hesabın var mı? giriş yap

  • uçak bilmemkaçbin feetteyken teyzeyle hostes:

    t: evladım kıble ne tarafta?
    h: aşağıda efendim.

  • eşinin yanında arkasından vurularak öldürülen sehit astsubay necdet aydoğdu'nun eşi esra aydoğdu'nun düşük yapması ile vuku bulan elim, kahreden hadise. kaynak

    --- spoiler ---

    diyarbakır'da maskeli 2 kişinin silahlı saldırısında başından vurularak hayatını kaybeden astsubay üstçavuş necdet aydoğdu'nun eşi esra aydoğdu, karnındaki bebeğini üzüntüden kaybetti.
    --- spoiler ---

    sonra bebek katili deyince kızıyorsunuz, şerefsizler.

  • bugün cumhuriyet olan azerbaycan'da (kuzey azerbaycan) ve iran topraklarında kalan güney azerbaycan'da konuşulan türk lehçesinin adlandırılması amacıyla yaygın şekilde kullanılan ve kullanımı bilimsel olarak doğru olmayan tabirimsi. bunu söylerken dillik (linguistic) verileri dikkate alarak söylüyorum. üstelik ilk olarak ben de söylemiyorum bunu. ilber ortaylı'nın da haklı şekilde vurguladığı üzere bu lehçenin adı -ne demekse- azerice değil, azerbaycan türkçesidir.

    bugün azerbaycan respublikası'nın anayasasında -siyasî bir tabir olmasına rağmen- azerbaycan'da konuşulan türk dili değişkesine azerbaycan dili denir. bu tabir de elbette tarihsel ve dilbilimsel verilerden bildiğimiz kadarıyla hatalı...

    azerbaycan türkçesi dilbilimsel anlamda kullanılması gereken en doğru tabirdir. ve daha ilginç olanı; türk devletleri arasında ilk cumhuriyet yönetimi azerbaycan'da 1918-1920 yılları arasında mehmet emin resulzade tarafından kurulduğunda bilin bakalım anayasada resmi dil nasıl adlandırılmıştı: türk dili. müteakip sözüm de 'bir millet kendisini ve dilini nasıl tanımlarsa o kabul edilmelidir' diyenlere gelsin. azerbaycan respublikası 1991 yılında sovyetler birliği'nden özgürlüğünü kazandığı zaman ebulfez elçibey yönetimi azerbaycan'ın dilini türk dili olarak tasdik etmesine rağmen haydar aliyev, yönetimi ele geçirir geçirmez, türk dilinin ismini azerbaycan dili olarak değiştirdi.

    bugün iran'da bulunan güney azerbaycan'a gidip insanlara anadilinin isminin ne olduğunu sorduğunuzda alacağınız cevapla ne demek istediğimi en sarih şekilde anlatacağımı sanıyorum. iran'da tebriz ve civarında yaşayan birine gidip "anadilin ne" diye sorarsanız, galip ihtimalle "türkî", "zebân-i türkî" (fars. türk dili) cevabını alacaksınızdır. bugün iran'ın azerbaycan ostanlarında (illerinde) yaşayan türklerin sloganı dahi "haray haray men türkem"dir.

    sözün özü, 1828 yılında iran ve rus çarlığı arasında imzalanan türkmençay antlaşması ile bölünen azerbaycan'ın kuzey kısmı (bugün müstakil bir devlet olan) önce rus çarlığı'nın, sonrasında ise bolşevik kadrolu sovyetler birliği'nin tahakkümü altında büyük bir kimlik bunalımı yaşadı. 1938 yılından sonra stalin'in uyguladığı represiya döneminde yüzlerce azerbaycan türkü aydın ya katledildi, ya sibirya'ya sürgüne gönderildi ya da memleketini terk etmek zorunda bırakıldı. bu aydınlar arasında türk dilinin en büyük âlimlerinden dilci ahmet caferoğlu ve azerbaycan'ın en değerli siyaset adamlarından azerbaycan halk cumhuriyeti'nin (1918-1920) kurucu cumhurbaşkanı mehmet emin resulzade de vardı.

