• "
    boşa dövüşmeyin bizim yiğitler
    sizi vurduranlar vurulmuyor ki
    kimbilir nerede hangi koltukta
    kömürde tarlada yorulmuyor ki

    aynı baba dölü ölüp öldüren
    ölenle öldüren iti güldüren
    yok muydu bunu size bildiren
    vur diyenler burda görülmüyor ki

    aşık mahzuni şerif' den anlayana.
  • barış varmış da barış atılan yumrukmus, o yumruk atilmasaydi samsun'da ardahan'da bitlis'te polislerimiz askerlerimiz şehit olmayacaktı değil mı? insan mı olacaktıniz iki günde. kandırmayın lan artık milleti, içinizdeki hayvanliga bir yumruğu bahane etmeyin, orospu cocukları... seklinde kınadığım olay.
  • buna tepki göstereceklerin sesini kesmek için söyleyeyim babam ve amcam (emekli) polis. benzer risklerin altında kaldılar, babam 12 eylül öncesinde amcam da güneydoğuda ateş altında kalmış/silahlı çatışmaya girmiş kişiler. ayırca bir ödürme eyleminin katliam olmaması onu daha az vahşi yapmaz, ölen her bir kişi ve geride kalanlar, bir katliamda ölmüş kişi ne yaşıyorsa onu yaşıyor, ne kaybediyorsa onu kaybediyor.

    diyeceğime geleyim, isimlendirmesi saçma olmuş, katliamın bir anlamı var, iki kişinin katli toplu öldürme değildir, polis soykırımı demek kadar absürt, "samsun da iki polisin şehit edilmesi", nötr, değer bağımsız* bir dil kullanılacaksa da "samsun da iki polisin öldürülmesi" denilmesi gerekir. sayı dışında (net bir sayı alt sınırı yok katliam olması için bir eylemin) katliamın tanımı gereği savunmasız hedeflere saldırılması ve kurbanların canının alınmasıdır. polis silahlıdır, devletin ve ideal durumda halkın fedaisi, badigardı gibi bir şeydir. türkiye'nin herhangi bir yerinde sebepli sebepsiz, görev esnasında ya da durakta otobüs beklerken, adi suçlu, terörist birisinin canına kasdedebileceği riski aklının bir köşesinde olarak sabah yatağından kalkar. yani mesleği böyle bir çatışma bağlamı ve daimi riskini içerir, samsun'daki teröristlerin sokakta geçen kalabalığı taraması katliamdır ama daha az vahşi ve insanlık dışı olmasa da polise saldırmak başka türlü adlandırılır.

    peki iki insanın canları alınmış, geride acılı aileleri ve onlara bu kadar üzülen türkiye halkı kalmış bu mesele ile niye uğraşıyorum. çünkü insan ve toplum, haklıyken bile, çok büyük bir gadre ve saldırıya maruz kalmışken bile aklını, muhakemesini ve muvazenesini (denge ve ölçülülük) kaybetmemeli, samsun'da olanların arkasında da böyle bir şeyi amaçlayan kişiler var. akıl sakinlik ve denge kaybedilirse suçlular yakalanamaz, suçluları imal eden, besleyen kullanan kişiler ve koşullar ifşa edilemez, icabına bakılamaz. konuyu doğru kelimelerle konuşmak bir ayrıntı değil, bu cinnet ve futbol maçı taraftarı agresyonunun ötesine geçip, bunların başarılmasının ön şartı.
  • vahim olay. ne biliyon hacu belki kumar borcu varcılar var bi de. bak ne diyor. uzun namlu diyor, devriye gezen polis aracı diyor, 5 dakika tarandı diyor sen hala ne diyosun. bu memlekette devriye gezen polise, askere kimlerin sıktığını cümle alem biliyor kardeş.
  • az önce dışarıdan geldim, meğerse bunca gürültü patırtı bunun yüzündenmiş. eve gelirken yolda sağda solda kulisler vardı lan resmen. gençler toplaşmış ''basıcaz oraları hep aga'' kabilinden konuşuyorlardı.

    herşeyi siktiret, 2 polisimiz daha görev başında vefat etti. evim atakum polis karakoluna çok yakın olduğundan olayları balkondan izleyebiliyorum. polisler acayip öfkeli sürekli bir bağırışma var. biz buradan sayfalarca bikbik edelim, acı o adamların karılarının çocuklarının içinde şu an, ki hepsinden önce konuşulması gereken bu. vatan millet edebiyatından ziyade, bu ülkede insanların eceli işleri resmen amına koyim. polis, asker, madenci, vs vs.. allah rahmet etsin demekten başka bir şey gelmiyor ne yazıkki elden.
  • iki yanlıştan bir doğru çıkarma çabası..
    başka ne desem boş..
  • terörle mücadele eden türk devlet birimlerinin sindirilip susturulması aşaması sonrasında yaşanan acı olay. büyük acizlik. pkk artık karadeniz ilçelerinde bile saldırı düzenleyebiliyorsa terörle mücadele neredeyse bitmiş demektir. (bkz: köpeksiz köyde değneksiz gezmek)

