• türk milli takımının güç ve hırs konusunda kanıtlaması gereken bir şey kalmadı. bir talihsizlik olur da bu maçı kazanamazsak sadece sporcular için üzülürüm, zira şu ana kadar beni fazlasıyla mutlu ettiler*. ama salondakiler her iki olasılıkta da bu takımı sağır edesiye alkışlamazsa o zaman gerçekten moralim bozulur.
  • maç öncesi heyecan ve galibiyet isteğini biraz daha arttırmak adına 9 eylül 2001 türkiye yugoslavya basketbol maçını tekrar izlemek isteyenler için

    (bkz: #20184446)
  • türkiye için çoğu gitti azı kaldı bir mücadeledir.
    her şey bir yana, kovalayacağımız galibiyet tutkusu ve eforu, kalbini ülkemize vermiş tanjevic için o kadar önemli ki bunu pek bilen yok:

    yılmaz özdil'in '13'üncü dev adam' başlıklı yazısından alıntıdır:
    ''...
    bogdan tanjeviç mesala...
    ulusumuzu gururlandıran basketbol milli takımımızın başantrenörü.
    kolon kanseri.
    63 yaşında, geçen sene teşhis kondu, kemoterapi görüyor, sekiz seans görmesi gerekiyordu, 10 gün önce son seansı vardı, erteledi, “bu ülke bana güvendi, borcum var, bu ülke benim sorumluluğum, altı senedir çabalıyoruz, şimdi vazgeçmek, bırakıp gitmek olmazdı” diyor.
    doktoru almış onu karşısına, basketbol diliyle anlatmış, “dört faulle oynuyorsun, üstelik, sahadaki iki hakem de satın alınmış, seni oyundan atmak için fırsat kolluyor, beş faulle hayattan ihraç olman an meselesi, karar senin” demiş...
    bizi tercih etmiş. kendini ertelemiş.
    ilaçlar yüzünden bazen yürüyecek enerjisi bile olmuyor ama, “sadece basketbol değil bu” diyor, “türkiye için bayrak meselesi... şahsi konuları düşünecek vakit değil, gidemezdim.''
    eski yugoslavya’da, italya’da, fransa’da, türkiye’de şampiyon oldu, yugoslavya, italya, türkiye milli takımlarını çalıştırdı, italya’yı avrupa şampiyonu yaptı. 40 senelik antrenörlük hayatında, tek bir idmanı bile kaçırmadı.
    “basketbol benim terapim...
    gene yeneceğim” diyor.
    kansere kanser demiyor, “taktik mücadele” olarak görüyor. son kemoterapi ertelemesi hariç, tedavisine, gıdasına harfiyen uyuyor. maç bitmeden pes etmeyi olasılık olarak görmüyor. ve, “size bir sır vereyim” diyor...
    “türkiye, türk insanı mutlu oldukça, kendimi iyi hissediyorum.”
    umut hayatın kendisi.
    13’üncü dev adam o, yaşayan efsane...
    o bizim umudumuz, biz onun ilacı.''
    yılmaz özdil - hürriyet - 2 eylül 2010
  • macin sirbistan acisindan zora girip, olasi bir turkiye sahlanmasinin gerceklestigi dakikalarinda cakal ivkovic'in cesitli manipulasyonlar ile ortami gererek, kallavi ayak oyunlari ile bizlerin ivmesini durdurmaya calisacagina olan inancimi yanlis cikarmasini dilegidim, turk spor tarihinin donum noktalarindan biri olan basketbol macidir kendileri.

    ancak sunu da eklemek isterim ki olasi bir piclige karsilik tanjevic'in zekice ve elini kolunu baglayacak bir manevra ile ivkovic'in eline vermesini beklemekteyim.

    (bkz: ayril da gel)
  • heyecanla bekledigim, kesin bunun da tadi damakta kalir diye dusundugum mac!
  • uzun çabalar sonunda canlı canlı izleme şansına erişeceğim maçtır.
  • her ne kadar tribünlerde elimizden geldiği kadar kendi hücumlarımızda bağıracak, rakip hücumlarda ise düdük öttürecek olsak da milos teodosic'in bundan zerre kadar etkilenmeyeceği maçtır, yani teodosic kötü oynasa bile bundan taraftar olarak kendimize paye biçmeyeceğim.

    nerden mi biliyorum? (bkz: 7 ocak 2010 efes pilsen olympiakos maçı)

    onu durdurabilecek yegane dış unsur bizim onun üzerindeki savunmamız, iç unsur ise kendi dengesizliği ve egosudur.

    esas mesele ise hemen bir flashback yapıp 8 ağustos 2010 türkiye sırbistan basketbol maçına döndüğümüzde de göreceğimiz üzere nenad krstic, dusko savanovic, novica velickovic ve bence en sinsi ve tehlikeli skorerleri olan marko keselj'i durdurmak. bir de nemanja bjelica'ya bu maçta attırabildiğimiz kadar şut attırmamız lazım, zira her ne kadar über-süper bir potansiyeli olsa da, baskı altında en zayıf halka olabilmekte kendisi.
  • sozluk halkini rahatlatmak adina soylemek gerekirse macin hakemleri olabilecek en sukela kombinasyonlardan biridir. murat murathanoglu nun gazina gelmeyiniz efendim, islerini en bi ciddiye alan hakemlerdir.

    şampiyona bittikten sonra gelen edit : satın alınmış olduğuna inanmak istemiyorum reynaldo'm mercedes'im, ya da carrioncum.
  • başta kaan kural'ın da vurguladığı gibi, sırplar maçlarında bazı anlarda ciddi anlamda düşüş yaşıyorlar. eğer maçta kalır, skoru dengede tutarsak, o anı yakalar, yumruğu vururuz. yumruğumuzun nasıl olduğunu yunanistan, rusya, fransa, slovenya'ya gösterdik. indirdik, orada kaldılar, yaklaşamadılar.
hesabın var mı? giriş yap