    münevverlerinden mahrum bırakılan bir toplumun kimlik bunalımı elbette sarsıcı neticeler doğuracaktı. bu neticelerden belki de en önemlisi, hem benliğini hem dünyasını şekillendirdiği dili ile arasına giren mesafeydi. bu demek değil ki azerbaycan türkleri rus boyunduruğu altında yaşadığı dönem boyunca öz dilini kullanmaktan vazgeçip başka bir dile meyletti. olan bu değildi. ancak toplumun dili ile kimliği arasına ideolojik tohumlar ekildi. bununla ne demek istediğimi şu küçük örnekle anlatabileceğimi düşünüyorum. rusya'nın yavuz ivan (ivan grozni) döneminden itibaren hızlandırdığı doğuya doğru genişleme politikası sonucu 16. yüzyıldan sonra rus çarlığı'nın bir kısmını türk dilli halklar oluşturmaya başladı. özellikle ii. katerina döneminden sonra rus çarlığı topraklarında yaşayan bu halklar manzumesine daha fazla bigâne kalamadı. bilimsel olarak bu halkların dilleri, kültürleri, edebiyatları ciddi inceleme altına alındı. rus çarlığı döneminde türk dilinin farklı değişkeleri (yakut türkçesi, tatar türkçesi, türkmen türkçesi, vs.) adlandırılırken başlarda rusça lehçe-şive anlamına gelen nareçiy sözcüğü tercih ediliyordu. türkolojinin kurucusu kabul edilen büyük âlim f.w. radloff türk lehçeleri ile ilintili ünlü eserlerinde hep türk "nareçiy"lerinden bahsetmiştir. bolşevik devriminden sonra ise tüm bu nareçiyler bir anda "yazık"lar (rus. dil) haline geldi. sovyetler bununla da yetinmedi. her bir türk lehçesi için karakterleri birbirinden farklı ve girift olan kiril alfabeleri oluşturdu. aynı ses için birbirinden farklı harfler önerildi. bu alfabeleri kullananlara kendilerinin diğerlerinden farklı olduğu aşılanmaktaydı. bu konuda sovyetler belli oranda belki başarılı dahi oldu. bırakın birbirinden uzak yaşayan türk dilli topluluklar arasında hissettirilmeye çalışılan farklılık duygusunu, bu politikayla aynı toplum içerisinde yaşayan bireyler arasında dahi derin farklar yaratıldı. ebulfez elçibey-haydar aliyev karşıtlığı dahi bu bağlamda birçok şeyi açıklıyor gibi...

    bugün kullandığımız bazı kavram ve ıstılahların tarihî arka-planını sorgulamadığımız sürece kendi yaşadığımız dünyaya başkalarının, ayarlarını yapıp bize kakaladığı lenslerden bakmaya devam edeceğiz gibi. imdi öz mahnımızı söyleme zamanı...

  • "...
    benim bu çektiklerimi bir çocuk var ki anlıyor
    kendimi yerden yere vuruşumu içimdeki zehiri
    bir çocuk var ki anlıyor benim gibi kahroluyor
    odasında şiirlerim fukara mumlar gibi yanıyorlar
    sen o çocuk değilsin sen artık çocuk değilsin
    dudakların eskisi gibi beyaz değiller biliyorsun..." attila ilhan

  • sevmeye ve özümsemeye kendimi çok zorlasam da bir türlü bende oturmayan grup. yani gerçekten çok denedim ama olmuyor. rica ediyorum ki bana kızmayın.

    ya tamam. bohemian rhapsody gerçekten bir klasik, under pressure müthiş bir parça, we are the champions aşırı damarlı falan. ben de dinlemiyor değilim zaten, you don't fool me belki top 10 listemde yer alabilecek bir parça. müzikten az çok anlarım. okuyan takip eden bilir. freddie mercury'nin yeteneğini de tartışacak değilim.

    ancak ben bu grubun hikayesinde gerçekten ilgi çekici bir yan göremiyorum. çok denedim, filmini izledim, filmi yapamamışlardır dedim; oturdum araştırdım, bilirkişiler tarafından yazılanları okudum. yine de sonuç aynı kaldı.