    bir de pkk ve onun eylemlerinden habersiz bir şüpheci tayfa türedi bu aralar. 7 aralık 2009 tokat çatışması'nda da aynı şey olmuştu hatırlarsanız. pkk terör örgütü'nü barış gönüllüleri sandıklarından olsa gerek, "bu caniliğin arkasında pkk değil, daha derin bir örgüt var" türü açıklamalar yapmışlardı. (bkz: 7 aralık 2009 tokat çatışması/@altay). bu hain saldırıları ergenekon'un sahiplenmesini beklemişler, sonra pkk saldırıları üstlenince de büyük hayal kırıklığına uğrayıp üzülmüşlerdi.

    ~

    bu gibi vahşi saldırıları askere/ergenekona/milliyetçilere mal etmek için ekşi sözlük içinde ve medyada çırpınan etki ajanı bir sürü yalancı da var, ki faili yakalanmış, hüküm giymiş katliamları bile pkk'dan alıp ergenekon'a yükleme aczi içindeler: (bkz: 3 ocak 2008 diyarbakır'da patlama/#18271090).

    sanki pkk'lılar ile oturup sözleşme imzalamışlar. teröristler de bunlara eylem yapmayacakları konusunda "abi senin hatrına dağıtıyoruz örgütü, bitti bu iş" türü sözler vermişler, yeminler etmiş ve hacca gitmeye karar vermişler gibi bir aymazlık, bir bilgisizlik, bir bilgi çarpıtma içindeler.
  • başbakan erdoğan, telgrafında şunları kaydetti:

    ''samsun'un ladik ilçesinde bir polis aracına düzenlenen saldırıda iki polis memurumuzun şehit olmasından büyük üzüntü duydum.

    ülkemizin huzurunu, birlik ve beraberliğini hedefleyen bu tür hain saldırılar asla amacına ulaşamayacaktır. terörden medet uman menfur zihniyet, aziz milletimizin sağduyusu, soğukkanlılığı ve devletimizin kararlılığı ile hüsrana uğramaya mahkumdur.

    aziz şehitlerimize allah'tan rahmet, şahsınızda güvenlik güçlerimizin kahraman mensuplarına baş sağlığı dilerim.''

    işte böyle bir olay bu da, hep aynı copy/paste üzüntüler, hep aynı birlik ve beraberliğe muhtaç oldugumuz bu gunler, hep aynı vesvese, hep aynı menfur zihniyet...

    yarın baska bir olay olur, tayyip amca zahmet etmesin, ben mail atarım haber ajanslarına bunun aynısını başlığı degiştirip.
  • ardından yapılan yorumları okudukça türkiye'de kıyaslama yapmak gibi temel bir mantıksal yetinin bile ne derece zor bulunur bir özellik olduğunu anlamamı sağlamış olaydır.
    hem istanbul'da yaşanan otobüs yakma olayı, hem de bu geceki iki polisin öldüğü saldırı ahmet türk'e atılan yumruğun yarattığı olağan tepkilermiş gibi bir anlam çıkıyor bazı yazılanlardan, hani neredeyse demokratik tepki diyecekler. ahmet türk'e atılan ne? yumruk... eğer mike tyson falan değilseniz bir yumrukla adam öldüremezsiniz, üstelik bugün dünyanın pekçok yerinde parti liderlerinin, belli bir grubun sözcüsü, önderi olan kişilerin başına böyle olaylar gelir. doğrudur, güzeldir, iyidir demiyorum, ama bunun bu tarz kişilerin başına her zaman gelmesinin mümkün olduğunu söylüyorum (berlusconi olayını hatırlayın). sonrasında o kişinin temsil ettiği insanlar da çıkar, tepkilerini gösterir, ama bunu sağı solu kırıp dökerek, otobüs yakarak (aklıma gelmişken, siz almanya'da, ingiltere'de içinde insanların olduğu bir otobüsü yakın bakalım, o alman, ingiliz polisi size kaç kurşun sıkıyor?), polis öldürerek yapmazlar, yapamazlar.
    ama türkiye'de ahmet türk'e atılan yumruk, kimilerine göre ortalığı savaş alanına çevirmenin, içinde altı insanın olduğu bir otobüsü yakmanın, ve sonunda bu gece alınan iki canın gerekçesi olarak görülebiliyor. toptan mı manyadınız canım siz, yumruk nere, bir polis aracını tarayıp iki insanı öldürmek nere? bu ikisini nasıl birbiriyle kıyaslayabiliyorsunuz?
  • ''eee sende yumruk atmasaydın'' diyen, ucuz yollu savunucuları görmemize vesile olan olaydır.
    haa; bunu görmek için iki kişinin ölmesine gerek yoktu. biz zaten biliyorduk onları.
hesabın var mı? giriş yap