bağ-ı dehrin hem hazanın hem baharın görmüşüz
-
merhum üstad bekir sıdkı sezgin tarafından hüseynî makamının en parlak örneklerinden biri olarak bestelenmiş olup, en muhteşem icrası da bora uymaz tarafından gök kubede hoş bir sada olsun diye icra edilen şaheser.
-
çorlulu ali paşa tasarruflar cercevesinde sair nâbi'ye verilen maasi da kestirmistir. nabi cok zor durumda kalmistir.
aktarilanlara göre ali pasa ne siirden, ne sairden ne de dogrudan nâbi'den hazzettiginden, bir bahane ile nâbi'nin evini de yiktirmistir. iste evinin de yikilmasi ile nâbi yedi beyitli bir gazel yazar: bağ-ı dehrin hem hazanın hem baharın görmüşüz
rivayet odur ki, bu gazeli okuyanlar söyle demislerdir: "keşke yüz evi olup yüzü de yıkılsaydı da nâbî’den, böyle yüz eser kalsaydı"
bu gazele ilk nazireyi yahya kemalyazmistir: (ki bunun son misrasi manaca cok güzeldir)
hayli şeb encümden efzûn câm-ı cemler görmüşüz
bezm-i cemden sonra subh-i muhteşemler görmüşüz
hüsn ü aşk iklîminin feyziyle sermest-i bahâr
reng ü bûy eksilmeyen bâğ-ı iremler görmüşüz
meyle hâfız, neyle mevlânâ’yı tezkâr eyleyen
pür-terennüm kişver-i rûm ü acemler görmüşüz
şûh şîrinler yüzünden dağ delen ferhâdlar
aslıhanlardan yanan âşık keremler görmüşüz
zikre lâyık bahsi ancak zevkıdır ömrün kemâl
gerçi tâli’den nihâyetsiz sitemler görmüşüz
buna da ek olarak bir tahmis de sair veysel öksüz tarafindan yazilmisir.
(bkz: #30563302)
rengi yâkut, lemsi âteş gonce femler görmüşüz
yâre dert, ağyâre dermân çok sanemler görmüşüz
mest olur yâdıyla yârân, özge demler görmüşüz
hayli şeb encümden efzûn câm-ı cemler görmüşüz
bezm-i cemden sonra subh-i muhteşemler görmüşüz
seyre dalmış gül görüp gülşende lâl olmuş hezâr
besteler nakletti hûblar meclisinden rûzigâr
teşnedir bir lâhza ayrılmaz çemenden cûy-i bâr
hüsn ü aşk iklîminin feyziyle sermest-i bahâr
reng ü bûy eksilmeyen bâğ-ı iremler görmüşüz
binde birdir şimdi dilden yâr için zâr eyleyen
kendisin inkâr eder hep aşkı inkâr eyleyen
ehl-i dil olmak gerekdir meyl-i dildâr eyleyen
meyle hâfız, neyle mevlânâ’yı tezkâr eyleyen
pür-terennüm kişver-i rûm ü acemler görmüşüz
duymuşuz gurbette sessiz canhırâş feryâdlar
zâhiren şen, bâtınen âh eyleyen nâ-şâdlar
çâresizlikden içip berbâd olan âbâdlar
şûh şîrinler yüzünden dağ delen ferhâdlar
aslıhanlardan yanan âşık keremler görmüşüz
gül niyaz eylerse âşık andelîb olmaz mı lâl
keşf-i esrâr eylemek ey dil mehabbetsiz muhâl
aşkı anlatmazsa öksüz, bunca tahmîs kîl ü kâl
zikre lâyık bahsi ancak zevkıdır ömrün kemâl
gerçi tâli’den nihâyetsiz sitemler görmüşüz -
nâbi'nin bu meşhur gazelinin ilk iki beyitini bekir sıtkı sezgin muhayyer makamında bestelemiştir.
-
baharın da hazanın da rüzgar gibi geçtiğini biliriz biz
-
"türkçeden türkçeye" tercümeye yeltenmek haddimize değil ama manası yaklaşık olarak şöyledir:
1.zaman denen bu bağın baharını da sonbaharını da gördük. neşe meltemleriyle de gam ruzgarlarıyla da karşılaştık.
2. ikbal meyhanesinde mevki sahibi oldun diye çok da böbürlenme. zira bu meyhanede akşam içip kendinden geçerek gururla nara atanların sabah baş ağrısından uyanamadıklarını gördük.
3. gönlü kırık olanların attıkları bir ah topudur ki nice sultanların yıkılmaz sanılan kalelerini yıktığını gördük.
4. dertli olanların ve incinmişlerini gözlerinden akan suların meydana getirdiği seller ile, nice koca koca malikanelerin yerle bir olup gittiğini gördük.
5. o garipler ki bütün sermayeleri can yakıcı bir "ah"tan başka bir şey değildir. o "ah" oku ile nice hızlı süvarilerin yere yıkıldığını gördük.
6. oturduğu makamın kendine itibar kattığını sanan mağrur nicelerini gördük ki bir gün oradan uzaklaştıklarında el pençe divan durarak hizmetkar konumuna düştüler.
7. o elinde gururla kaldırdığın kadeh bir bakmışsın bir gün dilenci çanağına dönmüş. biz buna benzer çoklarını gördük. -
dünya malının peşinde koşmanın ve mevki-makam-iktidar hırsının anlamsızlığı ile bu kişilerin trajik sonu, ancak böyle ifade edilebilirdi.
-
(bkz: #47106664)
-
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap