hesabın var mı? giriş yap

  • dün ustream'den yayın yapan birini izliyorum. semt nişantaşıydı sanırım. insanlar maskeli, gözlüklü, gazdan göz gözü görmüyor. bir yanda yaralılar var, polis sürekli saldırıyor, ortam gergin.

    birden sokağın başından maskeli, baretli, elinde poşetle bir genç belirdi ve çok samimi bir sesle

    "arkadaşlar kola isteyen var mı?" diye bağırdı.

    belki orada olsam lan şimdi ne kolası zaten ortalık karışık diye düşünebilirdim ama, öyle içten sordu ki ben ekran başında gülümsedim. olm ne tatlı insanlarsınız ya.

  • franz kafka'nın babasıyla olan ilişkisi eserlerinde karamsar bir hava yaratmasının etkenlerinden biridir. her zaman babasının onayını almak zorunda olması kaygılı bir kişilik geliştirmesine neden olur. bu karamsarlığı kitaplarına aktarınca ortaya "yabancılaşmış hissetmenin" tasviri olan kafkaesk terimi çıkar. kafkavari, kafka gibi.

    oxford sözcüğüne göre bu kelime; "hiçbir anlam ifade etmeyen zahmetli resmi devlet işlerini içeren durum" olarak ifade edilir. işin sonunda devlet var. halbuki kelime, edebiyat ile başladığı yolculukta yabancılaşma olarak ifade edilirken daha sonra devletin ağır işleyen mekanizmalarındaki sıkışmaya kadar gitmiş.

    yine de bir kişinin adıyla kelime üretilmesi büyük bir ödül. tabi bu konuda franz kafka yalnız değil. hepsi kafkaesk kadar ünlü olmasa da adıyla devletlerin sistemlerine anlam katan birkaç yazar daha var.

    orwellian

    orwellci toplum demek. yani, gerçeğin güce tapanlar tarafından, art niyetlerine uyacak şekilde manipüle edildiği toplumda sürekli gözetim halinde olunması.

    orwellian'da yalancılık vardır, kafkaesk'te saçmalık vardır.

    dickensian

    charles dickens'den gelir. kabul edilebilir standardın altındaki yaşam ve çalışma koşullarını ifade eder. kapitalizmin nasıl büyüdüğünü ve toplumu nasıl çürüttüğünü ifade ederken de kullanılır.

    huxlerian

    aldous huxley'den gelir. gelişmekte olan teknolojilerin insan psikolojisine etkisiyle birlikte kitleleri manipüle etmeyi ifade eder. orwell'den farkı, kitleyi manipüle ederken acı vermek yerine uyuşturmayı tercih eder.

    dickish

    philip k. dick'in kötü dünya düzeni kavramı. toplumun, güçlerin dengesizliği sonucu kaosa ve kipple'a (çöp) indirgenmesini ifade eder.

    pohlish

    fredrick pohl'den gelir. amerikalı bilim kurgu yazarı. pohlish, insanların hükümetler tarafından sadık birer tüketiciye dönüştürülmesini ifade eder.

  • arkadaş: katılalım mı? (kim milyoner olmak ister)
    ben: katılalım abi nolcak.
    arkadaş: olum sosyal medya fobisi var bende.
    ben: ?
    arkadaş: ilk soruda elenip toplumdan tepki almak var.

    başka bir arkadaşla;

    arkadaş: telefon jokeri de önemli bence.
    ben: orada sıkıntı var abi. kim çıksa ''ahmet'i arayalım kendisi ressam, ayşe'yi arayalım kendisi öğretmen'' falan diyo. var mı bizde öyle çevre?
    arkadaş: .....
    ben: yok... ahmet beyi arayalım. ne iş yapıyor? hiç. öyle, mahalleden.

  • fenerbahçe'ye geldiginde toy bir üniversite ogrencisiyken su anda evli barkı işinde gücünde çocuklu çocuklu bir adamım lan ben. nasıl 3 dakikada yollarsınız lan bu adamı! amlarına koyayım ben onların.

