hesabın var mı? giriş yap

  • yıllar önce ağzına kadar dolu bir iett otobüsünde arkalardan şoföre bir ses yükselir.

    - zaten akraba olduk, daha fazla alma da miras bölünmesin.

  • "fenerbahce kulubunun her tarafta mazhar-i takdir olmus bulunan aseri mesaisini isitmis ve bu kulubu ziyaret ve erbab-i himmeti tebrik etmeyi vazife edinmistim. bu vazifenin ifadesi ancak bugun muyesser olabilmistir. takdirat ve tabrikatimi buraya kayd ile mubahiyim."
    m.k. ataturk

  • yeşil cin olarak da bilinen, standart olarak %70 alkol içeren içki. standart absinthe, adından da anlaşılacağı gibi yeşildir ve ağır bir nane tadı vardır. anadoluda da yetişen pelin otundan yapılmaktadır. içindeki pelin otu halüsinatif bir etkiye sahip olduğu söylenir ki absinthe'i özel kılan da budur zaten. farklı alkol oranına ve tada sahip, farklı versiyonlarını da bulablilirsiniz elbet. ispanyol ve italyan absinthe'leri içerdikleri anason nedeniyle rakı meraklılarının daha çok ilgisini çekecektir. siyah renkte ve daha yüksek alkol oranına (%80-90) sahip olanları da vardır.

    oscar wilde, pablo picasso, budalaire, ernest hemingway, henri de toulouse-lautrec, edouard manet, edgar degas, albert maignan, guy de maupassant, arthur rimbaud, august strindberg ve vincent van gogh gibi sanatçılar bazı eserlerini absinthe etkisi altında vermiştir. hatta bazıları direkt olarak absinthe konulu eserler vermiştir.

    absinthe konulu tabloların bazıları:
    + pablo picasso - absinthe drinker
    + vincent van gogh - still life with absinthe
    + albert maignan - the green muse
    + edgar degas - l'absinthe
    + viktor oliva - absinthe drinker
    + edouard manet- the absinthe drinker

    aslen isviçre (bazılarına göre fransa) kökenli bir içki olsa da çek cumhuriyeti en büyük ve en iyi absinthe üreticisi konumundadır bugün. pek çok farklı versiyon ve içim ritüeli arasından en yaygını da bohemian stilidir ki bu da çek kökenlidir. bohemian ritüelinde: bardak ve delikli, tatlı kaşığından biraz büyükçe, bir kaşıktan oluşan absinthe seti alınır. kaşık bardağın üzerine konur ve kaşığın üzerine bir küp şeker konduktan sonra şekerin üzerine doğru dökülerek absinthe bardağa doldurulur. ikinci olarak kaşıktaki absinthe'li şeker yakılır (eriyip bardağın içine damlayana kadar yakın.). sonra da şekerin üzerine yavaşça soğuk su dökülür, ki şeker bilindiği gibi alkolün etkisini arttırır. şekerin su ile eriyip absinthe'e karışmasıyla absinthe'niz beyaz bir renk alır şayet anasonluysa. rakı gibi yani, tabi elinizdeki içki rakının neredeyse 2 katı alkole sahiptir. manyaksanız ve sulu absinthe'nin tadını beğenmiyor, hafif buluyorsanız bu işi su katmadan da yapabilirsiniz ama şişe üzerindeki "sek içmeyin" uyarısını da hatırlatmak lazım.

    sonuç olarak: absinthe, 2 bira ile kafayı bulanlar ve aşıklar için pek faydalı bir içki değildir. zaten yüksek alkol oranı nedeniyle alkol komasına girme riskiniz vardır. yani neymiş: alkol sağlığa zararlıdır. tabi bünyesi kaldırmayan ve ağzıyla içmeyenler için. uyarmadı demeyin...

    http://www.absinthe.com/
    http://hillsabsinth.com/

    düzeltme: halüsinatif hiçbir etkisi yoktur. şehir efsanesi olarak yayılmış bir inanç. absinthe bağlanan halüsinasyonların aslında alkolizmin semptomu olarak ortaya çıktığı ortaya konmuştur.

  • doğma büyüme eskişehirliyim.

    teyzemler ve halamlar bursa'da oturuyor, halamın kocası enişte bulgaristan göçmeni.

    kuzenler de doğma büyüme bursalı. teyze tarafı çarşambada, hala tarafı hürriyette oturuyordu.

