• işim gereği yurtdışında çalışıyorum. kahramanmaraş merkezli deprem dolayısıyla bulunduğum ülkede gelen yardımları koordine etmeye çalışıyoruz.

    sağolsun azerbaycan türkü kardeşlerimiz ilk günden itibaren gelen yardımların kolilenmesinde, tırlara istiflenmesinde makine gibi çalıştılar. onlar olmasa (türk öğrencilerimizle birlikte) işin içinden çıkmamız mümkün değildi.

    dernek/diaspora başkanları hergün yokladı bizi. bir ihtiyacımızın olup olmadığını sordular. yetmedi yiyecek içecek yolladılar bize sormadan.

    başka şehirlerdeki azerbaycan türkü kardeşlerimiz kendi aralarında yardım organizasyonu yapıp doğrudan dağıtım noktasına ilettiler.

    2. karabağ savaşı ile birlikte aramızdaki yakınlığın arttığına bizzat şahittim ama bu felakette ben kendi adıma tek millet iki devlet sözünün lafta kalmadığını iliklerime kadar hissettim.

    sağ olsunlar var olsunlar.

    sonsuza kadar yaşa can azerbaycan!!!
  • azerbaycan halkının da türkiye halkının da asıl düşmanları içeridedir. bu düşman tek adam düzenidir, otoriter, baskıcı rejimlerdir. türk'ün düşmanı ne ermeni,ne kürt. türk'ün düşmanı kendi içinde. iki halk da kemalist devrim yapmaz ise içi boş bir milliyetçilikle avutulur, sömürülür. dışarıdaki güçleri sevindiren de budur.
  • kurtuluş savaşı sırasında mustafa kemal atatürk, o dönem azerbaycan yönetimindeki nariman narimanov'dan borç istemiştir. narimanov, moskova'dan ve içeriden gelen baskılara rağmen 500 kilo altını göndermiş ve altınların ekindeki mektupta ''paşam, gardaş gardaşa borç vermez, el tutar!'' diyerek tek millet olduğumuzu göstermiştir. sonrasında da vagonlarca petrol göndermeye devam etmiştir.

    bu örnekte olduğu gibi türkiye ile azerbaycan emparyalizme karşı hep birlikte hareket etmişlerdir. sayın haydar aliyev; ''atatürk'ün yarattığı türkiye, sadece türkiye cumhuriyeti için değil, tüm türk dünyası ve özellike de azerbaycan için önemlidir'' derdi.

    ezcümle, türk birlik olunca kuvvetlidir. şimdi bu kuvveti emperyalist güçlere gösterme zamanıdır. son zamanlarda bize düşen, kurtuluş savaşı'ndaki gardaşlarımızın desteğini unutmamak ve vefamızı göstermektir.
  • bir gün beni çıldırtacaksınız. son zamanlarda debe okurken yorulur oldum. (bkz: #135597186)

    tamam iyi niyetlisiniz, siz de büyük oyunu görüyorsunuz fakat eksik bilgiyle diğer insanları da yanılttığınızın farkında değilsiniz. rusların ele geçirdikleri bölgeleri slavlaştırması veya popülasyon üstünlüğü olan halklara "böl-parçala-yönet" uygulaması ile milletlerin isimleri veya lehçelerinin hiç bir alakası yok.

    öncelikle bugün türk, bir üst kimliktir. bunu ne tatar ne kazak ne de özbek inkar eder. bunu hiç değilse bin kere yazdım. bir kere daha yazıyorum. türk, altay lehçelerini konuşan halklardan sadece bir bölümünün adıdır, türkistan ise orta asya'da bir bölgeye verilen isimdir. altay dillerinin konuşulduğu coğrafyanın genel adı değildir.

    orhun yazıtlarında türk ile birlikte kırgız, tatar gibi diğer ulus adları da geçmektedir. bunların hiçbiri diğerini kapsayan genel bir isim değildir. bilge kağan kendisinden türk, kırgız'dan ise kırgız olarak bahseder, kırgızlarla nasıl savaştığını uzun uzun anlatır. benzer şekilde tatarlardan da söz eder. dolayısıyla tatar türkü gibi bir ifade zaten bilimsel temelden yoksundur.

