melal
-
(melâl) üzünç, üzüntü.
-
can sıkıntısı, sıkıntı, üzüntü, usanma gibi bir çok hissiyatın ifadesini combo olarak içinde barındıran kelime, tek bir karşılık vererek sınırlandırmak da doğru olmaz, ihtimal. (bu kelime yaygın bilinseydi depresyondayım insanlarının sayısı azalır mıydı?)
-
(bkz: melalden anlamayan nesle asina degiliz)
(bkz: melali anlamayan nesle asina degilim)
(bkz: melali anlamayan nesle asina degiliz) -
pek ala götünden sallamanın en güzel örneği de olabilir bu yazdığım ancak kelime anlamı olarak kapsadığı usanç, usanma, bıkma, sıkılma, sıkıntı, hüzün hallerinin özellikle varoluşsal yönüne karşılık gelen bir kelime sanki. örneğin melâlin imlediği sıkıntı, öff bugün ne yapsama tatminkar bir cevap bulamamanın, bir şeye sahip olma/olamama, kendini gerçekleştirme adına* ulaşılan/ulaşılamayan hedefler üstünden tanımlanan bir halden değil, insan olmanın, insanılığın hallerinin taa çekirdeğinden kaynaklanan ve pek de devası olmayan sıkıntıdan kaynaklanır.
melâl, günün içinde kıvamlanır, ama günün dertlerinden kaynaklanmaz, bu dertler, belki de bir şeylerin görülmesine vesile olur ancak. -
artık bilinmeyen bir ruh durumu. modern bilim (!) depresyon'u icat edeli melal unutuldu. oysa sanayi devriminin hız kazandırdığı depresyon ile o belde'nin insanların sıkıntısı olan melal arasındaki farklara eğilmek ne kadar manidar olurdu.
-
sonuna -li eki getirildiğinde üzüntülü, hüzünlü anlamına da gelir kendileri
-
-
bir kadın ismi.
-
onuncu nesil çaylak.
-
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap