ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
istanbul emniyet müdürlüğü'nün kaz açıklaması
-
köpek mi bu amk, parka kaz gezdirmeye gelmişler.
skandal açıklamadır.
edit: şu anki rejim yüzünden emniyet müdürlüğünün düştüğü duruma bak. komik hatta trajikomik. gerçekten yazık.
herkese müstakil ev
-
abd'de durum çok farklı. evler betonarme değil, ahşap konstrüksiyon olarak inşa ediliyor ve çoğu eski. 100 yaşından yüksek ahşap evlere çok sık rastlanıyor. hatta iç savaş döneminden kalma evler bile restorasyonla kullanılmaya devam ediliyor. odalar alçıpanla bölünüyor. yumruk atarak elinizi duvarın içine sokabilirsiniz. veya ahşap/alüminyum profile denk getirip kırabilirsiniz. *
buradaki püf nokta ahşap konstrüksiyonun betonarmeye göre çok daha uzun ömürlü olması. betonarme bir evin ortalama ömrü 60 yıl iken ahşapta bu süre 400 yıla kadar çıkabiliyor. evler çoğu zaman anne babadan kalıyor ve yeni mirasçı ufak tadilatlarla oturmaya devam ediyor. ihtiyaca göre ev büyütülebiliyor veya garaj gibi eklentiler yapılabiliyor. inşa etmesi de daha kolay.
yani türkiye eğer şehirleşmeyi banliyo gibi müstakil evlerle yapacaksa betonarmeyi bırakıp ahşap inşaya geçmesi gerekiyor. ancak kişi başı yıllık geliri 10 bin dolar olan ülkede insanlar 250 metrekare, çift katlı müstakil evlerde oturamaz. sürdürülebilir değil. en basitinden ısıtması, soğutması çok zor olacak. bu evlerin bakımı daha maliyetli olacak. alana yayıldığı için şehir de büyüyecek ve otomobil kullanmak neredeyse zorunlu olacak. bunun da ülke üstüne getireceği ek enerji maliyeti var.
en mantıklısı 2 katlı, 150 metrekare 4 daireli bloklar şeklinde şehirleşmek. ingiltere'de tercih edilen bu. amaç ısı kaybını düşürüp enerji verimliliği sağlamak ve şehiri daha küçük alana sığdırmak.
terraced house
51. bölge
-
hakkında en çok geyik yapılan fenomenlerden biri.
bunca komplo teprisine gebe askeri alan hakkında bilinenler/bilinmeyenler ise şöyle;
51. bölge, nevada'nın güneyindeki groom gölü'nde bulunan bir abd hava kuvvetleri askeri tesisidir.
51. bölge aktif bir askeri tesistir. güney kaliforniya'daki edwards hava kuvvetleri üssü tarafından yönetilmektedir.
51. bölge halka açık değildir ve 24 saat gözetim altındadır.
tesisin onaylanmış tek kullanımı uçuş test tesisi olmasıdır.
bölge, atom enerjisi komisyonu tarafından oluşturulan haritalarda bu şekilde tanımlandığı için 51. bölge olarak bilinmektedir.
ikinci dünya savaşı sırasında (1939-45) abd ordusu hava kuvvetleri bölgeyi hava topçu atış alanı olarak kullanmıştır.
bölge 1955 yılında merkezi istihbarat teşkilatı (cıa) tarafından yüksek irtifa keşif uçağı lockheed u-2 için bir test alanı olarak seçildi. başkan dwight d. eisenhower (1953-61), aquatone projesi kod adı altında yürütülecek olan testlere izin verdi. testler temmuz 1955'te başladı.
u-2'nin 1956'da hizmete girmesinin ardından 51. bölge, a-12 (oxcart olarak da bilinir) keşif uçağı ve hayalet avcı uçağı f-117 nighthawk da dahil olmak üzere diğer uçakları geliştirmek için kullanıldı.
1989 yılında robert ("bob") lazar adında bir adam 51. bölge'de dünya dışı teknoloji üzerinde çalıştığını iddia etti. lazar, las vegas televizyon muhabiri george knapp'a tesiste uzaylıların otopsi fotoğraflarını gördüğünü ve abd hükümetinin tesisi kurtarılan uzaylı uzay araçlarını incelemek için kullandığını söyledi. lazar'ın kendisi itibarsızlaştırılmış olsa da, iddiaları, çoğu dünya dışı yaşamı içeren çok sayıda hükümet komplo teorisinin ortaya çıkmasına neden oldu.
birçok kişi 51. bölge içinde ya da yakınında tanımlanamayan uçan cisimler (ufo'lar) gördüğünü bildirmiştir (bu terim genellikle dünya dışı spekülasyonlar bağlamında kullanılsa da, ufo'ların mutlaka dünya dışı kaynaklı olması gerekmez).
