• bugun istanbul universitesi beyazıt 'taki edebiyat fakültesi girişinde birtakım öğrencilerce oturma eylemi ile protesto edilen güvenlik.

    ayrıca birşeyi anlatmak istiyorum; geçen gün kapıda kendinin özgürlükçü, insancı, demokratik, sosyal eşitlikçi olduğunu iddia eden, bas bas kendini yırtan bir kız öğrenci, kapıdaki görevliyle şöyle bir diyaloga girdi gözümün önünde.

    -sen beni şimdi içeri almıyor musun? nasıl almazsın ya! (hatun fen bölümü öğrencisidir ve arka kapıdan giriş yapmalıdır. edebiyat fakültesinden değil.)
    +alamam, kurallar böyle, arka kapıdan girmelisiniz.
    -yok ya, geçerim böyle aradan!!
    +geçemezsiniz.
    -evet geçemem ayı gibi vücudun var!
    +terbiyeli konuş, ben seninle saygılı konuşuyorum.
    -kes be..

    evet sosyal adaletçi kardeşim, insandan yana bas bas bağıran bacım, samimi ol insaniyet kapıları sana ardına kadar açılsın, ama sarfettiğin sloganlarını haksız çıkartma, eyleminle söylemin paralel olsun, yoksa daha çok kapıda beklersin.

    saygılar.

    flux of pink indians şöylesine bir eleştiri getirmiş bu yazıma;

    "yapilan davranis yani kizin soyledigi laf cok cirkin, ayi gibi vucut vs...fen kapisindan almamak sacma bir uygulama olmakla beraber, o insanlarin karari degildir, o guvenligin sorunu degildir, ona da eyvallah..yalniz, kendileriyle insani sekilde samimi diyalog kurdugunuz zaman, size cok iyi davranan bu guvenlikci arkadaslarin, sivil denetleyicileri ve seflerini gordukleri zaman, insanlari merdivenlerden yuvarladiklarini, kufurun hem de oyle boyle diil alasindan ettiklerini de unutmamak lazim...ne yazik ki kullanildiklarinin farkinda degiller ve bir yere kadar insanca davranabiliyorsun..ama bu ayı gibisin lafini da mesru cikarmiyor.ancak guvenligin varligini ve sacma tutumlarini da mesru cikarmiyor."

    yapılan eleştirinin haklılık payı çok, her ne kadar ben güvenlik tarafından merdivenlerden yuvarlanan çocuklar henüz görmedimse, eğer böyle olaylar yaşanıyorsa bu çok insanlık ve öğrencilik dışı bir davranış, güvenlik adı üstünde g ü v e n l i k. şiddetten hala ağzımız yanmadı mı?

    ayrıca fen öğrencilerinin edebiyat, edebiyatçıların da fen kapısından girememeleri hadisesinin de mantıklı bir izahı yok. ona da katılıyorum.
  • özellikle amerikan savaş filmlerin yer verilen bir kavramdır ve homeland security olarak tabir edilir.

    filmlerde gördüğümüz üzere, belirtilen diyarda bu kavram söz konusu olduğunda akan sular durmaktadır.
  • 11 eylül'ün silah tüccarlarına armağanıdır. dolarların dadına doyum olmaz he mi corç?
  • ulusal güvenliği kurmak için ulusun youtube erişimini kapatmak deve kuşunun başını toprağa gömmesi gibi bir şey oluyor sanırım. (bkz: ulus'a karşı ulusal güvenliği sağlamak)
  • yüce atatürk:ulusal güvenlik, konu ise, gerisi ayrıntıdır. demiş.
    newton(1642-1727), e(devimsel)=mv2/2+ıw2/2 yazdı. osmanlı ilgisiz kaldı, göçtü. einstein(1879.3.14-1955.4.18), “çizgisel hızların toplanması bağıntısı”nı değiştirdi. e=mc2 yazdı. japonya göçtü. kanserden kırılmaktayız. “insanlık sevgisi” nedeni dönel hızların toplanması bağıntısı [m.k. oyman 1997 ulusal mekanik kongresi] ile e=mc2+ıd2 bağıntısını açıklamadı. belki de, “tüm insanlığı, evreni yok ederler” diye korktu.
  • türkiye'de olmayan bir durum. ordunun uçakları, helikopterleri kaçırıldı. halka karşı, meclise karşı saldırıda bulunuldu. genelkurmay başkanı rehin alındı, kuvvet komutanları kaçırıldı.

