• bazen diyorum ki bu akp'ye ali suat ertosun'lar müstahak. hatta az bile.. bu adamın adını perihan mağden'in köşesinden hatırlıyorum, mağden hayata dönüş operasyonu, ölüm oruçları, f tipi üzerine her yazı yazdıktan sonra ceza ve tevkif evleri genel müdürü olarak tekzip gönderirdi perihan'ın köşesine. sonra yargıtay üyesi yaptı akp bu adamı, yetmedi madalya verdiler, yetmedi abdullah gül hsyk'ya atadı. sen sırf sol örgütlere karşı yapıldı diye hayata dönüş'ü bu kadar sahiplenirsen, ertosun'u böyle taltif edersen o da gider böyle tepene çıkar işte; zaten kör topal giden ergenekon davasını, ölüm kuyuları soruştrumasını tek hareketle akamete uğratır.

    akp sağcı refleksler gösterdikçe, devletçileştikçe burnu çamura batıyor bunu nasılsa hala farkedebilmiş değil. ya da farketmiş halde de türkiye'de bütün siyasi akımlar er ya da geç devlete yamanıp güç kazanma peşinde olduğu için onun peşinde koşup eline yüzüne bulaştırıyor. mevzu devletçilik oynamaksa onun feriştahını yapanlar var zaten yavrum akp, senin gibi imitasyona ne gerek var?

    edit: ertosun'un yargıda yükselmesinde akp'nin çok rolü olamacağı zira prosedür gereği yüksek yargının seçimleri kendi içinde yaptığı söyleniyor. procrom'dan başta olmak üzere bir kaç mesaj geldi bu yönde. benim düşüncem çok farklı değil gene de, şöyle ki: bu adam eskiden gelip de akp'nin görevde tuttuğu sayılı müsteşardan biri. görevde tuttukları gibi bir de madalya vermişler. oral çalışlar yargıtay'a girmesi için cemil çiçek'in destek verdiğini yazdı, yazısının linki aşağıdaki entrylerde var. yargıtay'a geçtiğinde de hsyk üyesi adayı olduğunda da gayet sevinerek, bizden olmasa bile bize karşı değil diye karşılandığını tahmin ediyorum. muhtemelen abdullah gül'de üç kişi arasında atarken hiç öyle hayıflanarak, metazori falan atamamıştır.
  • 19 aralık 2000 tarihinde yapılan hayata dönüş operasyonu sırasında ceza ve tevkifevleri genel müdürü, halen de yargıtay üyesi olan bürokrat. başbakan ve adalet bakanının dsp'li, içişleri bakanı'nın anap'lı olduğu dönemde yapılan bu operasyon sırasındaki başarıları nedeniyle, kendisine, akp'li adalet bakanı ve tbmm başkanı tarafından devlet üstün hizmet madalyası takılmıştır. *
    madalya töreninde yaptığı konuşmada, operasyondan önce cezaevlerinin devletin giremediği yerler olduğunu, sempatizan girenlerin militan çıktığını, bu tablonun ürkek, titrek değil, kararlı adımlarla değiştirildiğini söylemiş ve madalyanın kendisine verilmesini uygun bulanlara teşekkür etmiştir. adalet bakanı cemil çiçek ise, operasyonla cezaevlerinde devlet hakimiyetinin kurulduğunu belirtmiş, inşallah türkiye o sıkıntılı günlere bir daha gelmez ve biz de bir daha bu nedenle madalya vermek zorunda kalmayız demiştir.
    yapılan bu törende, ölüm, yaralanma, ömür boyu sakat kalma, sonrasında ölüm oruçları ve yine kayıplar olmadan sorunun çözülebilirliği konusunda ne düşünülüp konuşulduğu hakkında bilgiye ulaşılamamıştır.
  • ergenekon sorusturmasini yürüten savcilari, ayni davaya bakan mahkeme heyetini ve güneydogu’daki faili mehul cinayet dosyalarini arastiran diyarbakır cumhuriyet savcısı ergün tokgöz'ün görev yerlerini degistirmek icin ugrasan bence derin devletin üyesi olan hsyk üyesi.
  • bu devlet nişanlı, ödüllü hukukçunun can dündar'la yaşadığı sıkıntının bir benzerini başkaları da yaşamış bir zaman.
    1999’daki idil savcısı ilhan cihaner ergenekon sanığı albay arif doğan ’ın da aralarında yer aldığı zanlılar hakkında jitem soruşturması başlatıyor. bunun hemen evvelinde 1998'de itirafçı ibrahim babat'ın ifadesini almak ve cinayetlerle ilgili yer gösterimi için kırıkkale cezaevi’nden midyat cezaevi’ne sevkini istiyor. bu talebe “olmaz” cevabı geliyor. sonra savcı, babat'ın ifadesini bizzat almak için izin istiyor, cevap yine “hayır.” sonra faksla gönderdiği 60 sorunun yanıtını talimatla alabiliyor.