    tarihi haritalara bakarsanız kolayca idrak edersiniz. tatar coğrafyası tarihte hiçbir zaman türkistan olarak adlandırılmadığı gibi, tatar halkı da türk olarak tanımlanmamıştır. türkistan haritası adı altında anılan bölge ne sibir halklarını, ne batıdaki tatarları içermez. bugün doğu türkistan adı verdiğimiz bölgeden hazar kıyılarına kadar, kazakistan'ın sadece güney bölgesini içerir.

    19. yüzyıl ortalarından itibaren fransa'dan yayılan etnik milliyetçilik akımı osmanlı imparatorluğunu da etkiledi. osmanlılar ve selçuklular kendilerini türk olarak adlandırdılar, çünkü selçuk bey bir türkmen yabgu'su idi, bugünkü türkmenistan topraklarından çıkarak iran ve anadolu'ya yayılmışlardı. avrupalılar da doğal olarak osmanlıyı bir türk imparatorluğu olarak tanımladı. devletin gücü ve etkisi büyüdükçe akraba dilleri konuşanlar da türk şemsiyesi altına alınır oldu.

    bunun benzerini tarihin her sathında görebilirsiniz. osmanlı'dan önce hakim olan ulus tatarlar idi. cengiz han'dan sonra kurulan devletler moğol-tatar imparatorluklarına dönüştü. özellikle altın ordu devletinin karşı konulmaz gücü, tatar unsurunun sibirya'dan iskandinavya'ya kadar hakim ulus olmalarını sağladı. osmanlı devleti henüz uluslararası bir ağırlık oluşturmadan önceki tarihi kaynaklar, tatar dili ile akraba olan bütün etnik grupları tatar adı altında birleştirirdi. o dönemde yazılan rus tarih kitapları, azerilerden bile azerbaycan tatarları şeklinde bahsetmektedir. elbette bu ifade de bilimsel değildir, ancak güçlü olan etnik unsurun diğer zayıf akraba toplumların ortak bir çatısı gibi algılanmasının doğal sonucudur.

    arkadaşım sen kafatasçı değilsin sadece ana dilin olan idil tatarcasını bilmiyorsun. çünkü bilsen sana oğuz türkçesi değil tıpkı ana dilin gibi kıpçak türkçesi olan kırgızca veya kazakça kulağına daha anlaşılır gelecekti. buna mukabil kırgız ve uygur adının türk isminden çok daha önce yazılı kayıtlarda var olması, kazak hanlığının istanbul'un fethinden sadece üç yıl sonra "kazak hanlığı" olarak kurulması bu absürt iddiayı kendi başına çürütüyor. rusların bırakın imparatorluğu henüz kıçı kırık bir knezliği bir arada tutamadığı dönemlerden bahsediyoruz.

    azerbaycan halkı salak, onlar bilmiyor kendilerinin adlarını ama siz biliyorsunuz. ruslardan çok daha önce kullanılan bir isim olmasını geçiyorum kurulan ilk bağımsız cumhuriyetin adını da bu ülkenin en milliyetçi, en vatan perver insanları verdi. onun da adı azerbaycan xalq cümhuriyyeti'ydi. yani mehmed emin resulzade bilmiyordu da siz mi biliyorsunuz bu ülkenin gerçek adını?

    atatürk'ün sümer ve hitit kültürünü benimsemesi ve ülkeyi yeniden kurarken bu öğeleri kullanması neyse bugün azerbaycan'ın da var olduğu toprakları benimseyerek ülkenin sloganını ateşin toprakları (bkz: land of fire) vermeleri o dur. bunlar tamamen kimlik inşaası ile alakalıdır. tarihte azeri adında bir halk var ve onun da anlamı aynı. ateşin koruyucusu manasında. selçuklu ile birlikte bölgeye gelen oğuz boyları tarafından domine edilerek toplum içinde eridiler fakat toplumlar benimsedikleri ve tarih bağı kurdukları kültürleri yaşatmaya devam ettiler. burada anormal hiç bir durum yok.