    ulusal güvenlik yerle bir oldu. darbe girişimi beceriksizler tarafından yapılmasaydı çok daha fazla can kaybı olabilirdi.
  • ulusal güvenlik:
    devletin, sınırları içinde kamu düzenini, hukukun üstünlüğünü, toplumsal güvenliği; devlet sınırları ötesinde ise devlet ve millete tüm çıkarları, uluslararası anlaşmalarla belirlenen haklarını, her türlü tehlikeye karşı koruyup kollamasıdır. şimdi kendi devletimizin yani türkiye cumhuriyetinin ulusal güvenliğini pozitif anlamda etkileyen olayları ve politikalarını inceleyelim. en sonda ise özetleyelim:
    - 22 haziran 1919 amasya genelgesi :ulusal egemenliğe dayanan, tam bağımsız türkiye cumhuriyeti'nin temellerini oluşturan ilk kuruluş belgesi olması.
    - erzurum kongresi(1919): "vatan bir bütündür, parçalanamaz" kararının alınışı.
    - sivas kongresi(1919): anadolu cemiyetlerinin birleştirilmesi.
    - 28 ocak 1920: misak-ı milli'nin kabul edilmesi.
    - 11 şubat 1920: fransızların maraş'tan çıkarılması
    - 10 nisan 1920: fransızların urfa'dan çıkarılması
    - 23 nisan 1920: tbmm'nin açılması.
    - 11 eylül 1920: istiklal mahkemeleri'nin kuruluşu
    - 2 aralık 1920: gümrü antlaşması imzalanması.
    - ocak 1921: ı.inönü muharebesi kazanılması
    - 20 ocak 1921: yeni türk devleti’nin ilk anayasası'nın kabulü.
    - 1 mart 1921: afgan devleti temsilcileriyle tbmm temsilcileri arasında moskova’da dostluk antlaşmasının imzalanması
    - 12 mart 1921: istiklal marşı'nın kabulü
    - 23 mart-1 nisan 1921: ıı.inönü zaferi.
    - 5 temmuz 1921: italyanların anadolu'dan askerlerini çekmesi
    - 13 ekim 1921: kars antlaşması'nın imzalanması.
    - 20 eki 1921: ankara antlaşması'nın imzalanması.
    - 26 ağustos 1922-9 eylül 1922: büyük taarruz zaferi.
    - 1 kasım 1922: saltanatın kaldırılması.
    - 24 temmuz 1923: lozan barış antlaşması imzalanması.
    - 1 eki 1923: türk ordusunun istanbul'a girmesi
    - 2 eki 1923: işgal kuvvetleri'nin istanbul’dan ayrılışı
    - 29 ekim 1923: devletin rejiminin cumhuriyet olacağının ilan edilmesi.
    - 3 mart 1924: hilafetin kaldırılması.
    - 8 nisan 1925 yabancı okullar sorunu'nun çözümü.
    - 30 kas 1925 tekke, zaviye ve türbelerin kapatılması
    - 17 aralık 1925: türkiye ile bolşevik rusya arasında dostluk ve saldırmazlık antlaşması yapılması.
    - 26 aralık 1925: milletlerarası saat ve takvim hakkında kanunun kabulü.
    - 17 şubat 1926: türk medeni kanunu'nun kabulü (mecelle kaldırıldı)
    - 1 mart 1926: yeni ceza kanunu’nun kabulü (türk ceza kanunu)
    - 22 nisan 1926: borçlar kanunu’nun kabulü
    - 22 nisan 1926: türkiye-iran dostluk antlaşması
    - 29 mayıs 1926: türk ticaret kanunu kabulü
    - 5 haziran 1926:(kısa süreliğine de olsa) kerkük ve musul sorunlarının çözümlenmesi (ankara antlaşması)
    - 18 haziran 1926: hukuk muhakemeleri usulü kanunu kabulü.
    - 9 nisan 1925: teşvik-i sanayi kanunu çıkarılması.
    - 1 temmuz 1926: türk ceza kanunu'nun yürürlüğe girmesi.
    - 10 nisan 1928: anayasa laikleşmesi. "devletin dini islam’dır." hükmü anayasa’dan çıkarılması.
    - 25 mayıs 1928: türkiye ile afganistan arasında dostluk ve güven antlaşması yapılması.
    - 30 mayıs 1928: italya ile türkiye arasında tarafsızlık ve uzlaşma antlaşması yapılması.
    - 13 nisan 1929: merkez bankası'nın kurulması.
    - 10 haziran 1930: yunanlarla nüfus mübadelesi.
    - 12 nisan 1931: türk tarih kurumu'nun açılması (türk tarihi tetkik cemiyeti)
    - 19 şubat 1932: halkevlerinin açılışı
    - 12 temmuz 1932: tük dil kurumu'nun açılması (türk dili tetkik cemiyeti)
    - 18 temmuz 1932: türkiye’nin milletler cemiyeti'ne üye olması (cemiyet-i akvam)
    - 22 nisan 1933: fransa’yla borçlar sorununun çözülmesi.
    - 16 nisan 1933: ı.beş yıllık kalkınma planı hazırlandı
    - 17 nisan 1934: ı.beş yıllık kalkınma planı uygulamaya konuldu (1934-1939)
    - 9 şubat 1934: balkan antantı’nın imzalanması.
    - 20 temmuz 1936: montreux boğazlar sözleşmesi'nin imzalanması.
    - 8 temmuz 1937: sadabat paktı'nın imzalanması.
    - 30 haziran 1939: hatay'ın anavatana katılması.
    - 25 şubat 1945: türkiye'nin almanya ve japonya’ya savaş ilan etmesi (sembolik olarak)
    - 15 mayıs 1945: türkiye'nin birleşmiş milletler'e üye olması.
    - 30 nisan 1947: türkiye'nin ımf ve dünya bankası'na üye olması.
    - 4 kasım 1950: türkiye'nin avrupa insan hakları mahkemesi'ne üye olması.
    - 4 mayıs 1951: türkiye'nin kore'ye asker göndererek savaşa katılması.
    - 18 şubat 1952: türkiye'nin nato'ya üye olması

