*

  • universiteye giden insanlarin genelini simgeleyen tamlama .

    bir de (bkz: universite yasliligi)
  • özellikle belli bi seneden sonra giriş yapanlar için artık üniversite gençliği tabirini kullanmak yanlış ve edepsizliktir kanımca. zira bu öğrenciler üniversite ruhunu anlayamamış, anlasalar da hazmedememiş tipler olup, daha çok yüksek lise öğrencisi kıvamındadırlar.
  • universiteye binbir umutlarla zar zor giren lise gençliğinin bir sonraki aşaması...hersey farklı olacak sanılır olmaz,80 sonrası gencliğinin itildigi değersizlik ortamından sonra lise gibi işleyen üniversiteler de insanı dumur etmekte ama yine de en eglenceli en calkantılı dönemdir univesite,herşeyin tadı baska gelip istediğin gibi yasayıp gidersin...kötü duruma sokan da mukkemel yapan da kişinin kendisi.
  • siyasal ve toplumsal yönü değerlendirilmeye çalışıldığı vakit, insanın karşısına birçok belirsizlik çıkaran topluluk.6 yaşından itibaren 11 yıllık bir süre boyunca aralıksız okuyorsun.lise bitiyor.kaç yaşındasın?17.hatta şairin dediği gibi; daha on yedi, on yedi, on yedi...herhangi bir toplumsal statün var mı?tabi ki hayır.demirçağında ortalama insan ömrü 17 yılmış.şimdi bu süre 70 leri aştı yanılmıyorsam.yani ortalama bir tarih öncesi insanı bu sürede hayatı yaşayıp bitirirken, modern çağımızın insanı bu yaşta çocukluk sanrılarından kurtulmaya ve kendisini olgun haliyle bulmaya çalışmaktadır.

    ama nah bulursun.hızla gelişen teknoloji ve ilerleyen bilim-teknik günümüzde çok daha uzun bir eğitim sürecini şart koşmaktadır.kişi, 7 yaşından beri süregelen toplumsal konumunu devam ettirir haliyle.nedir bu?ebeveynden harçlık al, üretim sürecinin dışında kal, alış-verişlerde "ağbi, ağbim, öğrenciğyiz beahğ..yap bir kıyak" ayaklarına yat vb. eylemler.dört yıllık lisans ve iki-üç yıllık yüksek lisans periyodlarını da 17 nin üstüne eklersek ne yapıyor dur bakim**.geldik 24 yaşına.demirçağını geçtim bu sefer, ortaçağda ortalama insan ömrü zaten 25'tir.yani bir ortaçağ insanı 25 yıl içinde tarlasını sürer, hayvanını yetiştirir, bu şekilde üretimin içerisinde bizzat bulunarak nihayetinde, veba ya da bir savaş dolayısıyla telef olur gider.

    çok uzun ve gereksiz bir giriş oldu belki de.şimdiye kadar aktivist öğrenci kesimini lümpen olarak değerlendirdim.kanaatime göre bu insanlar küçük burjuva eğilimleri doğrultusunda hareket ediyorlardı.bu eğilimleri de kısaca saymak gerekirse; başıbozukluk, sergerdecilik, yıkıp dökmeye yatkınlık falan..ama şimdi şöyle bir bakıyorum da, 25 yıl boyunca maddi üretim sürecinden soyutlanmış ve dolayısıyla üretim araçları üzerinde hiçbir tasarrufu olmayan bu insanlar, yani bizler aslında bir bakıma proleter olma durumu teşkil etmekteyiz.

    hatta bakın, rahmetli ahmet taner kışlalı siyaset bilimi adlı eserinin 166. sayfasında nelere yer vermiş:

    "jean pronteau, sayılarının çok fazla olması nedeniyle öğrencilerin eskisi gibi serbest mesleğe atılma, üretim araçlarının mülkiyetine sahip olma ya da üst düzeyde onların yönetimine katılma olanaklarının son derece az olduğuna işaret ediyor.devlet bürokrasisinin üst düzeyleri için de aynı şey sözkonusudur.öyleyse öğrenciler, marx'ın proleterya tanımına büyük ölçüde uymaktadır.çünkü onlar da üretim araçlarının mülkiyetinden uzak tutulmuşlardır."

    bir de şöyle bir sorun var; acaba olası toplumsal çalkantılar, üretici güçler arasında ortaya çıkması muhtemel uyuşmazlık ve çelişkiler sonunda mı olur, yoksa bu üretim sürecinin tamamen dışında kalmış, bu sürecin bir parçası olamamış kesim mi olacaktır devinimin itici gücü.

