hesabın var mı? giriş yap

  • valla ben çok koyu galatasaraylıyım ve çok net trabzonun puanı falan silinmeli, 5 yıl falan fenerbahçe maçlarında seyirci olmamalı. bu nasıl bir kin ve nefrettir. bu sadece bir oyun soğutmayın bizi.

  • stadyumu olmadığı ve maçlarını zannedersem 6 ayrı stadyumda göçebe şeklinde yaptığı bir sezonda, ekonomik olarak pek de iyi gitmezken ve hakemler tarafından 10 tane kırmızı kartla cezalandırılacak kadar örselendiği bir ligte,

    55-65bin kişilik mükemmel stadyumlarında oynayan, biri 10 penaltı almış biri sıfır kırmızı kart görmüş yani kısaca önü pek fazla tıkanmayan, kurulu düzen tarafından sürekli el üstünde tutulan 2 büyük rakibinin önünde 29 uncu haftayı lider bitirmiştir.

    daha da bir şey demiyroum. şampiyon olamasa da bu sene benim için çok büyük işler yaptı bu takım. feyenoord, tottenham, liverpool zaferlerini de ekliyorum bunlara.

  • çoğunlukla 50 gb olarak uygulanan adil kullanım kotası o kadar komik ve adaletsiz ki, bunu rakamlarla açıklamaya çalışalım:

    8 mbps'lik bağlantıyı tam kapasite kullanan biri saniyede 1 mb veri indirebilir. bu da ayda, (60*60*24*30=) 2.592.000 mb eder.

    yani ayın 1'inden 30'una kadar hiç durmadan 24 saat full download yapan birinin indirebileceği toplam miktar en fazla (2,592,000 / 1024=) 2531 gb'dır. yani yaklaşık 2,5 terabyte. interneti download olarak görüyorlar ya, işte 8 mbps'lik hattın download kapasitesi bu: 2,5 terabayt.

    aylık kapasitesi 2.5 terabayt olan bir hattın daha 50 gb'ını kullanan birine, "sen bu hattı sömürüyorsun" demek, en basit anlamıyla arsızlıktır.

    ben hattımın kapasitesinin daha % 2'sini kullanmışken, sen bana nasıl "adaletsiz kullanıyorsun" dersin?

    adil kullanım kotası gerekli olabilir ama bu şekliyle ve ttnet'in uyguladığı biçimle en adaletsiz uygulamalardan biri. rakamlar da ortada.

    üstüne üstlük, bu paketleri "limitsiz" adı altında satıyor. yani % 2'den sonra sınırlayacağı hattı satarken "limitsiz" ibaresini koyup tüketiciyi aldatıyor.

    benim kapasitemin % 2'sini bana sınır olarak koyan, paketin ismiyle tüketiciyi yanıltan şirketi hangi mahkeme haklı bulur acaba?

    avukat olsam veya bu işlere harcayacak param olsa bu sisteme dava üzerine dava açarım.

  • yarım günün hesabını yapan askerlerin dünyasını başına yıkan haber. plakalar yeniden dağıtılıyor.

  • hayatım boyunca gördüğüm en büyük ahmaklığı anlatacağım.

    x bir firma beni aradı. onlara baştan x maaş alıyorum dengi ve üstünü veremeyecekseniz hiç oraya getirtmeyin dedim.

    ikitelli'ye kadar gittim. görüşme bitti işime döndüm. ertesi gün aradılar memnun kaldık vs sonunda maaşı teklif ettiler ufak çaplı şok yaşadım.

    en son sinirlendim ben size şu kadar maaş altında teklif ederseniz oraya çağırmayın demedim mi diye sordum. belki fikriniz değişir diye düşünmeden utanmadan cevap verdi.

    ağzıma geleni söyledim ve kapattım. gerçekten ik çalışanlarının büyük kısmından nefret ediyorum. bu kadar önemli bölüme böyle çapsız insanlar nasıl yerleşiyor aklım almıyor.

    not : böyle bir olay ile debeye girmek istemezdim.

    büdüt : ik personelleri umarım buraları okuyorlardır. çoğu insan ilgili bölümde çalışan arkadaşlardan inanılmaz şikayetçi

  • aslında rezalet ama tarihsiz rezalet başlığı istemediğim için rezalet diye anlatmak istemedim. çünkü bunun bir defaya mahsus bir hata olmadığını, gerçek bir mantıksızlık olduğunu çeşitli tarihlerde, tam üç farklı pakette gördüm!

    bu pakette, ilk ve son dilimler dahil olmak üzere 21 dilim var. 10 defa tost yaptıktan sonra ne yapacağınızı bilemediğiniz 1 dilim ekmekle kalakalıyorsunuz.

    evet bunu başka bir şekilde tüketmenin yolları var, ama bunu neden ben düşüneyim? uno düşünmeli!

    uno'ya ilk ve son uyarımdır. eminim ki ayrıntılara dikkat eden tek tüketici ben değilim. iyi bilsinler ki bu konuda acilen adım atmazlarsa, sonuçları kaldıramayacakları kadar ağır olacak.