  • sadece ülkemiz değil, dünya genelinde formula 1 e olan ilginin son 10 yılda ciddi kan kaybettiğini söylemek yanlış olmaz. bunda en büyük pay sahibi bernie ecclestone isimli ak saçlı kart zamparadan başkası değildir. bu aç gözlü, huysuz ve megolaman bunak, bir cio ya da otoriteden ziyade formula 1 i son 15 yıldır oyuncağı gibi yönetmiş, yaz boz tahtasına çevirmiştir. her sene yaşanan kural değişiklikleri, pilot ve takım kayırmalar, adeletsiz kararlar vb. hem izleyiceleri hem de takım/pilotları illallah ettirmiştir. bir diğer sebep ise schumacher, prost, senna vb. kitleleri peşinden sürükleyen pilotların gelmemesi, yetişmeleri için gerekli ortamın bulunmaması. stratejiler, takım kararları, teknolojinin ulaştığı seviye ve az evvel sövdüğüm yıldo kılıklının aldığı kararlar işin heyecanını gün be gün azaltmakta. 90 larda, ben de dahil olmak üzere, kitleler tarafından takip edilmeye başlanan organizasyonun, son 10 yılda geldiği noktayı anlayabilmek için yarış takvimlerine ve elde edilen hasılatlara bakmak yeterli. özetle, dünya genelinde formula 1 e olan ilgi azalmakta.

    türkiye'de ise, 1-2 değil, tam 7 kere yarış düzenlenmiştir. ömrü hayatında 9-10 birinciliği bulunan, dönemin ferrari pilotu felipe massa, istanbul'da düzenlenen 7 yarışın 3 ünü her nasılsa kazanmayı başarmıştır.

    inşaa edildiği dönem itibari ile istanbul park'ın dağ başında olması, motor sporlarını takip eden insan sayısının azlığı, ulaşım sorunları ve fahiş bilet fiyatları nedeniyle organizasyona olan ilgi her geçen yıl azaldı. bu kadar laf ettim, ben bile 2005 ve 2007 yıllarında olmak üzere 2 kez gidebildim. hiç gitmeyenler için şunu söylemem mümkün, takım garajlarının karşısındaki ana tribün haricinde, yaz aylarında diğer bölümlerde bulunmak işkence.

  • önce şunu belirteyim, ben daha çok yazar gibi görünsem de aslında okurum. böyle rezaletleri falan da okuyorum tabii ama bu sefer elim ayağım birbirinde okumuyor, yazıyorum. hatam olursa mazur görülsün, affedilsin lütfen.

    facebook'da bir arkadaşımın paylaştığını aynen buraya koyuyorum:

    facebook görüntüsü

    yarın bu çocukların diploma töreni olduğunu öğrendim.
    aile perişan...evlatlarının başında bekliyorlar.
    minicik çocuklar hastanede arkadaşlarının başında beklemek istiyorlar.
    veliler bugün ayaklanıyorlar. kaçı becerebilir bilmiyorum, rica ettiler yazdım.

    söyleyecek sözüm yok sadece "o çocuk sizin çocuğunuz olsaydı" ne olurdu diye sormak istiyorum?

    edit: kaynak falan yok demiş bazı çaylaklar, olay bilfen esenşehir`:hatalı lokasyon yazmışım, özürlerimi kabul edin lütfen` 'de oluyor. evladımızın adı efe.
    şu anda kadıköy şifa hastanesinde. ispattan daha çok duaya ihtiyacı var şu anda ama içinizi soğutacaksa buyrun yazdık.
    efe 13 yaşında ve 7. sınıf öğrencisi.

    edit2: en az sizin kadar somut bir şeyler istiyor ve konuyu bana ileten arkadaşımdan sürekli bilgi istiyorum. "marsha aile çocuğun canının derdinde, o kadar taze ki daha ne kafamızı toplayamadık" dedi. efe'nin sağlık durumu ailelerin elini kolunu bağlıyor maalesef ama asla susmayacaklar biliyorum.

    edit3: derdin atv mi falan diyenler oluyor. cevap vereyim:
    ben kimin evladı olursa olsun, başka birinin evladının canına kast edilmesine yönelik yazıyorum.
    okulun bu konudaki tavrına yazıyorum. önlem alsınlar biz alınlarından öpelim.

    edit4: facebook postu ile bilip bilmeden paylaşıyorsun diyenler bana bildiklerini anlatsınlar, hemen editleyelim.

    edit son: okuldan gelen açıklama. eğitim kurumusunuz, inanmak istiyoruz.
    http://bgs.bilfen.com/kamuoyunaduyuru

    edit: efe'nin sağlık durumuyla ilgili bilgi alır almaz burayı güncelleyeceğim. mesajlar için, efe'ye sahip çıktınız için, efe'yi hiç tanımayan bir ablası olarak, ellerinizden öperim.

    edit: cumartesi günü uyandırmayı planlıyoruz demiş doktorları, durum stabil. hayırlı haberlerini vereceğiz inşallah.

    edit: 21:24 itibariyle haber aldım. efemiz gözünü açmış, yarın normal odaya alınıyor!!!!

    edit: yetkililer twitter hesabından açıklama yapmış, buyrun:

    https://twitter.com/…lfen/status/870659863470370817

    https://twitter.com/…lfen/status/870659915223838720

    edit son: buyrun ailenin açıklaması https://www.facebook.com/…k/posts/10155419870052884