• darbe karşıtları davanın sonucu hakkında şöyle şeyler demişler:

    http://www.marksist.org/…asindaki-karara-ne-dediler
  • orduyu artik turkiyenin bir numarali sorunu olmaktan kurtaran,
    militarist zihniyetin ve elitist militarist kemalizmin ilk kirbacini yedigi,
    darbecilerin bu ulkenin gercek dusmani oldugunun anlasilmasini saglayan,
    askerin memurdan farkli olmadigini ispatlayan,
    askere saygiyi azaltmaktan ziyade arttiran,
    on yillik akp doneminde yapilmis en yararli icraat olan davadir.

    yenicerilerden, ittihak ve terakki zihniyetinin orduya hakim oldugu donemlere ve takiben kemalist yapiya burunen tskya kadar tarihin her doneminde gorev sinirlarini asmis orduya sonunda durmasi gereken yerin gosterildigi davadir.

    siyasetin akpyi elestirmekten, akpnin yaptigi her seye hayir demekten daha yapici bir sekilde yapilmasi gerektiginin ispatlandigi, bu mantiktan kurtulmayanlarin gurultuden baska bir sey yapmadiginin kanitlandigi davadir. biz bu yuzden yetmez ama evet dedik, bunu anlamayanlar bugun darbeciler icin yasta ve yok olmaya mahkumlar.
  • davaya konu olan (ve gerçek dışı olduğu iddia edilmeyip, "savaş oyunu oynuyorduk" diye açıklanmaya çalışılan) ses kayıtlarından iki alıntı:

    --- alıntı ---

    23. piyade alay komutanı albay memiş:
    “komutanım harekâtın 3. safhasında geçmişte irticai yıkıcı bölücü faaliyetlere karıştıklar tespit edilen şahıslar gözaltına alınacaktır. gözaltına alınan ve tutuklananlar başlangıçta üsküdar bölgesinde burhan felek spor tesisleri’nde, ümraniye’de netaş misafirhanesi’nde, kadıköy’de fenerbahçe stadyumu’nda toplanacak bilahere sorgulanmak üzere ümraniye cezaevi’ne götürülecek jandarma ve polis sorgulama timleri vasıtasıyla sorgulanacaktır.”

    5. kolordu komutanı korgeneral şükrü sarıışık:
    “aldığımız istihbarat ve yaptığımız değerlendirmelere göre istanbul’da yaklaşık 200-210 bin, izmit’te 21 bin, adapazarı’nda 12 bin olmak üzere toplam 240-250 bin kişinin irticai ve bölücü unsurlara destek verebileceği değerlendirilmektedir. özellikle istanbul ve güneydoğu anadolu bölgesindeki olaylara israil örneğinde olduğu gibi kesin süratli ve sert tedbirler alınmadığı takdirde bilhassa irticai olayların ülke geneline yayılma ihtimali mevcuttur. kurtuluş savaşından sonra olduğu gibi gerekli tedbirler alınmalı ve irtica sempatizanları da asimile edilmelidir.”

    --- alıntı sonu ---

    konu hakkında taraf gazetesi yazarı mehmet baransu'nun 23 eylül 2012 tarihli yazısında söyledikleri:

    --- alıntı ---

    gelin oturup her beraber düşünelim. bu planları çetin, özden, ibrahim değil de ordu içerisindeki muhafazakâr, islamcı başka birileri yapmış olsaydı. şöyle de bir kaydı bulunsaydı; “tüm atatürkçüler tutuklanacak, stadyumlarda toplanacak, sorguları yapılıp en kısa zamanda askerî cezaevine gönderilecek. atatürkçü, laik gazeteciler tutuklanacak. chp’li kadıköy belediye başkanı’nı ben, eskişehir belediye başkanı muhammet görevden alacak. deniz baykal ve ahmet necdet sezer’in fotoğrafları yukarıda efendim. şer-i kanuna muhalefet ettikleri gibi dini kaldırıp yerine laikliği, atatürkçülüğü getirmeyi düşünüyorlar. kendileriyle ilgili operasyon yapacak tim bir sonraki slaytta. anıtkabir operasyonu perdede.”

    ses kaydını o kadar uzatabilirim ki.

    böyle bir ses kaydında bu arkadaşlar sizce nasıl bir pozisyon alırlardı? ya da balyoz ses kayıtlarında ak parti, cemaatler, dindarlar geçen isimleri kaldırıp yerine chp, atatürk koyun. bugün ekran maymunluğu yapanlar, kalemini birilerine satanlar ne yazıp ne konuşurdu?

    cevap ne kadar basit ve de tanıdık değil mi?

