri varsa o da sizlersiniz... hiç bir işe yaramayan, asalak gibi yaşayan sizler... utanacağınızı bilsem yüzünüze tükürmek isterdim ama ondan da anlamazsınız ki siz...

    bu yemezse "bak beyim, sana iki cift lafim var"i deneyebilirsiniz kanimca...

  • kendi ağzından;

    rahmetli atatürk'ün yanında oturuyorum. gazi, ingiltere cumhurbaşkanı curchill ile satranç oynuyor. hem de iddialı bir karşılaşma.
    atatürk, curchille dedi ki;
    -yenersem bana ne vereceksin ?
    curchill;
    -sana kuzey irlanda'yı veririm dedi.
    buna karsilik ataturk de -'ben de yenilirsem sana doğu anadolu'yu vereceğim
    diye konuştu.
    ben hemen itiraz ettim ve atatürk'e "bizim ev n'olcak" dedim.

    o zaman buyuk atatürk;
    -teyyo pehlivan'ın evi hariç
    dedi. bu kez curchill itiraz etti ve
    -teyyo pehlivan'ın evi yoksa ben doğu anadolu'yu ne yapayım
    dedi ve satranç oynamaktan vazgeçtiler.

  • simsiyah bir rüyanın içinde olmak gibi. tat yok, koku yok, his yok. her şey karanlığın içinde. yaşamınızda zihninizin nerede olduğunu bilmediğiniz birkaç saat kayıp.

    çok tuhaf bir duygu. en güzeli de ayılma anı. herkes bi çeşit ayılıyormuş, öyle dediler. bense kendi ismimle, sayıklayarak uyanmıştım.

    anestezi getirin bana!

  • psikoterapist ve psikanalist diane barth, her insanın başına gelebilecek "karşılıksız aşk" duygusu ve bu duygu ile başa çıkma konusunda şunları belirtiyor:

    kulağa romantik geliyor, sana karşılık vermese de tüm kalbin ve ruhunla birini sevmek. ama gerçek çok farklı. senin hakkında aynı şekilde hissetmeyen birini sevmenin acısı neredeyse dayanılmaz olabilir. kesinlikle romantik hissettirmiyor, sadece yıkıcı hissettiriyor.

    nasıl başa çıkılır?

    1. bunu aşmanın bir yolu yok: reddedilmek acıtır. kalbiniz kırıldı ve gerçek bir fiziksel acı hissi var. kalbinizin gerçek anlamda kırılmayacağını bilseniz bile, tam olarak böyle bir his oluşuyor. göğüste fiziksel bir ağrı ve vücutta morarmalar.

    son araştırmalar, fiziksel yaralanmaya benzer şekilde duygusal bir yara hissettiğimizi göstermiştir. michigan üniversitesi'nde ethan kross başkanlığındaki bir grup araştırmacıya göre, “kırık kalp”, “yaralı ruh” ya da “acı hissi” gibi ifadeler metafor değildir. meslektaşlarım "peg streep" ve "melanie greenberg" tarafından duygusal acının fiziksel etkilerine dair büyüleyici araştırmaların müthiş bloglarına bakabilirsiniz.

    başlamak için, yaralandığınızı ve kendinize dikkat etmeniz gerektiğini kabul edin. kendinize karşı nazik ve kibar olmanız ve iyi beslemeniz gerekir. bu, yatmanız ve vakti boşa harcamanız gerektiği anlamına gelmez. bu davranışlar size yardımcı olmaz. işinizde ya da okuluzda olun, kendinize iyi bakın. kendinizden en yüksek performansı sunmayı beklemeyin. ama fişini çekerek ama bir ayağını diğerinin önüne koyarak; incinmiş ve üzgün hissettiğinizi kabul ederek, hayatınızı yavaş yavaş ilerletin.

    2. yalnız olmadığınızı bilin. sosyal psikolog ve pt meslektaşım roy baumeister'e göre, % 98'imiz bir zamanlar karşılıksız aşktan muzdarip olduk. reddedilmeyle ilgili en önemli sorunlardan biri; sadece üzgün, yalnız ve kırık kalpli hissetmek değil aynı zamanda utanç duygusu hissettirmesidir. ve siz de kendinizde yanlış bir şey olduğu hissini derinden yaşarsınız.

    ancak bu durum, akıllı, çekici ve sevimli olan diğer insanların başına gelirse, o zaman belki de yeterince iyi olmamakla ilgili değildir diye düşünürsünüz. belki ikiniz de doğru anda değildiniz ya da birbiriniz için doğru insan değilsiniz.

    karşılıksız aşktan perişan bir arkadaşımdan: “onun için her zaman hassas bir yanım olacak. sadece onun için doğru kişi değildim. bunu şimdi anlıyorum ve acıtmadı bile."