    örneğin kazakistan bugün adını iskitya veya alaş orda olarak değiştirse bu yine halkın kendi bileceği iştir. iskitlerle bağlarını inkar etmiyorlar, yeni kimlik yapılandırmalarını da bunun üzerine kurarak iskitya diyebilirler. ve/veya yakın tarihten etkilenerek alaş orda hareketine atıfla alaş eli gibi bir isim verebilirler. bu tamamiyle kendilerini ilgilendirir. bu büyük ağabey tribiyle yapılan saçma sapan şovenizmi bırakın artık. önce tarihinizi ve kültürünüzü öğrenin sonra atara kalkın.

    bu arada ruslar da bu halkları türk halkları veya türk dilli halklar olarak tanımlarlar.
    https://dic.academic.ru/dic.nsf/ruwiki/1151831
    https://ru.wikipedia.org/wiki/тюрки

    türk tarihi hakkında doğru düzgün ilk araştırmaların büyük çoğunluğunu ruslar yapmış, kayıtlarını tutmuş ve doğru düzgün ilk tanımları onlar koymuşlardır. rusları bugün pek sevmiyor oluşumuz tarihi gerçekleri değiştirmiyor. tarih boyunca düşmanımız olan çinliler ve ruslar olmasa bugün türkoloji olmaz, türk tarihi hakkında bir çok bilgiye erişemezdik.

    şunu bir türlü anlatamıyor olmak sinirlerimi bozuyor. bakın bir ukraynalı slav olduğunu inkar etmez. gel gelelim slav olması onu rus yapmaz. kendi milleti, kültürü ve dili olan bir halk kendisine ukrayna-slavı gibi salak bir isim vermez. çünkü üst kimlik nedir bilirler. rusları sevmek gibi bir mecburiyetleri de yoktur. türk tarihi boyunca bütün akraba topluluklar birbirleri ile savaşmış, yeri geldi düşman yeri geldi dünür olmuşlardır. bu kültür ve dil bağını değiştirmez. hiç birisini de diğerinin ağası, babası haline getirmez.

    şu basit denklemleri çözdüğünüz vakit her şey çok daha anlaşılır olacak.
  • bu ülkenin adının azerbaycan olması kadar saçma birşey yok.
    ispanyanın adının iber olması gibi birşey.

    azerbaycan bir millet değil bölge adıdır. içinde yaşayan türklerin asimilasyonu için rus-fars işbirliği ile sik sik isimler takılmaya çalışılıyor.

    mesela iranda “azeri” diye bir halk var. halk dediğime bakmayın 50 adam bulmuşlar bunlar azeri demişler. peki ne önemi var bu halkın?
    iran on yıllardır azerbaycan türklerine siz türk değil azerisiniz, atalarınız da aha şunlar diye propaganda yapmıştır.
    götten uydurma ne hikayeler ne romanlar. bu yayınların bir numaralı sponsoru kim peki:)
    tabiki kahpe rusya.

