• denizlispor'un galatasaray'ı 7-0 gibi net bir skorla geçeceği futbol şöleni. galatasaray'ın vasat transferleri büyük ihtimalle tüm golleri kendi kalesine atacak.
  • rijkaard'ın yaptığı değişikliklere bakıp "skorun üstüne yatmaya çalışıyor, tü kaka" yorumunu herkes yapabilir. çünkü zaten golü sadece forvet atar bir takımda, defansı beşlersen gol yemezsin, bize göre futbol bu.

    jo çıkmış, jo'nun yerine dos santos geçmiş, dos santos'tan boşalan sol açık mevkisine caner ve caner'in hücum yetenekleri yerleştirilmiş, sağ bekte aksayan uğur, caner'den boşalan sol beke geçmiş, jo'nun yerine giren emre güngör de nihayet sağ beke ulaşmıştır. benim görüşümce caner'in sol açığa geçmesiyle hücum gücümüz artmış, defansa taze emre güngör takviyesiyle de dayanıklılığımız artmıştır.

    bak bir değişiklik neler yaptırıyor takıma. öyle forvet çıktı defans girdi, sıfır forvet oldu, beş defans oldu değil yani iş.
  • galatasaray'ın eksiklerinden bağımsız olarak düşünülmeyecek olan maç.

    sol bekin ve sağ bekin sakat. en önemli hücum gücün olan keita henüz dönmemiş, bir çok maçı çeviren canımız ciğerimiz kewell yok. baros ise malum. bu adamların olmayışı otomatikman sistemin işleyişine darbe vurdu. sol açık olarak bir kaç maçtır çok iyi bir performans gösteren caner'in beke geçmesi, uğur'un en kötü maçını çıkarması, barış'ın yaptığı tek iyi hareket sonrası 10 tane saçma sapan varyeteye girmesi maçın zora girmesine yol açtı. çok değil barış'ın yerine keita oynasaydı maç çok daha farklı olurdu. sağ kanattan barış'ın inip manasız yere kaleye vurduğu topları asist haline getirecek zekaya sahip olan keita tek başına değiştirebilirdi skoru.

    defansta neill çok büyük kazanç. geldiği gibi defansın liderliğini almış. servet'in aldığı topları hemen kendisine aktarması bunun göstergesi. hamle zamanlaması çok iyi. ayakları yere sağlam basıyor. pasları ise oldukça başarılı. hep böyle devam etsin. aman bir sakatlık belası bulmasın kendisini.

    elano'yu orta sahada sarp ile beraber denedi rijkaard. ve burada oldukça verim aldığını gördük. galatasaray'ın ataklarının başlangıç noktalarında elano vardı. özellikle attığı uzun ve adrese teslim toplar defansın paralize yakalanmasını sağladı. bunlardan birini jo bitiremedi. diğerlerinde ise barış'ın varyete sevdası vardı. dediğim gibi orta sahada sarp - elano ikilisi oynatılmak istenen hızlı oyunun temel taşı. birbirlerine alışmaları maksimum iki haftamızı daha alacaktır. ondan sonrasında her şeyin yoluna gireceği görüldü açıkçası.

    jo aranan kan. ilk 11 çıktığı maçta golü bulması önemli. fazlasıyla hareketli. sağa ve sola deplase olarak çok fazla boş alan bıraktı. ama nedense galatasaray orta sahası bu alanları koşu ile doldurmak yerine uzaktan şutlara yöneldi. işte burada da giovani devreye girecek. boşalttığı alanlara yapacağı koşular ileriki maçlarda fazlasıyla etkili olacaktır. bu koşuların aynısını yeri geldiğinde arda, elano ve hatta sarp tarafından bile yapılabilir. ki gol de tam böyle geldi. jo'nun boşalttığı alana koşan sarp topu jo'ya aktardı ve gol geldi. dediğim gibi bir alışma devresi var ortada. bu alışma devresi atlatıldıktan sonra ortaya çok ciddi anlamda karşı tarafın sinirini bozan bir takım çıkacak.

    galatasaray'ın 2-1'e yattığını düşünen tayfa ise hakikaten acayip. jo'nun bittiği belliydi ve gio oyuna girdi. o dakikadan sonra rijkaard çok doğru bir düşünceyle avrupa kupalarında oynanacak 4-6-0 için bir denemeye girişti. emre güngör'ü sağ bek olarak alıp, uğur'u sola aldı. uğur'un önüne caner'i alıp gio - arda - barış ile hücum hattını oluşturdu. onları destekleme görevini ise ayhan ve sarp aldı. eksik olan kadro yapısında bunu denemek riskli olabilir ama sol bek olarak bittiğini ilk yarı sonunda gösteren caner'in yerine uğur'u çekip sağı emre ile kapatmak skora yatmak değildir. bunun adı takım esnekliğidir. takımın sistemler arası geçişi yapabilecek bir kudrete sahip olduğunun göstergesidir. futbol konuşmak ile hamaset yapmak arasındaki ince fark da bu olsa gerek.

