hesabın var mı? giriş yap

  • sözlükte, moderasyon açısından ters tepti bence kondüktör uygulaması. ilk başta şöyle bir şey düşünülüyordu: kondüktörleri alalım hem insanlar beklemekten kurtulsun, hem de çaylak inceleme/onaylama gibi ekstra bir yükten kurtulalım. ama kondüktörler o kadar hızlı çalıştı ki artık yeni yazar alımları ile günde binlerce yazar sözlüğe giriş yapmaya başladı. haliyle günlük yazılan entry ve açılan başlık sayıları da çok büyük oranda artış gösterdi. bunların içinde de hatalı entry oranı o kadar yüksek ki.

    bu uygulama başladığı günden beri o kadar çok gözüme çarptı ki ispiyonlanan, silinen entryler. artık moderatörlere çok daha fazla iş düştüğünü tahmin ediyorum. bir önceki entryde aynı şey yazılmış olmasına rağmen tekrar aynı bilgiyi ısrarla gireni mi dersin, atıyorum, güzel bir manken hakkında yüzlerce entry girilmişken 355. entrye "güzel kadın" diye tanım yazanı mı dersin, insanlara gg kapsamında olduğunu bilmeden hakaret edeni mi dersin, imla hatalarıyla açılan başlıkları mı dersin, aramaya zerre inanmadan yeni başlık açanı mı dersin, hepsi fazla fazla var artık. modlara kolaylıklar diliyorum bu hususta.

    bir de bu uygulama sonunda artık şöyle bi olay da var, kondüktörler bu gazla gitmeye devam ederse birkaç güne kadar artık bekleyen çaylak kalmayacak. bu da şu demek oluyor; artık herkes burada yazabilecek. yani, kullanıcı buraya üye olup yazmaya başladıktan sonra hesabını kötü amaçla kullansa dahi kafası rahat olacak, çünkü bir süre sonra uçurulsa bile tekrar 10 entry girdikten sonra kısa bir içinde tekrar yazmaya başlayabilecek. troller, fakeler ve türevleri ortamda bir bir boy göstermeye artarak devam edecek. owencem diye yazar gördüm ya! geçen haftalarda boş ve anlamsız entryler girdiği gerekçesiyle bol bol eleştiri alan noryth aquanum, reenkarnasyonla zombi olan nekrofil vs. arkadaşlar gibi onlarcası var artık. yazarlığı onaylandığı andan itibaren bir hızla entry yazmaya başlayıp bir günde 200 entrye ulaşan inasanlar var ve sayıları hiç az değil. bunun yan etkisi olarak sol framein tıpkı inci'deki gibi aktığına tanık oluyoruz. sözlük okunurluktan biraz uzaklaşıyor diyebiliriz. herkes yazıyor ama yazılan her şey okunuyor mu acaba? bir süre sonra ekşi sözlük bir entry çöplüğüne döner mi?

    yeni yazmaya başlayan arkadaşlar iyidir kötüdür diye, alınsın/alınmasın diye bir yorum yapmıyorum, zaten böyle bir yorumu yapmak bana düşmez. ben ortaya çıkan ve çıkabilecek sorunlar karşısında moderasyonun nasıl önlemler alacağını gerçekten merak ediyorum. eyorlamam bu kadar.

  • hede

    floyd'un istediği tarihte, yerde, kurallarla oynanacak maç.

    manny: tüm isteklerini kabul ettim çünkü bizde son isteklerin yerine getirilmesi adettendir.

  • hayata dair gülümseten detaylardan biri. insan böyle aşkları, aşıkları görünce mutlu oluyor.

    -pişt garson.

    hatun: aşkım yapma lütfen noolursun.

    -sen karışma. kardeşim bize iki tane çay getiriyorsun, biri açık.

    garson: tabi efendim.

    hatun: sen çok iyi bi insansın...

    -şşt sakın, sakın. bir daha bu konuyu açarsan seninle konuşmam.

    hatun: amaa, hmpf peki.

    -sakın.

  • ülkede nasıl bir tersoluk varsa azıcık adele yapanları dereceye sokuyorlar.
    aydemir akbaş'ı göndersek 3. olur amk.

  • yüksek miktarda kalsiyum ve süte kıyasla çok daha fazla protein içeren tadı da kıvamı da bitkisel sütler arasında en sevdiğimdir.

    marketlerden almak yerine evde yaparak litresini 1 liraya imal edebilirsiniz. tarife geçmeden önce ankara ilinde soya fasulyesi nerelerde bulunur önce bunu söyleyeyim, sakaryadaki neredeyse tüm lokman hekimlerde vardır artık kilosu 7 tl gibi bir fiyata satılıyor, bundan 6 ay önce hiçbir yerde bulunmuyordu. bir de demetevlerde öykü center'ın karşısındaki lokmanda var ama neyin kafasında bilmiyorum kilosunu 20 liraya satıyor.

    1 bardak soya fasulyemizi bi kaba koyuyoruz (önce ayıklayalım tabi taş maş çıkar), üstünü kaplayacak 2 parmak gececek kadar su ekliyoruz ve buzdolabında 10-12 saat bekletiyoruz. genelde ben geceden koyar sabah sütümü yapar taze taze içerim. sonra suyunu süzüyor biraz elimizde ovuşturup kabuklarından kurtuluyoruz (çok çabalamayın gittiği kadar). ardından blendera veya bıçaklı döner bi alete koyup üzerine kıvamını nasıl istediğinize göre 2-3-4 bardak su ekleyerek 3-4 dk beyaza yakın kremsi akışkan bir sıvı oluşana kadar aleti çalıştırıyoruz. ardından direk bir tencereye döküp arada karıştırarak ağız tadınıza göre 1-2 yemek kaşığı şeker, biraz vanilyalı olsun derseniz de bir paket şekerli vanilin ekleyip (bunu eklerseniz normal şeker oranını düşürün) 15-20 dk orta ateşte pişiriyoruz ve üstündeki köpüğü alıp kendi halinde soğuduktan sonra bi süzgeç veya en güzeli temiz bir bez yardımıyla cam şişelerimize süzüyoruz posasını da atmıyoruz hoş bir tadı oluyor yemeklere keklere ekleyebilirsiniz veya direk ekmek arası yiyebilirsiniz benim gibi. şişemizi de buzdolabında 3 gün 4 gün neyse -bozulana dek kalmaz zaten öyle güzel ki içtikçe içesi geliyor insanın- saklıyoruz.

    diğer bitkisel sütler*: kenevir sütü* * *, susam sütü*, badem sütü* ** *, pirinç sütü, yulaf sütü*, fındık ve kaju sütü*, hindistan cevizi sütü*...

    yıl sonra gelen edit: artık sakaryadaki aktarlarda soya fasulyesi satılmıyor. ulus'taki istanbul baharatta ve yeni otel (?) diye geçen otelin altındaki (binaya girmeden yer altına doğru bir merdiven iniyor) lokmanda bulabilirsiniz yine kilosu 7 liraya.