    --- alıntı sonu ---

    ama maalesef bir de şöyle bir durum var: http://www.radikal.com.tr/…id=1101554&categoryid=98

    tema:
    (bkz: türk silahlı kuvvetleri/@derinsular)
  • türkiye'de askerin darbe planı yapmış olması süpriz değil. fakat bu davada kurunun yanında yaş da yanmış gibi görünüyor.

    davada yargılanan faruk yarman'ın dosyasını az çok biliyorum. adamın konuyla uzaktan yakından alakası yok. aleyhinde ileri sürülen tek delilin sahte olduğu ispatlandı. ki delil gerçek olsa bile ceza vermeye yetecek bir şey değil "yeni yapılanmada görevlendirilecekler". faruk yarman'ın bu dosyayı yarattığına dair bir delil yok. yazarı "rtayyip" diye bir excel dosyası üretmek zor değil.

    dr. yarman yine de 16 yıl ceza aldı.

    paşalar suçlu da olsa, hukuka uygun yürütülen bir dava olmadı. savunma hakları çiğnendi, maddi deliller dikkate alınmadı. yazık oldu.

    ***

    bir de "emir kulu" olana ceza verme meselesi var. emir altında olmak her zaman insanı masum kılmaz. örneğin emir verildi diye işkence yaparsanız, hala suçlusunuz. ama emir altında seminere gittiyseniz ve o semineri komutanlarınız darbe planına çevirdiyse, sizin burada bir suçunuz olmayabilir. aynı şekilde bir darbe görevlendirme listesinde adınız geçiyorsa, bu sizin o görevi kabul ettiğiniz anlamına gelmez. bunun ayrıca delillendirilmesi lazım. mahkemenin her kişi için bunları tek tek değerlendirmesi gerekiyor. 350 kişi için toptan karar vermek daha kolay olabilir ama söz konusu olan bir insanın hayatı ve şerefi.
  • demokrasi özürlü çoğu insan neredeyse zil takıp oynayacak . sizi gidi entelektüel görünümlü sözde demokratlar sizi; büyük laflar edip özgür söylemlerinin dibine vurup sizi gidi hem feodal hem de hukuku özümseyememiş adaleti eşitliği kavrayamamış kalemşörler sizi...
    kafanıza göre hükmü vermişsiniz gerisi boş. delillermiş sahte belgelermiş cd'lermiş önemli değil. o halde keşke mahkemeye de çıkarılmasalardı. avukatlar aracılığıyla kendini savunmaları da neymiş saçma!!

    adil yargılanma hakkını sadece söylemsel bazda savunmak ve iş gerçeğe veya duyarlı olunan konular harici nefret edilen kurumların veya kişilerin olayları ile ilgili olunca görmezden gelmek böyle bir şey.

    "açıkça" sahte delillerle karartılmış bir davada verilen karar birilerini sadece "hukuk" adına üzmeliydi, endişelendirmeliydi. ordu darbe hazırlığındaysa ve bu gerçekse suçlular cezalandırılsın; ama hükme etkisi olan ve sahteliği raporlarla kanıtlanmış delillerle en ağır cezaları vermek adaletten uzak intikamcı bir anlayışın tezahürü.

    tüm bu yaşananları sol adına savunan kişiler de solu özümseyememiş solu intikam ile özdeşleştirmiş anti eşitlikçi ve özgürlükçü bir yaşam formudur. adil yargılanma hakkı çok mühim bir konu bugün ona yarın sana canım kardeşim anlatabiliyor muyum? he sen bu devran böyle gider bana ulaşmaz diyorsan yanılıyorsun. adaletin olmadığı yerde kimse o sıcak ve korunaklı sandığı yatağında rahat uyuyamamalı bence piyango bir gün herkese vurabilir keza...
    deliller karartılır belgeler tanzim edilir sonuç cezaevi...
    hukuk herkese lazım.
  • derin sularda yüzdüğünü sanıp, çayda çimemeyen (bkz: çimmek) andavallar yüzünden binlerce insanın hayatıni göz göre göre mahvetmiş davadir.

    ses kayıtlarının hepsi gerçektir. konuşulan senaryolar da gerçektir fakat ortada bir darbe amacı yoktur.

    tsk'nin ülkedeki irticai faaliyetlere engel olma gibi bir kanuni gorevi vardı biliyorsunuz. bütün bu var olan ses kayıtları, belgeler tamamen birer senaryodan ibarettir.

    senaryo diyorum çünkü tsk, milli butunluge ve rejime karsi olası tehditlerde yapılacakları bir senaryo dahilinde ortaya koyarak yapılacak isleri adım adım planlardi. bunu milli güvenlik akademileri aracılığı ile üst düzey bürokratlar ve seçilmiş kisilere birer seminer dahilinde egiterek gorevini yapardı.

