metonimi *
-
birleşime dayanan benzerliktir.
-
bunun güzel bir örneğini an itibariyle atlantis vermiştir - örnek şudur: okan bayülgen i erkeklerin aramaması (bkz: #10937798)
buradaki asıl nesne ("aranılmayan"), birebir olarak okan bayülgen değildir; okan bayülgen'in televizyondaki programıdır: televizyon çocuğu'dur, vs.'dir... -
wikipedia'nın dediği üzere $öyle örnekler verilebilir:
-- kullanılan kelime -- kastedilen anlam --
washington - abd hükümeti
the hill - abd kongre üyeleri, kongresi
the pentagon - abd savunma bakanlığı
foggy bottom - abd dı$i$leri bakanlığı
hollywood - amerikan film endüstrisi
broadway - amerikan tiyatrosu
wall street - amerikan finans piyasası
detroit - amerikan otomobil endüstrisi
madison avenue - amerikan reklam endüstrisi
silikon vadisi - bölgedeki yüksek teknoloji $irketleri
redmond - microsoft
cupertino - apple inc.
langley - cia
houston - nasa
bay street - kanada finans piyasası
ottawa - kanada hükümeti
the crown veya the palace - ingiliz monarşisi
downing street - ingiliz ba$bakanı ve ba$bakanlık çalı$anları
the city (londra) - ingiliz finans piyasası
westminster - ingiliz parlamentosu
fleet street - ingiliz basını
élysée - fransız cumhurba$kanı ve cumhurba$kanlığı çalı$anları
matignon - fransız ba$bakanı ve ba$bakanlık çalı$anları
quai d'orsay - fransız dı$i$leri bakanlığı
kremlin - rus hükümeti
zion - kudüs ve/veya israil toprakları
babıali - türk basını
ye$ilçam - türk sineması
güniz sokak - süleyman demirel
çizme - italya -
(bkz: haberlerde ulke ismi yerine baskent ismi kullanmak)
(bkz: kurumun ismi yerine bulundugu mekani zikretmek) -
(bkz: ad aktarması)
-
christian metz'e göre, sinemanın zorunlu dilyetisi.
şöyle ki, sinema bir düş aktarımı olarak kabul edilirse, düşlerin metaforik zenginliği yanında sinema, bu zenginliği tek bir kare,çekim, plan vs. içinde sunmak zorundadır. bu bağlamda bir metonimi olan bir sahne metafora ne kadar yakınsa değil, metaforu ne kadar aktarabilirse o kadar başarlılı olabilir.
metz'in düşünceleri için (bkz: sinemada anlam ve anlatım) -
dilde cok erken yaslarda orneklerine rastlanilabilinen bir kullanim. mesela gozluklu arkadasa "naber lan gozluk", kivircik sacli birine "kivircik", ya da uzun boylu birine "uzun" demek gibi.
-
(bkz: kaleciye eldiven demek)
-
parçanın bütünün ya da bütünün parçanın yerine geçmesi.
-
kavramlarin akilda ust uste binmesi, parazit yapmasi, superimposed halde salinmasi.
ornek, "kelepce" kavramini ozan orhon'dan bagimsiz, ozan orhon'u "kelepce" kavramindan bagimsiz dusunememek. kavramin siirde, romanda gectigi hallerde dahi, ozan orhon'un yazinsal uzamda cilgin dans figurleri sergilemesi. blanchot'ya selam cakmasi.
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap