ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
#alayınıyargılayacaksınız
-
a- la - yı - nı yar - gı - la - ya cak - sı - nız !
yüzde altmışı evde zor tutuyoruz!
#yüzdealtmışıevdezortutuyoruz
kılıçdaroğlu demirtaş ve bahçeli'ye mektup la başlamış adalet yerine gelsin kampanyasının twitter'daki hashtagidir.
mhp milliyetçiliğin için, chp özgürlüğümüz için, hdp emanet oyların gerekliliği için hırsızları yargılayacaksınız.
biz milliyetçi hareket partisi'nin toplatılan afişlerini unutmadık. devlet bahçeli meydanlarda hatırla dedi hatırladık.şimdi devlet bahçeli'nin verdiği sözleri hatırlama zamanıdır. meral akşener hanımefendiye atılan haysiyetsiz iftiraların hesabını sormak zorundadır. fazladan 2 bakanlık için küçük hesapların peşine düşmek bu milletin iradesini hiçe saymaktır.
halk, bahçeli'ye, kılıçdaroğlu'na ve demirtaş'a güvenmiş, alayını yargılayacağız ortak söylemini benimseyerek partilere gereken yetki vermiştir.
şimdi görev zamanıdır gereğini yapınız.
#eleleverchpmhphdp
geçici koalisyon kur,
alayını yargıla
sonra erken seçim.
#yüzdealtmışıevdezortutuyoruz
#alayınıyargılayacaksınız
ayrıca şöyle bir kampanya daha başlatılmış : (bkz: önce hesap sor kampanyası)
bir de imza kampanyası başlatılmış : (bkz: temizlik hükümeti için imza kampanyası)
poz vereyim derken uçurumdan düşen adam
-
oha abi, ekşi sözlükte hata yapanın yaşamaya hakkı yok. adam hata yapmış ve ölmeyi hak etmiş. 8 çocuk arkada kalmış ama olsun adam risk almış ve sonucuna katlanmış. üzülmüyoruz, öyle diyorlar...
instagram'daki kızların kafayı yemiş olması
-
artık net bir şekilde görünen gerçek. 15 yasindakinden tut 45 yaşındakine kadar geniş bir skalada vuku bulmuş görünen delilik hali. bir de kendi sikko profillerini sponsorlu halde reklam olarak karşımıza çıkarmalı yok mu? şaşkınlık dehlizlerinde gezintiye çıkıyorum adeta.
kız almış abi eline kahveyi yanina mum beride kedi -şaşmaz zaten- böyle bir garip haller pozlar falan altına açıklama kısmına da ya ingilizce kastirmalar veyahut edebiyat soslu cümleler ilistirmeler. nedir abi olayınız? pikniğe gitmiş hatun. sofrada bal kabağı var yahu. napacan la bal kabagini? sırf fotoğraf çekecem diye onu nasıl yanina aldın? bu neyin özgüveni? sahte sahte gulumsemeler. soğuyan kahve, asla içilmeyecek olan yeşil bir su. ne işimiz var lan burda der gibi bakan kahvaltılıklar. kafayı yemenin kaçıncı leveli oğlum bu?
uzun uzun yazılır fakat kisaca soylemem gerekirse garipsiyorum ya valla bu denli beğenilme sevdasını. elbette herkes beğenilmek ister fakat başka bir çılgınlık bu şahit olduğumuz.
neşeli kaprissiz anlayışlı huzur veren kadın
-
(bkz: hanım koş sözlüğe çıkmışsın)
eskişehir'deki çorap satan çocuk
-
alnının teri ile ekmek parasını kazanan büyük adam. çocuk falan değil bu.
onun yaşıtları medeni ülkelerde şu anda servisler ile okula gidiyor, oyun hamurları ile oynuyor, tablet, bilgisayar gibi teknolojinin nimetlerinden yararlanıyor, en güzel kırtasiye ürünlerini kullanıyor, bir kere yaşayabileceği çocukluğunun tadını çıkarıyor.
bu garibim de kışın soğuğunda elinde çantası ile 1,25 tl'ye aldığı çorabı 2 tl'ye satmaya ve 75 kuruş çalışmaya çalışıyor.
