• ben öğretmenim.
    iki tane 7.sınıfım var.
    7.a şubesinin dersleri genel olarak hep sabah saatlerine denk geliyor. 7.b hep öğleden sonra...
    birinde hepimiz taptazeyken ders işliyoruz, diğerinde hepimiz yorgunuz...
    hak geçmesin diye 7-b ye tenefüs zili çalmadan, pür neşe, motivasyon giriyorum.
    ekstra testler hazırlıyorum. fotokopiler havada uçuşuyor!
    sonra diyorum 7.a kendimi istedi sabah derslerini, onların suçu ne! dururmuyum, orda da havada uçuşmalar!!!

    birine bir kelime eksik anlatsam, huzursuz oluyorum. dengeyi kurmak için çırpınıyorum.
    allahtan korkuyorum. gerçi insan olanın hakkaniyetli davranması için kimseden korkmaya ihtiyacı da yok...

    şimdi sana soruyorum:
    ben bir kelimenin hesabını bile yaparken, sen geceleri nasıl rahat uyuyorsun?

    cidden hayret ediyorum...
  • müfredat aynı ise niye askeri lise var dedi.

    imam hatipte sanırım öğretmemişler sana. hayatının şokuna hazır ol

    fen liseleri ile anadolu lisesi müfredatı da aynı :(
  • - şimdi ismail saymaz ben şunu anlamıyorum...
    -hocam, bakın... şunu anlamıyorum...
    -ya orası tamam da, ben şunu anlamıyorum...

    anlamıyor.
  • bugun ekrem ımamoglu ile yaptigi programda kendini rusva etmistir.

    ekrem ımamoglu "ben ıstanbul belediyesi`ndeki israfi anlatayim" dedi,
    "onu anlattiniz" dedi,
    adam "hayir, anlatmadim" dedi,
    "sure doldu" dedi,
    "bana 12 dediler" dedi,
    "o zaman reklama gidelim" dedi.

    utanmaz adamlar.
  • "hayatını, saygıdeğer bir adam olamamana mazeretler aramakla geçiriyorsun."
    ahmet altan

    nokta...
  • eskiden orta yolcuydu. şimdi ise aktroll. bugünkü yazısını sabah gazetesinde yazsa sırıtmaz.
    ne yazmış bu omurgasız bir bakalım.
    "birinci saldırı 17 aralıkta gelmiş." saldırıymış. yoksa devletlülerimizin yolsuzluğu falan yok ortada. peki nasıl atlatmışız?
    "birinciyi atlattık. çünkü halkın sağduyusu, yolsuzluk diye harekete geçenlerin gerçek niyet, hedef ve maksatlarını kavradı."
    yani halk bu durumun farkına varmayıp da akp'ye oy vermeseydi ülke elden gitmişti demeye getiriyor.
    aslında kızacak bir durum yok. helal olsun uzuna. hem bunların gazetelerini milletvekilli öncülüğünde taşlatıyor hem bu gazetenin yazarı olan bu omurgasızı dövdürüyor hem de aynı gazetede kendi propagandasını yaptırıyor.
    hak ediyor bunlar, hak ediyoruz hepimiz. bu kalitesizin en çok okunan yazarlardan biri olduğu bir memlekette uzun insaflı bile davranıyor aslında.
  • aşağıdaki fıkrayı okuyunca kendisini hatırladığım gazeteci, yazar...

    muhammed sınıfa girdiğinde öğretmen sordu:

    - "adın ne"
    - "muhammed" diye cevapladı çocuk.
    - "fransa'da muhammed ismini kullanmayız bundan sonra senin adın jean-francois" dedi öğretmen.
    akşam eve döndüğünde annesi muhammed'e sordu:
    - " günün nasıl geçti muhammed"
    - "benim adım muhammed değil, artık fransa'da yaşıyorum ve artık adım jean-francois" dedi.
    - "sen isminden, ailenden, kültüründen ve dininden utanıyor ve yadsıyorsun öyle mi?" diyen annesi muhammedi dövdü.
    sonra olanları muhammed'in babasına anlattı. babası muhammed'i daha kötü dövdü.

