• arapça'da sözcükler sona veya başa gelen ekler yerine kökten türedikleri için ahenkli bir dildir. bence gerçekten de türkçe'ye ahenk kazandırır.
    "k l m" köküyle, "kalem, kelam, kelime" gibi ya da "h k m" köküyle "hakim, hakem, mahkum" gibi sözcüklerin türetilmesiyle aliterasyon denen ritmi yakalamak mümkün.
    yakalayınca ne oluyor? eğer biraz yetenek varsa en güzel şiirleri yazmanıza hatta biraz inanç varsa doğru dürüst okuyan biri olduğunda kuran-ı kerim'i anlamasanız da huşu içinde dinlemenize vesile oluyor.
    "la ilahe illallah" diyerek kök sözcükleriyle müthiş bir ahengi yakalayan bir cümleyle entryme son verir ve içerisinde "la ilahe illallah" sözü geçtiği için şukela ya da çok kötü vereceklere de selam ederim.
    bonus:
    (bkz: la ilahe)
  • türkçede 110 bin kelime var. en çok yabancı kelime arapçadan gelmiş ve aşağı yukarı 6400 kelime. bunu yaklaşık 3000 kelimeyle fransızca izliyor. onu da 1370 kelimeyle farsça izliyor. bu üçünü toplasak dahi dildeki kelimelerin yüzde 10’u kadar bir oran yapar.

    ingilizcenin ise yaklaşık yüzde 50 ila 60’ı latince ve latinceden türetilmiş kelimelerden oluşur.

    yani neymiş? latince neyse arapça o değilmiş. zaten face kelimesi de latince facies kelimesinden geliyor.

    romans da denen latin/romen kökenli dillerde latince etkisine çok şaşırdık gerçekten.

    germenik bir dil olan ingilizcede latin ve grekçe kelimelere iki temel şekilde rastlanır. en yaygın haliyle dinde ve bilimde kullanılmıştır. aydınlanma çağında ölü diller bilim dili olarak seçilmiştir. bunun nedeni de ölü dillerin değişime uğramaması ve bu iki dilin felsefeden tıbba yeterli kelime haznesi sunması. bunun dışında dönemin edebiyatçıları latince yazmışlardır. zamanla aynı anlamı karşılayan biri latince kökenli diğeri anglo-sakson ya da germenik iki kelime ortaya çıkmıştır. o nedenle eşanlamlı kelimeler ingilizcede bol bulunur.

    arapçaya gelirsek, dilimizde kısıtlı bir etkiye sahip. ne gramer olarak ne de kelime türetme yöntemleri bakımından türkçeye uygun. o nedenle aradaki ilişki sanılanın aksine çok sınırlı kalmıştır. günlük hayatta sık kullanılan bazı kelimelere bakıp arapçaya sahip olduğundan fazla anlam yüklemeye gerek yok. kaldı ki türkler islam’ı araplardan değil, farslardan öğrenmiştir ve dini terimler de ağırlıklı olarak farsçadır.

    din kartını da kullanarak dil üzerinden arap kültürünü yaymak için gösterilen çaba ile elde edilen sonuç arasında uçurum olmasının nedeni, arap kültüründe bir numara olmaması, yeniliklerin dünyanın başka kültürlerinden çıkması ve arap kültürü ile türk kültürü arasında geçişkenliğin bu ülkenin belli bir coğrafi kesiminden öteye geçememesidir. bilim, sanat, felsefe şu bu dediğimizde arapça falan kalmıyor ortada. yani ortada etkilenecek bir şey yok.

    bu arada benden duymuş olmayın ama arap kültürünün altın çağı “fetihlerle” gelen refahla birlikte antik felsefenin keşfine dayanır. o nedenledir ki endülüs’ten avrupa’ya geçen felsefe metinleri ve düşünce biçimleri avrupa’da büyük etki yaratmıştır. ne zaman felsefe lanetlenip bilgiye ulaşmada ana kaynak nakil olarak kabul edildi, arap kültürü de zamanda dondu kaldı.