    bütün bu ses kayıtları milli güvenlik akademilerinden alınmış kayıtlardir. tsk kanunla belirlemiş gorevini ifa etmekten dolayı irticacilar tarafından yargılandı. lütfen kendinizi bu askerlerin yerine koyun. sırf görevinizi yaptınız diye yıllarca hapis yatıyorsunuz, ve bu gorev ulusal ve kutsal bir gorev. yıllarca kelle koltukta teröristlerle savasmissiniz, canınızı hiçe saymışsiniz, herşeyinizi vatanınıza adamisiniz. fakat bugün gelmiş o teröristler sizi hileye hapsetmiş. ne hissedersiniz?

    bu mahkeme usulünce yargılama yapmadı, adil yargılanma hakkı tanımadı. ve siyasi bir karar verdi. bunun vebali basta tayyip erdoğan ve fethullah gülen olmak üzere bugünkü iktidar sahiplerinin boynundadir. elbet bir gün hak yerini bulacaktır.
  • adam olan ak partili çıkar der ki;

    "ben darbe girişimi dahil her türlü hukukdışı eyleme kalkışanların cezalandırılmasını isterim. ama yargılama sürecinin zerre kadar lekelenmemesini daha çok isterim zira partimin isminde geçen adalet kelimesi namusumdur. partimizin geleceğe bırakacağı en büyük miras, unvanına yaraşır icraatler yapmasıdır. aksi takdirde bu tür davalar liderimin kişisel öfkesinin şovları olmaktan öteye gidemeyecektir. partimizin ömrünün liderimizin ömrü kadar olmasını istemiyorsak yargılananlarla aynı hukuksuzlukları işlememiş olmamız gerekir.

    dini hassasiyetleri ön plana çıkarıyorsak ahlaki hassasiyetlerin de gereğini yerine getirmeliyiz. hem sanıklar hem de biz, birlikte bataklığın içinde güreş tutmamalıyız. alnım ak başım dik sokağa çıkabilmem için, üzerime tek bir çamur damlası sıçramamış olmalıdır. eğer adalet kavramına ihanet ettiğimiz görülürse kalkınma konusunda yaptıklarımız da sorgulanır hale gelir. ve ardından bir siyasi hareket olarak bütün varlık nedenimiz sorgulanmaya başlar ve yok olur gideriz. vicdan ve akıl sahibi hiçbir ak partili, liderimiz dahil hiçbir parti mensubunun böylesine sorumsuzca davranmasına tahammül edemez."

    türkiye'de ak parti'nin yöneticileri ve kayıtlı üyeleri veya ak parti'ye oy vermiş sempatizanları arasında şu lafı edebilecek tek bir kişi mevcut değil. alnını karışlarım.

    neymiş? darbecilerin yargılandığı iyi olmuş çünkü bundan sonraki darbeler önlenmişmiş. kalkmış göbek atıyorsun. sana ne darbe girişimcilerinden? sen öncelikle kendi temizliğine bak. boğazına kadar boka batmışsın ama hala ağlaklık şovlarındasın, laf cambazlığındasın. partinin kadrolu karikatüristi de durmamış, esprisini patlatmış maşallah. ulen senin haline kimler gülsün sibop! kayığın su alıyor, sen hala boğulanlarla dalga geçiyorsun.

    bu davayı en başından en sonuna kadar tamamen evrensel hukuğun tertemiz bahçesinde kalarak sürdürebilirdin ve çok büyük ihtimalle yine istediğin sonucu alırdın. var ya, adını dünya hukuk literatürüne altın harflerle yazdırırdın. ama öyle yapmamayı tercih ettin. ve rengini belli ettin, tıynetini gösterdin. bugün dreyfus'u herkes hatırlıyor ama onu yargılayan hakimlerin adını kimse bilmiyor. sen ki yargılayansın, ne haddinedir mazlum rolüne soyunmak?

    var mı ak parti'de şu gidişatın tutulacak yol olmadığını görüp de yukarıdaki gibi bir manifesto yayınlayabilecek bir babayiğit? var mı bu pisliklerle, bu bel altı muhakeme yöntemleriyle, bu sahte delillerle ilişkilendirilmek istemeyen bir delikanlı? bu yalan dolan tablosunu, namuslusuyla ve namussuzuyla hepsi bal gibi görüyor görmesine ama şu lider kültünde gıkını çıkarmaya hiçbirinin maçası yetmiyor.

    bütün mesele de orada.

    qed
hesabın var mı? giriş yap