hesabın var mı? giriş yap

  • zor hayatlardan ortaya çıkan sanat adına yeni şeyler sunabilme isteği sanat tarihinde nereye bakarsak karşımıza çıkıyor.

    öyle bir çocuk düşünün ki daha ilk doğduğunda kız olmadığı için neredeyse cezalandırılarak bir kız ismine sahip olmuş.

    çocukken sporcu olma hayalleri bir gün ayağının kırılmasıyla suya düşmüş.

    üstüne okuldan taşıdığı bir virüs kendisini es geçip annesini ölümün kollarına fırlatıvermiş.

    yurt dışına eğitim için gönderilmiş. o andan itibaren bir şekilde hayat onu sanata itmiş, resim eğitimi alarak hayatının kalan kısmını yoklukla savaşarak ve resim yaparak geçirmiş.

    babasından kalan mirasla paris’e yerleşmiş. hayatının sonuna kadar yaşayacağı bu şehir; ona sanatçıların içinde renkli bir hayat sunsa da savaş yokluk ve hastalıkla pek de iyi davranmamış ona.

    yaşadığı travmalar sonrasında alkol bağımlılığı oluşmuş. hep başına dert olmuş bu bağımlılık.

    günün birinde seine nehri kıyısında resim yaparken picasso ile tanışmış. ressamın çizimlerini çok beğenip onu evine davet etmiş. ona hediye ettiği tabloyu kapıdan çıkar çıkmaz satarak yemek ve içkiye yatırmış ve utancından bir daha picasso’nun karşısına çıkamamış.

    henri matisse’in başını çektiği canlı renklerle mavilerle morlarla kırmızılarla konuşan fauvizm ve expresyonizm akımlarına katılmış. paris’in sosyal hayatını kafelerini, sokaklarını, insanlarını kendi tarzıyla resmetmiş.

  • imamoğlu'nu suçlamak için adamı mikail yerine bile koyuyorlar, allah kimsenin başına böyle bir cahillik vermesin.

  • tam tersi bir durum olduğunu düşünüyorum. ateistlik bir hayat sorgusunun, bir entellektüel birikimin sonucudur. materyalist düşünce ateistin beynini zaten yeterince yormuşdur. ölümden sonrasına inanmadığı için elindeki hayatıda cezaevinde düşüp kalan ömrünü talan edecek kadar aptal değildir. ateistten değil, "cahil" müslümandan korkunuz.

  • ne yazık ki göründüğü gibi cennetten bir parça olmayan küçük ada ülkesi.

    2000 yıldır bu cidden küçük adada yaşam var; 2010 itibariyle 9000 kişiden oluşan minyatür bir yaşam olsa da. ada 2006 yılında dramatik bir nüfus azalması da yaşadı; kiribati ve tuvalu yerlisi göçmen işçiler geri çağrılınca 1500 kişilik bir kitle adayı terk etti.

    ada fosfat için talan edilmiş durumda, ve bu fosfat da bitmek üzere. şu resimde de görüleceği üzere ada içten dışarı doğru yavaşça ilerleyen maden aramaları sonucunda kendi kendini yok etmeye başlayacak gibi. nauru yerlileri bu fosfatın biteceğini görünce melbourne ve texas'tan araziler aldılar; 9000 kişiye her yatırım yeterli olabilir sonuçta. bir ülkenin temel gelirinin ülke dışındaki arazilerden gelmesi garip ama, yazık lan 9000 kişiler.

    son olarak liechtenstein vatandaşlığına geçsem milli takımda oynar mıyım diyenlere; nauru'nun amatör bir futbol federasyonu var. bu federasyonu adam etmek için harcayacağınız para ile bambaşka bir sermaye sağlanabilir, kim bilir.

    neyse, gitmek istemeyeceğiniz ülke. palau, tokelau; u ile biten bir çok ülke varken niye nauru?

  • ne sıfatla türk gençliği adına açıklama yaptığını anlamadığım rezil örgütün sikimde olmayan açıklaması. asıl zehir kaynağı kendileri.

  • oğlum bu adam beşiktaş'a gelmeyecekse boşuna buraları coşturup durmayalım. üzülüyorum sonra.

    bir keresinde de adebayor'u almaya gidip eneramo'yu almışlardı. ürkmüyor değilim.