    rus propagandası şöyle işler, bir bölgeye gidilir. fetih tamamlandıktan sonra o bölgedeki en lehçesi bozuk bölgenin dili resmi dil ilan edilir. bunun sebebi aynı halkın anlaşabilmesinin önünr geçmektir.
    mesela rusya türkiyeyi işgal edebilse, ilk yapacağı şey aruz edebiyatı parçalayan yarı fars yarı arap dili resmi dil ilan etmek olurdu.
    rusun yapacağı ikinci şey ise bir “milli” unsuru yok etmek için milliyetin eksenini değiştirmek. o ne demek derseniz yine bir örnek vereyim, kazaklara türk demez, kazak der.
    özbekler, tatarlar, kırgızlar, uygurlar vs hiçbiri türk değildir.
    mesela bizim ülke işgal edilse ilk iş “türkiye” ibaresi gider yerine “oğuz cumhuriyeti” gibi bir isim konulurdu ve biz asla türk olmazdık. bizim “milliyetimiz” oğuz olarak kalır, bununla ilgili sikko makaleler yayınlanır, propaganda konur ve devlet propagandası olurdu.
    biri de “la biz oğuzuz tamam da bu boy ismi, millet türk milleti” dese dışlanır, fişlenirdi.
    ee zaten en uzak dilde resmi dil olunca ne kazağın kırgızdan haberi olur ne azerbaycanlının gagauzdan.
    hep bizim milletten örnek veriyorum, rus milleti aynı kahpeliği moğol ve kore kökenli boylara da yapmıştır.
    adım attıkları yerde de mutlaka bir diktatör bırakmışlardır. sadece bize de değil, belarusa bakmanız yeterli.

    iran ise propagandasını din temelli yapıyor.

    bu soytarılığın artık bitmesi ve milletin uyanması şart.
    “azerbaycan türk cumhuriyeti” konulabilir, zamanında türkiye için düşünülen “türkeli” ya da “türkistan” gibi ibareler konulabilir, konulmalıdır da.

    ayrıca, azerbaycan türkleri o kadar duru türkçe konuşuyorlar ki, türkçeye en uzak şiveyi bile rahatlıkla anlayabiliyoruz.
    aynı şeyi kazaklar, özbekler için söyleyemem. %25’ini zar zor anlayabiliyorum.

    şimdi kafatasçı diyen dalyaraklar çıkabilir.
    dediklerimde yanlış olan birşey varsa doğrusunu yazın öğrenelim.
    bunu yazan ben, zamanında kazandan göçmüş, hem anneden hem babadan tatarım.
    yozgatın köyünde 3 hilale bakıp hayal kurmuyorum, olanı söylüyorum.
  • oniki puanı verirken, can türkiye; dedi sunucu. ben böyle güzel kelime oyunu görmedim. kalp kalbe karşıymış meğer*
  • hakkinda atilip tutulan kardes devlet.

    oncelikle şurdan baslayalim azerbaycan bir rus uydusu devlet tamam bunu kabul ediyoruz. ancak bunun sebebi sensin canim kardesim yani biziz .(bkz: turkiye cumhuriyeti)

    sen once , 1993 te secimle iktidara gelip ilk is olarak rus askerlerini ulkeden kovalayip petrol boru hattini rusya uzerinden degilde turkiye uzerinden gecirilmesi ve turkiye ye pay verilmesi sartini koyan ebulfez elcibey in , kgb ajani haydar aliyev ve ne oldugu belirsiz kgb subayi tipli suret huseynov tarafindan ruslardan kalma 3 - 5 tankla yikilmasina izin vermeyecektin. ondan sonra cikip kendinde bunlar niye rus uydusu niye gazi petrolu bize ucuza vermiyolar diye sorma hakkini bulurdun.

    gelelim kibris meselesine. biz ne kadar kendimizi bu konuda hakli gorsekte ( ki harekatin baslangicinda tum dunyanin gozunde hakliydik ) masadan kalkip harekati devam ettirip adanin 3 te 1 ini alinca dunya kamuoyunda isgalci konumuna dustuk.

    su an degil azerbaycan , bilge kagan kalkip mezardan gelse kibris i resmen taniyamaz. kibris in kuzeyi dunya kamuoyunda ve uluslararasi alanda turk isgali altinda olan bolge olarak gecer. bunu kabul etsekte etmesekte boyle. bunu degistirecek yegane cozum ya gider rumlarla anlasir federasyon kurarsin ya da herifleri resmi olarak iki devletli bir taksim e ikna edersin. bunu yapmadiktan sonra krali gelse durum degismez. ha cok umrumuzda mi benim degil sahsen.

