• kadirilik'te, abdülkadir geylani'nin "nefislerini olgunlaştırmak isteyenlerin uymaları gereken" 10 kuralı şöyle özetleniyor:

    ister şaka, ister ciddi olarak yalandan sakınmak. zira yalandan sakınmayı dil adet edinince, allahü teala onun ilmini saflaştırır. o kimse sanki yalanı bilmez olur.

    belli ve açık bir özrü olmadığı halde sözünde durmaktan kaçınmak. çünkü sözünde durmamak, yalan sınıfındandır. kul, verdiği sözden dönmekten sakınıp, sözünü tuttuğunda cömertlik kapısı, haya penceresi açılır.

    tüm canlılara eziyet etmekten sakınmak. böyle kimseleri allahu teala, helak olmaktan korur. insanlar tarafından gelecek beladan onu sakınır. onu zatına yakın olmakla şereflendirir.

    kendisine zulmedilse de, insanlardan birine beddua etmekten sakınmak. bu haslet, sahibini yüksek derecelere kavuşturur.

    ehl-i kıbleden bir kimseyi şirk, küfür ve nifak ile asla suçlamamak. çünkü bu hal, rahmete yakındır.

    kalpten veya dıştan bir günah işlememek, haramdan korunmak ve bütün uzuvları günahtan alıkoymak. zira bu hal, dünyada kalp ve azalar için en güzel amellerdendir. allahü teala, gönüllerimizden şehvetlerimizi çıkarsın.

    az ve çok kendine lazım olan yiyeceğini insanlara yüklemekten sakınmak. gerek ona muhtaç olan, gerekse olmayan insanların hepsine yük olmaktan sakınmak. çünkü ibadet edenlerin şeref ve izzetinin tamam olması gerekir.

    başkalarının elinde bulunan şeyin onlarda olmasını istememek. çünkü en büyük izzet ve halis zenginlik, azim mülk ve faydalı tevekkül bu haldedir. bu kapı, allahü teala'ya güvenme kapılarından biridir. ibadet bununla olgun olur.

    tevazu, yani alçak gönül sahibi olanın derecesi yüksek, şerefi sağlam, allahü teala yanında izzet ve yüksekliği tam olur. dünya ve ahiret işlerinden dilediğini yapar. bu haslet, iyiliklerin üstünüdür. tevazu, insanın rastladığı herkesi kendinden üstün görmesi demektir. bir kimse böyle tevazu gösterirse, rahman'ın dostlarından olur.

    ister doğru, ister yalan, ister kasten, ister yanlışlıkla allahü teala'ya and vermemeli, yemin etmemelidir. dilini yemin etmeye alıştırmamalıdır. kul yemin etmemeyi adet edindiğinde, allahü teala ona bir kapı açar.
  • gunun birinde gavs hazretleri pizza sipariş etti.ilerleyen saatlerde kapiyi biri çaldı.gavs hazretleri "kapiya bakin pizzaci olabilir" diye buyurdu. kapiya baktik hakikatten pizzaciydi. oturup saatlerce ağladık.
  • “bence iyiliği emredip kötülüğü yasaklamak, bin kişinin mabedlere kapanıp bütün vakitlerini allah’a kullukla geçirmesinden daha iyidir.”

    abdulkadir geylani, el – fethu’r – rabbani, 54. sohbet.
  • kendisine atfedilen;
    "müridim ister doğuda olsun ister batıda,
    hangi yerde olsa da yetişirim imdada."

    sözleri eğer gerçekten kendisine aitse, ve bu sözler ile kastedilen müridlerinin bugün anladığı gibi öldükten sonra ya da uzaktan kerametini göstermek demek ise..

    üzgünüm ama "şirk detected!"

    edit : neden şirk olduğunun meraklısı için (bkz - kaf 16 / araf 3 / fatiha 5 / fatır 22 / ahkaf 5)
    ve
    araf 194-197 : "allah'tan başka allah ile aranıza koyup yalvardıklarınız sizin gibi yaratılmış kullardır. davanıza sadıksanız hadi onlara seslenin de size cevap versinler. allah ile aranıza koyup yardıma çağırdıklarınız size yardım etmek şöyle dursun, kendilerine bile yardım edemezler."
  • evliyanin seyyididir.
    gunumuzde kuantum fizikcilerinin izah etmeye calistigi ; kendini kutsala saldirmaya programlamis minik beyinlerin ise anlamamakta israr ettigi ogretileri ,
    teorik ve pratik olarak asirlar once anlatmis,ogretmis ve yasamistir.bu manada boyutlar arasinda seyahat eden ve ayni anda bir kac yerde bulunabilen
    tarihin gordugu en buyuk ermistir.
    yazdigi bir cok kitap kaybolmustur yada hacli seferleri esnasinda dogu kutuphanelerinden calinarak vatikan'a goturulmustur.
    su anda vatikan arsivlerinden cikarilan bazi kayip kitaplarinin cevirisi yapilmaktadir.
    ozellikle katolik camia ve roma "sirlar kitabi" ve "sirlarin sirri" kaynakli arastirmalarla sah-i geylani'nin ogretilerinden ve kitaplarindan feyz almaktadir.
    secretum secretorum conseptinde latinceye tercume edilmis bazi orijinal kaynaklar halen vatikan kutuphanelerinde bulunabilir.
    bakiniz:
    http://moourl.com/secretum