    ertesi gün muhammed okula gittiğinde öğretmen muhammed'in yüzündeki çürükleri gördü ve sordu
    - "benim küçük jean-francois'ime ne oldu?"
    - "hiç sormayın efendim, fransız olduktan 2 saat sonra iki tane arap'ın saldırısına uğradım"
  • barış atay ile ilgili aynı yazısında ayrıca yusuf yerkel ve muharrem ince ile ilgili şunları yazmış aynen aktarıyorum.

    1- soma’da güvenlik kuvvetlerinin arasında yere düşmüş bir madenci yakınına tekme atan başbakanlık müşaviri yusuf yerkel, özür dileyen ve pişmanlık beyan eden bir mesaj yayınlamış.
    - dört yıl sonra olsa da...
    - samimiyeti sorgulansa da...
    - yapılan eylemle dilenen özür arasında bir orantısızlık olsa da...özür özürdür.

    2- muharrem ince, konya ereğli’de şöyle demiş:
    “akp demeyeceğim. örneğin ak parti diyeceğim. onları da incitmeyeceğim.”
    “şimdi mi aklınız başınıza geldi” sorusunun sadece iktidara değil, bazen muhalefete de sorulması gerekmez mi?

    konu yerkel olunca geç bile olsa affedin, konu ince olunca aaa şimdi mi aklına geldi.

    yazıda kardeşlikten, barıştan, ince'nin akşener'in vereceği güzel mesajlardan bahsedip alttan alta da değil alenen en büyük ayrımcılığı kendisi yapıyor. en tehlikeli adamlar bence bu adamlar. akşener'e süslü laflarla giydirmeler , yavuz bingöl'ü aklamaya çalışmalar falan. umuyorum aynı yazıda kendisinin dediği gibi "bir gün birisi buna haddini bildirir"
  • bugünkü yazısında yandaş, parti sözcüsü gibi davranan gazetecileri eleştirmiş. gazeteciliğin ölümü diye de başlık atmış.

    güzel demiş.

    peki bunu kim için söylemiş olabilir? tabi ki chp'yi destekleyen gazeteciler için. söyleyen kim? ahmet hakan.

    fıkra bu kadar. güler misiniz, onun adına utanır mısınız bilmiyorum.
  • ben ahmet hakan'ın ciğerini bilirim. kendisi bile benim kadar iyi bilemez kendisini yani o derece.

    yarın sabah hürriyet'teki köşesinde yarım sayfa erkan oğur yazmazsa bu mesajın sonunu eşek gibi anırarak editleyeceğim bak.

    örneğin:

    "sesinin güzelliğini ve türk halk müziğine olan yoğun ilgisini bildiğimiz ibrahim kalın kendi yazdığı bir eseri yayınlayınca fırtınalar koptu.

    durun durun şarkının güzelliği veya kötülüğünden değil, bu şarkının düzenlemesini erkan oğur yaptı diye koptu o fırtına. kendine süper özgürlükçü, süper demokrat diyen bizim muhalifler vay sen nasıl o şarkıya düzenleme yaparsın diye yıktı ortalığı.

    bakın bu tipler asla iflah olmazlar. iktidara demokratik değilsin derler ama altı üstü bir şarkı düzenlemesinden de böyle yıkarlar ortalığı.

    iyi ki varsın erkan oğur. çok yaşa ibrahim kalın. enfes bir şarkı olmuş."

    bak şu şekil bir yazı yazmasın eşek gibi anıracağım. hiç kaçırmaz bu fırsatları.

    edit: ahmet hakan , aylık 20.000 dolara iletişim danışmanlığını yaparım bak. senin adımlarını senden önce hesaplarım, yazını yazarım, gözlükler kirlenince hohh yaparım. bence aşırı mantıklı.
hesabın var mı? giriş yap