    bu tarihten sonra ulusal güvenlik bakımından pozitif anlamda sadece birkaç gelişme var. onları da not düşelim:
    - 15 temmuz 1974: yunan cuntasının kıbrıs'ta darbe yaptırması
    - 20 temmuz 1974: türkiye cumhuriyeti devleti türk silahlı kuvvetleri'nin garanti anlaşması'nın ııı. maddesine istinaden kıbrıs harekâtı'nı gerçekleştirmesi.

    darbe ise ulusal güvenlik konusunda gerekli midir ya da gerekmez midir bilinmez. ama her ihitimale karşı 12 eylül darbesini de buraya not edelim.
    - 12 eylül 1980: tsk, seçilemeyen cumhurbaşkanı problemi, anarşi olaylarındaki artış, birkaç ilde gerçekleşen toplu katliamlar, siyasi cinayetlerin artışını sebep göstererek ve "kaybedilen devlet otoritesini yeniden tesis etmek içün" diyerek yönetime el koyması ve sıkıyönetim ilan edilmesi.

    şimdi ise pkk ile mücadelede ulusal güvenliğin önemini inceleyelim:
    - 25 mayıs 1983: ilk sınır ötesi harekât. hedef kuzey ırak.
    - 27 mayıs 1984: kuzey ırak'ta, sıcak takip kodlu harekât yapılması.
    - 15 ağustos 1986: kuzey ırak'a sınır ötesi harekât yapılması.
    - 4 mart 1987: kuzey ırak'a sınır ötesi harekât yapılması.
    - 5 ağustos 1991: kuzey ırak'a, süpürge kodlu harekât yapılması.
    - ekim 1992: kuzey ırak' sınır ötesi harekât yapılması.
    - 5 ekim 1992: kuzey ırak'a hakurk adlı harekât yapılması.
    - 21 mart 1992: kuzey ırak'a çelik adlı harekât yapılması.
    - nisan 1996: kuzey ırak'a atmaca adlı harekât yapılması.
    - 14 haziran 1996: kuzey ırak'a tokat adlı harekât yapılması.
    - 12 mayıs 1997: kuzey ırak'a çekiç adlı harekât yapılması.
    - 25 aralık 1997: kuzey ırak'a şafak adlı harekât yapılması.
    - nisan 1998: kuzey ırak'a murat adlı harekât yapılması.
    - 21 şubat 2008: kuzey ırak'a güneş adlı harekât yapılması.
    - 17 ağustos 2011: kuzey ırak' sınır ötesi harekât yapılması.
    - 24 temmuz 2015: kuzey ırak'a şehit yalçın adlı harekât yapılması.
    - 8 ağustos 2015: türkiye sınırları içinde hendek harekât yapılması.
    - 11 mart 2018: kuzey ırak' sınır ötesi harekât yapılması.
    - 28 mayıs 2019: pençe harekâtı(devam etmektedir).