    3. size karşılık vermeyen biri için bu duruma düşmenizin hayatınızda bir kalıp(örüntü) oluşturup oluşturmadığını görmeye çalışın. psikolog phillip shaver'a göre, sizi reddedecek birine aşık olmak, bazı insanlar için tekrarlanan bir desen olabilir. bu, özellikle çocuklukta “güvensiz bağlanma ” deneyimlerinden kaynaklanır. yani bağımlı olduğunuz yetişkinlerin onlara en çok ihtiyaç duyduğunuz zamanlarda düzenli olarak erişilemediği anlamına gelir ki bu özellikle önemlidir.

    kendinize daha önce sizi reddeden birine aşık olup olmadığınızı sorun. burada bir çeşit kalıp olup olmadığını dürüstçe değerlendirmeye çalışın. eğer öyleyse, çocukluk reddinin veya terkinin acısını giderecek birini bulmaya çalışıyor olabilirsiniz. ne yazık ki, bu durum bilinçsizce tekrar edecek ve örüntüyü geri almayacak. belki de bir çocuk olarak inandığınız gibi gerçekten sevilemez olduğunuz duygularını güçlendirecek birini seçiyoruz; ya da hayal kırıklığına uğramaya, reddedilmeye ve terk edilmeye mahkum olmamızı.

    4. kişiyi hiç sevmemeyi isteyip istemediğinizi kendinize sorun. alfred lord tennyson'ın şiiri, doğru mu diye sorup cevaplıyor.

    "bunu doğru buluyorum, en çok üzüntü duyduğum anda başıma gelenleri, sevmek ve kaybetmek daha önce hiç sevmemekten daha iyidir."

    belki de acının en kötü anında, asla sevmeyi istemezdin; ama bazen böyle bir sevgide çok güzel bir şey vardır. o da kendimizi çok özel bir şekilde canlı hissetmemizi sağlıyor. tabii ki, diğer şeyler gibi azcık acıtıyor.

    5. bu size çok yardımcı olmayabilir, ancak karşılıksız sevgide; karşı taraf da en az sizin kadar acı çekiyor. 200'den fazla karşılıksız aşk olayı üzerine yapılan bir çalışmada baumeister, reddedicilerin suçluluk ve kaygıdan muzdarip olduğunu ve genellikle karşı tarafı kurbanları gibi hissettiklerini bildirdi. baumeister, çoğunun “daha önce kimseye böyle zarar vermedim” gibi şeyleri söylediğini ve yaptıklarının korkunç olduğu hissini bildiklerini söyledi.

    6. son olarak, ukdelerden vazgeçin. herkes, karşılıksız sevginin en zor kısımlarından birinin, onun olmasını istediğiniz şey olmayacağını kabul etme anıdır der. bittiğine dair kanıt aramaya devam edebilirsiniz, ancak gerçekten isteyebileceğiniz şey bunun olabileceğinin kanıtıdır.

    adele, “chasing pavements” şarkısında kanıt aramanın bitmeyen döngüsünü yakalar:

    "i build myself up and fly around in circles; waiting as my heart drops and my back begins to tingle; finally could this be it? should i give up or should i just keep chasing pavements, even if it leads nowhere?"

    (kendimi toplayıp göklere çıkacağım ve uçarken daireler çizeceğim; kalbim beklemeyi bırakır ve sırtım karıncalanmaya başlar. sonunda bu olabilir mi? vazgeçmeli miyim yoksa hiçbir yere çıkmasa bile kaldırımları takip etmeye devam etmeli miyim?"

    cevap: kulağa sert gelebilir, ama aslında iki çözüm var: birinde, bunu ne sebeple olursa olsun kabul etmeyi öğrenirsiniz. ancak bu daire uzun süre yaşayacağınız kalıp anlamına gelir. ya da istediğinizi düşündüğünüz ukdeleriniz olmadan yola devam edersiniz, hareket edersiniz.

  • allah görevde yer alan askerleri korurken, bireysel çıkarları ve beceriksiz politikaları yüzünden bu gereksiz savaşa bizi sokan tüm siyasilerin de başına gökten kurşunlar yağdırsın.

    amin.