25 haziran 2013 tarihinde cıa, u-2 ve oxcart programlarının tarihini anlatan gizliliği kaldırılmış belgelerin yayınlanmasını onayladı. belgeler, george washington üniversitesi ulusal güvenlik arşivi'nden amerikalı istihbarat tarihçisi jeffrey t. richelson tarafından 2005 yılında yapılan bilgi edinme özgürlüğü yasası (foıa) talebine yanıt olarak yayınlandı. belgelerin yayınlanmasıyla abd hükümeti 51. bölge'nin varlığını ilk kez resmen kabul etmiş oldu.
cıa'e göre, u-2 ve sonraki askeri uçakların test uçuşları bölgedeki ufo gözlemlerini açıklamaktadır.
51. bölge çalışanları tesise uçakla ulaşmaktadır. mccarran uluslararası havaalanı'ndaki kısıtlı bir terminale, 51. bölge'nin üzerindeki hava sahasında (r-4808n hava sahası) uçmasına izin verilen birkaç işaretsiz uçaktan biriyle girip çıkmaktadırlar.
yakın zamana kadar tesisin uydu görüntüleri sansürlenmişti. 51. bölge google haritalar'da görülebilir. 37°14'06.0"n 115°48'40.0"w
abd hükümeti şu anda tesis içinde yürütülen araştırmalar hakkında herhangi bir bilgi vermemiştir.
türkiye'nin tutucu bir iç anadolu kentine dönmesi
-
millet iran olacağız diye boku bokuna tırsıyor, ben tutucu bir iç anadolu kentine dönmekten korkuyorum. (zaten bence daha kötü)
kent çarşısındaki lisede müdür muavinliği yaptığı için hürmet gören bıyıklı merkez sağ kodamanı deyince, aklımda direkt bülent arınç canlanıyor artık mesela.
öfff, ne rezalet bir şey şu türk-islam sentezi. birinden birini olmayaydınız keşke ağa.
uçak yolculuğu sırasında sinir eden olaylar
-
iniş biniş ve taksinin uçuştan daha fazla zaman alması
türk insanı
-
camı siler, ayna gibi oldu der; aynayı siler, cam gibi oldu der.
devrimcilerin dia-sa'yı kamulaştırması
-
gençliğinde ankaralı bir devrimci olarak istanbul da kurumun genel merkezinde aktif rol almak için gittim
istanbul daki devrimci çeşitliliği ilk başta beni şoka uğrattı aslında
herkes devrimciliği kendi dünyasına göre yorumluyor ve ona göre davranıyordu
evrensel literatürmüş
devrimciliğin etik anlayışı ve hoşgörüsüymüş
nerdeeeee
ev tutmamız gerekiyodu
bende beşiktaşta bi teras katı buldum
şahane bi manzara
binanın sahibi ve sülaleside o binada oturduğu için biraz sorun yaşıyacağımızı düşünerek işe giriştim
ne devrimciliğimizden nede solculuğumuzdan bahsettim
eğer devrimciyiz veya solcuyuz deseydim o manzara, o teras yalan olucaktı
3 kuzeniz hikayesiyle girdim, kurumdan bir arkadaşın anneside geldi kefil oldu
devrimciyiz deseydik evi vermiceklerdi , çünkü hacı amca devrimcileri sevmezdi diye değil
devrimcilerin kira borcu takmadığı tek bir yer yok
hesap ödediği nadir yerler var
devrimcilik bu değildir çok konuştum kurumda ama anlatamadık açgözlü pinti materyalistlere
daha da rezaletini yaşadım,
bi sabah evden çıktık
beni güç bela uyandırdılar ve yarı uykulu yola düştük kuruma gitmek için
yolumuzun üstünde bir süpermarket var ve ordan kahvaltılık bişeyler alıncak
girdik içeri bi ton gezdik aldık falan kasaya geldik ben cebimdeki 20 liği arkadaşa uzattım
gerek yok ya aslı ödüyo dediler neyse ben hala uyuklama modundayım
kuruma geldik ve kızlar kahvaltı hazırlarlarken, süpermarketin sahibinin bizim kuruma ne kadar çok yardım yaptığını falan da öğrenmiş oldum
eski devrimcilerdenmiş o da, zamanın hızlılarından...