    ayrica yunus emre gibi bir ask insanin da ari,duru ve icten gelen satirlarla methettigi bir evliyadir.
    soyle ki ;

    seyyâh olup şu âlemi ararsan
    abdülkadir gibi er bulunmaz
    ceddi muhammed'dir eğer sorarsan
    abdülkadir gibi er bulunmaz

    çevre gelir dervişleri derilir
    âyetiyle ihyâlari sorulur
    kudretinden kismetleri verilir
    abdülkadir gibi er bulunmaz

    hak teâlâ yeri - göğü, güzeli
    hoş nazar eylemiş ona ezeli
    evliyâlar serçeşmesi, güzeli
    abdülkadir gibi er bulunmaz

    benim şeyhim beni hakk'a götürür
    nice müşkillerim anda bitirir
    muhammed'in sancağini götürür
    abdülkadir gibi er bulunmaz

    giderler gazâya, çalarlar satir
    dâimâ yaparlar hoş gönül hatir
    bağdat'da türbesi nur olmuş yatir
    abdülkadir gibi er bulunmaz

    cümle evlâdina yeşil yaraşir
    aşki gelir, bu çağa dolaşir
    ona derviş olan hakk'a ulaşir
    abdülkadir gibi er bulunmaz

    deviş yûnus, biz çekelim zahmeti
    üstümüze hazir ola himmeti
    oğlum demiş ona resûl hazret'i
    abdülkadir gibi er bulunmaz

    roma ; hz.pir'in ogretilerinden feyz ala dursun ,
    kutsal'a hakareti huner sayan ve mukaddesata saldirmanin kendisini daha "entellektuel" ve "aydin" gosterecegine inanan zavallilarin ise
    tum bu derin bilgi den bihaber sekilde sig "seyh" yorumlarinda bulunmasi dogal karsilanmalidir.

    hasil-i kelam ;
    abdulkadir geylani hz'leri gunumuzde dahi halen muridlerinin ve talebelerinin seyhi , ogretmeni , bu alemdeki ve sonrasindaki yolculuklarinda rehberidir.
    bilenler bilir.
  • cahil anadolu islam doneminin kanitsiz mistik hikayeleri tapinma, aglayarak yandas bulma ve kandirma sistemine cevirmeyi basarmis insanlardan biridir.

    ciddiye alinip okunmasi sadece zaman kaybi dostum.
  • gavs-ı azam abdulkadir geylani (1078 - 1166), büyük islam alimlerinden ve evliyanın meşhurlarındandır. hz. peygamberin vefatından dört buçuk asır kadar sonra, hazar denizinin güneyindeki geylan kasabasında doğmuş, doksan yıllık verimli bir ömrün ardından bağdat'ta bu aleme veda etmiştir. uzun yıllar ilim tahsili ve nasihatle meşgul olduktan sonra, evinden uzaklaşıp çöllerde uzlete çekildi ve kimseyle görüşmedi. bu yıllarını ibadet ve tefekkür ile geçirdi. seneler sonra bağdat'a döndüğünde, henüz genç denilebilecek bir yaşta derslerini vermeye başlamasına rağmen, kendisini dinlemeye gelenlere yeni yerler aranmak zorunda kaldı. bağdat'ın dışına kadar taşan topluluğa her an sayısız aşıklar katılıyordu. tasavvuf bilgilerini herkesin anlayacağı şekilde sundu. hitabet sanatını çok iyi bilmekle beraber, halkın iç dünyasına da vakıftı. bütün hayatını ilme ve çalışmaya adadı, ömrü bunlarla geçti. evliyaların şahı, gavsül azam, zamanının sahibi gibi isimlerle anıldı.
    şöyle dediği rivayet edilir: "hallac-ı mansur yanıldı, ne var ki zamanında elinden tutacak kimse çıkmadı. bana gelince, her yolda kalanı sırtıma alanım. arkadaşlarım, talebelerim, sevenlerim, ne zaman darda kalsalar ellerinden tutacağım. ismimizi anan ve kapımıza gelen herkese yardım elimiz uzanır." bir şairin deyimiyle, aşk ile doğdu, kemal ile vefat etti.

    ve demiştir ki;

    "insan, başına bir iş gelirse, önce kendi kendine kurtulmaya çabalar. muvaffak olamayınca, etraftan yardım istemeye koyulur. padişahlara gider, rütbe sahiplerine yalvarır. zenginlere koşar. hal sahiplerine gider, dua ister, himmet ister. eğer hasta ise doktora gider, şifa arar. bununla da kurtulamayacağını anlayınca, allah'a döner."

