• okan bayülgenin ntvye muhtesem dönüşü... omurgasız olan hangisi acaba...
  • okan bayülgen'in muhtemelen "ülke elden gidiyor" ekseninde değişik konulara yer vereceği program. bildiğimiz gibi okan bey çok laik bir insan ve bu ülkenin aydınlık yarınlara gitmesini en az nur serter kadar arzulamaktadır.
  • laiklik kadar kafaniza tas dussun artik, pic ettiniz tum kavramlari demek istediklerimin izlese de bi bok anlamayacagindan emin oldugum program..
  • an itibari ntv'de kültür bakanlığı nedir? neden vardır? neler yapmaktadır? konulu, okan bayülgenin sunduğu şu ana kadar izlemekten fazlaca zevk ve bilgi aldığım programdır.

    ilk kültür bakanı talat halman'i tanımama ve verdiği süper bilgileri dinlemekten fazlaca keyif aldığım program.
  • yanlış konuk seçersen bir program nasıl göçertilir, sonra da durumdan nasıl kurtulunuru izleten.

    demet evgar, konuşamıyor..konuşamadığı için düşünemiyor sonucu çıkıyor..ki kanaatim bu.
    hayat, yurdumuz, sanat, kültür emperyalizmi, sanatçı, sanat ve aristokrasi, yıldız kenter ne ifade eder..gibi soru cümlesi oluşturacak kelimelerin içini doldurabilen, tiyatro kükenli bir sinema oyuncusu değil, talat halman olmuştur.
    demet evgar da "daha sonra tekrar defalarca çağıracağız tabii ki seni, ama şimdilik güle güle" şeklinde, ikinci molada yollanmıştır..(zorunlu ilk molada okan bayülgen'nin yapımcıyla içerde fısırdaşıp, demet'i ikinci molada yollayalım, dediğini duymuş gibiyim..)
    -
    - demet, sanat aristokrasiye mi aittir?..
    -..
    - sanat?
    - ..sen de öyle şeyler söylüyorsun ki..
    -..
    - demet, sen engelleniyor bir şeyler demiştin neydi o?
    -.. .. .. şimdi böyle aniden sorunca.. ..
    - o filmde ne çok kadın karakteri canlandırdın..ne müthiştin..nasıl hazırlandın rollerine?..
    - .. teşekkür ederim..
    - engelleniyor diyordun? (artık hatırlamışsındır ne diyeceğini manasında)
    - ..
    - yıldız kenter'i önemsediğini söyledin..neden?
    - ..hocamdı..öğrencisiydim..
    - yıldız kenter sana ne öğretti?..nesi önemli?
    -..

    - evet..evet..stüdyo şefi arkadaşımız bir şey söylüyor..peki..(işte sihirli yapımcı dokunuşu)
  • kagit uzerinde heyecan uyandirmasina ragmen okan bayulgenin gerek yayina dahil ettigi telefon gorusmelerin de ki late showvari tarzi gerekse de gelen konuklarina kendi dusuncesini dikte etme cabasi ile aradigimi bulamadigim ntv programidir.

    okan bayulgenin didaktik fetisini kasimaktan oteye gitmeyen abidik gubidik lucca teorilerini karsisindakilere tasdik ettirme icgudusu, bu gece ki kultur emperyalizmi zirvasi gibi, "bu beni hic mi hic ilgilendirmiyor" dedirtmis, akabinde allahaskina programin onune gecme de su gelenleri bir dinleyelim diye de isyan ettirmistir.

    elbette ki bu programi kapatip ayni duzeye yakin baska bir kanal bulmamiz mumkun olmadigi icin izlenmeye devam edilecektir, averajlar ulkesinin krali, zeki haylaz televizyon cocugu okan beyimiz sagolsun.
  • duayen-meslek erbabı, konuşacak lafı olacak kadar olgun-hala aktif yaşlı, genç-meslekte çömez konukların tersten sorular sorarak konuşturulmaya çalışıldığı program..
    seksen dört yıllık cumhuriyet tarihinin üç kuşağı özetle..
    insan, "nereden nereye geldik" diye soruyor kendine..bu cümlem olumlu algılanmasın..
    insan, "nereden nereye gelemedik" diye soruyor kendine..bu cümlem yazıldığı gibi algılansın..

