ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
yaran facebook durum güncellemeleri
-
"defterin sağ tarafina geçince mutlu olan insanlardık ne oldu da böyle olduk anlamadım."
ayça_22'nin sonunda bulunması
-
ayça_42 olarak güncelleme yapması lazım
üniversite hayatı
-
şahsen benim için bok gibi geçmiş bir hayattır. ne hatırlamak ne de anlatmak isterim.
edit: ulan bu entrynin bu kadar beğenileceğini hiç tahmin etmemiştim. herkesin mi kötü geçti arkadaş? :)
bkz ekşi sözlük
-
1999 yılından bu yana ekşi sözlük; formatı, yazarları ve entry'leriyle türkiye'de internet kültürüne yön veriyor. 21 yıldır süren bu yolculuğun hikayesini anlatan bkz ekşi sözlük belgeseli yayında: https://youtu.be/7sw9w3glul4
altruizm
-
kişisel çıkarlarını unutarak, ya da bunlardan vazgeçerek başka insanların mutluluğu için çalışmak.
voldemort'un en büyük hatası
-
ateşten bitme her kibirli iblis gibi egosuna yenik düşmesi, hepsini istiyorum hepsini şımarıklığına kapılmasıdır.
halbuki akıllı insanlar alabilecekleri kadarını alırlar, taşıyamayacakları yükün altına girmezler. arifler ise hiçbir şey almayıp hepsini asıl sahibine naklederler.
aptal, kibirli ve cahiller kendilerine ait olmayan gücü kendilerinden bildikleri için hep daha fazlasına göz dikerler. sonunda kader onların bu boş hırslarını ıskartaya çıkarır. başlarda onlara yol vermesinin sebebi ise onlara karşı koyacak gücün ortaya çıkmasını ve savaşa hazır hâle gelmesini sağlamaktır. böylece âlem kendi dengesini korur. bu dengenin asli hâli iyiliğin ve kötülüğün karanlığın ve aydınlığın belirli bir vasatta diyalektiğini sürdürmesini temin etmek içindir. iyilik de bu yüzden hep vasattır, aşırılığı ve kibri sevmez.
yüzüklerin efendisi'nde sauron'un hâkim olduğu bir dünyayı düşünemeyiz mesela. b.k gibi, her şeyin yok edildiği kapkaranlık bir hayat neye yarar. sadece ibne sauron'un egosu tatmin olsun diye mi amk.
boğulmakta olan kuşu kurtaran ayı
-
ayı viralidir
son zamanlarda bu ayıların kibarlıklarının olduğu videolar daha sık karşımıza çıkmaya başladı. kamuoyundaki "ayı" algısını değiştirmeye çalışıyorlar bence. ayrıca dikkat ederseniz 32. saniyede kameraya bakıyor. kesin kurgu. kameraya oynuyor.
emekleyerek denize giden bebeği kurtaran köpek
-
radikalde okuduğum haberin baş kahramanı köpek.
anne köpeğiyle ilgileniyor, bebeği de oynasın diye kuma bırakıyor. bebek tabi bu, denizi merak ediyor, şöyle bir bakayım derken gidiyor da gidiyor. dalgalar da habere göre yarım metre falan. köpek görüyor bebeği, koşuyor, önüne yatıp denize gitmesini engelliyor, havlıyor falan, böylece anne çocuğunu hatırlayıp kucaklıyor.
aha fotoğraflar:
çocuk gidiyor, kimsenin ruhu duymuyor: http://i.radikal.com.tr/…09/20/fft22_mf1658302.jpeg
köpek fark edip koşuyor: http://i.radikal.com.tr/…09/20/fft22_mf1658303.jpeg
köpek yetişmek üzere: http://i.radikal.com.tr/…09/20/fft22_mf1658304.jpeg
köpek yetişmiş, çocuğun önünde, denizin dibindeler, anne kişisi geliyor: http://i.radikal.com.tr/…09/20/fft22_mf1658305.jpeg
köpek anneyi fırçalarken: http://i.radikal.com.tr/…09/20/fft22_mf1658306.jpeg
olayı çeken zat neden çocuğu kurtarmamış diye sorguladım bir an.