    "her muhtaçtır denilene bol keseden verme. haber, görme gibi değildir. gör, tahkik et, ondan sonra ver. her işinde olduğu gibi bu işlerde de manevi yolu elden bırakma."

    kaynak: 7 erenler / murat malay
  • kendisi hakkında bilgim yok. ama bugünkü dergahında bulunan insanların hepsi lanet olası, yobaz, pislik, din için hiç düşünmeden kendi çocuğunu bile öldürebilecek potansiyele sahip rezil insanlar. bir insan namaz kılar dua eder bu çok normaldir, her müslümanın yapması gereken şey. ama dua ederken ağzına vücuduna sırtına şiş sokup çıkarmak ne demektir ya? üstelik bunu yapanlar genç, aklı başında insanlar olduğu gibi, küçücük çocuklar ya, 10 yaşında dua ederken ağzına şiş sokturuyor. bu ne rezillik? neye inanıyorsunuz yahu? o deliklerden günahlarınız mı akacak? böyle mi gideceksiniz cennete?
  • öncelikle debeye sokulan entry için saygı duruşu: ekşi şeriat gururla sunar.

    90'lı yıllarda tgrt'de bu adamın filmleri dönüp dururdu. o yıllarda bu filmler sayesinde geylani beyi tanımayan kalmamıştır heralde. kerametlerinden bazıları ise kıtalararası balistik asa ile tecavüzcüyü dövmesi, rigor mortis evresindeki ölüyü hayata döndürmesi vb. normal şartlarda peygamberlik alameti olabilecek işleridir. bu adama öyle kerametler atfederler ki adamı neredeyse tanrı zannedersiniz. takipçileri ise oralarına buralarına şiş sokmalarıyla ünlüdür. günümüzde çoğu low profile takılır.

    edit: parafmax kıtalararası balistik asa sahnesini bulmuş, ellerine sağlık: https://youtu.be/wbmi2kppr3q?t=2997
  • ... seyyid abdülkadir geylani hazretleri bir gün bağdat'ın eski sokaklarında talebeleri ile birlikte yürürken yolun kenarında sızmış, üstü başı perişan bir sarhoş durdurur..
    ve ona;
    ... ey abdülkadir allah kâdir midir değil midir? diye sorar.

    ... hazreti şeyh'te gülümser ve evet kâdirdir der.
    sarhoş ikinci kez,
    ey abdülkadir allah kâdir midir değil midir? diye sorar.
    hazreti şeyh yine gülümser ve evet kâdirdir der.
    adam üçüncü kez sorar:
    ey abdülkadir allah kâdir midir değil midir?

    hazreti şeyh bu sefer ağlar ve secdeye kapanır ve üç sefer:
    kâdirdir
    kâdirdir
    kâdirdir, der.
    sonra talebelerine o sarhoşu götürüp yıkamalarını ve o sarhoşa ikram etmelerini emreder.

    bu değişik diyaloğa şahit olan talebeler hiç bir şey anlamaz ve hazreti şeyh'e sarhoşun neyi sorduğunu ve onun verdiği cevapların manasını sorarlar.

    hazreti şeyh'te şöyle açıklar:
    birincide bana, allah beni affetmeye kâdir midir değil midir dedi, bende kâdirdir dedim.

    ikincide bana allah beni senin yerine koymaya kâdir midir dedi, bende evet kâdirdir dedim.

    üçüncü de bana, seni benim yerime koymaya kâdir midir dedi, bende korkumdan ağladım ve kâdirdir kâdirdir kâdirdir, dedim.

    ve secdeye kapanıp allah'a hidayet nimetini benden almasın ve âfiyetini üzerime daim kılsın diye dua ettim, dedi.

    içinde bulduğumuz durum bizi gurur ve kibre götürmesin.
    bulunduğumuz makam ve mevki bizi insanları hakir görmeye sebep olmasın.
    ilmin bizi herkesten üstün görmeye itmesin.
    ve şunu iyi bilelim ki: düşmez kalkmaz tek allah'tır.
    bugün sen bu durumda isen bil ki bu allah'ın rahmetiyle hâsıl olmuştur, sen hakkettin diye değil!

    bugün seni bu duruma getiren yarın seni beğenmediğin kişinin konumuna getirmeye, onu da senin konumuna getirmeye kâdirdir.
    bunu böyle bil ve öyle yaşa..

    aziz ve celil olan allah en iyisini bilir...
hesabın var mı? giriş yap