    arapçadan dilimize geçen ve yerini bulan kelimeler dilimizin bir parçası ve zenginliğidir. ama zorla güzellik olmaz, ittirerek dile arap kültürü zorla sokulmaz. bugün arapçanın bizim kültürümüze katacağı bir şey yok. ilerde olursa zaten ister istemez etkileşim oluşacaktır. zorlamayın.
  • örnegin alchemy yani simya anlamina gelen ingilizce kelime arapça kökenli olup esasi al kimya'ya dayanmaktadir,bugün ingilizce ve fransizcadaki chemical ve kimya ile alakali terimsel laflar da arapça'dan gelmi$ olup herhangi bir dilin saçma sapan gerekçelerle,"konu$anlar ibibik gibi tavuk gibi" denilerek a$agilanmasi abestir. lakin günümüzde artik saf hedece hödöce diye bir dil kalmami$,bütün diller artikülasyon çarkinda ögütülerek tek bir dil olmaya dogru gitmekte,yeryüzünde konu$ulan ayri gayri dil sayisi her geçen gün eklemlenme suretiyle azalmaktadir.

    ayrica 0 da araplarin bulu$udur,bir takim cingöz arkada$lara duyurmak istegindeyim.
  • turkler disindaki dunya nufusunun 90%'ina gore turkiye'nin resmi dili...
  • anlaşılmaz arapça sözcüklerden oluşan bir dildir.

    sadece sözcükleri değil tamlamaları ve hatta bağlaçları bile anlamıyorum. bu nasıl dil kardeşim ? hem halktan uzak hem benden uzak. ayıp yahu, insan araya bir iki tane anlaşılır şey katar değil mi ?

    aklıma gelmişken, rusça da anlaşılmaz rusça sözcüklerden oluşuyor. neden ? çünkü komünist bunlar, böyle anlaşılmaz olarak bizi bölüp parçalayacaklarını sanıyorlar.

    sanskritçenin anlaşılmaz sanskritçe tamlama ve betimlemelerden oluşmasını ise hiç söylemiyorum. pes vallahi, yazıklar olsun böyle düzene !
  • çok büyük ihtimalle, bugün ingilizce'deki,

    * "algebra" (bkz: al gebra)

    * "castle" (bkz: alcazar/al-kasr)

    * "down" (bkz: dûn)

    * "cut" (bkz: katt)

    * "canon" - müzik terimi olan değil, "kilise kuralları" anlamına gelen- (bkz: kanun)

    * "candel" (bkz: qandil)

    * "tail" (bkz: dhzil)

    * "cotton" (bkz: kıtn)

    * "lemon" (bkz: limon)

    * "alcohol" (bkz: al-kuhul)

    * "amen" (bkz: amin)

    * "tariff" (bkz: tarifa)

    * "sugar" (bkz: sıkr/sekr)

    * "sesame" (bkz: al-sımsım)

    * "jasmine" (bkz: al-yasmin)

    * "gazalle" (bkz: ğhazel)

    * "cheque" (bkz: sekk)

    * "earth" (bkz: ard)

    * "camel" (bkz: camal)

    * "cat" (bkz: kıtt')

    sözcüklerin alınmış olduğu dil.

    (bkz: öğrenildiğinde ufku iki katına çıkaran şeyler)
  • el-index

    mukaddime

    arapça, esperanto gibi marjinal örnekler dışındaki tüm diller gibi, tarihin bilinmeyen bir aşamasına kadar varsayımsal olarak tracedown edilebilir ancak ilk arapça yazıya isa'dan önce 853'te asur kralı iii. shalmaneser'in dönemindeki kayıtlarda rastlanır. bulunan en eski arapça metnin bundan birkaç yüzyıl sonraya tarihlenmesi gerektiği anlaşılmaktadır.

    alfabe yine semitik bir dil konuşan fenikelilerin icadı olup beta beyt'in bu dildeki varyantından helenizedir. arami alfabesi fenike alfabesinden uyarlamadır. arap alfabesi ise nebaten ve sinatic basamakları üzerinden arami alfabesinden uyarlamadır. ibrani, ermeni, gürcü, soğd ve hint alfabeleri de yine arami alfabesinden uyarlamadır.

    arap alfabesinin islamdan bir kaç yüzyıl önce oluştuğu anlaşılmakla birlikte arapça çok kısa sürede bir devlet dini haline gelen islam ve islam devleti sayesinde hakiki inkişafını gösterir.