    programda şu ana kadar zıt isimler yer almadığı için, "konu"ya konuk seçme meselesinin zorladığını düşünüyorum..
    "adam gibi adamlar" mı yer almalı, politik farklılıklar mı karşılaştırılmalı, geçmişten bugüne bir şekilde imza atanlarla günümüzün en popüler genç mesleki temsilcisi mi yanyana getirilmeli, ortaya-ortayaşa da arabulucu ya da arada derede isimler mi katalım, diye düşünülmüştür sanırım..

    henüz iki gecelik olan yayın hayatındaki katılan konuklara bakınca, "bugün"ümüze gelen bayrak yarışında çömez rolünde, sadece "aa ne güzel bayrakmış..sanırım" diyenlerin çıktığını görüyorum..
    tamam, duayenlerin bayrağı ne halde, nasıl teslim ettikleri tabii ki önemli..
    tamam, ortadakilerin bayrağı sanki hiç ellerine teslim edilmemiş gibi her tarafa karışık koşmaları da önemli..
    ama ümidimiz gelecek ise, gelecek gençler ise, ümidimiz o gençler demektir.. ve ben iki gecedir onları göremiyorum..

    konu kültür-sanat..konuşamayan ama yıldızı parlayan demet evgar değil, bennu yıldırımlar, özer kızıltan, harun tekin gibi, mesleğinde de hayattaki duruşunda da derdi olan, her görüşte isimleri dinlemek istiyorum ben..
    konuşmalarından bir şey çıkaramadığım can gürzap'ı değil ayla algan'ı, tuncel kurtiz'i, erkin koray'ı bugünü değerlendirirken duymak istiyorum..

    konu ekonomi..borsada çalışan kadar üniversitede ekonomi okurken okul parasını ödeyemeyen ya da %52 gibi okuduğu üniversitede fırlatma eylemi yapan genci, dinlemek istiyorum ben..
    özellikle ekonomi konusunda lütfen yalnızca gazetecileri değil, üç kuruş maaşa bu işin özünü öğreten akademisyenleri de duymak istiyorum..tasarruf konusunda uzman olduğunu duyduğum müjde ar'ı da..

    iyiörnekleri göremezsek, "geçlerimizin tek derdi para ve ün, ehh hayat da bundan ibaret" deyip, çocuklarımızı okutmayıp şarkı yarışmalarına göndermeye devam edecek, doktor/öğretmen olmasına gerek yok kumar oynayıp bana bakar diyeceğiz..ya da daha acısı, üniversitede okuttum ünlü oldu, para da kazandı ama kitap okuyup, hayata dair değerler geliştiremedi varsın olsun, diye böbürleniriz.

    seksen dört yılda, üç kuşak birarada..
    bayrak asıl sahiplerinde..ama onları gören, duyan yok.

    bu sizi ilgilendiriyor derken, bir farkınız olmalı, bir farkımız olmalı.
    çünkü bu beni çok ilgilendiriyor.

    not.kötü niyetli değil, eleştiri içindir bu cümleler..hayırlara vesile olsun.
  • avrupa yakası'ndaki işine gitmek için sabah 06.30'da kalkan biri olarak, tam da "aha okan bayülgen nihayet eğlence dışında suya sabuna dokunur kapasitesine en yakışan bir konuda bir şeyler yapacak" derken, gecenin 23.30'unda bizlerin izlemesi için değil, izleyememesi için yapıldığını düşündüğüm program....

