• (bkz: duymak)
  • mına koydugum nasıl kelimeyse beynimde çın çın çınlıyor... bir gün içinde yaklaşık 250 defa duydum yani sadece bugün. oha dediniz içinizden duydum, azı yok çoğu var, yeminlen.
    1 haftadır arazide bir maden mühendisi ile çalışma yapıyorum. günlerdir bir şey beni rahatsız ediyordu ama anlayamıyordum... beynimde tatsız bir hava, ulan ne oluyoruz tripleri, "seni rahatsız eden şeyi bul" sesleri... 1 hafta sonunda, yine bir sabah arabaya binip, muhendis arkadasla maden ocağına giderken konuşuyoruz. sağdaki çeşmeyi hemen geçince;
    - bu virajları aslında işittirselermiş daha iyi olurmuş. iki araba zor işittiriyor.
    - (hınk!) ...( iç ses: mına koyim bi anlasam seni. decoder şart! )
    (her zmanki gibi anlamadım ve anlamış gibi gülümsedim. ama burada jeton düştü. ben aslında bu işittirme lafını kafaya takmıştım. nihayet buldum sorunu. 1 hafta boyunca sürekli duyduğum bu kelimenin beni bu kadar rahatsız edeceğini bilmezdim. hani suçluların olay yerinde çok fazla gezmesi gibi)

    sürekli telefonlar çalışıyor. bizim mühendis açıyor telefonu konuşuyor. alın size seçmece cümleler:

    örn: tamam olur. burada personel tam. yarın ben çanakkale ye o şoförü işittiririm. ama siz de işittirin tamirciyle beraber gitsin olmazsa tamirci bmc yi işittirsin...

    örn: tamam mine hanım. biz de analiz sonuçlarını bekliyorduk. madem işittirmişsiniz biz onları en yakın zamanda işittirelim. ( kadın burada muhtemelen içinden 'ne diyo lan bu? çiş mi diyo anlamıyorum ki?' diye iç geçiriyordur)

    örn: (köylü birisi gelir. tarlasında maden buldugunu iddia eder. bizde gidip bakcaz. muhendis koyluyle konusur o arada) tamam tamam. nerede sizin tarla? şimdi gidelim bi işittirelim. yarın burada degilim. aslında önceden bi işittirseydik iyi olurdu ama... (sessizlik. çünkü kimse anlamıyo a.k sorun bende değilmiş.)

    not: valla abartmıyorum lan...

    örn: (mta ya gidip bölgenin haritasını alacağım, bizim muhendisin bir tanıdığı varmış...)
    - tamam o zaman siz geçin çanakkale ye bende hem oranın hem buranın haritalarını toparlarım. ama şimdi onlar harita vermez dışarıya.
    - hım.. tamam ya sen işittir. orada kdfjlk lksdjfl diye birisi var. şimdi müdür yardımcısı galiba. benim arkadaşım. biz beraber işittirdik, tanır o beni. o sana işittirir. çekinme iyidir.
    - (sinirlerim bozuluyor artık dayanamıyorum) tamam ya o zaman ben ona "işittiririm".
    - (yüz yok adamda) tamam tamam öyle işittirelim o zaman. hadi içeri geçelim, çay işittiririz.

    örn:
    - (maden ocağı çöküyor, adam operatöre sesli sesli bağırıyor. yani maden çöküyor resmen. düşünün ne kadar önem taşıyor bu sırada maden mühendisinin söyleyeceği)
    aliiiiiiiiii dur dur. orayı işittirme sakın. orayı işittirirsen makine kalır. şuradakileri işittir aceleyle. sonra işittirmeden buraya gel.
    - (ne diyo lan bu adam yine... neyse şurayı şöyle yaparsam sorun olmaz herhalde. sanırım dediği şey bu.)
    - ali ben sana ne dedim! dediğimi neden işittirmedin? işittirdin madeni...

    örn:
    - (lokantadayız. bu kez kurban her şeyden habersiz garson. ben: ) köfte 1 olsun.
    - bana köfte işittir. baharatta işittir. sonra ortaya salata bir de yoğurt işittir...
    - (ben yine burada sinirden gülmemek için kendimi kasıyorum. mal mal bakan garson:) tamam abi olur...(anlamış gibi yaparak. bu arada, bizim garsonun ağzı abartısız 4 cm kadar açık. garibim işittirince işittirdi.)