    işi, şükelada beni oldukça rahatsız eden fanatikliğe de çevirmek istemiyorum ancak dünyanın en iyi grubu olduğunu dogmatik bir şekilde savunmak falan, saçma yani. müziğini çok sevebilir ve beğenebilirsiniz ancak grubun bence kimseyi kendine bağlayacak ve etkileyecek bir hikayesi yok. freddie'nin aids'ten ölmesi falan harbi etkilemiş milleti şaşırdım.

    grubun içerisinde tartışmalar olsa da ayrılmadıkları, beatles ve pink floyd üzerinden kıyaslanarak gösterilmiş misal. kötü örnekler yani bunlar. vokalisti öldükten sonra konserlere devam eden insanlardan bahsediyoruz, e vefa nerde? lütfen burda türk kafasında düşünüp “olm adam ekmeğini kazanmak zorunda ama” cevabını vermeyin, o adamlar o dönemler istedikleri her işi yapabilecek konumdalar o ündeyken. sidik yarışına da sokmak istemem ancak bonzo öldükten sonra hatıra konseri dışında birlikte çalmayan led zeppelin'in falan bahsi geçmiyor üzülüyorum. grubun hiç dağılmamış olması anlamlı mı yani?

    sektörde ayrı bir çağ açtıklarına ben de katılabilirim ancak burada kıyasladığınız adamlar ile de aynı müziği yapmış kişiler değiller, queen bambaşka bir tarz. queen'den hiçbir adam ne shine on you crazy diamond'ı ne de stairway to heaven'ı yazabilirdi, tarzları değil zira.

    müzikal anlamda sevilesi bir grup olsa da en iyisi değil. sahne konusunda rakipsiz olabilir ama en iyisi değil işte. tarafsız olmak adına kendi en iyimi eklemeyeceğim ama cevap belli zaten.

    her şeye rağmen hikayesini benimsetmediği için bir şekilde eksik benim gözümde. made in heaven'daki şarkılar dışında dinlerken bi bağ yok.

    bağışlayın beni…

    debe editi: ya gençler beyler bayanlar romalılar lütfen sakin olalım. entry baştan sona ben ve queen ilişkisinin olamaması ile alakalı. ne müzikalliğine ne de başka bir şeyine laf ediyorum, sadece söylenenin aksine içi boş bir hikayesi var bence grubun, mevzu bundan ibaret. bohemian rhapsody izleyip “vay ag gruba bak nereden nereye” deneyecek bir mevzu yok yani. sizin yazdıklarınız queen'in değil freddie'nin hikayesi. en nihayetinde müzikle içli dışlı biriyim, queen'e alenen laf etmek zaten mümkün değil. çok sevgiler herkese öpüyorum gözlerinizden.

  • eğer cüzdanınız, çantanız, vs. çalınır da polise giderseniz, resmi işlem yapılmasını sağlamak için yapmanız gereken şey. keza polis, param çalındı dediğinizde seri numarası var mı diye size soracaktır. zaten para öyle sık el değiştiren bir şey olmadığı için herkes devamlı cebindeki paranın seri numarasını bilir. hem de ezbere.

  • hangi taga girersen gir tagla alakasız saçma sapan şeyler çıkıyor.
    bot mudur nedir anlamadım ama yazı çöplüğüne dönüşmüş durumda
    elon musk istifa

  • hemen yafta yapıştırılmış; "inançsızlık mı yoksa ???"

    aynen kardeş. inançsızlıktır kesin. hak yolunu bulmuş olsalar, bu genç yaşlarında kendilerini uçurumdan atmazlardı. onun yerine kendilerini minareden atarlardı...

    tanım: ölümde bile insanın dinini sorgulayanları ortaya çıkaran üzücü haber.

  • yav he he avrupada tamirci yok. adamlar üretiyor ama tamircisini yetiştiremiyor. allahın malları nası gerizekalı ya bu avrupalılar. senin ülken seni "vergi" adı altında sikmiyor ya da izlediği iğrenç ekonomik politikalar yüzünden paranın değeri çöp değil de "ıvrıpıdı timirci yık kıç kiri ıçıklıcız"