hesabın var mı? giriş yap

  • anasinin karninda 9 ay durup da hiz tumsegine gelindiginde kisilik bozuklugu gosterenlere inat ozellikle yapilmasi gereken eylemdir. gerekirse geri vitese takip heyecan yaratmak da bir alternatiftir. arabada yasli, hasta, bebek vs olabilir. ayrica o hiz tumseginin konma amaci yayaya yol da verilebiliyor olabilir. ama memlekette hiyar bol.

  • sosyal medyayı kullanan ilk cumhurbaşkanı olduğu söyleyen abdullah gül'e twitter üzereinden şunları söylemiştir;
    "sayin @cbabdullahgul hicbir zaman tarafsiz olmadiniz.
    sadece (mış) gibi yaptiniz. sadece tasdik makamiydiniz.
    sivil hayatinizda basarilar."

  • kendi soğan patates bahçenizi yapın kiti göndermişler.

    battisleri dörde böl, suvanları direk dik. yımırtayı bişir. gabuğuynu soy, bir havanda övüt. doz yap. zerzevatın üstüne serbiştir. zulamayı unudma.

    tanım: rezillik ötesidir. çöp satmışlar adama hu ahauahhah.

  • iyidir iyi toplu engelleriz kafamız rahat olur.

    t: sosyal medyada dayanışma hareketi gibi gereksiz bir olay.

  • sultan abdülaziz tarafından 1863 yılında kendilerine verilen sultan fotoğrafçıları unvanını padişah tuğrası ile birlikte kabin ve kartvizit boy fotoğraf kartlarının arka yüzünde osmanlıca (ressam-ı hazret-i şehriyar-i) ve fransızca (photographes de sa majeste imperiale le sultan*) olarak ikinci abdülhamit döneminde unvanlarının 12 yıl boyunca ellerinden alındığı zaman dilimi hariç, 1900 yılında stüdyolarının kepengini indirip her şeylerini bir başka başarılı osmanlı fotoğraf stüdyosu olan sebah and joaillier’e satana dek gururla sergileyen kardeşler.

    abdülaziz’den sultan fotoğrafçısı unvanını almalarının hikayesi şudur:

    sultan, 1860’lı yılların başında pera’da bir stüdyo sahibi olan dérain isimli bir fransız fotoğrafçıya portresini çektiriyor ancak çekilen resimden pek hoşnut kalmıyor. bunun üzerine sadrazam keçecizade fuat paşa, sultan’a alanlarında yeni yeni sivrilmeye başlayan abdullah biraderler’i tavsiye ediyor ve sultan bu tavsiyeye uyarak 1863 yılında viçen, hovsep ve kevork kardeşleri izmit’teki av köşküne davet edip orada bir portresini çektiriyor. çıkan sonuçtan bir hayli memnun kalan padişah “yüzüm ve asıl görüntüm, abdullah biraderler’in çektiği fotoğraftaki gibidir. emrediyorum, bundan böyle yalnızca onların çektiği fotoğraflarım resmi fotoğraf olarak tanınsın ve böyle kabul edilerek her tarafa dağıtılsın.” diyerek beğenisini dile getirdikten kısa bir zaman sonra kardeşleri “ressam-ı hazret-i şehriyar-i” rütbesiyle şereflendirerek yükseliş dönemlerinin fitilini ateşlemiş oluyor.

    şimdi gelelim unvanın elden gidişine...

    1870’li yılların başında istanbul’a gelen rus dükü nicola, taşı toprağı altın istanbul’a ayak basan çoğu yabancı gibi soluğu pera’da, abdullah biraderler’in stüdyosunda alarak bir fotoğraf çektirmiş ve abdülaziz gibi çıkan sonuçtan o da oldukça etkilenerek bu sanatçı kardeşlere karşı saygı ve muhabbet beslemişti.

    bu tanışıklıktan birkaç sene sonra başlayan ve osmanlı tarafı için oldukça hazin geçen 93 harbi (1877-78), rus ordusunun 26 şubat 1878 tarihinde san stefano’ya*, bugünkü adıyla yeşilköy’e kadar gelmesi gibi bir hüsrana sahne olmuştu. o sıralar yeşilköy’de arakel dadyan bey’in konağında kalmakta olan dük nicola, abdullahlardan kevork’u yanına çağırttırarak o gün konakta kendisiyle birlikte olan ve içlerinde rus ordusunun önemli generalleri de bulunan 107 kişilik bir grubun fotoğrafını çektirdi.