    islam'ın zuhurunu benzerine az rastlanır bir fetih dalgası izler. peygamberin ölümünden sadece 100 yıl sonra dininin orduları batıda charles martel (şarlman'ın dedesi) tarafından ancak poitiers'de durdurulabilirler. doğu'da ise bundan 19 yıl sonra çin ordularına talas'ta üstünlük kurarlar. bu fütuhadın en temel sonucu son derece geniş bir imkanlar temerküzü ve bunun ile inşa edilen medeniyettir. tarihe islamic golden age olarak geçen bu dönemin prestijli dili bittabi arapçadır.

    algebra (al-cebir), algortima (al-khwarizmi), alchemy (al-kimiya) alanlarındaki katkılar herhalde yeterince barizdir. amerikan başkanı ronald reagan 80'lerde reagonomics'i, sosyoliji'nin de babası, ibn-haldun'dan alıntı yaparak açıklayacaktır ve biz denizli'de neden deniz olmadığını şehrin adının domuzlardan geldiğini yazan ibn-i batuta sayesinde biliyoruz.

    modern anlamda ilk sözlük suriye'de yazılır. arapların dil merakı çevrelerindeki pek çok dilin de sözlükleri için pazar üretir. o tarihlerde dilbilimi çalışmaları açısından henüz emekleme aşamasında olan türkçenin ilk sözlüğü de bağdat'ta ve arapça yazılır. kaşgarlı mahmut'un, bir gramer kitabı olduğu tahmin edilen, kitâb-u cevâhirün-nahv fi lugat-it türk adlı diğer eserine ise hâlen ulaşılamamıştır. 1258 bağdat yağmasında yok edilmiş olması düşünülebilir.

    sokrates, platon ve aristo gibileri arap medreselerinde dirilirler ve bologna, padua ve paris'te kurulan ilk modern üniversiteler bu medreseleri taklit ederler. 1258'de bağdat'ı yağmalayan moğollar tarafından yıkılana kadar dünyanın en önemli bilim merkezlerinden olan bayt-al hikma/beyt-ül hikmet'te o kadar çok kitap vardır ki moğollar kitapları dicle'ye attığında nehrin mürekkepten dolayı siyah aktığı anlatılır. gökteki yıldızların da kimyevi bileşenlerin de dili arapçadır. "londra bir köy iken arap şehri cordoba'nın iki millik aydınlatması vardır".

    arapçadan dünya dillerina sayısız kelime girer. arsenal, mafya, averaj, safari, amiral, amalgam, alkol... hepsi arapçadır. ama arapça'nın asıl etki alanı müslüman halkların dilleri olur. türkler iran ve hindistan'ın ardından arap ülkelerini de fethettiklerinde de prestijli dilleri arapçadır. osmanlı eliti yüzyıllarca birbirlerine bildikleri arapça kelimeler ile hava atar, divan şairleri de kadılar da arapça bilir. 18 ve 19. yüzyılda batılı kavramlar dile girerken karşılıkları arapçadan üretilir. parlamento meclis, airplane tayyare, occupy işgal olur.

    arapça türkçeye öylesine sirayet eder ki dil devriminin ardından dahi arapçanın temel kurallarını bilmeden türkçe hakkı ile anlaşılıp konuşulamaz. teşrif ile şeref'in bağlantısını görmeyen biri dili eksik kullanmaktadır.

    arapça 101

    - arapça afro-asyatik dil ailesinin semitik branşının bir parçası olup eski mısır dili uzaktan; habeşçe, ibranice ve maltaca ile daha yakından akrabadır.

    -arapçada kelime kökleri çoğu zaman 3 nadiren 4 veya 5 harften oluşur ve kelimeler bu harfler türlü vezinlere konularak üretilir.

    -arapçadaki peltek sesler türkçeye de-peltekize edilerek alınır. bundan sebep ramazan yabancı kaynaklarda ramadan diye yazılıdır.

    -arapçadan türkçeye geçişte a çoğu zaman e olur. mawsim>mevsim, şaraf>şeref, şarif>şerif vs.

    - arapçadaki birden çok ses türkçe yazıda tek bir harfe tekabül ediyor olabilir. bundan sebep, örneğin her k'yı aynı karakter sanmak doğru olmayabilir.

