hapçı ^*

• bir hapşurma efekti. (bkz: hapçi) daha çok kadınlarda gözlenir. er kişi yaparsa karizmayı çok fena dağıtır.
• (bkz: papikçi)
• tablet şeklindeki ilaçlara bağımlı olan kimselerdir.
• sevimli kız hapşırması!
• adagio for strings denince aklınıza sadece tiesto geliyorsa, siz de ucundan kıyısından hapçı sayılırsınız.
• yaşadığım çevrede böyle bir tip var. ailesinin de gayet hali vakti yerinde; ama nasıl olmuşsa artık, bu şahıs böyle olmuş. bunu ne zaman görsem hemen yolumu değiştirip görmezden gelirim.
  
  hava günlük güneşlik olduğu için yürüyüşe çıkmıştım bugün. yolda giderken yine bu şahsı gördüm. hemen görmezden gelip yoluma devam ettim. ancak tedbir takdiri kesemedi. tam dönüş yolunda bu şahıs karşıma çıktı ve yüz yüze geldik. elini uzattı, ben de mecburen sıkmak zorunda kaldım.
  
  öyle bir iki hal hatır sorduktan sonra benden sigara istedi.
  
  dönüş yolunda beni bir düşünce sardı. kendi kendime, "isnetus! bu şahıs senin nefsindeki potansiyelin zahire çıkmış hâli. eğer senin nefsinde öyle bir mana olmasaydı, bu şahısla muhatap olmazdın" dedim.
  
  ancak bu şahısla bu kadar yakından temasa geçmem, aynı zamanda benim bilinçaltındaki saklı mananın yüzeye çıkması demekti. yüzeye çıkması ise o menfi manadan kurtulduğumu veya kurtulma sürecinde olduğumu gösteriyordu. allah'a şükrettim. (buradan freud ve jung'a selam ederim)
  
  o şahsın benden sigara istemesi ise, ayrıca bir mana olarak, bana bir ikaz idi. sigarayı bırakmam hususunda uyarılıyordum. sigarayı bırakmak için yavaş yavaş kendimi hazırlamam gerekiyor. üçüncü uyarıyı da aldıktan sonra ciddi ciddi bırakma yoluna girmek durumundayım.