• (bkz: cenk eroglu)
  • "ölenler dövüşerek öldüler, güneşe gömüldüler, vaktimiz yok onların matemini tutmaya" ama küfür de ettirmeyiz sadece solcu olduğu için gencecik yaşında intihar süsü verilerek katledilmiş bir öğrenciye... kerameti kendinden menkul zerdüşt özentileri "böyle buyuruyor" diye sözlükte polis tarafından kullanıldığı iddia edilmiş bir kişidir serkan eroğlu. okulunun tuvaletinde asılı bulunmuş ve asıldığında çoktan ölmüş olduğu kanıtlanmıştı otopsi raporunda. kullanılabilecek karakterde birisi olsaydı bugün mezarında sekizinci yılını doldurmak yerine ülkücülerle beraber kızıl elma koalisyonu kurmakla meşgul olurdu. anısı önünde saygıyla eğiliyoruz.
  • kendine ajanlık teklif edildiğinde bunu kabul etmeyecek kadar onurlu bir insan. bu teklifin geldiğini, kendisinin kabul etmediğini ve bu yüzden takip edildiğini söylemiştir o dönemler çevresindekilere.. sonuçta da tuvalette asılı bulunmuştur. bu onurlu davranışı ve onuru için ölmeyi anlamayanların ve onurlarını bir kaç elmaya satmış olanların asla kavrayamayacağı bir insandır.
  • (bkz: #7785380)
  • duvara karşı tiyatro grubunun eski elemanı.
  • sakin,sessiz,zeki,yaratıcı bir insan(dı).yazdıklarının bir kısmını 95 yazında beraber okudugumuzda beni derinden etkilemis sosyalci,lise arkadasım,servis arkadasım.uzulecek cok sey var onunla ilgili ama üzülmek istemiyor insan saygı duymak,onurlu olmak istiyor onun hakettiği gibi.haksızlıga ve şiddete maruz kalan sadece bedenidir,beyni asla yıkılamayacak düşünceler ile dolu idi.95 yazında bisikletlerimize binip dağ,bayır demeden dolaşırken küçücük bir tel parcası ile çizilen ayagı için ben 'birsey olmaz lan' derken,kendisi için üşenmeyip kilometlerce uzaktaki sağlık ocağına gidip tetanoz aşısı yaptıran birisi nasıl intihar edebilir? sorusunu ölümünü duyduğum an beynimde sordurtan insandır,o yaşama herkesten daha çok bağlıydı,karanlık perdede kaybolmus aydınlıktır kendisi.saygıyla ve onurla anarım.
  • hüznünün dokuzuncu zor yılında acıyla hatırladığım çağdaşımdır..

    ablası aylin ardından şöyle yazmıştı:

    "adımları yukarılara kaydı

    gökyüzüne doğru

    farketmedi bile

    gözleri yıldızlardaydı

    19 yaşındaydı

    intihar edecek insan değildi"
  • ölümünün 10.yılında kampüsü içerisinde öldürüldüğü üniversitenin yeni öğrencileri tarafından bile tanınmamaya başlayan bir çocuk o artık...ne kadar heyecanlı, hayat dolu olduğunu onu tanıyanlar, bilenler anlatıyor. ancak 10 yıl önce bugün o bize intihar eden bir öğrenci gibi sunulmuştu. sonradan failleri belirleyen raporlar ortaya çıkmış olsa da hiçbirşey yapılmadı.
    ve öldürüldüğü dönemden bugünlere kadar geçen süreç yalnızca daha da duyarsız, daha da vurdumduymaz bir nesil çıkardı ortaya. yine de her 24 aralık'ta onu hatırlayan, anan, haksızlıklara karşı mücadele etme inancını yitirmemiş insanlar olacaktır. (bkz: güneşi içenlerin türküsü)
  • on yıllık acının adıdır serkan. faili meçhul bir karanlığın; yolundan, sahnesinden, okulundan ayrı bıraktığı kardeşimiz.

    " serkan'ın ölümünün üzerinden 10 yıl geçti, ancak geçen her sene kapatılan dosyanın üzerindeki tozların biraz daha artmasından başka bir şeye yaramadı. sevenlerinin yaraları hâlâ taze. bugün yaşasaydı 29 yaşında olacaktı serkan, ismini belki de hiç duymamış, belki de tiyatro sahnesinden tanır olacaktık. ve bu satırların yerinde başka bir haber yer alacaktı.

    ölümü, adliye raflarındaki dava dosyasında 'faili meçhul bir intihar(!)' olarak kalmaya devam etse de, arkadaşlarının, ailesinin, yoldaşlarının zihinlerinde, kısaca 'resmi belge gerçeklikleri'ni olduğu gibi kabullenmeyen, sorgulama yetisini yitirmeyen zihinlerde hep "faili meşhur" kalacak.

    ece ayhan'ın, 14 aralık 1969 tarihinde okulunun önünde öldürülen yıldız devlet mühendislik ve mimarlık akademisi öğrencisi battal mehetoğlu'na ithafen yazdığı 'meçhul öğrenci anıtı' şiirinin dizeleriyse serkan ve diğer tüm meçhul öğrencilere yazılmış gibi: "buraya bakın, burada, bu kara mermerin altında/ bir teneffüs daha yaşasaydı/ tabiattan tahtaya kalkacak bir çocuk gömülüdür/ devlet dersinde öldürülmüştür..."*

    *http://www.birgun.net/…20&year=2007&month=12&day=24
  • http://www.bianet.org/…oldu-olumu-saibesini-koruyor

    lise arkadasim, yoldasim. ayni donemde solcu olmustuk, ayni donemde ayni kitaplari okumaya basladik. beraber calistik, ugrastik, didindik. hic sevmem bu lafi ama soylemem gerek; cok cok cok guzel bir insandi. ince, uzun boyluydu. kizila kacan dalgali saclari vardi, arkaya dogru tarardi. sesi derinden gelirdi, boyle bal gibi yogun bir sesi vardi ve yavas, sakin bir edayla konusurdu hep. biraz icine kapanikti, edebiyatla cok ilgiliydi, siirler yazardi, ben de yazardim, birbirimize yazdiklarimizi okurduk. islamci-fasist okul yonetiminin butun baskisina ragmen ingilizce hocamizin yonetmenligini yaptigi, brecht'in "galileo galilei" oyununda rolumuz vardi ikimizin de. serkan galile'yi oynuyordu, ben federzoni'yi. serkan cok yetenekliydi ama ben federzoni'yi cozemedim bir turlu, sahnede patates cuvali gibi duruyordum. hic bitmeyen provalar devam ederken okul yonetiminin baskisiyla oyun iptal edildi. universiteyi kazanip istanbul'a gittim, izmir'den sonra istanbul beni fena dagitti. okulda fasistler ve polisler, eylemlerde forumlarda cikan satirli sopali kavgalar, feci polis siddeti... izmir cennetmis diye dusunmeye baslamistim ki serkan ege universitesi'nde bir tuvalette asili bulundu. intihar etti dendi ama sonra kaninda kloform ve etanol cikti. uzun boyluydu, asildigi borudan ayaklari yere deger vaziyette bulunmus. bunlar da onemli degil aslinda. ben serkan'i taniyorum, benim icin cok net iki sey var:
    1) serkan intihar etmedi, bunu dusunecek belki de son insandi.
    2) serkan olduruldu.

    siirlere devam serkan, cok iyi yaziyorsun. gittigin yerde de hem galile'ye hem de brecht'e benden selam soyle!
hesabın var mı? giriş yap