hesabın var mı? giriş yap

  • küçülmüş porsiyonlar, kalitesi düşmüş ürünler ve fahiş fiyatlı yemeklere boykot !!

    20-21 nisan'da cafe ve restoranlara gitmiyoruz !!

    #fahişyemeğeboykot

  • - sizce sizi bu eve neden almaliyiz?
    - rahat batiyorsa ve evinizde misafir gibi yasamak istiyorsaniz, dogru kisiyle konusuyorsunuz.
    - biraz acar misiniz?
    - bunu, gecenin dordunde siz uyurken gelip yuzunuze oturdugum zaman ya da uc kisilik kanepede oturacak yer bulamadiginiz zaman yeniden konusalim.

  • haberde soy isimleri kisaltmislar , asagida ise kadinin tam boy fotografini koymuslar.

    sizin ben iki yuzlulugunuzu...

    not: ozel mesaj atip meric diyen oldu, troll diyen oldu, duyarci yavsak diyen oldu. arkadaslar siz kafadan kontak misiniz ? ne istiyorsunuz, sokak ortasinda yaptiklari yanlis diye istiklal caddesinde yurutup "shame shame" diye bagirip taslayalim mi ? ruh hastasi misiniz siz, dogru bir sey mi bu kisilerin her detayiyla afise olmasi ?

  • şaşırtıcı değildir.

    özgürlük, insan hakkı, aydınlanma, demokrasi, seçme-seçilme hakkı, laiklik gibi kavramların anayurdu avrupa'dır.

    faşizm, nasyonal sosyalizm, toplama kampları, ırkçılık, köle ticareti, sömürgecilik gibi kavramlar da aynı yerden çıkmıştır.

    o halde avrupa'yı sadece ilk gruptakilerle özdeşleştirmek yanlıştır. sadece ikinciyi de düşünmek hatadır.

    polonya'da o masaya gelip zorla oturan arkadaşlar, ikinci gruba dahil hepsi bu.

  • helal olsun,allah işini gücünü kolay etsin diye dua ettiğim teyzedir,aynı şekilde çok uzak olmayan osmanbey'de 65 yaşında çaycılık yapan tanıdığım tatlı bir teyze de var ve neden çalışıyorsun diye sorduğumda hayat çalışmamama müsaade etmiyor evladım diye cevabı tokat gibi yapıştırmıştır.

  • aynı annenin, çocuğuna külotlu çorap giydirirken külotlu çorapla birlikte çocuğu havaya kaldırdığı da görülmüştür.

  • annelik içgüdüsünün ne kadar kuvvetli olduğunu ve annelerin evlatlarını korumak için neler yapabileceğini bi' düşünün. şimdi de, bu kuvveti yerle bir edebilecek kadar kuvvetli başka bi' güç düşünün;

    tutucu toplumun hepimizin üzerinde kurduğu baskı.

    şimdi asıl suçluyu bulalım pek sevgili kaypak halkım.

  • valizimize 1 mayo, 2 t-shirt, 1 sort alalim, yol bizi nereye gotururse, kafamiza neresi eserse, gireriz bir pansiyona yapariz tatilimizi mantigindaki tatil planlarinin cok uzaginda bir eylemdir.

    oncelikle tatil yapacaginiz yer ile ilgili turlu parametreler dusunulmalidir;
    1) hava cok sicak olmamali
    2) deniz soguk veya kirli olmamali
    3) gerektiginde doktora, eczaneye ulasilabilecek bir mekan olmali.
    4) bebek bezi, mamasi satilan bir supermarket olmali.

    tatilde kalinacak otel/motel/pansiyon ile ilgili parametreler;
    1) mumkunse mutfagi ve buzdolabi olmali, malum mamalar hazirlanacak.
    2) her daim sicak su olmali, aa gunes enerjisi suyu bitmis gibi bir durumla karsilasilmamali.
    3) sivrisinek problemi olmamali
    4) bebek yatagi olmali.
    5) gecenin ilerleyen saatlerinde cok gurultulu olan mekanlardan uzak olmali. (halikarnas disconun bitisigindeki otel size gelmez yani)