    azeri sozlugu meselesine gelince , sen adamlarin ulkesine gidip orda muteahitlik vs yapip parayi bulup oralari bir nevi genel ev olarak gorur adamlara evin ufakligi muamelesi cekersen adamlar seni sevmez. şurda bile yillarca azeri spikerlerin mac sunumlariyla tasak gecilmedi mi yok kaleciye kapici diyormus yok şuta zerbe diyomus falan , adamlarin diliyle dalga gecmediniz mi ? niye sevsin adam seni ?

    ha gercekten onlarin icinde de rus sevdalisi yavsaklar yok mu var tabii , bizde de var ruscusu amerikancisi ama iki ulkenin de cogunlugu sunu bilir ki azerbaycan ve turkiye dost degil kardes tir. lehce farkli ama ayni dili konusuyoruz. oturup bilimsel makale ya da edebiyat eseri yazmayacaksan cok rahat bir azeriyle konusabilir anlasabilirsin o da seninle konusur anlasir.

    velhasili azerilerin bugun rus gudumunde olmasi , ermenileri o kadar gelire askeri guce ragmen tokatla(ya)mamasi azeri hukumetinin rus destekli olmasidir. sen anitkabir defterine ataturk un askeriyim diye imza atan ebulfez elcibey in arkasinda duraydin orada turkcu bir hukumet kurulaydi , kgb ajanlarinin ulkeyi ele gecirmesine izin vermeseydin bugun konusmaya hakkin olurdu.

    onun icin bu mevzularda once igneyi kendimize cuvaldizi baskasina batirmamiz lazim. once bi donup kendine bakacaksin acaba ben ne bok yedim diye .

    edit : sma hastaligi gercekten cok onemli. kucucuk cocuklar ailelerin elinde eriyip gidiyor. keske devlet bu isleri yapsa ve buralara dusmese bu konu ama , lutfen imkani olan (bkz: ada'ya umut ol) sun.
  • son "can" ile kafiyeli olan her şey gibi asil ve başarılı olan fantastik ülke. bu yalnız ve güzel ülkeye anlamlı bir şiir yazdım;

    can can güzel azerbaycan
    seviyor seni kral owencan
  • bugün azerbaycan'dan geldim 1 haftalığına tatil için gitmiştim. 2. karabağ savaşında ermenilerinden ele geçirilmiş kullanılamaz halde olan ganimetler (tank,füze, silah)parkına gittim.

    azerbaycan vatandaşları için kişi başı 2 manat, diğer ülke vatandaşları için kişi başı 10 manattı. türk olduğum için benden de 2 manat aldılar. çok kral hareket.

    koca bakü şehrini gezdim etrafta bir tane bile çöp görmedim çok temiz bir şehir gerçekten bal dök yala derler ya, aynı o biçim. yollar ve kaldırımlar çok geniş. insanlar çevre temizliğine ve trafik kurallarına gerçekten çok iyi şekilde uyuyorlar. bakü şehri için konuşmak gerekirse çok güvenli bir şehir zaten bunu rahatlıkla hissedebiliyorsunuz başıma bir şey gelir mi korkusu asla yok.

    bakü'de marketler(bravo zincir marketleri) ve eczaneler(azebaycan'da aptek olarak geçiyor) 7/24 açıklar. türkiye'deki gibi yana-yana 3-5 tane veya çok sıklıkla market yok. bulunduğunuz konumdan 3-4 sokak yürümeniz gerekebilir. onun haricinde bakkal veya şahıs marketleri de var tabii ki. bravo dediğim market bakü'nün migros'u gibi geldi bana.

    kfc, mcdonalds, starbukcs gibi fast food ve kahve zincirler mevcut. yöresel yemekler de mevcut zaten yemeklerimiz birbirine çok benziyor o yüzden yemek yerken çok garipsemedim. düşbere, piti ve narlı et kavurması yedim. çorbalar zaten aynı ben genelde mercimek çorbası içtim. bazı restoranlarda çorba yarım veya tam olarak sunuluyor. yarım kase çorba bizim türkiye'deki çorbayla eşit oluyor tam kase çorba ise bizim kaselerimizin 2 katı olmuş oluyor. o yüzden tam kase çorba içerseniz karnınızı sadece çorbayla doyurmuş olabilirsiniz. dediğim gibi bu restorandan restorana değişir sipariş etmeden önce sorabilirsiniz. birçok yerde tavuk/et döner yiyebilirsiniz bolca var.