big in japan
-
eskiden bir yerde okuduğuma göre, özellikle 70'lerde japonlar yabancı (pop-rock) müziğe çok meraklıymış ve bunun için deli gibi de para harcarlarmış. özellikle yurtdışından gelen şarkıcı ve grupları büyük bir coşkuyla karşılarlarmış. avrupa'da, amerika'da istediği başarıyı elde edememiş müzisyenler japonya'ya turneye gidip hem çok seyirci ile özgüven tazeler hem de konser gelirleri ile ceplerini para ile doldurup geri dönerlermiş. bu tür müzik çevrelerinde ilgi görememiş ama japonya'da ilgi görmüş kişi ve gruplara da dalga geçmek maksatlı, mealen "burada bir halt değilsin ama japonya'da kralsın be abi" demek olan "big in japan" derlermiş. (bkz: #3218429)
alphaville'in big in japan diye queen'e sataştığı da rivayet ediliyordu aynı yerde. gerçekten de queen'in 70'lerde avrupa'da henüz o kadar ünlenmemişken japonya'da fırtınalar estirdiği bir kaç sene üst üste seri turneleri olmuştu. hoş, ben alphaville ile ilgili bu rivayetlerin doğruluğuna pek inanmıyorum, internette de buna yönelik bişey bulamadım açıkçası. ancak durum gerçekten buysa da alphaville'in halt etmesidir ancak.
araştırma görevlisi olunca dağcı ayakkabısı giymek
-
vay anasını, aynısı bizim araştırma görevlilerinde vardı, ben bizimkiler trekking bilmemne falan yapıyolar beraber diye düşünmüştüm.
sözlükte (bkz: iç savaş toyotası)'ndan sonraki en iyi tespit.
edit: imla (teşekkürler sportexhaust)
lehistan sefiri
-
1790'lı yıllarda polonya( lehistan ) parçalanıp rusya, prusya ve avusturya tarafından pay edilir.
bu durumu ise o zaman dünya üzerinde bulunan devletlerden sadece osmanlı imparatorluğu kabul etmez.
lâkin tabii ki bu üç devletle savaşıp polonya'yı kurtarabilecek gücü de yoktur. fakat osmanlı imparatorluğu sağlam bir tavır sergileyerek o tarihten sonra tam 120 yıl boyunca polonya'nın dağılışını protesto eder ve bu yok edilişi tanımadığını ilan eder.
bunu da şu şekilde gerçekleştirmektedir:
osmanlı padişahları senede bir gün ülkesine gelen tüm yabancı sefirleri aynı anda ağırlamakta, merasim düzenlenmektedir. işte her sene bu merasimlerde sanki polonya hâlâ varmışçasına sıra bu devletin sefirini anmaya geldiğinde " lehistan sefiriiii! " diye bağırılır ve bir osmanlı askeri " lehistan sefiri yoldadır! " şeklinde bağırarak cevap verir.
bu, osmanlı imparatorluğu'nun oradaki tüm yabancı sefirlere " biz hâlâ polonya'nın işgalini tanımıyoruz! " şeklinde bir notasıdır aslında.
bu durum polonya'nın tekrar bağımsızlığını kazanmasına kadar devam etmiştir.
hatta yıllar önce avrupa birliği'ne üye ve üye olmaya çalışan ülkelerin topkapı sarayı'nda düzenlenen toplantısında polonya cumhurbaşkanı kürsüye çıkar çıkmaz ilk sözü " polonya elçisi geldi! " olmuştur.
pek tabii bizim devlet erkânından kimse bu sözün ne anlama geldiğini anlamamıştır.
lafa gelince hepsi osmanlı torunu...
başkentin masaj köleleri
-
fetö'den daha az tehlikeli ve daha çok kripto oldukları için bu gruplarla mücadeleyi emniyet değil sosyal medya ve müge anlı yapıyor. sonra da muasır medeniyet, sonra da ahlaklı nesil.