  • aylardır kendisine hakkını veren bir entry girmek istediğim ama bir türlü düzgün olarak toparlayamadığım için girmeye cesaret edemediğim şahıs. kendisi anlatmakla bitmeyecek bir kişiliktir. metallica'ya geldiğinde cliff burton gibi dev bir ismin yerini aldığı için yıllarca ezilmiş, cliff burton öldüğünde küçük bebe olan, kendisi gruba girdikten sonra doğmuş kişiler için bile newkid diye anılmıştır. ben kendisi gruba girdiği sırada bebe olan kişiler sınıfında olduğum için metallica'yı jason'la bildim, jason'la tanıdım. bugün hala metal müzik dinliyorsam bunda en büyük etkisi olan şeylerden biri jason'lı metallica'dır. daha doğru düzgün müzikten anlamadığım dönemlerde etrafımda bir sürü insan cliff şöyle iyi basçıydı, böyle iyi basçıydı derken, internet henüz piyasaya pek yayılmamıştı, şimdiki gibi cliff'li videoları netten bir tıkla indirmek mümkün olmuyordu, ben anca gidip akmar'dan cunning stunts, live shit bulup jason'ın performansıyla gaza geldim, o performansa hayran oldum saygı duydum.

    kendisinin cliff'le karşılaştırılması her zaman bir haksızlıktı, ki kendisi bile çoğu zaman cliff'in en büyük hayranlarından biri olduğunu belirterek onunla yarışma derdinde olmadığını söyleyip durdu. cliff'le karşılaştıralacağına onun kendi özelliklerine bakacak olursak metallica'da bulunduğu sürece grubun sahne performansına inanılmaz katkıda bulundu. her ne kadar brutal vokalleri cunning stunts dışındaki official release'lerde genelde söğüşlenmiş olsa da gerek cunning stunts'ta gerekse jason dönemine ait bilimum bootleg'de yaptığı back vokallerle bir çok şarkıya yeni bir kimlik kazandırdığını görmek mümkün. bugün metallica konserlerinde creeping death çalarken insanlar hala die motherfucker die diye bağırıp bir eksiklik hissediyorlarsa o eksiklik jason'ın eksikliği işte.

    kendisi grupta sahnedeki en enerjik isimdi. grup elemanları yaşlandıklarını hissedip headbang yapmaya vazgeçtikten yıllar sonra bile grupta headbang yapan oradan oraya koşturan %100 performansından vazgeçmeyen eleman oydu.

    kendisini ancak 1999 istanbul konserine canlı izleyebildim ve karşımda duran mavi gözlerinden ateş çıkan heykel gibi asaletli gülümseyen adam imajını unutmam mümkün değil. koskoca stadyum konserinde seyirciyle bu kadar iyi iletişim kurabilmesini ancak takdir etmek gerekir.

    sonunda kendisini o kadar soğuttular ki gruptan ayrıldı gitti. geriye kalan metallica'nın konserlerinde die'lar arasında bir boşluk...

    edit: olmadı yine hakkını veremedim ama bir daha ki sefere....

  • üçü birleşip bedavaya bir temiz sizi dövseler nasıl olur? bence daha iyi olur.

    adam zengin, tuzu kuru. "nizamettin'den aşa kasımpaşa" diye geziyor ortalıkta tabi.

  • zincir'in disinda olmak. soyle anlatayim;

    simdi nasil oluyo da oluyo bilmiyorum ama sevgilisi olan insanlarin hep sevgilisi oluyor. yalniz olmuyorlar pek. bu insanlarin daha once de sevgilileri vardi, simdi de var, gelecekte de olacak. artik kendi aralarinda tarikatlar mi, yoksa baska bir sey mi bilmiyorum. iste siz de bu insanlarin olusturdugu bu zincire girdiniz girdiniz, yoksa omru billah sap gibi kalirsiniz. yalniz o zincire bir kere girdikten sonra olay guzel. buzlu bademler, hellolar mellolar eksik olmaz (burada sampanya patlama sesi hayal edilecek, bir de zengin adam kahkasi)

  • 17.06.2021 tarihine aşı randevusu alıp normal vatandaşların yaptığı gibi randevu saatinde hastaneye gittim. aşı olmak için geldiğimi söylediğimde biontech aşısının kalmadığını öğrendim. sabahtan beri gelen randevusuz kişiler aşılandığı için ellerinde bulunan biontech aşısını bitirmişler. aşı yapan sağlık görevlileri de haklı olarak mecburen kimseyi geri çeviremediklerini, randevululara öncelik tanınsa tepkiyle karşılaştıklarını belirttiler. madem randevu almadan aşı yapılıyor randevu sistemi tamamen kaldırılsın. her şeyi olduğu gibi aşılama işini de ellerine yüzlerine bulaştırdılar. üstelik 6 aydır çoğu ülke günde bir milyon aşı yapıyor bunlar kadar şovunu yapana rastlamadım.

  • kusurlarından. bu kadınları değil insanları sevme kriteridir, birinin kusurlarını kabullenip ve hatta onları benimsemeye başladığınızda, o insanı sevdiğinizi anlarsınız.