ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
le corbusier
-
asil adi charles-edouard jeanneret olan 1887-1965 yılları arasında yaşamış isviçreli mimar ve kent tasarımcısı
frank lloyd wright ile birlikte ülkem insanının en çok bildiği ve diline doladığı kişiliktir*.
başlıca yapıtları:
sainte-marie-de-la-tourette manastırı; chandigarh'ın kent planlaması sırasında yaptığı yapılar (meclis, mahkeme vs.);
ronchamp $apeli; marsilya, berlin ve nantes da yaptığı konutlardır.
kitap okumuyorum eksikliğini hissetmiyorum
-
bir de yemeyi dene belki selüloz ihtiyacını karşılar.
ekşi fest 2015
-
önce şaka sandım, baktım baktım anlamadım.
sonra gittim derinlerden fularımı çıkardım ve taktım. inanamıyordum, fularlı halimle bile sadece selda bağcan ve frodo'yu tanıyabiliyordum. beynim almıyordu, o harf cümbüşünü ve selda bağcan & frodo birlikteliğini algılayamıyordu beynim.
bu kadar marjinalliği yakalayamıyordu aciz, yobaz, anadolu çomarı bedenim.
3. patlama sonrası ankaralı psikolojisi
-
pazar gunu hava cok guzeldi. ogleden sonra tunali hilmi caddesinde yuruduk. o tarafa dogru giderken kugulu park'a girelim dedim. ordaki koca kuslari seviyorum. parkin onune geldik, cok kalabalikti. dedim ki cok kalabalik, bomba falan patlar, girmeyelim. geri donduk. aksam da bomba patladi.
olumden kacmaya calisiyoruz. boyle bir psikoloji.
17 gün boyunca alkol satışının yasaklanması
-
edit 2: bir arkadaştan george orwell sözü,
düşünün çünkü henüz yasaklanmadı
düşünüyorum da, hepimizin mi bu kadar kaybedecek şeyi var. kişisel özgürlüklerimiz o kadar kısıtlanmış ki, duvarları olmayan bir hapishanedeyiz. korku imparatorluğu mu bu? öyleyse, hakikaten neyden korkuyoruz?
dayatmaları kabullenerek daha nereye kadar varacağız? farkında mısınız adı şeriat olmayan, ama muhafazakarlığın dibine kadar dayatıldığı iki yüzlü, sahtekar bir ülke olduk.
son yasakla,
her daim içen birisi değilim, ama istediğim zaman, dışarıda içmeyi geçtim, parasını verip birşey alamıyor olmak, bunun bana dayatılıyor olması ve buna sesimin, sesinin çıkmıyor, çıkamıyor olmasından nefret ediyorum.
gittikçe boğuluyorum, insan görmek istemiyorum ama çekip gidip bir yeşillikte, deniz kenarında öyle boş boş oturmaya bile izin yok.
herkes birşey olsun istiyor, ama beklemek, umuda boşa kürek çekmek gibi.
debelenmesek bile batıyoruz, yalnız, çamura değil, bildiğin boka, ta ki nefesimiz tükenene kadar.
kadehlerinizi kaldırın gençler,
en çok da kimin o bok çukurunda boğulmasını istiyorsanız ona.
şerefe...
edit: gelen bir mesaj,
" 1920li yıllarda ülkenin fabrika ayarlarıyla oynadınız şimdi bir babayiğit çıktı ve ülkeyi fabrika ayarlarına geri döndürüyor"
atatürk die osmanlı come back
-
insan bunları görünce keşke hiç uğraşmasaymış gazi diyor.
şu tipler için miydi çekilen onca acı, geceler boyunca süren akıl oyunları, uykusuz geceler, dağda taşta uyuma, cehennem gibi cepheler?
sen bir hayatı adıyorsun, 57 yaşında bitiyor ömrün. 85 sene sonra bile hakaret yiyorsun.
ulan bu kadar nankör, bu kadar haysiyetsiz, bu kadar kalleş, bu kadar kahpe olunmaz be...
top sakal iticiliği
-
+18
https://pbs.twimg.com/…ia/bvf9bdxiyaabwq4.jpg:large
debe editi: yıllarca debe'ye girmek için uğraştım, işin sırrı çük fotoğrafı paylaşmakmış lan.
kezbanik şiir denemeleri
-
onlayn oldum vatsapta
bir mesaj atsan ya
belki cevap vermem ama
nys sn msglsn glb
yaşar
onun olduğu filmi izlemem denilen oyuncu
-
bkm kadrosundan birilerinin olduğu ve internet fenomenlerinden herhangi bir şahsın bulunduğu hiçbir filmi izlemem. çünkü onlar film degil komedi skeçlerinin uzatılmış halleridir, 'filmsi' dirler.
bir üniversitede yaşanabilecek en dumur olaylar
-
mahal yurt odası. seneyi sorma ama en baba öğrencide bile laptop yok, bi milenyum öncesi anlıycan. cd yazmak falan uu lüks ötesi.
bilgisayar formatlanmış, film izlemek dışında sadece çok gerekli programlar yüklenecek diye karar alınmış ama nedense hiç bir yerden office cdsi bulunamamış. ödev yapmaya gelenler kafa ütüler şimdi..
ertesi gün eleman büyük bir heyecanla elinde disket olduğu halde odaya dalar.
"abi tak şunu".
kesin ödev yetiştirecek, başka da bilgisayar yok ama "office yok kardeş".
"abi sen tak".
notepad dosyası falan herhalde diye taktım.. disket sürücü şöyle bir kasıldı. içeriğe baktım..
hatırladıkça hala utanıyorum lan :/
4 tane şortkat! word, excel, access, power point..
"abi tıkla!"
ben kitlendim, öldürsen tek kelime edemem ama eleman dürtüyor bi taraftan "abi hadi tıklasana!!" diye bağırıyor vecd ile. "wörde tıkla. bi de şu agzesi öğretsene bana".
iyilik yapmış haspam. hafta sonu abisindeyken masaüstünde gördüğü office kısayollarını diskete kopyalamış getirmiş ve hala tıkla diyor. tıkladım ama neden çalışmadığına inanamadı. anlattım, anlamadı. ağzının üstüne vurdum, idrak yolları açılır gibi oldu ama kafasını ranzanın kenarına bir kaç kez çarptığımda gözlerinde ışığı gördüm diye hatırlıyorum. ben hava almak için dışarıya kaçarken dönüp baktım, monitörü yalıyordu en son..
la hep mi beni buldunuz?
(bkz: #15983755)
erkek istemek
-
halil diye bir arkadas var, kulaklari cinlasin, doksanli yillarin sonunda universite ogrencisi. kiz arkadasi da punk bir kiz arkadas, ki hayattaki alternatif durusunun duru duragi yok, oylesi ki alternatifi kavram olarak yikip yikip tekrar yogurup hamurundan fak yu heykeli yapar. neyse, erkek istemek kismina gelirsek, kiz bir aksam artik ne derecede bir icmekse, aliyor efendi gibi iki yuz elli gram baklavasini kolunun altina, halil'in ailesiyle kaldigi katin kapisi calip "hayirli bir is icin geldim" diyor. buyur ediyorlar, iceride halil'i istiyor "oglunuza talibim" diye. yuzunu yikayip kahve icirip yatirmislar o gece. hala hatirlayinca guleriz, de halil benim oglum olsa, canim gelinim diye bagrima basardim yeminler ediyorum.
tükürdüğü otobüs şoföründen dayak yiyen kadın
-
(bkz: durun siz akp'lisiniz)