hesabın var mı? giriş yap

  • yönetmenliğini steven spielberg'in yaptığı,senaristliğini ise robert rodat'ın yaptığı 2.dünya savaşı eksenli filmdir. filmde temel konu 2.dünya savaşı olsa da üç kardeşini birden savaşta kaybeden james f. ryan'ı bulmak (filmde matt damon bu rolü oynuyor) artık ordunun bir görevi haline gelmiştir. abd ordusu hem almanlar ile savaşmak hem de ryan'ı bulmak zorunda kalınca birçok kayıp vermişti. üstelik bu operasyonda korkak bir asker de grubun işini zorlaştıran bir etken olmuştu.

    bende bu filmi izlemek bir gelenek haline geldi,her sene bir kere mutlaka izlerim. babam, henüz ben küçükken eve bu filmin vcdsini getirmişti. vcdlerden biri kaybolmuştu ve bu yüzden filmi uzun bir süre izleyememiştim. neyse ki 3 sene önce ilk kez izlemiş oldum.(neden bu kadar bekledim,anlam veremiyorum) şüphesiz ki sinema dünyasında teknik olarak bu filmden çok daha iyi filmler vardır,ancak saving private ryan isimli filmin bendeki tesiri bambaşka oldu.
    unutmadan; call of duty 2 oynayanlar için bu filmin ayrı bir yeri vardır. özellikle normandiya çıkarması sahnelerinin yeri ayrıdır.

  • babama şakasına " bizim yatta arkadaşlarla bi parti yapalım uyar mı ? " dedim , " arkadaşların kim ? " dedi. bizim yat var galiba lan. dur bakalım.

  • - at kaç para biliyon mu yiğenim...

    yıl 2008 eskişehir

    vakti zamanında öğrenciyiz, şimdi adını vermeyim ama bilen bilir ucuz yemek için gidilen yerlerden birindeyiz. arkadaşlar ve ben toplamda dört kişi oturmuş önce çorbalarımızı içmişiz. sonra ben ve bi arkadaşım ciğer tava ve pilav, birimiz ıspanak, birimiz ise az tas kebabı ve pilav siparişi verdik.

    tas kebabı yiyecek olan arkadaş çömez. hem şehre hem okula hem mekana yeni yeni alışan bir genç. neyse siparişler geldi yemeğimizi yedik. kasaya gittik sıra sıra herkes yediğini öderken en son çömez arkadaş tas kebabının fiyatını öğrenince (3.5 tl) şaşırdı.
    çömezliğini belli edecek ya illa "eheuhuee amca ya tas kebabını at etinden mi yapıyonuz ehuhee" dedi.

    kasada duran yaşlı bey amca gözünü çömeze dikip "at kaç para biliyon mu yiğenim" diyince çömez arkadaş liyakatını alıp çömezlikten eskişehirliliğe yükseldi.

    gel zaman git zaman o masada yemek yiyenlerden birisi belediyede işe girdi.
    o lokantanın aracının eskişehir girişinde paketlenmiş halde bir ton köpek eti ile yakalandığını haber aldı.

    ve o gün biz de anladık ki at eti köpek etinden pahalı.

  • pardon filmindeki replik geldi aklıma.

    “beni adamdan sayıp alacak örgüte zaten ben girmem!” diyordu ibrahim.

    ben de bizim versiyonu yapayım:

    “beni adamdan sayıp evlenecek kadınla zaten ben evlenmem!”

  • daha ilk sahneden sonunu tahmin edebilmiştim, o kadar da abartmaya gerek yok...

    şaka lan şaka, film bittikten sonra bile anlamadım ne olduğunu da oturdum bi' defa daha izledim. evet.

  • şarkı "kötü" değil, "uğraşılmış kötü" resmen.
    bilmeden yapamazsın bu kadar kötü şarkıyı, uğraşman lazım.

  • henüz herhangi bir filmi izlemediğim yönetmen. ama rahatlıkla yönetmen diyorum, çünkü bir kere işine saygı duyan bir adam olduğu belli.

    iyi çeker, kötü çeker bilemem, ama bir iki popüler isim haricinde filmlerinin castını saygıdeğer oyunculardan kurar. bir filmden kazandığı parayı diğerine yatırır.

    sinemaya adım attığından beri ben bu adamı bırak televizyondaki magazin programlarında, gazetenin magazin sayfasında bile görmedim. iktidara yakın olduğunu tahmin etsem de, bundan pekala çıkar da sağlayabilecekken, bir gün olsun siyasi görüşünü benim burnuma sokmadı.

    türk sinemasının önce işine ve sinemaya saygı duyan insanlara ihtiyacı var. kırmızıgül bunu karşılıyor. biz daha işin niteliğine takacak durumda değiliz.

  • napsın olm adamlar taş mı yesinler, cicileyip süsleyip satıyorlar işte. sanki üzümlü kekin içinde üzüm, kıymalı pidede kıyma varmış gibi şeyapıyorsunuz. çoğu sektör yalan dolandan ibaret, hepsi para kazanmak için uyduruyor bir şeyler. sanki 1 şişe fairy 18 bin tabak yıkıyor.

  • http://www.milliyet.com.tr/…aliriz--gundem-1965184/
    adresinde görülebilecek haber.

    "diyarbakır’da yaşayan abbas aslan, hasta olan eşi gülhan’a böbreğini verdi. ancak abbas’ın ailesi “bırak karın ölsün, sana yenisini alırız” diyerek bu karara karşı çıktı. “ailem beni reddetti ama böbreğimi verdim"

    vicdansızlığın, kötülüğün bu kadarı kabilelerde bile yok diyeceğim ama yine de:
    (bkz: kürtlerin kabile kültürü seviyesinde yaşaması)

    helal olsun adam o zalim kültürün ortasında çiçek gibi açmış.

    not: ırkçı değilim, bilakis babaannemler diyarbakırlı. zaten kürtlerin kültürünü eleştirmedeki rahatlığım oradan geliyor..birtek kürtleri hedef almışsın diyenler: #35849073 gibi genel olarak türk kültürünü de eleştirdiğim bir çok entrym mevcut, bunlarla da debeye girmiştim. bakan görür..