    ben izleyemeyecek olsam da öneride bulunmak istiyorum.... tahmin ediyorum konularını kendileri belirliyorlar... bence konularını sokaktaki insana sıkıntılarını sorarak ya da hangi konuyu görmek istediklerini sorarak belirlermeliler...

    misal, ben yıllardır büyük kesime iş sağlayan ama aynı zamanda o insanları eşşek gibi sömürdüklerini düşündüğüm sözüm ona başta koçlar, sabancılar bilmem kimler olmak üzere, neden insanların emeklerini ucuzlattıklarını kendilerinden dinlemek istiyorum...

    bunun yanında, bir çalışanın maaşı 10x olduğu halde, kağıt üzerinde 2x gösteren işverenlerin neden çalışanların haklarını yediklerini dinlemek istiyorum... hükümetin bunları neden gerekli ciddiyetle kontrol etmediğini ve göz yumduğunu dinlemek istiyorum...

    dokunulmazlıkları kalkmadığı için haklarındaki yüzlerce konuda dava açılamayan milletvekillerinin, neden kendi istekleriyle dokunulmazlıklarını kaldırmadıklarını kendi ağızlarından dinlemek istiyorum...

    bu ülkede devletin karar verdiği öss sınavında neden devletin okullarında okuyan öğrencilerden çok deshanelere ve özel okullara para akıtan, kısaca parası olan öğrencilerin kazandığını dinlemek istiyorum...

    bu ve bunun gibi şu an aklıma gelmeyen, cevaplarını ne yazık ki hiç bir resmi veya gayri resmi kuruluşların, kişilerin, programların, kurumların, medyanın vs'nin el sürmedikleri ve yanaşmadıkları konular beni çok ilgilendiriyor...
  • ekonomik, kulturel, siyasal gelecegimize dair magazin acentasi araciligiyla ekrana surulenleri izledigimiz programin adi. dedem odadan sesleniyor, resmi toplumun bireylerini gormekten biktik diyor, $u ekrana bir ayakkabi tamircisini cikarip memleket meselesine dair konu$tursan, daha eglenceli olacak diyor. inan. ne osman yagmurdereli'nin incileri ne pelin batunun. programa cikanlarin hepsi ayni cumleleri, farkli kelimelerle kuruyor, becerileri bu kadar diyor. birinin gerdani cikmi$, digeri buyukelci cocugu diyor.
    bu program bizi ilgilendirmez diyor kisaca dedem.

    zorunlu edit: 25 haziran gecesi yayiniyla ust paragrafta yazdiklarimi tekrar du$unmeye sevk eden; kuresel isinma kar$iti ye$illeri konu$turan program.
  • bir grup erkeğin oturup bazı kadınları güzel ve hatta müstehzi sırıtışlarına bakılırsa, tırnak içinde güzel, sanki bir başka şeyin eksiklğini belirtircesine güzel diye nitelediği, bu saatten sonra, okan bayülgen'in, "centilmenliğinden", karşısındaki kadın olunca onu alt etmeye yönelik baskılarından gına gelmesi sebebiyle, başkasını bilmem de, beni pek ilgilendirmeyen program.

    telefonla bağlanan seyircinin, konuklardan bazılarının bir eğiliminden söz etmesi üzerine, o konuklarının güzel kadınlar olduklarını fakatını saklı tutarak belirten okan bayülgen ,aslında bu programa, yarışma programları gibi, "dansçı kızlar" formatı eklese ve de sırf erkekleri konuk edip onlarla ciddi meseleleri irdelese belki daha yerinde bir tutum olur.

    sürekli blöf yaparak ilerlettiği programında, tüm konuklara karşı belli bir mesafeyi korumaya çalışıyor bayülgen. kendi biçemini yaratmaya çalışıyor. belli ki, halka yakın bir siyasi gündem programı yapılmaya çalışılmış ama, külhanbeyi kıvamının bununla bağlantısını hala kuramadım ben.
hesabın var mı? giriş yap