• dün oynanan diğer grubun 3 maçında başlayan son saniye talihsizliklerimizin son noktası.
    dünkü 3 maç ve bugünkü bizim maç ile birlikte toplamda 4 maçın son saniyesinde gelişen tüm olaylar, bizim aleyhimize işledi. sırasıyla inceleyelim:

    1- rusya-makedonya: 71-69
    son hücumda top makedonyadaydı, ancak makedon oyuncu kaçırınca, rusya zar zor olsa da maçı kazandı ve kendisini grup ikinciliğine attı. eğer ki bu maçı makedonya kazansaydı, biz ya makedonya, ya da rusya ile oynayabilirdik. yunanistan ile oynamaktan daha iyi olurdu tabi ki.

    2- fransa-yunanistan: 71-69
    son saniyelerde beraberliği sağlayan yunanistan fransa'nın son hücumunu savunamadı ve yine son saniye oyunu ile maçı fransa kazandı. maçı yunanistan kazanmış olsaydı, biz cuma günü hırvatistan-rusya ya da makedonya ile oynayacaktık. yunanistan ile oynamaktan daha iyi olurdu tabi ki.

    3- hırvatistan-almanya: 70-68
    son saniyede attıkları 3lük girmeyince, almanya elendi, hırvatistan bir üst tura çıktı. almanya çıkmış kazanmış olsaydı biz onlarla aynayabilirdik (slovenyayı yenmek için daha çok kasardık en azından onlarala oynayabilmek için). yunanistan ile oynamaktan daha iyi olurdu tabi ki.

    4- bugün kendi maçımızda son saniye üçlüğümüz girmedi ve slovenya'ya yenilerek grupta ikinci olduk ve yunanistan ile eşleştik.

    sözün özü, bu iki günde oynanan 4 maçtaki toplam 4 saniye, turnuvanın tüm gidişatını değiştirdi bizim için ve kader ağlarını ördü: türkiye ve yunanistan kapışacak! umarım bu garip son saniye bahtsızlığı devam etmez ve son saniyelere bile kalmadan, gerilmeden, yunanistan'ı yeneriz.
    yoksa 2 gündür takip etiğim her maçın son saniyesinde istediğimin tam tersinin gerçekleşmesindenden dolayı bozulan dengeyi toparlamak, son saniyeleri makul bir insan gibi seyretmek mümkün olmayacak.
  • a milli takımın çeyrek final öncesi son maçı. çapraz eşleşmede eşleşmek istediğimiz takıma göre yenilip yenilmeyeceğimize karar bile verme ihtimaliz olabilir o güne kadar. slovenler 2006'da yedikleri tokattan sonra rövanş için çıkacaklar ama umuyorum avuçlarını yalayacaklar yine..

    saat: 22:00

    yayın: ntv
  • son topta maçın sonuna kadar kenarda oturan engin'den üçlük bekleyerek bugünkü saçma hücum aksiyonlarından en saçmasını başardığımız maç.

    maçın sonlarına doğru takım tam ivme yakalamışken, kaptığımız bir topta dört oyuncu ile fast breake çıkmışken kerem hücumu derhal sayıyla veya asistle bitirmek yerine geriye döndü, sonrasında köşeden üçlük salladı, o anda geriden gelip kazanacağımız maçı adeta hediye ettik.

    (bkz: perşembenin gelişi çarşambadan bellidir)

    slovenyalı oyuncuların hepsi sayı atıyor, çok şutör bir takım. bunu bilmeyen yok. ama maça öyle kötü savunma yaparak/yapmayarak başladık ki, sonradan attığımız sayılar fark açmasını sağlayacakken, sadece fark kapatmakla yetindik. daha sonra biraz toparlasak da yine de üçlükler yemeye devam ettik.

    turnuvadaki çoğu maçı izledim, ilk 15 dakikada oyna(ma)dığımız oyun, turnuvada oynanan maçlar içindeki en kötü oyundu. sonrasında gösterdiğimiz performans ise saçma oyun stratejimize rağmen yine idare ederdi. ama bu sefer de aralarda yaptığımız affı olmayan hatalarla maçı kazanma şansımızı da teptik.

    maç öncesi yazdığım yazıda, yediğimiz üçlüklerle sinirlerimizin zıplamaması için şutörleri iyi savunmamız gerektiğini belirtmiştim. özellikle bugün lakovic, nachbar ve jagodnik ile herhalde en çok sinirleri zıplayan kişi ben olmuşumdur. boğazım çatlayana kadar "orrrospu çocukları" diye haykırmak istedim.

    en nefret ettiğim oyun şekli, evirip çevirip üçlük sallamaya dayanan sikik hücum stratejisi ile oynanan basketboldur. daha doğrusu "sözde basketbol"dur. evet, bu oyunun içinde var, üçlük olmazsa olmaz, ama tüm oyun stratejisini de bunun üstüne oturtursan ben de sana buradan istediğim kadar sövme hakkını kendimde görürüm. 12/24 2sayı, 13/31 3sayı nedir yahu? adamlar attığı 2lik sayısının %50 fazlası üçlük denemişler. attıkları 69 sayının 39'u üçlük yani. yuh.