    son olarak leo franco. ya da boşver. ben sözlükte yazmaktan memnunum. ama atılmak istersem ilk kendisine sallayacağım. bu da buradan yeminim olsun.

    yürüyedur.
  • şimdiden denizli çardak havalimanı tarihinin tozlu sayfalarına kazınacak bir fotoğraf karesinin oluşmasına neden olan maçtır ve kezâ aynı şey denizlispor tarihi içinde geçerlidir...
    zirâ denizli vb. yurdum şehirlerinde böyle bir kafileyi ancak üst düzey bir avrupa takımıyla hazırlık maçı yapmak için kente davet edebilirseniz görebilirsinizdir...

    (bkz: o an için http://www.galatasaray.org/…e9ac1d8010e4625fadf.jpg)

    unutmadan; fotoğraf karesindeki aslanlarımızın şimdiden mevkilerine adapte olduklarını görmekte ayrı bir şahaneliktir vesselâm...

    şöyle ki;

    bkz: lucas neill - defans

    bkz: elano - orta saha

    bkz: joa alves & giovani dos santos - forvet hattı

    :)
  • büyük galatasaray ansiklopedisi'nde denizlispor'un atatürk stadı'nın, diğer envai çeşit atatürk stadından farklı olarak bir yeri vardır.. bu yazıları okuyacak kadar manyak galatasaray taraftarıysanız bunu bilmemenizin imkanı yok sanırım. futbolun büyülü anlarından birisinin galatasaraylilar lehine yaşandığı bu stat'da bu seneki maçını galatasaray güzel sayılabilecek bir oyunla, dahası yeni transferlerinin umut vadeden oyunları ile kazanıyordu.. tıpkı diğer takımların da kazandıkları gibi..

    maçtan evvel denizlisporlu oyuncular lig tv mikrofonlarina "bu maç bir dönüm noktası olur inşallah, geçen hafta kazanıyorduk neredeyse ama kısmet değilmiş olmadı ama bu hafta 3 puanı alacağız, gelecek hafta da alacağız sivasta sonrasında süper lig'de kalmayı düşünüyoruz" şeklinde beyanlarda bulunuyorlardı.. kameranın arkasındaki bir denizlispor sorumlusu muhabirin "ulen ligin başından beri tek galibiyetinizi sahada olmayan bir ankaraspor'a karşı aldınız bu maçta mı kazanacaksınız?" şeklinde bir soru sormaması için mahmut hoca'nın inek şaban'a kaş göz yaptığı gibi kaş göz yapiyordu..

    her neyse. arda turan denizlispor taraftarlarının gönlünü maçtan önce alırken, santos'a "şimdi eli böyle dirsekten büküp böyle böyle (ileri geri) yapacaksın ok?" diyip taraftara oley çektirmeyi de öğretiyordu.. santos da taraftarı kırmayıp güle oynaya taraftara gidiyordu.. bu ingiliz taraftarlarında olmayan bir şey işte. jo'da santos'da bunun farkında.. ingilterede gerçekten klubunu seven, futbolcuları seven, ve onları kendine yakin bulan tüm taraftarların bilet almaya parası yetmiyor artık. oysa burada şükür ki hala deli insanlar tribunlere gidebiliyor. tipki denizlispor kale arkasında 2006 dan beri halay çekmeye devam eden 10 kişi gibi..

    her yeni gelen transferler tercüman mert çetin'in üzerindeki yükün biraz daha arttigi yüzündeki "vallahi çekilir değil, bu zamanda iş olsa bırakıcam" ifadesiyle anlasilirken kirmizilar içindeki hakemler maçı başlatıyorlardi..

    maçın ilk dakikalarında denizli spor gerçekten atakan geliyor, galatasaray savunmasını hakan balta'nın yokluğunda zorluyorlardi. leo franco'nun pek yetenekli bir kaleci olmadığı artık önündeki savunmanın iyi olmasından dolayı daha net anlaşılıyordu. zira hem bilet gökhan'a sabri'ye kesilirken yavaştan kendisine kesilmeye başlanacaktı.. hatalı çıkışlar, hatalı defans kurguları derken 15 dakika geçilmiş bu kez sazı mustafa sarp eline almıştı.. orta sahayı resmen darp ediyordu mustafa sarp. nizamı şarjlar ve ileriye dağıttığı paslarla.. 19. dakikaydı ki barış'ın ortası ile arda turan hakan şükür vari aşırtma bir kafa golu bıraktı denizli aglarina.. aynı golu hakan ensesiyle maceristan'a atmıştı yıllar önce (unutmayanlar için gereksiz ayrıntı)