    tatil malzemeleri koy koy bitmez;
    1) bir suru kiyafet, ozellikle sapkalar
    2) 60 faktor gunes kremi
    3) blender (mama yapilacak)
    4) biberonlar, sut sagmak icin pompa, mama tabagi, kasigi
    5) bebek telsizi
    6) ana kucagi, cocuk arabasi
    7) can yelegi
    8) vitaminleri, gunes yanigi, ishal, bocek sokmalari icin ilaclar
    9) yolculuk icin mama, bebek bezi, emzikler
    10) bol bol oyuncak
    11) kalinacak yerde bebek yatagi olmamasi durumu icin park yatak, cibinlik
    12) fotograf makinasi ve kamera (bebek nerde bu aparatlar orda olmalidir, zira bir anda yuruyebilir ya da konusabilir o ani kacirmamak gerekir)
    13) plastik cocuk havuzu (ilk defa deniz goren bir bebek icin korkup denizden uzaklasma gibi bir durum olabilir, cocuk havuzunu sahile koyup onda oyalabilirsiniz.)

    eger arabanin bagajinda yer kalirsa siz de 3-5 parca esyanizi bir kenara sikistirabilirsiniz, ama fazla umitlenmeyiniz cunku kalmiyor, arkadas butun esyalari alinmis, cocuk koltugunda kraliceler gibi kurulup tatiline giderken siz de bagaja sigmayan esyalari arabanin icinde bilimum koselere tiktiginiz icin ayaklarinizi koyacak yer arayarak yolculuk yapmaya calisiyorsunuz.

    allah anne babalara kolaylik versin...

  • kardesim, yillardir dogrusunu dile getiriyoruz. 'sen de', 'o da', 'oteki de' 'beriki de' anlamiyorsunuz. herhalde 'sende' bir sey var. isi inada sokan sensin. dogru 'sekilde' kullan, bu 'is de' huzur 'icinde' cozulsun.

  • aziz nesin dost ağırlamada, yedirme içirmede, ikramda bonkör bir adamdır.
    fakat, çöpe giden bir pirinç tanesine bile üzülür.

    nesin aynı zamanda çok cimri bir adamdır. cimriliğini kendisi ilan etmiştir:
    "ben çok cimriyimdir. bu cimrilik emeğe saygımdandır" diyerek cimriliğinin nedenini açıklar. emek aziz nesin için "kutsaldır".

    tan gazetesinde köşe yazarı ve muhabir olarak çalıştığı yıllarda 50 lira maaş almaktadır.

    geçim sıkıntısından "al takke ver külah" yaparken bir tanıdığına 50 lira borçlanır.
    bu ay olmadı gelecek ay derken... alacaklı bir gün iyice sıkıştırır.

    aziz nesin adama; " yarın saat 11:00'de gel paranı al" demiş bulunur.

    borcunu ödemesinin tek yolu; çalıştığı tan gazetesinin patronu halil lütfi'den avans almaktır.

    patron, aziz nesin'den daha cimri, aynı zamanda huysuz bir adamdır.

    fakat, cimriliğinden dolayı aziz nesin'i çok sever. nesin, gazetedeki mürekkep hokkasına özel kalemini batırmış adam değildir.
    mürekkep uçar diye, hokkanın ağzını açık bıraktığı hiç görülmemiştir.

    herhangi bir nedenle, gazetenin tek yaprak kağıdını özel işi için kullanmamış, gazetede kullandığı her eşyayı gözü gibi korumuştur.

    aziz nesin aynı zamanda çalışkan, okunan ve sevilen bir yazardır. bir gazete patronu böyle bir adamı sevmesin de kimi sevsin?

    ***

    aziz nesin, alacaklısı geleceği gün saat 10:00'da, patronu halil lütfi'nin odasına gider:
    - efendim, birisine 50 lira borcum var. buraya gelecek. bu ay ki maaşımı avans olarak verin de adama borcumu ödeyeyim.
    - ne zaman gelecek adam?
    - saat 11:00'de.
    - 11:00'de gel al parayı.
    - saat 10:00 zaten. adam az sonra gelir. parayı şimdi verin de adam gelince mahçup olmayayım.
    - 11:00'de gel 11:00'de.
    - neden illa ki 11:00?
    - yav aziz; saat 11:00'e kadar bakarsın adam ölür, ben sana parayı vermekten kurtulurum. bakarsın sen ölürsün, ben yine parayı vermekten kurtulurum.
    - efendim; bende bu şans varken ne adam ölür, ne ben ölürüm. siz ölürsünüz ben parayı alamam. şimdi verin şu parayı.