    örn:
    (masa başında oturmuş işçilere ne yapmaları gerektiğini açıklıyoruz)
    - (mak. müh) her aracın ayrı aylık çizelgesi var. bunların takibini kaçırmayın. buna göre arabaların ne iş yaptıklarını daha iyi anlamayı düşünüyoruz.
    - (bizim müh.) evet arkadaşlar kalfjlk bey doğru söylüyor. size verilen evrakları işittirin. işittirmezseniz hem biz hem siz zor durumda kalırsınız.(işte ben burada kopmak üzereyim, artık kendimi tutamıyorum ve sinirlerim iyice çoştu) ayrıca bunları en iyi dolduran kişiye örnek amaçlı prim vermeyi işittiriyoruz.(makine mühendisi burada mal mal baktı. büyük ihtimalle aklından "ağzına sokiyim" dedi) işittirmemezlik yapmayın. (ben koptum artık)
    - (ben halen daha gülüyorum ama öyle böyle değil. sinirlerim boşaldı. makineci anladı diğerleri şaşkın. madenci soruyor: ) hayırdır ya neye güldün?
    - işittirdim ben. nihıahohaohaaaa(gülmeye devam)

    250 dedim oha dediniz... yalan mı söylüyomuşum? beynim işittirildi. kendimi çok işittilmiş hissediyorum. işittirmeyin lan ibneler.

    tam tanım: bütün fiillerin yerine rahatlıkla kullanılabilen bir kelime.
    tam tam tanım: bütün fiillerin yerine rahatlıkla işittirilebilen bir kelime. bol işittirmeli günler.
  • genelde dinlemek ile karıştırılır. hatta bazılarınca ayak üstü dinlenmek gibi. yapmayın, etmeyin, bak sonra insanları anlamıyorsunuz, bir de suçu karşı tarafta atıyorsunuz. özellikle kadınlar, lütfen, işitmenin bir ötesine geçiniz.
  • "insanlar gözleriyle işitmeyi öğrenmek için kulaklarini mi patlatmali?" böyle buyurdu zerdüşt/friedrich nietzsche
  • olasılıkla w. faulkner'in üslubunun karşılığını türkçede üretmek için rasih güran, çevirinin bir yerinde işitmek/işitilen demek yerine "işitleyen" yazmış. (baskı dizgi hatası olma olasılığı daha yüksek, yanlış alarm.)

    "işitme eylemi bazen geriye dönük olarak, bir şeyi anladığımız zaman gerçekleşir." marcel proust - la prisonniere

    "yılanlardaki büyüleyici güç. -kulakları işitmediğinden mi?" elias canetti - die stimmen von marrakesch

    "korkuda bir şey saklıdır, işitmek ister, her ne pahasına olursa olsun işitmek, mutlaka işitmek. yeter ki işitilebilsin, iyi, kötü, o zamana kadar kaçınılan, korkulan ne varsa hepsi baş tacı edilir. korku doruğuna ulaştı mı, salt işitmek için öldür! buyruğuna bile kucak açılır." elias canetti - die stimmen von marrakesch

    (bkz: işit)
  • vallahi işitmek zor iş azizim!
    kulağım ağır işitir, gözleri de hamdolsun bozdum!*
    en güzeli kalbin işitişi; hani sebepsizce uyanmak gibi, aniden ürpermek gibi, hep baktığın bir şeyi ilk defa görmek gibi.
    ben gibi kalp, fikir, ruh diyarları arasında uyuşmazlık olan kimselerde fazlaca görünüyor böyle dertler.
    bir diyara geç kalırken, birine vakitsiz emrivaki yaparak ve yataklar toplanmamışken gitmek.

    zor iş azizim, zor...
    işitmek için doğru vakitte doğru yere kulak kesilmek gerek, istihkakım dolmadı elbet.
    iyi kimseleri işitebilmeyi becerebilecek bir hâl diliyorum yarınımdan.
    ümitvar olmak elzem...
  • yokluğunda konuşma problemi de yasamamiza sebep olan duyu.

    ek1: bugün bu duyuya sahip olmayan bı öğrencim kapıyı hızlıca açınca kapının arkasındaki bana çarptı. haliyle savruldum. elimi siper etmesem yüzümü duzlerdi shshshsh. elim kızarıp morardı aptal bı tene sahip olmaktan sıra giden bi saçmalık olarak degerlendirebildim o an. çocuk öyle çok korktu ki bunu fark etmesem yine kendime 'konusma sus' diyebilir miydim bilmiyorum. ona kizamadim ama size çok kızıyorum: yenidoğan cocuklarini kontrole götürmeyen 21.yy ebeveynleri.
hesabın var mı? giriş yap