    bu "olmaz, hayır" cevaplarını vererek cumhuriyet savcısına mani olan bürokrat kim, diye insanlar arşivlere bakıyor. sn kıymetli ertosun çıkıyor gene.
    http://www.radikal.com.tr/…05.12.2009&categoryid=77

    bu "çalışmayı" "can dündar'ı belgelerle rezil etti, dündar'ın dediklerini çürüttü" diye kendi kendine çalıp kendi kendine gerdan kıranlar için gönderiyor ve uzak ufuklara yelken açıyorum.
  • müthiş bir insan gerçekten. her 19 aralık'ta anmak boynumun borcu. hem kendisini hem çiçek'i.
  • yargıtay cumhuriyet başsavcılığından ilhan cihaner'e "gizli" dinleme kararının, tib'de yapılan arama sonrasında fakslanması ile ilgili olarak, bu konuda yorum yapamayacağını, cumhuriyet başsavcılığının inceleme yapıp gerekli açıklamayı yapacağını, sonucunu da kamuoyuna bildireceğini söyleyerek doğruyu yapmıştır.

    acizane bir soru: aynı ali suat ertosun, neden erzincan savcılarının yetkilerini şapır şupur alelacele alırken iddianamenin yazılmasını, bu konuda önce savcılığın, sonra mahkemenin kararının beklenmesinin gerektiğini söylemedi? şimdi tarafsız mı bu yargı?

    ayrıca abdurrahman yalçınkaya'ya da sormak istiyorum: başsavcılar kendi faksları kullanılarak gizli mahkeme kararları o kararların yönelik oldukları kişilere fakslanırken bunu8 hissederler mi, hissetmezler mi? hissederlerse ne yaparlar, hissetmezlerse neden hissettirilince çıkıp en azından bu kağıt parçasıdır, ben çekmedim, çekeni bulacağım falan demezler?

    benimkiler soru tabi. cevap da beklemiyorum, çünkü biliyorum. aslında herkes biliyor.
  • kendisinin ceza ve tevkif evleri genel müdürü olduğu dönemde yaşanan cezaevi operasyonları nedeniyle türkiye 1.104.000. tl tazminat ödemeye mahkum edilmiştir.

    http://bianet.org/…e-1-milyon-104-bin-lira-odeyecek

    "avrupa insan hakları mahkemesi (aihm), 5 temmuz 2000'de burdur cezaevi olayları sırasında zarar gören 24 kişinin açtığı davayı sonuçlandırdı. aihm, türkiye'yi 1 milyon 104 bin lira tazminat ödemeye mecbur etti."
  • muhtemelen bürokrasideki cemil çiçek kontanjanını süper kullanmış, hala da kullanan insan.
    hakimler ve savcılar yüksek kurulu asil üyeliği için ismi verilen diğer iki aday kimdi, tüm aramalarıma rağmen bulamadım, belki ehven-i şer'dir diye düşünüyorum da bilemiyorum, sanamıyorum.
  • kendisinin belge diye sunduğu faks kağıdı bilakis can dündar'ın haklılığını birebir ortaya koyduğu için niteliksiz bir farsın repliğini tekrarlayıp "işte kapı işte sapı. belgelerle herşey ortaya çıktı. yüzünüz kızarsın" demenin tuhaflığını sanırım fark etmek güç olmasa gerek.

    yahu ne ispatı?
    buyur: "ertosun, sanığın para istemesinin de kendisini bağlayan bir unsur olduğunu söyleyerek, 'çünkü sanıkların muhatapları ilgili hakim ve cumhuriyet savcılarıdır. prensip olarak, sanıkların, davası sürenlerin gazetecilere konuşmasına karşıyım. o dönemki bakanımız bunu uygun görmüştür. etik olmadığı için kabul etmedik' dedi.
    http://www.cnnturk.com/….cevabi/537354.0/index.html

    (bkz: senin adamın gol diyo)
  • ergenekon dalgası içinde yer alıp akp ile papaz oluncaya kadar, milliyetçi muhafazakar kimliğiyle prim bile yapabilecekken şimdi teşhir edilmiş kişi.
hesabın var mı? giriş yap