    galatasaray 1-0 öne geçmişti ama denizlispor hiç öyle bozulmamıştı. gayet başa baş oynuyorlardı.. ama çağlar ve angelov'un yetersizlikleri denizli'ye golu getirmiyor, özellikle çağlar tribunleri çileden çıkartıyordu. bir grup taraftar "ativerin gari be golu götümüz dondu burda bari iyye donsun avradını sevdimin" naifliğinde dellenirken ilk yarı jo'nun neredeyse birebirde kaçırdığı golle sonuçlanıyordu. ilk yarı itibari ile mustafa sarp ve arda çok iyi oynarken, jo sanki polis akademisi filminde mahoney'in yerine gelen adammış gibi, nonda'nın yerine gelmiş onun tüm meziyetlerini sergiler olmuş üstüne de bir şey koymamıştı.. yine de çok sevimli bir çocuk.. scarry movie'deki elemana benziyor!

    devre arasinda cocuklar elektronik panonun altindaki manuel skorbortla oynayip denizlispor'un attigi gol sayisini 4'e cikartirlarken panonun altında sigara içtiği için olanlardan habersiz sorumlu olayi görünce "siktir!" diyip cocukların popolarına tekmeyi yapistiriyor, denizli'nin haksız buldugu 4 gol siliniyordu..

    bu olaylarla 15 dakika geçilirken takimlar ikinci yarıya hazir bir şekilde sahada yerlerini aliyorlardi.. 54. dakika gibi yine barış'ın golu attirdiği sağ açık mevkiinden bu sefer bir denizli ortası geliyor, arka direkte engin memişler şık bir şekilde topu ağlara gönderiyordu. franko topa uzansa da bu güzel golu kurtarmak istemezcesine mudahalesi ciliz kaliyordu. stat anonsundan "denizlisporumuzun golu engiiiin" derken tribunlerin "neydi ? ya memeler miydi bişiydi" gibi saskinliklar içinde engin'in soyadini bilmedikleri ortaya çıkıyordu.. ama bu unutkanlik skoru değiştirmeyecekti. 1-1..

    galatasaray seyircileri 1-1 i görünce biraz ürkmüşlerdi. özellikle angelov'un kale'nin yan aglarina carpip kapaliya gol sevinci yaşatan şutundan sonra iyice ürkmüştü ki jo sahneye çıktı.. 18 içinde önce sağı ile topu özdene nişanladı, dönen topa bu kez solu ile vurup skoru 2-1'e taşıdı.. tavuk su içer allaha bakar misali, jo golu atip tribune koşuyor, tribunlere "daha dün geldim ama hastanız oldum" dercesine tapinma hareketi yapiyordu..

    youla ve okan koç yedek klubesindeyken ilerde angelov, çağlar ve robert üçlüsünün bir halt yapamadığı belliyken eski ankaraspor teknik direktorunun ne yaptigini anlamak için sanırım muholland drive filmini de anlamamız gerekiyordu.. david lynch absurdluğunda bir kadro vardı çünkü denizlisporda sahada.. ama tabi ikisinin de bir bildiğinin olduğunu youla'nın oyuna girmesinden sonra anladik.. gerçekten adamın yedek olmasinin nedeni varmış..

    hülasa galatasaray üstüste 6. haftada da kazanıyordu.. zaten bu sene denizliyi yenemeyen bi zahmet kazakistana iltica etsin.. wimbledon'a havlu göndermeyi bilen denizli'nin kendi futbol takımına sahip çıkamaması (kocaelililere özendim) bir garip durum tabii ki.. anlasilan o ki ümit kayihan çeşmedeki evinden göreve çağrılacak..

    maçtan fotograflar ve sözlük disi yorumlar için: http://cekirdekcitayfa.blogspot.com/…tasaray.htmlti
  • mustafa sarp ikinci golde ceza sahasına öyle daldı ki "dos santos'a bak ya, helal çocuğa" dedim.
  • elano'nun box to box olarak süper oynadı ilk yarı. ama ikinci yarı gol atmazsa veya assist yapmazsa yarın yerden yere vurulacaktır. emre çolak da şımarmış damgası yiyecektir elle oynayıp sarı kart gördüğü için. ygw dediydi dersiniz.

    ayrıca jo'nun kaçırdığı pozisyon sırasında ev halkının senkronize şekilde "ohaaa güzel çalım" ve "hakan şükür gibi kaçırdıııaaa" diye bağırması evimizin tek bayrak altında toplandığına dair güzel bir detaydı çok hoşuma gitti.
  • düz mantıkla bakarsak 5 eksikli fenerbahçe'nin 5 gol attığı haftada 8 eksikle çıktığı maçta galatasaray'ın 8 gol atması gereken maç.
  • emre colak in ilk onbirde baslayacagi mucadele
  • "leo franco'ya rağmen"
    s1e19

    cnbc-e'nin film tanıtımlarındaki dış ses:
    sonuna kadar gelmeden, heyecan yaşadım demeyin. leo franco çıldırmış olmalı!
hesabın var mı? giriş yap