ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
ekşi itiraf
-
henüz 8 yaşında falandım sanırım. alt komşumuz tehlikeli bi hamilelik geçirmişti, sürekli yatması gerekiyordu. bi şekilde 9 ay geçti ve bir çift çocuğu oldu, tek yumurta ikizleri. zor bir doğum olduğu için bi de bebeklerde ufak bi enfeksiyon riski olduğu için hala hastanedeydiler. neyse annemle hastaneye gittik doğumdan bir hafta sonra. bebekler odada annelerinin yanındaydı. isim bileklikleri dikkatimi çekti. hiç sormamıştım ''isimlerini ne koydunuz?'' diye. birinde ''ufuk'' birinde ''mahmut'' yazıyordu. içimden kendi kendime ''ne ayarsız isimler vermişler öyle yahu'' diye geçirdim. ilerde bu ufuk mahmut'a kesin artistik yapar, dalga geçer ''ismine bak vöğeeeaa'' der diye düşündüm. bi de ufuk çok fazla ağlıyordu itici gelmişti bana. annemle komşumuz teyzenin muhabbeti iyice koyulaştığı sırada isim bilekliklerini değiştirdim. o kadar çevik bir şekilde yapmıştım ki bunu nefes nefese kalmıştım. zaman geçti bütün komşuluk ilişkileri bitti. yıllardır görmüyorum o aileyi. başka bir ile taşındılar. kısaca çocukların akıbeti hakkında hiç bir fikrim yok. ama onları bi şekilde bulup yanlış isimlerle büyüdüklerini söylemek ve özür dilemek istiyorum sözlük, özellikle sonradan olma mahmut'tan.
sülaledeki en başarılı kişi ve mesleği
-
sanırım abim.
kendisi akademisyen.
billur tuz gibi, çocukluğundan beri okur, okur, okur..
tamamı ücretsiz ve burslu olmak üzere eğitim ve sonrasında çalışma hayatı:
şehrin en iyi lisesi
şehrin en iyi dersanesi
hacettepe
bilkent
tekrar bilkent
koç
isviçre
amerika
şu an norveç
şimdi beni sorarsınız, sormayın.
ben kendisinin anti maddesiyim, ona tepki olarak doğdum.
kurban olduğum bir yerden verip bir yerden alıyor işte.*
not: bu arada bugün kendisinin doğum günü. bu entry'm kendisine armağanım olsun. varlığın ve başarılarında bir katkım olmadığından seninle gurur duyamıyorum ama orada burada övüyorum işte :)
edit: bu entry ile ilgili çok sayıda ve güzel mesaj aldım. favlayan okuyan herkese teşekkür ederim, sayenizde hoş bir şey yapmış oldum onun için. (o bile favlamış, beğenmiş demek ki :) ondan bu kadar söz ediyorum diye rahatsız olmazsa şayet, kendisi hakkında konuşulurken hep anlattığım ve bence çok hoş bir anektodu burada da paylaşmak isterim.
annem abime hamile iken, şehrin tıp fakültesi hastanesinde, daha önce düşüğü de olduğundan titizlikle takip edilmektedir. bazı şüpheler ve bir dizi tarama sonrasında, bebeğin kesinlikle sakat olacağı, kürtaj gerektiği söylenir bizimkilere. annem kürtaj için hemşire tarafından hazırlanırken, babam hastanedeki tanıdık doktorları bulup durumu danışır ve sağlıklı olması için ufak da olsa bir ihtimal olup olmadığını sorar. doktorlardan biri, en fazla %10 ihtimal olduğunu söyleyince babam, "%10 bana yeter, gerisi allah'ın takdiri" der ve annemi kürtajda ısrarcı ve kesin kararlı olan doktora görünmeden hastane odasından -tabiri caizse- kaçırır. daha sonra alanında çok iyi olan ve yakınen tanıdıkları bir profesörün takibine girerek annem abimi doğurur. tahmin edeceğiniz üzere tamamen sağlıklıdır.
tüm bunları düşününce bence abim, bizimkilerin, sağlıklı olma ihtimalini eleyemeyecek kadar inançlı, gözüpek ve etik kaygılara sahip, aynı zamanda sakat doğsa dahi 'keşke aldırsaydık' demeyecek kadar inançlarında samimi insanlar olmaları karşılığında allah'ın cömert bir hediyesidir.
3 nisan 2020 20 yaş altına sokağa çıkma yasağı
-
şu an ülke ütopyama çok yakın. 65+ ve 20-'leri görmeyeceğiz.
marketlerde poşetin parayla satılması
-
lan biz onları evde çöp poşeti niyetine kullanıyorduk.
lc waikiki poşetiyle utanmadan gezebilen insan
-
aldığı nefesten utanması gereken varlıklar tarafından hor görülmeye çalışılmış insandır.
mansur yavaş'ın yeni kaseti
-
adı cumhurbaşkanlığı için geçmeseydi ortaya çıkmayacak olan kaset. haklıdır teröriste terörist demiştir.
ibb sosyal tesislerinde bira satışı
-
ailemle tesise gittim. alkollü bir serseri bana sataşırsa devletin polisi işini iyi yapmıyor demektir. bir sonraki seçim devleti de değiştiririm.
ayrıca şunu anlamayacak kadar gerzeksin. hiçbir yerde izin vermediğin için o serseriler evinin köşe başında duruyor, o yüzden sen hava almaya semtine çıkmak yerine “sosyal tesis”e gitmek zorunda kalıyorsun.
(bkz: ibb sosyal tesislerinde bira satışı/@seovi)
edit: her alkollüye polis mi vereceğiz gibi bin mesaj geldi. salak mısınız çocuğum. heryeri güvenlik kulübesi, güvenlik, polis, zabıta dolu bir sosyal tesisten bahsediyoruz. kaldıki bu yerlerde öpüşen iki gence anında müdahale ediliyor ama alkol olup taşkınlık yapan gruba müdahale etmiyorlarsa bilerek etmiyorlardır. onlara ettirmeyenleri de değiştirirsin,
etmeye başlarlar. bu kadar basit.
50 yıl içinde robotlarla ilişkiye girecek olmamız
-
yatakta robot taklidi yapan o kadar çok kız var ki. çok tuhafımıza gitmez bence.
yahşi batı'daki inanılmaz mantık hatası
-
cem yılmaz'ın başka bi' filminden,
+ağacın meyvasına bak he, kangal kangal sucuk
-e uzaydayız ağbi, hiçbi' şeye şaşırmadın da buna mı şaşırdın?
alıntısıyla üzerinde fazla durulmaması gerektiği anlaşılan mantık hatası. hiçbi şeye şaşırmadın da buna mı şaşırdın? adamlar kolayı icat ediyolar la filmde.
simon kjaer
-
türk kızlarının %85'inden daha güzelmiş amk.
fifa'nın beraberliği kaldırma planı
-
sıfır çekti manşetleri neden tarih olsun? maç kaybetmeyi değil beraberliği kaldırıyor.
t: yüksek ihtimal biz katılamayacağımız için bizi ilgilendirmeyen kuraldır.
edit: ulan bende mi bi yanlıs var yoksa sizde mi anlamadım. herkes kaybeden 1 puan alacak 0 çekmek yok diyor. bakın haberde yazan; berabere kalan maçlarda penaltılara gidilecek kazanan 2 kaybeden 1 puan alacak. penaltılarla kaybeden için diyor bunu. bi takım penaltılara bile gidemeden gelen geçenden 3, 5 yerse puan alamaz. ben mi yanlışım bi deyin hele. paranoyak ettiniz beni.