hesabın var mı? giriş yap

  • adeta hayat felsefem. kafamda planladığım işi gerekleştireceğim güne kadar yakın arkadaşlarım ve akrabalarım dahil kimse bilmesin diye özel çaba gösteriyorum. sanki dayanamayıp söylersem işin büyüsü bozulacak ya da çomak sokmak isteyen birileri olacakmış gibi geliyor hep. garip tabii...

  • inanılır gibi değil. 1 yıl çalışarak felipe melo alabiliyorlar.

    debe editi: ekşi sözlük'te günde ortalama kaç adet entry giriliyor? bilen varsa yeşillendirebilir mi? istatistikler fasilitesi eskiden ne güzeldi, şimdi bakmak bile istemiyorum.

    bu arada günlerden cumartesi, hava güneşli, burayı okumak yerine dışarı çıkıp iki arkadaşınla buluşsana dostum :)

  • başlık: 145 boy kızda cok mu kısa beyler

    # 1.45 ne lan iddaa oranı gibi piç?
    # kısa değil, yok o kız. bulamazsın evde kaybedersin evlensen.
    # at gibi hatun severim demişsin buda midilli sayılır.
    # adam şirineye aşık beyler
    # kızın memleket shire galiba?
    # başı dahil mi?

  • bebeğin bağlanma stillerinden kaygılı bağlanma ile karşı karşıya kalmasına sebebiyet verebilir.

    erikson' a göre birey bebeklik döneminde "temel güvene karşı güvensizlik" ismini verdiği bir dönem yaşıyor. yani güven ihtiyacı duyuyor. annenin bu dönemde bebeğe karşı sergilediği hal, hareket ve tavırlar bebeğin ileride oluşturacağı karaktere büyük bir alt yapı oluşturuyor.

    bebek bu dönemde kendini savunmasız hissediyor. bakıcısı -ki genelde bu annedir- tarafından güvene alınmak ister. anne bu dönemde bebek ağladığında zorla yemek yediriyorsa, altını değiştiriyorsa vs. bebeğin kafası allak bullak oluyor. belki bebek altını ıslattı ama anne zorla yemek yediriyor. bebek istemiyor o hala yedirmekle uğraşıyor. bu sefer bebek de anneye karşı "ne zaman ne yapacağı belli olmuyor en iyisi mi ben bu kadını yanımdan hiç ayırmayım." düşüncesi oluşuyor.

    bu dönemi başarısız geçirmiş bebekler yetişkinlik dönemlerinde büyük özgüven eksikliği duyuyorlar.

    demem o ki anne adayı olacaklar varsa ve burayı okuyorsa eğer bebeğinizle iyi anlaşın. onun davranışlarını iyi okuyun. ne zaman acıktığını, ne zaman altını ıslattığını, ne zaman hava almak istediğini iyi bilin. aksi takdirde asosyal veya sosyofobik bile olabilir çocuğunuz. çünkü özgüven eksikliği ciddi manada sosyal iletişimsizliğe yol açabilir.

  • benim bulduğum bir test yöntemi. herhangi bir yerleşim alanının medeni olup olmadığını öğrenmek istiyorsak, oradaki sokak kedilerine bakıyoruz.

    eğer kediler sizden kaçmıyorsa oranın insanı medenidir.

  • bugün ölüm yıldönümü olan ve tüm dünyada modern hemşireliğin kurucusu olarak kabul edilen nam-ı diğer “lambalı kadın”.

    florence nightingale, ailesi kendisinden daha farklı şeyler umarken 1837’de tanrının kendisine ‘ilahi bir çağrı’ yolladığını ileri sürerek kendisini hasta bakımına ve sağlığına adadı.

    17. yüzyıl ve 19.yüzyıl arası dönem, tıp tarihçisi fielding garrison tarafından “hemşireliğin karanlık çağı” olarak tanımlanır. bu dönemde hemşireler deneyimsiz, yeteneksiz olmakla ve hatta “hemşireliğin amacına aykırı davranış”larıyla anılıyordu. hemşirelerin çalıştıkları hastaneler de kirli ve düzensiz olduğundan, salgın hastalıkların hızla yayılmasına olanak sağlıyordu. hastaneler, o dönemin insanları için “ölüm yeri” olarak biliniyordu. florence nightingale’in köklü ve refah içinde yaşayan ailesinin, kızlarını böyle bir yerde çalışmaktan alıkoymak istemesi de doğal karşılandı.

    florence nightingale 1859’da kaiserwerth’te kırım savaşı boyunca hemşirelik hakkında öğrendiği ne varsa derlediği “hemşirelik üzerine notlar” isimli kitabını yayınladı.

    orijinal adı “notes on nursing” olan kitap, yardımcı ipuçlarıyla hasta bakımı hakkında bilgi veriyordu. nightingale’e göre hijyen, temiz hava, uygun ışıklandırma ve iyi bir diyet programı her hastane için temel gereksinimlerdi. tavsiyeleri birçok hastaneyi “ölüm yeri” olmaktan kurtaran nightingale’in 200 kitabı daha bulunuyor.
    hayatının geri kalanını yatağa bağlı bir hasta olarak geçirse de, kurduğu bağlantılarla fikirlerini tüm dünyaya yaymaya devam etti.

    sözlerinden biri: “ilerleyen bir dünyada iki çeşit insan bulunması gerekir ki bunlar; orada bulunan en iyiyi benimseyen ve bundan hoşlanan ile daha iyiyi dileyen ve onu yaratmayı deneyenlerdir.”*

    dipnot: kendisine lambalı kadın lakabının takılmasının nedeni, geceleri kanlı sargı bezlerini değiştirmek için kışla koridorlarında sürekli lambasıyla gezmesiymiş.