    - aşağıdaki kalıpları bilmek arapçayı bilmek değildir ancak türkçenin doğru anlaşılması ve öğrenenin kelime hazinesinesinin gelişmesine olanak tanıyacaktır.

    - etimoloji ve anlam her zaman tutmaz. anlam farklı alınabilir, zamanla değişebilir, kelime başka bir anlama özgülünebilir veya türkçede türetildiği için anlam arapçadan büsbütün farklı olabilir.

    - fiillerin çekimsiz hali üçüncü tekil şahıs ve geçmiş zaman şeklindedir. örn, f'l yaptı, etti.

    vezin tablosu

    vezinler f'l köküyle gösterilir. aşağıda bir kısmı verilmiş ayn harfi ' işareti ile gösterilmiştir.

    bab - etken - edilgen

    if'al - muf'il - maf'ul
    taf'il - mufa''il - mufa''al
    tafa'ul - mutafa'il - mutafa'al
    tafa''ul - mutafa''il - mutafa''al
    infi'al - munfa'il -
    ifti'al - mufta'il - mufta'al
    istif'al - mustaf'il - mustaf'al

    fa'il

    yapan, eden yapısı verir.

    nzr - baktı - nazır (bakan)
    nsr- yardım etti - nasır (yardım eden)
    hml - taşıdı - hamil (taşıyan)
    ktl - öldürdü - katil (öldüren)

    fa''al

    aşırı yapan, meslek olarak yapan yapısı verir.

    hml - taşıdı - hammal (çok taşıyan)
    hss - duydu - hassas (çok hisseden)
    rks - dans etti - rakkas (çok dans eden)

    if'al

    fiil türetmeye yarar

    dhl - soktu - ithal (sokma)
    hrç - çıkardı - ihraç (çıkarma)
    krm - ağırladı, cömertlik etti - ikram (ağırlama, cömertlik etme)

    muf'il

    fls - iflas etti - müflis (iflas eden)
    hbr - haber verdi - muhbir (haber veren)
    şfk - kıstı, şefkat etti - müşfik (şefkat eden)
    dwr - çevirdi- müdür (çeviren)

    maf'ul

    zkr - söyledi - mezkur (söylenen)
    zlm - kötülük etti - mazlum (zulm edilen)
    nkl - taşıdı - menkul (taşınan)

    mif'al

    -cı anlamı verir

    hrk - yaktı - mihrak (yakıcı)
    wsk - bağladı, belgeledi - misak (bağlayıcı, belirleyici)
    'mr - imar etti - mimar (imar eden)

    fa'l

    kural olarak eylem yapar ama basit ad olarak da kullanımı vardır.

    ktl - öldürdü - katil (öldürme)
    frk - ayırdı- fark (ayırma)

    taf'il

    isme yapma etme; fiile sirayet ettirme, o hale getirme, leştirme anlamı verir

    ksr - kusur idi - taksir (kusur etme)
    şvk - istedi, arzuladı - teşvik (isteklendirme)
    hrk - hareket etti - tahrik (hareketlendirme)
    kdr - bunladı - tekdir (bunaltma)

    mufa''il

    'lm - bildi- muallim (talim eden, ilimlendiren)
    myz - ayırt etti - mümeyyiz (temyiz eden, ayırt eden)
    klt - kopyaladı - mukallit (taklit eden, kopyalayan)

    mufa''al

    hyl - düşledi - muhayyel ("tahyil" edilmiş, hayal edilmiş)
    'cl - acildi - muaccel ("ta'cil" edilmiş, acilleştirilmiş)
    hrr - serbest bıraktı, yazdı - muharrer (tahrir edilmiş, yazı edilmiş)
    'bd - kaldı - müebbed ("ta'bid" edilmiş, kalıcı edilmiş)

    tafa'ul

    bir şeye dönüşme veya o rolü yapma anlamı verir

    chl - bilmedi - tecahül (bilmzeden gelmek)
    gfl - aymadı, anlamadı - tegafül (anlamazdan gelmek)
    zhr - belirdi - tezahür (belirginleşme)

    ifti'al

    türkçeye sanırım -im olarak çevrilebilir

    chd - çabaladı (->yol gösterdi) - içtihad - (yol gösterim)
    kbs - aldı - iktibas (alımlayım)
    zhm - sıktı, bunalttı - izdiham (sıkılım, bunalım)

    mufta'il

    fhr - onur duydu - müftehir (onur duyum eden)
    lc' - sığındı - mülteci (şığınım edem)
    şkw - şikayet etti - müşteki (şikayet edim yapan)

    istif'al

    bir şeyi gayretle yapmayı ifade eder.