    çocukluğumda yazları bir ay falan kalmaya bursaya giderdik (yaklaşık 20 sene öncesi)

    o yıllarda eskişehirden bursaya gidince orası bize çok daha güzel geliyordu. hürriyette komşuluk vardı, yazdan yaza gitsek de orada arkadaşlarım vardı, çoğu göçmen çocuklarıydı. çok sevimli temiz mahalleydi. güvenliydi.

    çarşamba daha merkezi, daha güzeldi. apartmanın altında darmstad fırınını hatırlıyorum. her yer yeşil, her yer parktı. akşamları da kültürparka gidiyorduk. o yıllarda eskişehirde kültürpark gibi bir alan sanıyorum yoktu. ailece geç saatlere kadar dolaşır yorgunluk atar eve öyle giderdik.

    geldik bu güne;

    sanırım hürriyet çok bozulmadı ama çarşamba resmen suriye olmuş.türkçe tabela görmek zor. insan kalitesi çok düşük, çok kalabalık, eski rahatlık güvenli ortam yok.

    uzun uzadıya yazmak istemiyorum, kısacası semti mahvetmişler.

    teyzemler çarşambadan dikkaldırıma taşınarak biraz olsun nefes aldılar.

    eski güzel bursa yok.

    şimdi kuzenler nefes almaya eskişehire geliyorlar.

    güzel bursamızı el birliği ile mahvettiler. ve kimse bunu nufus artışıyla sanayiyle göçle falan izah edemez. 20 yıl önce de bursada sanayi vardı, 20 yıl önce de bursa göç alıyordu.

    eski güzel bursa kötü niyetli insanlar tarafında bu hale dönüştürüldü.

    şimdi konuyu siyasete çekmiş olmak istemezdim ama eskişehirde yerelde büyükerşen'e oy atarken aklımdaki şey "eskişehir de bursa gibi olmasın"dı.

    uzun lafın kısası genç sayılabilecek bir yaşta olan ben, kötü yönetilen bir şehrin nasıl kötüye gittiğini, iyi yönetilen bir şehrin de nasıl iyiye gittiğini 15-20 yılda canlı olarak gözlemledim.

    bursa seçimlerinin bedelini ödüyor, eskişehir de seçimlerinin karşılığını alıyor diyebilirim.

  • kapı açılmak üzereyken yanınızda duran teyzeye acıyıp "bekleyeyim de yol vereyim" demeyin, o sizi zaten ezip geçecektir. skill level'ı 100'dür kendisinin, sizden tecrübelidir. metrobüste acıma yoktur. herkes kendi başınadır.

  • 12 - 13 yaşlarındaydım. erdek'te denize giriyorum, yüzme bilmediğim halde boyumu aşan bir yere gelmişim. çırpındım ve sahilde oturan enişteme doğru çığlık attım. sonra giderek gömüldüm karanlık suya. bilincimi yitirmeden önce aklıma gelen son şey, "umarım ailem çok fazla üzülmez" oldu. aradan kaç sene geçti, işte o son saniyeleri ve ne düşündüğümü hala unutmuyorum. sonra gelip eniştem beni kurtarmış. kumların üzerinde su kusarken kendime geldiğimi hatırlıyorum. eğer ölmüş olsaydım, son anlarımı yaşarken düşündüğüm şey ailem olacaktı.

  • 21 aralık 2017 fatih terim'in gelmesi ile o çocukluğumda tanju diye bağırdığım sarı kırmızılı camianın taraftarı değilim. isteyen devam edebilir ama bizi yarı yolda bırakanı, milli görev diyerek gitti milli takımda milyonlarca euro prim ve tazminat peşinde koşmaktan işini doğru düzgün yapamayan bir insanı buraya türlü oyunlarla getirmesini sindiremiyorum. size bol şans, ben yokum.

    not: artık sadece şehrimin ezilen takımı ankaragücü var.

  • dil ve alfabe arasındaki farkı bilmeyen, hadi onu geçtim harf devrimindeki geçiş döneminde gazetelerin hem arap alfabesiyle hem latin alfabesiyle çıktığını bilmeyen, insanların eğitilmesi için seferberlik ilan edildiğini bilmeyen...

    kısacası hiçbir şeyi bilmeyen cahil bir adamın lafı.