    hadi ilk 15 dakikayı atalım, biz çok mu basketbol oynadık? maça başlarken yanlış 5'i seçmemiz de slovenlerin ekmeklerine iyice yağ sürdü. farkı açmalarına destek oldu. ikinci yarıda da kamyonla yediğimiz üçlüğe rağmen alan savunmasında ısrar etmemiz, maçı çok da istemiyormuşuz havası verdi. bu kadar olmaz. tanjevic'i son maça kadar övdüm, ama bugün yaptığı saçmalıkları aklım almadı bir türlü.

    ilk yarıda milli takım da slovenler'in bu boş beleş sayılarına çanak tutunca kendi işimizi kendimiz zora soktuk. her şeye rağmen, bugün yaptığımız saçma hatalardan sadece 2 tane daha az yapabilseydik veya kaçırdığımız serbest atışların 2'si daha girseydi bu maç yine bizimdi. bu kadar kolay yenebileceğimiz bir rakibe maçı hediye ettik resmen.

    her maçın sonunda yaptığım oyuncu-oyuncu istatistiklere dayalı yorumu yapamayacağım. turnuvanın başından beri ilk kez bir maçı bu kadar tiksinerek izledim. yenilmiş olmamızın verdiği bir sinir de var muhakkak ama dayanamıyorum, böyle iğrenç takımlara karşı alınan basit mağlubiyetler gerçekten çok koyuyor. bugün dişediş oynayıp kaybetsek hiç takmazdım ama şu an sinirden kendimi sikebilirim. bir de şu sloven takımının oyununa yorum mu yapayım?

    bundan sonra rakibimiz yunanistan. ilk 4 maçta oynayan milli takımın rahat yeneceği bir maç olur, hatta sonrasında karşımıza çıkacak fransa/ispanya'yı da yenebiliriz. ama bugünkü saçmalıkları tekrar edersek, kazanma değil yine geriden gelip maça ortak olma heyecanını yaşarız sadece. bugünkü maç için "yorgunluk" ve üst tura çıkmış olmanın vermiş olduğu "rahatlık" demek istiyorum. umarım yine eli yüzü düzgün bir oyun oynamaya devam edebiliriz. şampiyon olacak güce sahip olduğumuzu biliyoruz.
  • 16 eylül 2009 inter fc barcelona maçının devre arasında açtığımda fark 19 sayıydı, izlediğim 5 dakika içerisinde fark 7'ye indi. ben izlemeyince bu adamların oynayamadıklarına dair bir kanıya vardım ben. yoksa ben miyim lan o beş galibiyetin müsebbibi acaba?

    not: şimdi barca maçı da çok güzel ama ülkemin bana ihtiyacı var; oof of, arada kaldım sözlük. büyük güç büyük sorumluluk getirir derdi ya uncle ben, inanmazdım...
  • ntv ye olan saygımı kaybettiğim maçtır. arkadaşım molada bi takımı çekersin şöyle alttan, bi ponpon kızları izletirsin, güzel pozisyonları koparıcı anları tekrar gösterirsin seyirci ne izlediğini anlar, maçtan kopmaz tadını çıkartır velhasıl. sürekli en küçük molada tüm türkiyeyenin arko sürerken darty'den alışveriş yapıp maximus mudur her ne zıkkımsa fiyatının düşmesine deliler gibi sevinmesini sağlamaya çalışmazsın ki. içine sıçtı tüm maç zevkimin. biraz fazla duygusal olabilirim ama kaybettik zaten lan. bunda sonra arkoyu kıçıma bile sürmem, dartyden gelip yalvarsalar 1 ytl ye bilgisayar al diye almam ve torumlarıma kadar ve hatta sonrasında o cikolata evimize girmeyecek.
    ntv akıllı olsun, onu da izlemem demek yemedi şimdi...
  • canları saolsun, yunanistanı ezeriz diye dua ettiğim maçtır sonucunda. ama son saniyelerde kalp olsa dayanmaz, şeker olsa tavan yapar, tansiyon olsa 20ye vurur, çocuk olsa düşerdi, can dayanacak gibi deildi, 6 da 1 yenilmek ki 19 sayı farktan 2 sayı farka... hakikaten nazar boncugu oldu...
  • slovenya'nın adeta şut idmanı yaptığı maç. peki biz niye hala alan savunması yapıyoruz?
  • inter- barça maçının ilk yarısı sona ermesiyle, ntv ye geçenlerin iman gücüyle muhteşem bir geri dönüş yaptığımız maçtır.
  • yugoslavlara altyapıdan itibaren öğretilen şey; "eğer 2 sayı gerideysen ve son top sendeyse maçı kazanmaya git,3 sayı dene" dir. çok doğru bulduğum bu mantaliteyi kosovalı tanjevic in son topta takıma uygulatacağından emindim. nitekim beni haksız çıkarmadılar ama işte şut girmedi. olsun, yine de son hücum çok doğruydu.

    ama neticesi çok ağır oldu. yunanlılar bize karşı ekstra motive oynayacaklardır, ne kadar korksam da bizim seviyemizde değiller. hadi onları geçtik diyelim devamında ikinci defa ispanyayı yenmek ya da istim üstündeki fransaya diş geçirmek bir hayli zor olacaktır. insanın ümidi ister istemez kırılıyor malesef..
  • slovenya vs ersan ilyasova. şimdilik bu maçı anlatan cümle.
hesabın var mı? giriş yap