• parıltısını çoğaltmak ve üzerine konacak mücevheri daha göz alıcı göstermek amacıyla kullanılan genellikle elmasın altına yerleştirilen ince metal yaprak.
  • işlenmiş elmasın taşının suya asla sokulmamasını gerektiren nedendir. suyla temas eden foya zamanla yapıştırıldığı yüzeyden ayrılır ve elmastan kopar. foyası çıkan elmas eskisi kadar ışıldayıp parlamadığı için bir sahtelik duygusu uyandırır. foyası meydana çıkmak deyimi bu şekilde ortaya çıkmıştır.
  • mutfaklardan tanıdığımız folyonun muhtemelen fransızca okunuşudur.
  • birşey ya da her kimsede foya parlaklığını cilalamak...
    (bkz: foyasını ortaya çıkarmak)
  • arada ortaya cikan/cikarilan sey.
  • hakan günday, malafa'da şöyle anlatır.. sadece üst tabladan ibaret boktan elmasları mıhlamadan önce altlarına folyo kağıdı yerleştirirler. taşı mıhlarlar. böylece sanki taş birinci kaliteymiş gibi parlar, oysa yarısı yoktur. yansıyan ışık taştan değil, altındaki folyodan geliyordur. ancak bir gün mal, bir kuyumcuya gider de taşı sökülürse, müşteri meterlendiğini anlar. çünkü taşın altındaki folyo kağıdı tabak gibi ortaya çıkar. folyo, zaman içerisinde foya kelimesine dönüşmüştür. elmasın da, insanın da ne mal olduğu elbet anlaşılır. yeter ki taşı sök..
  • 'ardına saklanılan' ya da 'gizlenilen niyet' gibi anlamlarda kullanılan gönderme.
  • düz kesimli elması parlak göstermeye yarayan gümüşi renkli tabaka.
  • an itibariyle kelime oyunu finalinde anlamı sorulmuş olan kelimedir.
  • italyanca'dan dilimize geçmiş bir kelime.
    (bkz: foglia)
    (bkz: yaprak)
hesabın var mı? giriş yap