• zindan karanlıktır, mezar gibidir; hükümlünün değil, kurbanların mekanıdır. ibraniler, öldürmek istediklerini susuz sarnıçlara atarlarmış. eski yunan'da, kartaca'da, roma'da ayaklanan köleler kör maden veya taş ocaklarına kapatılır, çıkış kapıları duvarlarla örülürmüş. bizans'ta ve osmanlı'da da cezaevi yoktur; zindan vardır. bizde ilk hapishanenin istanbul'da 1832'de bugünkü adliye sarayının bulunduğu yerde yapıldığı söylenir.

    yahya kemal'de mezarla zindan eşdeğerli :

    ''eğer mezarda, şafak sökmeyen o zindanda,
    ceset çürür ve tahayyül kalırsa insanda.. ''

    tevfik fikret belki daha şairane :

    ''muhabbetinle bu zindan-i gamda mazbutum.. ''

    insan, zindana ölmesi için kapatılır(dı), hukukun uygulanması için değil..
  • dünyanın lezzet ve elemi iki türlüdür: cismanî ve ruhanî olanlar... cismin lezzet aldığı herşey ruha elem verir. cismin elem duyduğu herşeyden de ruh lezzet alır. cisimle ruhun birbirine ne kadar aykırı oldukları bundan bellidir.

    ruh, gitgide cismin makamına tenezzül ederse, cisme giriftar olur ve cismanîleşir. böylece cismin lezzetleriyle lezzet ve elemleriyle elem duymaya başlar ki, işte avamın ruh mertebesi bu haldedir. kuran'ın esfeli safiline(en aşağı boyuta) atıldığını bildirdiği insan, en aşağı mertebesiyle bu makamdadır. ruh, bu giriftarlıktan kurtulup aslî vatanına dönmedikçe insan hep bu halde kalır. ruhun, kendi elemini lezzet, lezzetini de elem sanması, hep bu hastalık yüzündendir.

    aklın gayesi, bu hastalığın giderilmesi fikrine ulaşmaktan başka bir şey değildir. tâ ki, cisimle ruh arasındaki denge yerine gelsin ve ruh gerçek lezzetini bulsun.

    allahın, insanları ve cinleri sadece kendisine ibadet için yarattığı, mutlak bir nastır. ibadet ise tezellül ve inkisardan(egonun ezilmesinden) ibarettir. öyle ise insanın halk edilişinden murat, nefsinin horluğudur. hususiyle müslümanlar için dünya, ancak kurtuluş çarelerini düşündürmeğe yarayacak bir zindandır; zindanda zevk ve eğlence istemek ise akıl kârı değildir. insan olana bu dünyada mihnet ve meşakkatten başka çare yoktur.
    allah, bizim gibi tâkatsızlara bu mâna üzerine yolculuk ve doğruluk nasip etsin...

    (reşahat'ta, ubeydullah ahrar hazretleri "insanlar ibadet etmek için yaratıldı. ibadetin özü de, kalbin her zaman allahu teâlâdan âgâh(uyanık) olmasıdır buyurmuştur)

    (mektubat-ı rabbani, 64. mektup)

    cezbe= ruhun bedenden kendini sıyırması ve allah'ın huzuruna çıkmasıdır. ruh aslen temizdir. kirleri arızidir(yüzeyseldir). o yüzden cezbe nispeten kolaydır. cezbe için bir arifin sohbeti yeterlidir. o sohbet ruha asli vatanını hatırlatır ve ruh füze gibi yükselmeye başlar. yükseliş mekani değil boyutsaldır.

    kalbin tasfiyesi= kişi günlük dertlerle sürekli meşgul olmak zorunda kaldıkça, cezbeyle bedenden sıyrılmış olan ruh, tekrar bedene râm olmaya başlar. kişinin ruhunu tekrar bedene düşürmeyecek olgunluğa erişmesi ve bilinçlenmesi, tasavvuf ıstılahında kalbin tasfiyesi olarak bilinir. sıkı bir çalışma gerektirir.

    nefsin tezkiyesi= fizik bedenimiz esasen hayvan seviyesinde bir organizmadır ve titreşim frekansına göre tabiatta mevcut bulunan herhangi bir hayvan düzeyinde ve ahlakında olabilir. titreşimini yükselterek onu aslan, kaplan, sırtlan, yılan vs. vahşi ve yırtıcı hayvan seviyelerinden kurtarıp en latif hayvanlar seviyesine(ceylan, bülbül) yükseltmek de nefsin tezkiyesidir. oldukça zorlu bir işlemdir.
  • zindan 9 yaşında sarı bir oğlan.