    kevork abdullah, toplu fotoğraf faslı bitince dük nicola ve generallerle koyu bir muhabbete giriştikten sonra generalleri kendi evine yemeğe davet etmek gibi bir hataya düştü ve çok geçmeden bu haber bir jurnalle yıldız’a uçtu. abdülhamit kulağına gelen bu havadisten sonra abdullah biraderler’den padişah tuğrasını ve sultan fotoğrafçısı unvanını tabelalarında ve fotoğraf kartlarında kullanma haklarını 1890 yılına kadar geri vermemek üzere geri aldı.

    bu gelişme dönem itibariyle ünü avrupa’ya kadar yayılmış, yerli ve yabancı basında kendilerinden takdirle bahsedilen ve osmanlı’da fotoğraf denince ilk akla gelen isim olan abdullah biraderler’in işlerine ne kadar zarar vermiştir bilemiyorum; ancak bir prestij kaybına uğradıkları muhakkak.

    hepsi ve daha fazlası için engin özendes’in kendileri hakkındaki kitabını şiddetle tavsiye ediyorum.

  • sol görüşün amerikanın kültürel yapısını değiştirdiğini alenen görmemize sebep olmuş olaydır.

    amerikan kültüründe böyle büyük etkinliklerde ofansif şakalar yapmak, birilerini yermek, kişinin kendiyle, geçmişiyle şakalar yapmak oturmuş ve sabit bir gelenektir. bir çoğumuz henüz doğmamışken bu şakalar amerikanın önemli etkinliklerinde yapılıyor ve gülünüyordu. sadece şahsi değil böyle etkinliklerin sunucuları endüstrinin yozlaşmasıyla, dini dogmalarla ve hatta tanrının kendiyle de dalga geçiyorlardı. herkes de elli altmış senedir bu şakalara gülüyordu. bırakın sahneye çıkıp tokat atmayı, bu şakadan katlarca fazla kabul edilemez şeylere gülünerek geçiliyordu.

    ne değişti?

    özellikle 15 yıldır süre gelen y kuşağı ve z kuşağıyla beraber sol görüşün amerikada ciddi olarak desteklenip yükselmesi bu tarz kültürel etkinlikleri de tabanından değiştirmeye başladı. 3. dalga feminizm, lgbtq+, azınlıklar gibi toplulukların bu sol görüşte yer etmesi, yer etmesiyle beraber bütün duygusal hassasiyetlerini, alınganlıklarını, kırılganlıklarını ve öfkelerini beraberinde getirmeleri ve özellikle sjw'lerin i'm offended kafa yapısını seneler içinde amerikan kültürüne ve hassasiyetine dahil etmesi sonucunda dünyanın en ünlü insanlarının amerikan kültürünün özünde olan eylemleri yaparken birbirlerine tokatlar atmasını izleyebiliyoruz.

    amerika için bu değişimin sancılı bir süreç olduğunu düşünüyorum. ülkemizde de yavaş yavaş yer etmeye başlayan bu hassasiyet kültürü amerikada bu noktaya gelmiş durumda. sol görüşün getirdiği bu hassasiyet ve alınganlığın hiçbir şekilde herhangi bir topluma yararlı olmadığını düşündüğümü de eklemeliyim.

    insanları hangi konularla ilgili şaka yapacağına - bu olay özelinde insan dediğimiz kişi amerikanın en ünlü ve en sevilen komedyenlerinden biri olmakta - tokat atarak karar veren, tokadı attıktan sonra da dünya barışının, azınlık ve kadın haklarının ne kadar önemli olduğunu anlatan insanlara ve onların bu iki yüzlü tezatlıklarına alışmalıyız sanırım.

    bir noktada ancak ve ancak heteroseksüel, beyaz erkeklerle ilgili şaka yapabileceğimiz noktaya gidişimiz ne yazık ki ünlülerin zeki insanlardan seçilmemesi sebebiyle hızlanmakta.

    amerika için hüzünlü bir tablo.

  • taksimde ağa caminin sokağında, kol saati satan afrikalı bir zenci ile yöre esnafı arasında geçmekte, esnaf uzaktan bağırıyor:

    - gözün aydın, sizinkisi başkan seçilmiş!!! ehehe
    - sijinki?
    - hadi yine iyisin, hadiii... hehehe