• sözlüğe değerli katkılar yapmasını beklediğimiz bir suser.
  • yeri geldiğinde bir güvercin kadar naif, yeri geldiğinde ise bir kartal kadar güçlü adam. babamdan sonra en sevdiğim beşiktaşlı.
    keşke ilkokul yıllarımda yanımda olsaydı boymişin agzını yüzünü dağıtsaydı dediğim, benim için türlü fedakarlıklara gözünü kırpmadan atılmış adam. çok iyi top oynar, çok iyi goller atar, insiyatif alır, riske girer. hayatı da aynen boyle yaşar.
  • bu vatanda ölmek, bu toprağa karışmak pahasına burada yaşamaya niyet etmiş insanların mahallesi olsun bu nick.
    mahalle şehir olsun, şehirler ülke olsun, ülke diğer ülkelere karışsın, dünya olsun. gönlün gibi geniş olsun sevgiler ki güvercin tedirginliği kalmasın bu toprakta yaşamak isteyenlerin. bu nick ona layık birinde olduğu için çok mutluyum.
  • 1997. kendisiyle tanıştığımız tarih bu. tanıştığımız ilk günü de hatırlıyorum. 15 eylül pazartesi. okulun ilk günü. aynı bölümü kazanmıştık ve aynı hazırlık sınıfındaydık: beginner. sınıf 20 kişi ve bu adam gelip selamını verdi. o selamı alış o alış. 11,5 sene. dile kolay. bunun on senesi hotel, yurt, ev ve sınıf arkadaşlığı ile geçti. kader, hüzün, kahkaha arkadaşlığı ise hala sürüyor. nasıl sürmesin?

    memleketlerimiz başka, tuttuğumuz takım apayrı, siyasetlerimiz tezat, hayallerimiz farklı... yine de aynı gemideyiz, aynı güneşte çamaşır kurutuyoruz. ankara ve eskişehir'in bize ve istanbul'a hediyesi... dünya döndükçe sevilesi.
  • burası bir adam. okuma listem yok. okumak istediğim her nicki yeniden yazıyorum. nedenini ne siz sorun ne ben söyleyeyim demiyorum böyle istedi canım. herkesi okumak için zamanlarım oluyor. yaşamda nasıl birini otomatiğe alan her kurumlaşmaya karşı çıktıysam bunu da aynı kontenjandan sayın gitsin. şimdi bu yazar var ya, bir insanın etrafından dolananlar olur bir de gönlünüzün ortasından yürüme cesareti olanlar. pazar akşamı. bu saatler herkese sıkıntılı ben de aynı et ve kemiktenim ya bir sıkıntılı zaman işte. o'nu okumak istedim. o'nu ve ördekçi'yi. ya sen benim gibi bir memleketten çıktın sonra türkiye denen yarımadanın en şaşaaliı şehrinin en muteber semtleri ya da işlerinden birinde her türlü kirliliğe maruz kala kala yaşayıp gidiyorsun. nasıl oluyor da ruhunun eteklerine bir parça çamur bulaşmıyor. nasıl oluyor da ben ne oldum budalası olmuyorsun? nasıl oluyor da içi hava basılmış janjanlı poşetlerin eksilen muhteviyatları gibi yarılanmıyor için. nasıl oluyor da yapış yapış olmuyor vicdan kelimesi ellerine? anacın ne yedirip içirdiyse bize de söyle be cancağızım. arkadaş ne mutlağim ne muğlak için bir yazi yazmişsin bende sürüp giden yayin akişi durdu yine.
  • öyle değilken de severdik ama yaklaşık iki saatten beri baba adam. dile kolay, 3180 gramlık bir kızı var onun!

    bilindiği üzere aslen hrant dink'in bir yazısının başlığıdır bu söz. eminim ötelerde bir yerlerden izliyor ya da hissediyorsa bu yazı başlığını kendisine nick yapmış ekşi sözlük yazarının yazdıklarının altında imza niyetine bu sözünü gördükçe hrant dink sadece gururlanmıyor, umutlanıyordur da. umutlanıyordur, çünkü on binlerce türk ve kürt gencinin canına mal olmuş çatışmalar (terör, terörle mücadele, ulusal kurtuluş savaşı, iç savaş, silahlı mücadele, gerilla-merilla, her ne boksa) başladığında savaş bölgesinden çok uzaklarda muhtemelen evlerinin önünde oyunlar oynamakta olan bu çocuk her savaş gibi vahşi olan bu savaşın köklerini görecek gözlere sahipse bunu hrant gibilerin müesses nizam'ın militanı olmamalarına, kalemlerini korkak alıştırmamalarına, derin vicdanlarının sesini kısmamalarına borçlu.

    can kardeşimdir ruh halimin guvercin tedirginligi. hapishane sonrası bir nevi ev hapsi olan hastalık ve sefalet yıllarımın ardından, ürkek adımlarla hayatı bir yerinden yakalamaya çalıştığım günlerde bir internet dergisinde yazdıklarımla beni fark edip tanışmak istemiş, o gün bugündür de bana bir kız (yani eşi) bir de erkek (yani kendisi) kardeş kazandırmıştır. o kadar da değil, başta her sözlükçünün tanıyacağı itaatsiz olmak üzere birçok değerli insanı onlar sayesinde tanımışımdır. yani bir gün ruh halimin guvercin tedirginligi ile tanışmışımdır ve olaylar gelişmiştir.

    ve şimdi de 3180 gramlık bir yeğen! hemi de kız, hemi de kız.

    (kız bebek ve çocuk sevgimi başka gün anlatırım artık. tek yeğenim vardı, ben içerideyken doğmuştu. kız olmasını dilemiştim, erkek olmuştu. demek bir on yıl sabretmem gerekiyormuş).
hesabın var mı? giriş yap