    doğduğu zaman babası zindanda olduğu için bu ismi vermiş ona yarım akıllı anası. zindan sonradan babasını hiç görmemiş hiç tanımamış. mardin in kızıltepesinde geçenlerde o makus olaylar sırasında ne yaptığını bilmezler tarafından ateşe verilen akbank şubesinin karşısında ayakkabı boyuyor zindan veya 5 yeni kuruş komisyon karşılığında tekel bayiinden sigara satın alıyor size. her derde deva bir çocuk..

    mavi gözlerinin içi gülüyor her şeye rağmen.. "akşam eve 10 milyon götürsem iyi" diyor.. "kaça kadar çalışıyorsun?" diyorum.. aptallığımı yüzüme vura vura suratıma bakıyor ve "10 milyon kazanana" kadar abi diyor.. sonra uğur'u anlatıyor zindan.. 24 kasım 2004 günü soğuk namuluların altında can veren japon kale arkadaşı uğur kaymaz'ı.. "içtiğimiz ayrı gitmezdi" diyor uğur abiyle.. "ama o gitti" diyor kızıltepe'nin çamur gibi yağan yağmurunun altında tepemizde kıpmırmızı dolaşan bulutlara gözlerini dikerek..

    ceketimin yakalarını kaldırıp hoşçakal diyorum çocuğa..arkamı dönüyorum gidecekken tam "başım gözüm üstüne" diyor.. olmuyor...ne arkama bakabiliyorum ne de önüme..

    yakıyor bazen beni buralar, dumura uğratıyor bu zindanlar bu çocuklar bu zindan gibi hayatlar...
  • bir servet kocakaya türküsüdür.

    zindan olmuş dünya bana
    duvarını kendim ördüm
    meydan kalmış ona buna
    ben sonumu kendim ördüm

    bir kalemle bir kağıda
    üç şey yazdım
    sonra öldüm
    biri anam biri babam
    en sonunda seni gördüm
    görmez olaydım
    seni gördüm..

    sensiz dünya dünya değil
    etrafına teller ördüm
    sevdam kalmış kurda kuşa
    seni seven eller gördüm..
  • zindan

    canliyi cansizdan
    ayiran
    irade
    canliyi canlidan da
    ayirir bazen
    bir tuyun
    ruzgarda dans edisinin
    ozgurlugu
    kismet olmaz
    bazen
    zindanin kapisini acan
    isigi uzaklastiran
    tanri degildir
    oyunun parcasi isen eger
    ozgurluk
    kazanmak degildir
    ozgurluk nefestir
    demir parmakliklarin
    ardina
    gulumseyebilmektir."
  • türk firmasından parasını alamayan orta kıvam türkçeli iranlının, borçluyu attırmak istediği yermiş. bugün gördüm.

    -paranı alırsın, zararını alırsın.
    -zindana attıramaz mıyız?
    -yok! dolandırıcılık kastını ispatlamak gerekli, borcundan dolayı hapis yok.
    -bizim orda zindana da atarlar, her şeyi yaparlar. (onu biliyoruz)
    -psikolojik baskı olsun diye savcılığa şikayet edebiliriz. (müşteri memnuniyeti)
    -zindana atmazlar mı?
    -atmazlar. zindana atmak için dolandırması lazım. (bi yerden sonra hep beraber zindan ibaresini benimsedik)
    -zindan olsaydı iyiydi.
    -zindanı unut!
    ..

    bi saat sonrasında "zindan mı kaldı mına koyim!" diye uzaktan uzağa kızdım iranlıya..
  • charles bukowski söylese milyon defa facebook paylaşımlarına başrol olacak bir cümleyi içeren servet kocakaya türküsüdür.

    "zindan olmuş dünya bana, duvarını kendim ördüm."
  • puslu bir servet kocakaya şarkısı. böyle ince ince yağıyor insanın içine. duvardan duvara vurup hırpalamıyor öyle. gel gelelim ağır ağır derinlere sürüklüyor insanı. karanlık diplere itip boğuyor gibi...

    ''sevdam kalmış kurda kuşa. seni seven eller gördüm''
  • şuradan ya da buradan dinlenebilecek germa adlı bir grubun şarkısıymış. ben de birkaç hafta önce keşfettim, gayet güzel.

    müthiş çabalarım ve kulaklarımın yardımıyla:

    bir sıkıntıdır bu içimi burkan
    gece gündüz hep peşimde kalbimi ağlatan
    bir an olsa bile her şey geri gelse
    sanırsın tüm hayaller gerçek olur yine

    boş umutlar besleme bu oyunda
    hayat dediğin karanlık o kör kuyuda
    bak masumiyet yerini nefrete bıraktı
    sonunda kalbimde birikenler gözlerimden aktı (x776)

    zaman kendini kaybetti bak yine
    neden herkes bir köle bu zindan içinde
    tek bir kıvılcım bile kopsa içimde
    sanırsın tüm hayaller gerçek olur yine

    diye sözlerinin olduğunu tahmin etmekteyim. ben baya beğendim.
hesabın var mı? giriş yap