hesabın var mı? giriş yap

  • hollandalı taraftarlara bak amk gözlerinin içi bile gülüyor. dert tasa yok, esrar serbest, tribünde bira serbest, özgürlük var, siyasal islam yok ve milli takımları rakiplerini eziyor.

    bizim ise, dert tasa var. bira 15 birim para, özgürlük yok, eğlence yok, fahrettin altun var, siyasal islam var, insanlarımız mutsuz ve yetmezmiş gibi milli takımımız eziliyor.

  • istanbul'da yaşamaya başlayalı 2 hafta oldu. kendisini sabah işe gitmek için bir iki kez deneme mecburiyetinde kaldım.

    sanatçı ruhum boş durmadı;

    açtırdılar fanusu,
    yokladılar anüsü,
    her şeyi unutturur,
    avcılar metrobüsü.

    ne kaldı avcılara,
    katlandık acılara,
    ellettik hacılara,
    avcılar metrobüsü.

  • birey olmalarına karşı koyan herşeyi yokederek rüştünü ispatlamaya didinen bir avuç gencin öyküsünden çok, proje bloklarında, diaspora tadında bir yaşam sürmekte olan üç gencin kollektif bir bilinçle, "dünya bizimdir" tabelasına cesurca "dünya sizindir" diyebildiği bir filmdir... yabancılaşılmış, sözde steril bir toplumda ayakta kalma mücadelesidir la haine, taa ki iniş anına kadar.

  • zırtlan ete gelmiş*, avurtları çökük halinden eser kalmamış*. tv'ye çıkacak diye traş da olmuş ha benim zırtlanıma. ya kesin yarışmamıştır mk artizi diye düşünürken programa misafir olarak gittiği söyleniyor, yine arazi reis. hasan can kaya'nın 40 milyona ev aldığı yerde bu adamı mercekle arıyoruz. adam millete küfrede küfrede ev yaptırdı kendine*, senin tespitlerinle beylikdüzü satın alınırdı aah ah*
    .. dön şu ramadan'da dualarımız kabul olsun artık*..

    debedit: referans karikatürler eklendi :m

  • beklemek, kucağınızda taşıdıkça ağırlaşan küçük bir çocuk gibidir. ilk kucakladığınız an hafif bile gelir. küçük bir çocuk ne kadar ağır olabilir ki? beklemek ne kadar zor olabilir ki?
    sonuçta çocuk küçük, kaç kilo olsun? on diyelim mi?
    diyelim.
    on kiloluk çocuk, kucakta geçen dakikalar boyunca yavaş yavaş ağırlaşır, kollarınız titreyene kadar ağırlaşır, bir noktada on değil elli kilo olur.

    beklemek de çok kolay gözükür başta. ne yapıyorsunuz ki? hiç. hiçbir şey. sadece duruyorsunuz, olduğunuz yerde. oysa çocuğun ağırlığını taşıdığınız ve o ağırlığa direndiğiniz gibi, beklerken de hayata karşı mukavemet gösterirsiniz. geçen anlar kapınıza dayanır, birikir de birikir. kapınız anları tutamayacak gibi olur. kapı da kollarınız gibi titremeye başlar. olur da anları tutamaz olursanız ve beklediğiniz şey hâlâ vuku bulmadıysa hayatın akışına kapılır, sürüklenir gidersiniz.

    beklenen gelse de gecikmiştir artık, siz bambaşka bir yere akmış gitmişsinizdir o biriken anların basıncıyla. peki beklenen de sizi bekler mi acaba?

    o da başka bir geceye, başka bir hikayeye, bekleyenlere kalsın artık.