    yeme içme biraz bana pahalı geldi açıkçası oturup teker teker türkiye ile karşılaştırmadım bunun kararını sizlere bırakıyorum.
    aşağıda fişler mevcut:

    görsel

    görsel

    bu arada azerbaycan'da sabit kur uygulanıyor 1 dolar 1.70 manat. genelde baküde hemen hemen her yerde kart geçiyor harcama yaptığınızda o anki kur kadar banka hesabınızdan düşüyor veya kredi kartınıza yansıtılıyor. bazı döviz bürolarında türk lirası bozabilirsiniz özellikle havalimanlarında tl kabul ediyorlar. şehir içinde de kabul eden vardı. fakat dün ayrılırken şöyle bir şey başıma geldi:

    elimde 40 manat vardı bunu ülkeden çıkmadan önce dolara çevirmek istedim elinde dolarları güya yoktu vermedi. ben doları olmayan dövizci olduğuna inanmıyorum vermek istemedi bence. tamam o zaman euro alayım dedim 40 manat'a euro vermiyoruz dedi. peki o zaman türk lirası alayım dedim 0.08'den işlem gerçekleştirdi. yani bana 40 manat karşılığında 500 tl verdi. halbu ki 1 manat 18.5 yani bana ortalama olarak ortalama olarak artı-eksi 750 tl civarı para vermesi gerekirdi. türk lirasıyla işlem yaparken çok fena kar ediyorlar. havalimanına gelmeden elinizde paranız varsa bunu şehir içinde halledin. yeteri kadar şehir içinde döviz bürosu var.
    yani ben dolar olarak artı-eksi 23 seviyeleri değerinde türk lirası almam gerekirken, artı-eksi 15-16 dolar seviyesinde türk lirası alabildim.
    belki bu işlem şehir içinde tl kabul eden döviz bürolarında da vardır, bilmiyorum.eğer ki ülkeden çıktıktan sonra türk lirasına ihtiyacınız olacaksa gereğinden fazla nakit olarak manat taşıyamayın isterseniz. ek olarak ziraat bankası ve yapıkredi bankası şubeleri/atmleri var şehir içinde. manat çekmek isterseniz türk lirası hesabınızdan manat çekebilirsiniz ziraat ya da yapıkredi atmleri kur üzerinden hesaplayıp sizlere manat veriyor atmler.

    şehir mimarisi çok güzel her yer kocaman sovyet binaları. devlet daireleri olsun, insanların oturduğu binalar olsun, okullar olsun hepsi bej renginde ve çok güzel. sovyetler zamanını gerçekten hissedebiliyorsunuz. bütün mimari tasarım sovyetlerden kalma denilebilir. binalar çok geniş olduğu için sanki bir okulun içerisinde geziyormuşsunuz gibi geliyor. bulunduğunuz daireye girmek için katı çıkayım, direkt evime gireyim gibi bir şey yok binanın içi biraz tuhaf geldi açıkçası bütün binalar böyle mi bilmiyorum.

    marketlerde çok fazla türkiye ve rusya menşeli ürün var. ben genelde türkiye menşeli ve azerbaycan menşeli ürünleri tercih ettim. domuz eti ekstradan satılıyor ama ben yine de rusyadan gelen herhangi bir şeyi tercih etmedim desem yeridir sadece 1 tane çikolata yedim.

    bakü'de 2 tane cami gördüm birisi içerişeher'de diğeri ise (alev kulelerinin - şehitliğin - meclis binasının) orada dolayısıyla ezan sesi neredeyse yoktu.