    krr - karar verdi, durdu - istikrar
    anf - baştan başaldı - istinaf
    cvb - karşılık verdi - isticvap (aslında arapçada doğru kelime bu değildir)

    mustaf'il

    kbl - yöneldi(->gelecek zamam kalıbı) - müstakbel (i>edeğişiminin nedeni anlaşılamadı)
    hza - alay etti - müstehzi
    fyd - yararlandı - müstefid

    infi'al

    edilgenleştirir

    kşf - açtı, buldu - inkişaf (açılım, bulunum; türkçede anlam değişmiştir)
    df' - tepti, vurdu - indifa (tepilim)
    klb - ters çevirdi - inkılab (ters çevrilim)

    mufa'ala(t)

    karşılıklılık ya işteşlik anlamı verir

    nzr - baktı - münazara (bakışma)
    hkm - yargıladı - muhakeme (birlikte yargılama)
    'şk - aşık oldu - muaşaka (karşılıklı aşık olma)
    zkr - söyledi - müzakere (söyleşme)

    af'al

    abartma veznidir

    kbr - büyük idi - ekber (çok/en büyük)
    lzm - lazım idi - elzem (çok/en lazım)
    şrf - şerefli idi - eşref (çok/en şerefli)

    basit bazı vezinlerin çoğulu da buna benzer vezinle yapılır

    varaka - yaprak - evrak
    fikir - düşünce- efkar
    hüküm - yargı, hüküm- ahkam

    - at: çoğaltma ekidir. arapça aslında uygun olmasa bile türkçede arapça sözlükler hemen hep bununla çoğaltılır. meşrubat. (içilenler)
    -iyet: -lik?. meşrutiyet (şartlılık)
    maa- : ile anlamı verir maalesef (maa al-asaf)
    la -: olumsuzluk anlamı verir. la-kayt
    bi -: olarak anlamı verir. bilfiil, bizzat.
    fil -: bulunma, içindelik anlamı verir. filhakika.
    -i: hal-i pür melal (pür melal olan hal)
    -i(l): -ın anlamı verir. fahreddin (dinin onuru)
    -eyn: iki tanelik anlamı verir. tarafeyn.

    bir iki düzeltme ve debe bonusu editi:
    https://youtu.be/td6ijllx5bu
  • insan zihninin urettigi en iyi yapilardan bir tanesi, der bazi linguistler.
  • elif ile alpha arasindaki iliski, arap alfabesindeki ilk iki harfin yani elif-be'nin latince alphabet ile ilişkisi cok ilginçtir. islam inancında tanrı insanlarla konusmak icin arapça dilini secerken bu dili o dilde kitap indirene kadar hazırlamış ve geliştirmiştir. arapça 6. yy da gelişimini tamamlamışken ilahi kitap inmiştir. tıpkı nükleik asit oluşumundaki harf kombinezomuyla milyonlarca zincirin olusmasi gibi arapça'da da 3 harfin kombinezomuyla oluşmuş binlerce fiil vardir. anlatilmak istenen bir meram en ince ayrintilarina kadar anlatilabilir.
  • kutsal hale gelmiş bir dildir ki zaten.

    o kadar kutsallaştırılmıştır ki, yerdeki kağıtta farsça iran marksist leninist sempatizanları'nın el bildirisi bile olsa öpüp başa koyup kaldıran teyzeler ve amcalarımız var. bu ne demek:
    a) arapça ile farsça farklı diller bile olsa harflerinin benzemesi -arapça olmasına ve dolayısıyla- kutsal olmaya yeterlidir
    b) okumayı bilmesen bile arapça yazan herşey kuran-ı kerim'dir.

    eğitimsizlik sebebiyle kutsiyet atfedilmiştir.
    onun dışında biraz da olsa arapça eğitimi aldıysanız, zaten linguistik açıdan kutsal bir dil olduğunu, her yönüyle manyak bir lisan olduğunu da farkedersiniz gerçi ama konumuz bu değil.
hesabın var mı? giriş yap