lanet olsun adaletsiz gelir dağılımına güzel gözlü çocuk.
hem gerçek babanı hiç göreme, hem üvey baba ile büyü, hem üvey olduğunu sonradan öğrenmene rağmen onu hala gerçek baba gibi benimse. böyle bir metanet, böyle bir duruş bir çocuk için çok fazla. yaşamın ve annesinin yükü de omuzlarında.
kameraya çeken adama uyuz oldum. ulan vereceğin 5-6 tl para. sen ne hakla çocuğu "sus lan yalan söyleme" gibi nahoş bir cümle ile azarlıyorsun. şakası bile kötü. bir de hala pazarlık derdinde. gönlüne çaktığım.
bagaja yatırılan bebeğin feci sonu
-
piknik tüpü mü lan bu , kamp sandalyesi mi ? çocugu bagaja nasıl koyarsınız.
insan kara deliğe düşse ne olur
-
insan karadeliğe düşerse bir kütüphanenin arkasına geçer. böyle bir film mi yapsam acaba? çok saçma bir fikir öyle değil mi? evet bence de öyle.
abi bizi öldürecekler mi
-
bende konu ne zaman turbana donecek diye bekliyordum, kismet buguneymis. magdur olacak baska bi konu kalmadiysa demekki ellerinde.
(bkz: bir troll ağlıyor gozleri yaşlı)
johnson's reklamında çocuğu lavaboda yıkayan anne
-
artık iyice eminim ki biz çocuk yetiştirirken bir yerlerde hata yapıyoruz. çocuk ürünleri satan firmalar bizi afedersiniz iyi skiyor. misal biz çocuğun banyo merasimi için küvetinden, filesine, köpüğünden, kremine, örtüsünden bornozuna kadar 45 parça şey aldık. istiyoruz ki onun o hassas teni (!) zarar görmesin, yumuşacık olsun, huzur içinde bir uyku için rahatlasın. ama bak bize sabun, şampuan, yağ, krem itekleyen johnson’s baby reklamındaki anne çocuğunu nerede yıkıyor?
yahu bizim ıspanak, pırasa, domates yıkadığımız, bulaşığın yağını akıttığımız lavaboya gömmüş çocuğu, sanki çocuğu düdüklü tencereyi yıkadığı lavaboda yıkamıyormuş gibi hassas ve zarif hareketlerle yıkıyor. bir de çocuk iç sesi, bana değer veriyorsun biliyorum falan diyor. lan değer veren biziz! biz 500 lira masraf ettik senin banyon için, o sana patlıcan muamelesi yapıyor, nesine mutlu olup gülüyorsun?
hayır arkadaş el alemin çocuğu lavaboda yıkanırken gülücük saçıyor, biz bizimkini tahtta yıkıyoruz çıkana kadar ağlıyor. niye beceremiyoruz biz bu çocuk büyütme işini. illaki avrupalı mı olmak lazım, illaki çocuğu lavaboda menemen malzemeleri ile birlikte mi yıkamak lazım? hoş kadındaki lavabo bizim küvetten büyük orası ayrı.
pişman olmak isteyenlere tavsiyeler
-
hissettiğiniz gibi yaşamak yerine küçük hesap peşinde koşun. sürekli kaygılanıp geleceği düşünün. gerisi gelecektir.
yurt dışından türkiye'ye gelince fark edilenler
-
neredeyse tüm toplumu kapsamış çakallık hastalığı
ekrem imamoğlu'nun 235 bin liralık saati
-
babadan inşaat sektöründe olan adam, kendi kazandığı parayla istediği saati alır. mühim olan rüşvetle almasın, halkın vergisini hakkını yemesin.
edit: özel mesajla küfreden bunu kenan sofuoğlu’nun lamborghinisiyle kıyaslayanlar oldu. vekilin lamborghininin vergisini ödemediğini hatırlatalım.
düzeltme: vekilin derken, kenan sofuoğlu’nun şahsını kast ettim ancak sanki milletvekillerinin vergi ödemediği gibi bir anlam çıkmış. yurt dışından aldığı aracı yabancı olan eşinin üstüne kaydettirip vergiden kaçınmıştır.