    tek sıkıntı yaşadığım konu ise taharet musluğu konusu oldu. benim kiraladığım evde taharet musluğu klozetten değil, ekstra bir hortumla harici olarak yapılıyor bilmiyorum belki klozet rusya'dan ithal edilmiştir. onun haricinde avm'deki taharet musluğu türkiye'dekiler gibiydi.

    insanların geneli rusça'ya hakimler okuldan çıkan çocuklar kendi aralarında rusça konusuyorlardı rusça çok fazla yaygın. belki ruslardır bilemem ama geneli rus değildir zaten insanların tiplerine bakarak az çok rus mu, türk mü anlayabiliyorsunuz. başka bir dili öğrenmek çok güzel bir şey ama kendi dilim varken, dışarıdaki arkadaşlarımla veya insanlarla neden başka bir dil üzerinden konuşayım. bu biraz tercih mi asimilasyon mu bu konuda bir şey diyemem ama türkçe ve azerbaycan dilinin yaygınlaşmasının için türkiye'ye ve azerbaycan'a çok iş düşüyor. yanlış hatırlamıyorsam birkaç eski sovyet türk cumhuriyeti rusça dilinin azaltılmasıyla alakalı geçtiğimiz birkaç sene içerisinde bazı önlemler almıştı. google'dan araştırabilirsiniz.

    türkiye'den azerbaycan'a giderken birisi uçağa(azerbaycan hava yolları) binerken uçakta çalışan host, binen kişiyle azerbayacan türkçesi değil, ingilizce değil, türkçe değil, rusça konuştu. binen kişi de benimle türkçe konuş diyerek tepki verdi bence tepkisinde haklıydı.
    bu karşısındaki kişiyi rus sanmakla alakalı bir şey değil türk olduğunuz zaten azerbaycan'da da olsa çok rahat anlaşılıyor zaten. hatta şöyle örnek vereyim geri dönerken hava limanında biletimi alırken(azerbaycan hava yolları) çalışan kişi rustu benimle direkt türkçe konuştu. yani demek istediğim dışarıdan çok rahat şekilde anlaşılabiliyor.

    türk bayrağına ise çok büyük sevgileri var çünkü bakü'de gezerken bir çok dükkanda veya evin balkonunda türk bayrağını görüyorsunuz. bizim bayrağımızı çok fena benimsiyorlar. tek eksiğimiz ikili kültür bağımız zayıf, biraz bu konuda adımlar atılması gerekiyor. yani her iki ülkenin vatandaşlarının kaynaşması gerekiyor. yani orada hala bir sovyetler birliği etkisi sürüyor dile kolay 70 sene sovyetler birliğinin bir üyesiydi azerbaycan. zengezur koridoru açılırsa ve karadan doğrudan ulaşım başlarsa kültürel bağlar daha çok güçlenebilir.

    ek olarak bence azerbaycan türkçesine hakim değilseniz onlar gibi konuşmaya çalışmayın derim bu sizi itici yapabilir siz türkiye'de yaşar gibi türkçe konuşun zaten sizleri anlıyorlar eğer anlaşamazsanız kullanmanızı tavsiye ederim.
  • azerbaycan ve rusya gibi ülkelerin liderlerine demokrasi konusunu sorduğunuzda,açıkça

    "bizim için demokrasi 30 yıllık yeni bir deneyim, batılı ülkeler gibi bir geleneğimiz yok, bizden demokrasi falan beklemeyin." deyip geçerler.

    bu anlamda haklılardır da. büyük oranda rus etkisinde yaşamış azerilerin, tarihleri boyunca asla demokratik kurum kurma çabası olmayan, halkın "çar" beklentisini kültürel olarak içselleştirdiği bir tarzı benimsemeleri normaldir.

    türkiye ise kıta avrupa’sından hemen sonra, 19. yüzyıl başından itibaren toplumsal sözleşmelerin ve anayasaların var olduğu çok köklü bir demokrasi mücadelesine-geleneğine sahiptir.

    bu gelenek sebebiyle demokrasiden her saptığımızda çok büyük güvenlik sorunları baş gösterir.
hesabın var mı? giriş yap