• if istanbul'da 2011 yilinda gosterilen 2010 yapimi romanya filmi. konu orijinal olmadigi halde, oyunculuklar, dekor, kamera filmin bol odulu olamsini acikliyor..
  • 2010 yapımı, radu muntean'ın senaryo yazarlarından biri olduğu ve yönettiği romen filmi. sinemadaki yeni romen dalgasının parçası olarak görülebilecek bu film, etkileyici bir şekilde, fransız filmlerinde sıkça görülebilecek bir menage-a-trois durumunu, son derece gerçekçi bir dille ekrana getiriyor.

    --- spoiler ---

    karısını, kızının diş doktoruyla aldatan bir koca, günlük hayattan aile manzaraları, komünizm sonrası romanyası'nın yeni zamanları. filmde koca, iki kadın arasında tercih yapacak kişi gibi dururken, en etkileyici an, karısına onu aldattığını ve terk edeceğini son derece doğrudan bir şekilde söylediğinde gerçekleşiyor. sinema sanatındaki en gerçekçi boşanma yoluna girmiş karı-koca kavgalarından biriydi gördüğüm. üzücü ama etkileyici bir film, noel zamanı bitmiş bir evliliğin aynı masada oturakalmış çiftiyle.

    --- spoiler ---

    türkçesi ile noel'den sonra, salı. ingilizce uluslararası gösterim adlarından biri de tuesday, after christmas.
  • başroldeki oyuncunun gheorghe hagi'ye benzediği vasat film.
  • bazen sırf realist diye bazı filmlere haddinden değer biçiliyor. bu film de bir adamın eşini aldatmasını, ailesiyle ve sevgilisiyle ilişkilerini, boşanma evresini realist bir şekilde anlatıyor denildiği gibi. evet, realist de bu durum filmi etkileyici kılacak, sırf realist davrandı diye haddinden fazla övülecek diye bir şey yok. film, kanımca vasat bir film. her sene 1-2 filmiyle adından söz ettiren romanya sinemasını 2010'da temsil etmiş ve uluslararası arenada ödüllendirilmiş bir film ama abartıldığını söylemek mümkün.

    spoiler

    adam zengin birisi. ailesinde de sorun yok gibi görünüyor. ama kalkıp eşini hem de kızının dişçisiyle aldatabiliyor. neden aldattığını ise o da açıklamıyor. aslında açıklayamayan yönetmen/senaristin kendisi. film, günlük yaşamdan önemsiz diyebileceğimiz sahnelerle dolu. mesela elbise satın aldıkları, dişçide tel taktırdıkları vs sekanslar... bu sekanslar epey sıkıcıydı. filmin tek çarpıcı sekansı boşanma sekansıydı. oyunculuklar, diyaloglar, monologlar ve yönetmenlik epey başarılıydı bu sekansta. film bu sekans kadar başarılı sekanslar barındırabilse, öyküsünü bu denli klişelere boğmasaydı (adamın sevgilisiyle diyalogları tam bir klişe) iyi bir film olabilirdi.

    spoiler

    sevdiğimi ve 2.kez izleyebileceğimi söyleyemem. o topraklardan daha çarpıcı filmler çıkmıştı. bu, o çarpıcı filmlerden değil.
  • başkasına aşık olduğunu söyleyene "neden beni sevmeyi bıraktın, hâlâ bana aşık değilsin?" diye hesap soramamaktır.

    çünkü adorno'nun dediği gibi, "yaşadığı aşk ve şefkati yeni gelen birine kaptırma korkusu içinde yaşayan bir aşıktan daha dokunaklı bir şey yoktur: en değerli mülkü olan çünkü aslında mülk edinilemeyen sevgiyi yeni birine sırf yeni olduğu için bırakmak zorunda kalacaktır ve rakibine bu yeniliği veren de kendisinin daha eski olmasından başka bir şey değildir."
hesabın var mı? giriş yap