kızlar kahvaltıya çağırdığında gözlerime inanamadım
masada ne arasan var, yuuuhhh naptınız dedim
pis pis gülüşleriyle aslında sadece ekmek ve peynir parası verdiklerini öğrendim
vay amk dedim ya
adam o kadar yardım etsin siz gidin onun marketini soyun
şakamısınız lan
bendenizde yüksek tansiyon olması nedeniyle sinirlendiğimden başıma giren ağrıyla balgamlı bi tükrük salladım masaya
bi kaç gün sonrada 18 saatle doğu ekspresle geldiğim ankaradan
uçakla 50 dakikada döndüm
devrimcilik hikayesine de o günlerden beridir girmiyorum
çünkü bu ülkede gerçekten sosyalizmin ne olduğunu bilmeyen devrimciler
hayatında nutuk adlı eseri okumamış kemalistler
kuran açmamış müslümanlar var
carrefour'da 199 tl'ye satılan 2015 yılbaşı paketi
-
bir alkolik gavur olarak sevindiğim haber.
ilk maaşla yapılanlar
-
anneme bulaşık makinası almıştım ahdım vardı, sonra pek bişi kalmamıştı maaştan, ama olsun, sevinçten ağlatmıştım ya o yeter, 12 senedir hala kullanıyor.
hatunların efendi adam yerine piç tercihi
-
bildiğiniz her şeyi sıfırlayın. meseleyi işin üstadı bendenizden dinleyin bir kez de. yılların tecrübesi konuşuyor lan burada; başçavuşun beygiri anırmıyor aloo!
ciddiyete dönelim. insanlar karşılarındaki kişiler hakkında karar vermek için en fazla 30 saniye düşünürler. içgüdüsel bir olaydır aslında bu. 30 saniye içerisinde bir x cinsi y cinsi için beynine "olur" sinyalleri yolladı yolladı; yollamadıysa don juanlık filan hikaye. afedersin bir yerini yırtsan da o saatten sonra boş.
şimdi konuyu gerçek hayattan vereceğimiz örnekle açıklamaya çalışalım. y bıcır bıcır şirin bir kızdır. x1 ise efendi adam. x2 ise x1 in fiziksel olarak tıpatıp aynısı piç erkektir.
y, x1 ve x2 ortak bir ortamda bulunurlar. y hanımkızımız 30 saniye içerisinde beynine iki genç için de olur sinyalleri yollar. ortamdan ayrılınır ve insan davranışları incelenir.
y --> evine gitmiş ve iki erkekten de eşit derecede hoşlanmıştır
x1 ve x2 --> evlerine gitmişlerdir ve y cinsinden eşit derecede hoşlanmışlardır.
olayın özü burada başlıyor işte (üçlünün pazartesi buluştuğunu hesap edersek)
x1 davranışları:
pazartesi gecesi: acaba sevgilisi var mı? yok canım sevgilisi olsa neden bizimle buluşsun ki? ama böyle güzel kız da boş kalmaz yani...
salı gecesi: arasam mı acaba? yok yahu ararsam şimdi bulaşık bir tip olduğumu düşünür. en iyisi biraz zaman geçsin.
çarşamba gecesi: saat geç mi oldu yahu? arasam mı? yok aramayayım en iyisi. yarın arar haftasonuna bir yerlere davet ederim
perşembe gecesi: geç mi oldu? arasam mı? mesaj çekeyim en iyisi, müsait olduğunda cevaplasın.
cuma gecesi: neden cevaplamadı ki? ben biliyordum abi kesin sevgilisi vardı o kızın bıdıbıdı...
halbuki aynı anda x2 nin davranışları şu şekildedir:
pazartesi gecesi: - aloo y naber? iyi ya n'olsun işte takılıyoruz. yarın işin yoksa gelsene yine takılırız beraber? ok kaçta alayım seni...
salı gecesi: - yarın gel yine bıdıbıdı yaparız
çarşamba gecesi: - bana gidelim mi?
perşembe gecesi: finish her!
yani anlayacağınız üzere olay tamamen erken müdahale hayat kurtarır mantığı. atalarımız buna akıllı düşününceye kadar deli oğlunu everir demişler. ne güzel bir söz öyle...
ataturkiye, xyz haber, atina.
konfor alanından çıkmaya cesaret edemeyen insan
-
insanı gelişmiş ülkede hissettiren tanımlar vardır. bunlardan birisi de "konfor alanı".
evine 2 ay maaş girmediğinde aç kalacak, bakın sıkıntı çekecek sorunlar yaşayacak demiyoruz burada "aç kalacak" diyoruz, kişilere hangi konfor alanından bahsediyorsunuz.
sevdiğim işi yaptım para kazandım, hobimi mesleğe çevirdim, birikimle bir start-up'a yatırım yaptım, sıkıcı 9-6 işimi bıraktım freelance çalışmaya başladım, memurluğu bıraktım küçük bir yerde kafe açtım falan fıstık... bunlar bu ülkede azınlık. yok mu? var ama senin aileden durumun yoksa kusura bakma da bokumu yaparsın bunları.
hepimiz diken üstündeyiz, hepimiz. diken üstünde olmadığımız bir gelecekte konuşuruz bu konfor alanından çıkmayı.