    aslında var ya; şahin görünümlü doğanlarız biz.ama şimdilik çayırda çimende pır pır kanat çırpan kelebeğiz.**
  • ekşi sözlük istatistiklerine yeni eklenen yaş grubu bölümünde 18-25 yaş aralığı için kullanılan tanım.
    33 küsur bin kişiyle sözlüğün ezici çoğunluğu.
  • türkiye'de bu topluluk abbas güçlü'cüler (otorite yanlısı) ve okan bayülgen'ciler (tatlı su anarşisti) olmak üzere ikiye ayrılır.
  • ek$i sözlük'te önemli bir yer kaplıyor imi$..*
    http://sozluk.sourtimes.org/stats.asp?id=49
  • yurt genelinde 60 devlet ve vakıf üniversitesinde öğrenim gören 3 bin 551'i kız( ya da 4 bin 17 si erkek) 7 bin 568 öğrenciye 41 soru sorularak oluşturulmaya çalışılmış sosyo-ekonomik, demografik sonuçları değerlendirilerek(?) profili çıkartılmış güruh.

    araştırma;
    "atatürk üniversitesi iktisadi ve idari bilimler fakültesi iktisat bölüm başkanı prof. dr. muammer yaylalı'nın başkanlığında 9 öğretim üyesi tarafından gerçekleştirilen “üniversite gençliğinin sosyo-ekonomik profili araştırması” ile üniversite öğrencilerinin demografik, sosyal ve ekonomik profilinin yanı sıra öğrenim gördükleri yerleşke ekonomisine katkıları ve harcama kalıbının ortaya çıkarılması hedeflendi." şeklinde özetlenmiş.

    sonuçları için;
    http://www.hurriyet.com.tr/...4010.asp?m=1&gid=69

    bununla birlikte önemli sayılabilecek bir sonuç;
    üniversite öğrencileri hayatlarından;
    - % 59,8'i memnun
    - % 12.9'u çok memnun
    - % 9'u memnun değil
    - % 3,2'si hiç memnun değil
    - %15,2'si kararsız.

    imiş. özellikle şu kararsız kesimi merak etmekteyim. bunlar oy kullandılarsa, ben buldum seçim sandığından çıkan sonucun sorumlularını.
  • universitede okuyan gencliktir. amma velakin bu entry'i yazmama sebep olan bir turu vardir ki mese odununu quintessence'a bandirip bandirip girisilecek bir turdur. odunsal sistematik icerisinde aciklanabilir bu gencligin davranissal tavirlari.

    simdi, olay nedir? olay yolda giderken sizinle ayni bolumde okuyan birisine selam vermeniz ama degil selaminizin sizin dahil kaale alinmamanizdir veyahut gozgoze geldiginiz insanlarin yuzlerini burusturup "yokol sen yokol yokol" tribine girmesidir. na bu davranislari sergileyenlere az once bahis ettigim odunu (ki adi da haydar the magnificent'tir)la kafaya kafaya ver etmek evladir zira baska turlu bir egitim dusunemiyorum.

    sanki hanfendi veya beyefendi kicina altin kaplama vibrator taktirmis o derece kasinti bir hal ve durus icerisinde. "dunyayi ve evreni ben yarattim sen kimsin ki bana selam vereceksin bocek!" (viva shodan) cumlesini vucut diliyle tum algi organlariniza sokmakta.

    ah ulan ah... su okuldaki ideal tatilim sinirsiz av ruhsati ve pompali tufek olurdu diyorum bu tipleri gordukce...
  • kendini öss sınavını geçtikten sonra değişmek zorunda hisseden güruhtur. bunun sebebi dersane hayatları boyunca üniversite tanıtımlarında gösterilen aylak takılan ve çamlar altında gitar çalıp şarkı söyleyen kızlı erkekli gruplardır büyük ihtimalle. bu sebeple kafada oluşan figür üniversite de çoğu zaman bir hayal kırıklığı ve ezikliğe sebep olabilir. daha sonra hayatlarının her döneminde herkese karşı abi öğrenciyiz ayağı çekerler. bu meşhur klişenin en önemli sebebi budur. ama üniversite hayatı bittikten sonra görülür ki "üniversite gençliği" adı altında yaratılan imaj aslında öğrencilerin kafalarında canlandırdıkları üniversite hayatını yaşamak amacıyla kendilerini kasmak suretiyle oluşturdukları geçici bir durumdur.
hesabın var mı? giriş yap