    suriye'ye karşı yapılan sınır ötesi harekâtları ele alalım:
    - 22 şubat 2015: şah fırat harekâtı. amaç süleyman şah türbesini ve türbeye ait 38 kişilik personelin suriye'nin eşme köyüne taşınması.
    - 24 ağustos 2016: fırat kalkanı harekâtı'nın yapılması. harekât'ın amacı türkiye'nin kendi varlığına tehdit olarak gördüğü ve terör örgütü olarak tanımladığı grupları bölgeden uzaklaştırmak, sınır hattının ve bölgedeki halkın güvenliği sağlamak ve kontrol altına almak ve göç sorununu yok etmek için 5 bin km² alanda ışid(deaş), ypg ve suriye silahlı kuvvetleri güçlerinden sivillerin güvenliği dolayısıyla tamamen temizlenmesi hedeflenen güvenli bölge oluşturmak.

    görüldüğü üzere ulusal güvenlik bir devlet için inanılmaz derecede önemlidir. devlet ulusal güvenliğini yaşatabildiği kadar güçlüdür.

    mesela israil ulusal güvenliği için gazze ve kudüs gibi şehirleri kontrol altında tutmakta. amerika ise meksika sınırına duvar inşaa etmekte. rusya ise çevresindeki ve içindeki olayları dizginlemek için çeçenistan ve kırım gibi yerler ile uğraşmakta.

    ırak için: kuzey ırak gibi bir bölgesel yönetimi olmasına rağmen ırak ile sürekli bir çekişme içinde. ırak'ın sırtında bir kambur olmaları ayrı bir şey, çevresindeki her ülkenin ulusal güvenliğini tehlikeye sokmakta.

    iran'dan söz edelim: son karışıklığını 1979 yılında yaşamış, ancak 3000 yıllık kuvvetli bir devlet kültürü ile ortadoğudaki tüm karışıklığa rağmenbölgenin en az etkilenen devleti.

    çin halk cumhuriyeti: kalabalık nüfusu ve binlerce yıllık devlet gelenekleri ile asya'yı istediği gibi şekillendirmekte. kendisine tehdit olarak gördüğü küçük milletlere bile yaptığı sert müdahelelerden bahsetmek dahi istemiyorum.

    türkiye'yi özetlersek: ulusal güvenlik konusunda son yıllarda sınıfta kaldı. özellikle 1993 yılının karanlık günleri(cinayetler,saldırılar,bombalı eylemler, devlet içi hesaplaşmalar), 2000'lerdeki terör olayları, malum çuval olayı, habur rezaleti, 2000-2015 yılları arasındaki cemaat yapılanması, 2011'den beri türkiye'ye gelen suriyeli mülteciler-ki şuanki en büyük ulusal güvenlik sorunudur- sorunu,15 temmuz 2016 darbe girişimi, pkk eylemleri, 2016 yılındaki patlayan bombalar yani anlatmakla bitmez. türkiye önceki dinamik reflekslerini kanaatimce kaybetmiş durumunda. kıbrıs'taki yunan darbesinden 5 gün sonra yapılan barış harekât'nı göz önüne alırsak müthiş bir devlet refleksidir. ama günümüzde sözde cemaatle edilen mücadele fiyasko. 2013 yılında fiilen başlayan hükûmet-cemaat çatışması hala çözülemedi ve bu bir devlet meselesi haline geldi.

    ulusal güvenlik politikasını kimler organize ediyor, konunun danışmanları kimlerdir bilmiyoruz ancak bu işi yapamadıkları belli. türkiye'nin gizli bilgilerinin bulunduğu iddia edilen kırmızı kitap'ta (ki eğer var ise) bu konuyla ilgili politikaların yol haritası yok mudur ? ya da ulusal güvenlik danışmanlarını tasfiye edip başkaları mı yerleştirdiler? komplo teorilerine girmeden bitirelim yoksa uzayacak bu sorular.

    bir an önce geçmişteki ulusal güvenlik kararlarına bakılarak düzgün politikalar yapılmalı. "emevi camisinde namaz kılacağız" diyerek ulusal güvenlik yönetilmez. lütfen farkına varın artık.

    düzeltme: sayın justinianus'un önerisi ile 22 haziran 1919 amasya genelgesi en başa eklenmiştir.
hesabın var mı? giriş yap